İçeriğe geç

Pol ve Virjini Kitap Alıntıları – B. S. Pierre

B. S. Pierre kitaplarından Pol ve Virjini kitap alıntıları sizlerle…

Pol ve Virjini Kitap Alıntıları

Ben gece gündüz onu düşündüğüm halde o beni unuttu. Ben onun hasretini çekiyorum. O gülüp eğleniyor. Beni çileden çıkaran da bu
Şaşılacak şey . Gitmeniz için bu kadar sebep oluyorda gitmemeniz için hiç bir sebep bulunmuyor mu?
Dünyada bir annenin ıstırabından daha büyük bir acı yoktu.
Görmüyor musun yeryüzünde hiçbir şey yok olmuyor. Değişen yalnızca biçimdir. Bütün insan sanatları bir araya gelse yine bir zerreyi maddenin en ufak bir parçasını yok edemez. Öyleyse vücudunun hiçbir zerresi yok olmadığı halde önceden bilinçli, duygulu, sevgi dolu, erdemli, dindar olmuş bir varlık nasıl yok olur!
İyilik etmekte mutluluk vardır ve bu erdemin ödülüdür.Yeryüzünde bundan daha büyük ve daha güvenilir bir mutluluk yoktur.
İyi bir kitap
iyi bir arkadaştır.
“Başkalarının mutluluğunu da hesaba katmadıkça,” diyordu, “insan mutlu olamaz.”
İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.
“Gitmek için bunca sebep düşündünüz de kalmak için bir tane bile gelmedi mi aklınıza?”
bu dünyada bir annenin ıstırabından daha büyük bir acı yoktur.
Mutluluk tasvirleri bize keyif verir elbet ama bize bir şeyler öğretenler,felaketlerin tasviridir.
Ama önce gel sarıl bana,huzur bulayım
Güçlü kimselerin,zayıfların dostluğunu armasının tek sebebinin övülme ihtiyacı olduğuna inanıyorlardı.
Erdemin onurlandırıldığı bir dönem vardı fakat erdemli olanlar için ayrılmış olan o yüksek pozisyonlara günümüzde yalnızca parası olanlar ulaşabilir.
“Hayır,seni bırakmayacağım.”
Seni kendimden uzaklaştırabilmek için ne kadar da çabaladım!
Mutluluk anlayışım, ilke gereği, tabiatın sunduğu sevinçleri servetin sunabileceklerine tercih etmek ve kendi içimizde bulabileceğimiz bir şeyi dışarıda aramamak gerektiğidir.
İnsan türünün kötülüklerini dindirmek amacıyla yeryüzüne inen göğün kızıdır edebiyat. O yüzden okuyun. Bizden önceki bir dönemde yaşayıp yazmış olan bilgeler kaderin patikalarından bizden önce geçmiş yolculardır, her şey bizi terk ettiğinde, elimizden tutar ve refakatlerini sunarlar bize. İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.
~~ O yüzden okuyun çocuğum. Bizden önceki bir dönemde yaşayıp yazmış olan bilgeler kaderin patikalarından bizden önce geçmiş yolculardır, her şey bizi terk ettiğinde, elimizden tutar ve refakatlerini sunarlar bize. İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.. ~~
Erkekleri zalim olan memleketlerin kadınları ikiyüzlüdür. Zulüm her yerde kurnazlık doğurur.
Bir çatıdan, bir beşikten başka hiçbir şeyimiz yoktu; bir mezardan başka da hiçbir şeyimiz olmayacak.
Eşitlik, dostluk, insanlık ve birlik beraberliğin önemini öğütleyen ve kitapların en güzeli olan İncil bile yüzyıllar boyunca Avrupalıların öfke nöbetlerine savaş bahanesi olarak hizmet etmiştir. Onun adı kullanılarak yeryüzünde hem toplumsal hem bireysel ölçekte kim bilir ne zulümler gerçekleşmiştir!
Biz daha doğarken ölmeye mahkûm olarak doğuyoruz
İnsanlara dair şikayet edecek çok şeyi olan herkes yalnızlığa kaçar.
Bizden önceki bir dönemde yaşayıp yazmış olan bilgeler kaderin patikalarından bizden önce geçmiş yolculardır, her şey bizi terk ettiğinde, elimizden tutar ve refakatlerini sunarlar bize. İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.
Başkalarının mutluluğunu da hesaba katmadıkça, diyordu, insan mutlu olamaz.
Gitmek için bunca sebep düşündünüz de kalmak için bir tane bile gelmedi mi aklınıza?
Eğer kalırsam, yalnız senin uğruna yaşamak için; gidersem, günün birinde yeniden sana dönmek içindir.
Burada sevdiğiniz bir aileniz varken, uzaklara gidip hangi aileyi kuracaksınız?
İnsan türünün kötülüklerini dindirmek amacıyla yeryüzüne inen göğün kızıdır edebiyat. O yüzden okuyun. Bizden önceki bir dönemde yaşayıp yazmış olan bilgeler kaderin patikalarından bizden önce geçmiş yolculardır, her şey bizi terk ettiğinde, elimizden tutar ve refakatlerini sunarlar bize. İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.
Mutluluk tasvirleri bize keyif verir elbet ama bize bir şeyler öğretenler, felaketlerin tasviridir.
Sohbetlerine asla dedikodu yapmayı gerektirecek meseleleri dahil etmezlerdi çünkü dedikodu ister istemez yüreği hınç ve sahtekârlığı sürükler, bunun sebebi kötü şeyler yaptığına inandığımız insanlardan nefret etmemenin ve nefretimizi sahte bir iyilik görüntüsü altında gizlemek zorunda kalacağımız kimselerin arasında yaşamanın imkânsız olmasıdır. Öyle olunca da dedikodu bizi gerek başkalarına, gerek kendimize karşı kötü duygular içinde olmaya zorlar.
Güneş ışınları gibi edebiyat da aydınlatır, neşe verir, ısıtır [ ] İnsan türünün kötülüklerini dindirmek amacıyla yeryüzüne inen göğün kızıdır edebiyat. [ ] İyi bir kitap, iyi bir arkadaştır da.
Büyük umutlar çok geçmeden yerlerini büyük korkulara bırakır.
Sıcak ülkelerde insan hızlı yaşlanıyor, üstüne bir de kederliyse daha da hızlı.
Ah kardeşim! Kayalıkların tepesinde ışıldayan sabah güneşi bile senin varlığın kadar neşe vermiyor bana.
Paul ile Virginie’nin ne bir duvar saati ne takvimi ne de tarih ve felsefe kitapları vardı. Yaşam dönemlerinin tek ölçütü tabiatın mevsimleriydi.
Bir Tanrı var, oğlum, bütün bir doğa onu haykırırken sana bunu kanıtlamaya çalışacak değilim.
Anın acılarına katlanabilmek için ruhunu sonsuza dön.
Ölüm, herkes için iyi bir şeydir; hayat dediğimiz kaygılarla dolu günün gecesidir o.
Bir aşığın ruhu, aşkının izlerini gittiği her yerde bulabilir.
Kim geleceği görerek yaşamak ister ki? Bir felaketi önceden hissetmek nafile kaygılar içinde boğulmamıza sebep olmuyor mu?
Tüm tasarılarıyla insan hayatı nihayetinde ölümle taçlandırılacak olan küçük bir gezinti gibi gelişip serpilir. Onu hayata bağlayan düğümleri annesinden ve sizden önce çözmüş olması başka bir değişle nihai ölümden önce defalarca ölmek zorunda kalmamış olması ne mutlu !
Unutma, erdemli olanı eylemekten başka bir amacı yok yeryüzündeki ikametimizin.
“Gitmeniz için bu kadar neden oluyor da gitmemeniz için neden hiç bulunmuyor mu?
Analık duygusu onu insanların saygısından daha üstün tutuyordu.
Böyle yoksul bir kızın biricik çeyizi ünü ve namusudur. Onu da yitirdikten sonra genç kadın ülkesinde kalamadı.
“Başkalarının mutluluğunu hesaba katmadıkça,” diyordu, “insan mutlu olamaz.”
Kötü kalplinin vereceği ekmek insanın ağzını çakıl taşıyla doldurur.
Her şey bir yana, toplumun ne düşündüğü ev içindeki mutluluğu ne kadar etkileyebilir ki?
“Sevgili oğlum, yetenek asaletten ve zenginlikten bile daha nadir bulunan bir şeydir ve kuşkusuz en değerli mülk odur çünkü kimse onu bizden çalamaz, dahası gittiğimiz her yerde bize toplumsal saygınlık kazandırır.”
en iyi tasarlanmış ruhlarda dahi zaman zaman sıkıntı verici bulutların toplaştığı olur.
İnsan, ömrü boyunca kendisine yolunu şaşırtan bir hayalin peşinden koşar boş yere ve sonra da kendi biçimlendirdiği hatadan dolayı gökyüzünü suçlar.
Yüreği sızlayan Virginie Paul’e,
Ah, arkadaşım! dedi. Tanrı bir iyiliği asla mükâfatsız bırakmıyor.
Virginie’nin bir sızısı olsa, Paul’un çığlıkları hemen durumun farkına varılmasını sağlıyordu çünkü bu tapılası kız çocuğu, öteki üzülmesin diye acısını gizliyor, hiç ses çıkarmıyordu.
Ah! Ebediyen ikamet edeceğim şu sonsuz doğunun kıyılarını hangi dil tasvir edebilir ki? Sınırsız bir kudret ve göksel bir iyilik sahibinin bahtsız bir varlığı teselli etmek için yaratabileceği her şey; aynı mutluluğu paylaşan koca bir sonsuzluk dolusu varlığın arkadaşlığıyla ortak sevinçlerde kavuşulan uyum, işte burada hiçbir yabancı öğenin karışmadığı o mutlak uyumu deneyimliyoruz.
“Gitmek için bunca sebep düşündünüz de kalmak için bir tane bile gelmedi mi aklınıza ?”
“Ağaçların arasında gözden yitirsem bile, seni bulabilmek için görmem gerekmez, senin geçtiğin yollarda, oturduğun çimenlerde, havada senden adını koyamadığım bir şeyler kalır bana ve sana yaklaştıkça tüm duyularım şenlenir varlığınla.”
Bir bahçenin güzelliği büyük ağaç sayısının az olmasına bağlıdır, oysa bir devletin refahı daima vatandaşlarının refahına ve eşitliğine bağlıdır, zengin bir azınlığın varlığına değil.
Erkekleri zalim olan memleketlerin kadınları ikiyüzlüdür. Zulüm her yerde kurnazlık doğurur.
“Kötü kalplinin vereceği ekmek insanın ağzını çakıltaşıyla doldurur.”
Büyük umutlar çok geçmeden yerlerini büyük korkulara bırakır.
Erdemli olanlar için ayrılmış olan o yüksek pozisyonlara günümüzde yalnızca parası olanlar ulaşabilir.
Yalnızlık, toplumsal hayatın ıstıraplarından uzaklaştırarak, insanı tabiata özgü mutluluğa kısmen geri döndürür.
İnsanlara dair şikayet edecek çok şeyi olan herkes yalnızlığa kaçar.
Fikirleri, değer yargıları ya da hükümetleri sebebiyle mutsuz olan tüm toplumların, topyekûn inzivaya ve bekarlığa çekilmiş üyeleri bulunan toplumsal sınıflara can vermiş olması dikkat çekicidir.
Mutluluk tasvirleri bize keyif verir elbet ama bize bir şeyler öğretenler, felaketlerin tasviridir.
Zulüm her yerde kurnazlık doğurur.
Şundan emin olun ki, dünyadaki tüm önyargıları taşıyan en bozuk ahlaklı kişi dahi tabiat ve erdemin verdiği mutluluktan bahsedildiğini işitince keyifle dinlemeye koyulur.
İnsanlar yalnızca kralların ve tarihteki büyük adamların insana hiçbir şey katmayan hikayelerini dinlemek isterler.
Hafif acıların kayıp gittiği canlı kişilikler büyük acılara en az dayanabilenlerdir.
Hayatta öyle korkunç felaketler vardır ve onları en az hak edenlerin başına o kadar sık gelirler ki en bilge olanların dahi ümidi sarsılır.
Yine de bir aşığın ruhu , aşkının izlerini gittiği her yerde bulabilir.
Mıknatısın ibresini ne kadar oynatırsanız oynatın yuvasına döner dönmez yeniden kendini çeken kutba meyledecektir.
Eh işte, sevmenin ve sevilmenin zevki de yalnızca bir düzine mahrumiyet ve fedakarlıkla mümkündür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir