İçeriğe geç

Derviş Hüneri Kitap Alıntıları – Nuri Pakdil

Nuri Pakdil kitaplarından Derviş Hüneri kitap alıntıları sizlerle…

Derviş Hüneri Kitap Alıntıları

Düş de olmasa ne yapardık?
Göç: patlaması mütemadiyen geciken bomba mı?
Filistin’i biraz daha sıkıştırdım derime.
Göğüs göğüse savaşmak; kendi kendimledir bu.
İnsan kendini de pusuda beklemeli.
Dâima bana inanmalısın. diyor içim.
İnsan, geceleyin, yalnızsa, en çok kendini gereksiniyor: zaten, yalnızlığın büyük güç kaynağı oluşu da bundandır: gündüz de öyledir de, gecedeki yaslanış bambaşkadır.
Düş de olmasa ne yapardık?
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor. İçimiz : büyük şansımızdır çünkü.
Yalnızlıkta kendi cümlesi bile eşlik edebiliyor insana.
Dâima bana inanmalısın. diyor içim.
HERŞEY OLABİLİR : İNSAN : YİTİRMEMİŞSE.
Ayrılık kapıyı çalmadı, içeri girdi pencereden
Sıkıntı insanın yüreğini kemirmiyor, kafasına musallat oluyor.
Göğüs göğüse savaşmak; kendi kendimledir bu.
Ayrılık kapıyı çalmadı, içeri girdi pencerelerden
Gözyaşımı koyacak yer olmayınca çıkarmadım artık.
İnsan kendini de pusuda beklemeli
Kalemi tutan el olmasa da sözcükler havada oynaşıp dururlar: gündüzün de izlerler o kalemi tutacak elin sahibini.
seyrek seyrek gelen gürültü, derinin bıçakla yırtılması gibi etkiliyor insanı; yoğunu, zaten, tüm bedeni topa tutmaktadır.
En büyük yiğitlik nerden kökenlenebiliyordu insanda? Kendi kendime yaslanabilecek miydim?
İnsan, başıboş bırakılacağını mı zanneder?
Kur’an-ı Kerim 75/36
güle güle gidilir mi güle dâima?
Eylem sâdece satır olunca mı okunur? düşünüp duruyorum.
hiç görmediğim bir bulutla,
güneşin izin verdiği yere değin geldik.
Ve bütün cümleler, sonunda, insanın yazgısında; toplanmaz, hayır; mütemadiyen ekleniyor çünkü.
HERŞEY OLABİLİR : İNSAN : YİTİRMEMİŞSE.
Ayrılık kapıyı çalmadı, içeri girdi pencerelerden
Kutu boş.
Evin göğsü.
“İnsan, başı boş bırakılacağını mı zanneder?”
Kur’an-› Kerim 75/36
sessizliksizlik bence büyük işkencedir.
Tümüyle yaslanınca gerçeğe, demek bunlardır ÖLÜMSÜZLÜK AĞAÇLARI.
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor. İçimiz: büyük şansımızdır çünkü.
İnsan kendini de pusuda beklemeli.
Sessizliksiz bence büyük işkencedir.
Hele de: hesaplaşma süreçlerinde: ihanetlerle.
Ve bütün cümleler, sonunda, insanın yazgısında; toplanmaz, hayır; mütemadiyen ekleniyor çünkü.
HERŞEY OLABİLİR: İNSAN:YİTİRMEMİŞSE.
Lebaleb hiçlik: iki yanı: yolun.
Hayat ağırsıkletttir; daima her şeyden ağır çeker.
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor.
Bu güneşin tek harfini yitirmemeliyim.
Eşitliğin yazılabilirliği kağıdı taştı.
Göğe bir makas attı martının biri.
“insan başı boş bırakılıcağını mı zanneder?”
Kur’an-ı Kerim
75/36
İnsan, geceleyin, yalnızsa, en çok kendini gereksiniyor: zaten, yalnızlığın büyük güç kaynağı oluşu da bundandır: gündüz de öyledir de, gecedeki yaslanış bambaşkadır.
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor.
İçimiz: büyük şansımızdır çünkü.
Göğe bir makas attı Martının biri.
İstanbul : Viyana’ya bakıyor, Bağdat’a bakıyor : Kadıköy!
ikimiz çok mütevaziyiz.
Ah Ayasofya!
Gündüz oynayamadığımız oyunları çoğun geceleri kurarız.
Gel, İstanbul! Birlikte bekleyelim.
Bâzen, başımı ayrı mı taşısam, diye de düşündüğüm oluyor; çünkü, aşırı gürültüyle dolu içi.
İnsan geceleyin, yalnızsa, en çok kendini gereksiniyor : zaten, yalnızlığın büyük güç kaynağı oluşu da bundandır : gündüz de öyledir de, gecedeki yaslanış bambaşkadır.
Düş de olmasa ne yapardık? : gürültü artınca, her parçam bir yerde.
Yazı : doruk noktasına ulaşmış aşktır.
Bazen başımı ayrı mı taşısam, diye düşündüğüm oluyor;çünkü, aşırı gürültüyle dolu içi.
İnsan kendini de pusuda beklemeli.
Sessiz bir mekân özlemi, doğrusu bütün özlemlerden önce geliyor.
El-Aksâ’nın kapısını görünce herhalde böyle titrerim.
İnsan, geceleyin, yalnızsa, en çok kendini gereksiniyor: zaten, yalnızlığın büyük güç kaynağı oluşu da bundandır : gündüz de öyledir de, gecedeki yaşlanış bambaşkadır.
Düş de olmasa ne yapardık?
yokolunca varolacağız çünkü.
yalnızlıkta kendi cümlesi bile eşlik edebiliyor insana.
HERŞEY OLABİLİR: İNSAN : YİTİRMEMİŞSE.
Dünyada en güzel seslerden biri de –ilk 5‘e girer–
bir yazarın yazı makinesinin sesidir; hele de tuşları kâğıdın
üzerine düşerken YARADANA YAKINLARSA. (s. 67.)
Firavun çerçeveleri; kırıp atıyorum ya, elim yoruldu mu da
açıyorum ayaklarımı; yürürken –menzilini bilemem de–
mesafe benden daha hızlı bana yaklaşmaktaysa, –çünkü
hissedebiliyorum– boşanıveririm zincirlerimden : tabiî
meydan okumayı da içerebilir bir yazarın cümleleri bile;
yapıtsa, kuşkusuz, pike dalıştır. (s. 65.)
Derin kökleriyle gelen bir söylem: kolay mı; YİTTİ;
yeniden varetmek için başka nasıl davranılır?
Yürüyen; kucaklama : saldırması;
HERŞEYİ FETHETMEK;
yokolunca varolacağız çünkü. (s. 55.)
Çelik Adam : kahramanın adı :
bakalım nereye kadar gidecek? (s.49)
Yazı : doruk noktasına ulaşmış aşktır. (s. 40.)
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını
omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor.
İçimiz: büyük şansımızdır çünkü. (s. 38.)
Sıcak bir sâlep : gibi : Feneryolu‘nda
–önümde hep Akdeniz‘in Filistin kıyıları–
ÖZSU TALEBİ. (s. 27.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir