İçeriğe geç

Şehvetiye Tarikatı Kitap Alıntıları – İsmail Saymaz

İsmail Saymaz kitaplarından Şehvetiye Tarikatı kitap alıntıları sizlerle…

Şehvetiye Tarikatı Kitap Alıntıları

Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet’in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir mürit-ulus olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir.
Mustafa hoca yemekten kalktığında, bıraktığı artıkları yemek için yarışırdık. Yemek artıklarının şifa olduğunu düşünüyorduk.
Yirmi yıl öncesinin hırsızı ve on yıl öncesinin cinsel saldırganı artık şeyhten sayılıyordu.
Tekke ve Zaviyeler Kanunu devleti ele geçirmek için mücadele eden Fetullahçılar, Nakşibendiler ve Süleymancılar gibi tarikat ve cemaatlere değil, dinî telkinle müritlerini istismar eden Uğur Korunmaz ve Recep Küçük’e uygulanıyor. Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor.
Bugün itibariyle Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civarında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor.
Örneğin, sahte şeyh Uğur Korunmaz, erkek ve kadın ayırt etmeden tüm müritleriyle cinsel ilişkiye girdi. Mustafa Çalışkan, üç şehirde 26 kadını istismar etti. Süleyman Işık, genç erkeklerle ilişki yaşadı. Recep Küçük, çocuk istismarına karıştı.
FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ’den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı.
Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler . .. memleketin içinde vasıtai idlal ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir?
Cinsel organını nur çeşmesi diye anıyor; müritlerinden eşlerini ve kızlarını dergaha getirmelerini istiyordu.“
Yazar, Eylül 2012’de Açıkgöz’ü lüks bir ciple görünce, dolandırıldığını anladı. Bir din adamına giderek, yeminini bozdurdu. Cin olayı nedir? diye sordu. Yazar’ın kandırıldığını sezen din adamı, Seni de mi çarptılar! dedi.
Cübbeli Ahmet, 23 haziran 2019’da yapılan tekrar seçimde AKP’nin adayı Binali Yıldırım’a atılmayan oyların haram olduğu yönünde fetva verdi.
Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler memleketin içinde vasıtai idlal ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur.
Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu.
Mustafa hoca yemekten kalktığında, bıraktığı artıkları yemek için yarışırdık. Yemek artıklarının şifa olduğunu düşünüyorduk.
Hocaefendi hayatım boyunca eşimden duymadığım güzel kelimeler söyledi. İslamiyet’in cinsellikten geçtiğini, peygamber efendimizin bile Hira mağarasında cinsellik yaşadığını söyledi. Hocayla cinsel ilişkiye girdik.
Tarikattaki kadınlar, Şeyh sarılıp öperse günahlarımız dökülür, diyordu.
Küçük’ün yıllar öncesinde kalmış kısacık tarikat görgüsü, şeyhlik postuna oturmasına yetmiş de artmıştı. Evliya olduğu dilden dile söyleniyor; 34 yaşındaki adamdan üstat ve mübarek zat diye söz ediliyordu. Müritleri, Küçük’ün cuma namazında mescitte görmeyince, Şeyhimiz cumayı Kabe’de kıldı, diye övünüyordu.
Köyümüzde yatır falan yoktur. Herhangi bir şehit de yatmaz. Mehmet Belkız, Recep Küçük ve Ali Gül Yatır var, diye orayı kazdı. Sahte olduğunu köy halkı biliyordu. Sonra insanlar gelip gitmeye başladı.
1938 yılında Erzurum’da doğan Fethullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı İzmir’de örgütlenme çalışmalarına başladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştirdiği müritleri Emniyet’e, TSK’ya, MİT’e ve yargıya yerleşti.
Gözleri doluyor
tozlu çerçevedeki
Mustafa Kemal’in
Bir elinde Cumhuriyet’in
kum saati
bir elinde
Adalet mülkün temelidir!
Ahmet Erhan
“Görünürde, faaliyetleri yasaklanmış olan tarikat ve cemaatlerin kavuştuğu meşruiyet bugün itibariyle merdivenaltı oluşumların ve sahte şeyhlerin döl yatağına dönüşmüştür.
Cumhuriyet’in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir murit-ulus olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir.
Sanığın dinî duyguları istismar ederek mağdurların iradelerini fesada uğratıp, hile kullanmak suretiyle elde etmiş olması sebebiyle itibar edilemeyecek olan irade açıklamaları niteliğindeki ifsad edilmiş rızaları ile gerçekleştirdiği oral, vajinal ve anal yollardan cinsel ilişkiye girme eylemlerinin ayrı ayrı cezalandırılması
Müritleri Küçük’ü (sahte şeyh) cuma namazında görmeyince, Şeyhimiz cumayı Kâbe’de kıldı. diye övünüyordu. Oysa Küçük, namaz kılmıyordu.
Taassup denilen yılan hâlâ yaşıyor.
Gözleri doluyor

tozlu çerçevedeki

Mustafa Kemal’in

Bir elinde Cumhuriyet’in

kum saati bir elinde

Adalet mülkün temelidir!

“Türkiye; yurttaşları kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet’in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir “mürit-ulus” olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir.”
Hocam mangal yüreklidir. Hiç kimsenin cehenneme girmesini istemiyor. Herkesin cenneti girmesini istiyor.
Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır.
İstatistiklere göre 2050 yılında dünya nüfusu 8.7 milyarı bulacak, 200 yıl sonra ise 50 milyara çıkacak ve kilometre başına 335 kişi düşecek.
Ona göre haremdeki kadınlar ya manevi kızı ya da bacısıydı.
Şeyhin penisi anne memesi gibiymiş.
Evli ve iki çocuk babası İlyas Ç emekliyken tarikatla tanıştı 1958 doğumlu İlyas dergaha yönelik baskından sonra istismar edildiğini fark etti ilkokul mezunu İlyas bu şahıs dini alet ederek her müritle ilişkiye girerek ihtiyaçlarını giderir insanları cennete göndereceği yalanlarına inanmıyorum dedi.10 Haziran 2011 de alınan ifadesi
Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır.
Zikirler devam ettikçe kişi; mürid, yani rıza gösteren, şeyh­ten razı olan ve onu seven manasına gelen safhaya gelir. Zi­kirde mürit cezbelenir. Şeyhe olan aşkı, müridi cezbeder.
Cezbolan müridin badelenmesi gerekir. Aksi takdirde has­ta olur. Müridler badelenmeyi rüyasında görür ve şeyhe aş­kı artar. Mürid badelenmenin ne olduğunu sorduğu zaman anlatırım. Cezbelenen mürid sır odama gelir. Odanın ka­pısını kilitler. Hazırım, derse elimi yalamaya ve emmeye başlar. Sonra pantolonumun fermuarını açar ve ( )
Dul kadınların başkaları ile cinsel ilişkiye girdikleri zaman zina, ancak kendisiyle ilişkiye girerlerse sevap olacağını, hatta zikir hükmüne geçeceğini söyledi. Cinsel organın nur çeşmesi olduğunu, herkesin bu çeşmeden içmesi gerektiğini söyledi.
“Mustafa hoca yemekten kalktığında, bıraktıgı artıkları yemek için yarışırdık. Yemek artıklarının şifa olduğunu düşünüyorduk.
Hoca, televizyon karşısında otururdu. Gerçekte televizyon izlemediğini, Filistin’de savaşta olduğunu söylüyordu. Saatlerce kendisini izlememizi istiyordu. Biz de izliyorduk. Nafile namaz kılacağınıza yanımda durun. diyordu. Benim yanıma gelmeniz, Umre’ye gitmenizden daha hayırlıdır. diyordu.
Korunmaz da şeyhten çok amigoya benziyor:

Nerelerde tezahürat yapmıyor ki insanlar?
Allah’ın stadyumuna gelen güzeller.
Vay benim güzel kardaşlarım!
Buraları daha çok doldurun ki, Allah mükafat versin.
Lütuf ver ya rab!
Ya latif!
(Bir süre zikir çekiliyor) Allah Allah diyen yorulur mu?
Bu zikirleri etmeden kalp damarları açılmaz; damar tı­kanır.
Dervişlik zakirliktir. Zikretmeyen dervişlikte pişemez.
Boşa kürek çeker. Bizimle herkes dikiş tutamaz. Gerçek za­kirle herkes yürüyemez.
Hangi çılgın bize zincir vuracakmış, şaşarım.
Kimin zikrini durduruyorsunuz?
Zindana koy, zindanda cemaati hazır bulur, zikrettiririm.
Aman, beni zindanlara koyun, ne olur.
Aman, beni betonlara yatırın.
Allah için
Elhamdülillah
(Bir süre zikir çekiliyor) Allah sırlara erdirsin inşallah.
Öyle, perdelilerden değil, perdesi açık olanlardan eyle
Sadece cami-i kebirde vav ın altında namaz kılmakla olmuyor. Vav, sensin. İnsanı temsil ediyor o harf, tamam mı?
Şükredelim Allah’a.
Ne de az şükrediyor kulum diyor, bana.
Haydi, dinamik.
Sesiniz kısılsın bu stadyumda inşallah.
Üstadın üst stadında bulunun.
İnşallah.

Bir de kameranın çekmedikleri ve göstermedikleri vardı.
Zikir bittiğinde Sır Odası’na geçiliyordu. Yani, şeyh ile müri­din seviştikleri yan odaya
Bu, Türkiye’nin bilinen ilk seks tarikatıydı.

1938 yılında Erzurum’da doğan Fetullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı lzmir’de örgütleme çalışmalarına baş­ladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştir­diği müritleri Emniyet’e, TSK’ya, MİT’e ve yargıya yerleşti.

2002’den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni destekledi.

Er­genekon ve Balyoz davaları ile kamuda kıyım gerçekleştir­di. 15 Temmuz 2016’da darbeye kalkışınca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı.

Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda dişinin her samimi davranışı erkek tarafından şehvet olarak algılanır.
22 Aralık 1930’da İzmir Menemen’de Derviş Mehmet adlı Nakşiben­di şeyhi ayaklanarak, Asteğmen Kubilay’ı şehit etti. 1933’te Bursa’da Kozanlı İbrahim ve 1935’te Siirt’te Şeyh Halit ve oğ­lu Abdulkudüs isyan etti. 1936’da lskilip’te Ahmet Kalaycı peygamberlik ilan etti.
Prof. Tayfun Atay’ın altını çizdiği üzere, şeyhler meta ve müritler müşteriye dönüştü.
Tekke ve Zaviyeler Kanunu devleti ele geçirmek için müca­dele eden Fetullahçılar, Nakşibendiler ve Süleymancılar gibi tarikat ve cemaatlere değil, dini telkinle müritlerini istismar eden Uğur Korunmaz ve Recep Küçük’e uygulanıyor. Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ru­huna fatiha okuyor.
FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı ge­tirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ’den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşiben­dilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı.
Hocalıkla veya imamlıkla bir işim yoktur. Alkol kullan­maktayım. Kur’an okumasını, bahurun ne işe yaradığım bilmem. Arapça yazı okuyamam ama konuşabilirim.
Mesela açık havada akşam yemek yerken, başka masalarda­ki lambaların çevresine sinekler toplanırken masadaki lam­balara sinek gelmiyordu. Masaya gelen kedileri duayla gön­derdi. Yüzümdeki roze döküntüsüne dua okudu ve sorun tekrarlanmadı. Ayağım kırıldığında telefonu açık bırakma­mı, dua okuyacağını söyledi. Dediğini yaptım. Ağrım geç­ti. Tarık yıldızının, kendisini simgelediğini söyledi. lnter­nette araştırdım. Bilimsel veriler birbirine yakındı. Bu, se­si kaydedilebilen yıldızdı. Yılmaz, yıldızın Allah Allah dedi­ğini anlattı. Gerçekten zikir sesine benzediğini fark ettim.
Güvenim daha da arttı.
Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah’ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor.
sahte şeyhlerin profilleri in­celendiğinde; ilkokul mezunu oldukları, dini eğitim alma­dıkları, Arapça ve Kur’an’ı bilmedikleri, hatta oruç ve namaz gibi ibadetleri yerine getirmedikleri anlaşılıyor. Böyle oldu­ğu halde kitabımızda anlatılan dört sahte şeyhin tekkesi ve birinin Kur’an kursları bulunuyordu. Yüzlerce kadın ve er­kek, sahte şeyhlerin tekke ve kurslarında dini eğitim alıyor­du. Müritleri ilkokul mezunlarından ve dargelirlilerden olu­şuyordu.

Sahte şeyhler, keramet sahibi zat ve mübarek şahıs ka­bul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yük­seleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah’ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istis­mar yaşanıyor.

Bugün itibariyle Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civa­rında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor. Cübbeli Ahmet, bu rakamın en az 8 milyon oldu­ğunu iddia ediyor. lstanbul’da 445 tekke faaliyet gösteriyor.
1983 den sonra tarikatlar holdingleşmeye başladılar.
Sözgelimi, bir vakıf altında örgütlenmelerine olanak tanınmalıdır. Vakıfların faaliyet alanı dinsel eğitim ile sınırlandırılmalıdır.
İdari yönden Vakıflar Genel Müdürlüğü ve inanç yönünden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından denetlenmelidirler. Kuruluş amaçlarına aykırı davranan veya faaliyet alanının dışına çıkan örgütlenmeler gerektiğinde yasaklanmalıdır. DİB de bu görüşü savunuyor. (S:117)
bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Tabanı, eğitimsiz ve ekonomik açıdan güçsüz müritlerden oluşan topluluklar hurafeciliğe başvuruyor.
Tekke ve Zaviyeler Kanunu, 1925’ten bu yana yürürlükte olduğu halde yalnızca Uğur Korunmaz ve Recep Küçük gibi sahte şeyhlere uygulanıyor. Bu kişiler sapkın, ahlaksız ve dolandırıcı ilan edilerek ağır cezalara çarptırılıyor, dergahları mühürleniyor, kurdukları polisiye yöntemlerle cemaatler dağıtılıyor.
Oysa merdivenaltı tasavvuf diye tanımlanabilecek bu topluluklar, geleneksel tarikat ve cemaatlerin piyasa koşullarındaki dönüşümünün bir sonucudur.
Şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor.
Ben hayvanları da severim, onlara da aşkım derim. Asıl mağdur benim .
Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu.
Hurafe bağımlılığını güçlendirmek, için katalizör görevi görmektedir. Hurafe saçma görünse de (kişi) ona inandığında inanılmaz tatmin duygusu yaşamaktadır. Hocasına bağlılığı kat be kat artmaktadır.
1938 yılında Erzurum’da doğan Fetullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı lzmir’de örgütleme çalışmalarına baş­ladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştir­diği müritleri Emniyet’e, TSK’ya, MİT’e ve yargıya yerleşti.
2002’den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni destekledi. Er­genekon ve Balyoz davaları ile kamuda kıyım gerçekleştir­di. 15 Temmuz 2016’da darbeye kalkışınca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı.
Mürid badelenmenin ne olduğunu sorduğu zaman anlatırım. Cezbelenen mürid sır odama gelir. Odanın ka­pısını kilitler. Hazırım, derse elimi yalamaya ve emmeye başlar. Sonra pantolonumun fermuarını açar ve cinsel orga­nımı ağzına alır ve emerek sertleştirir. Meniyi yutar. Buna badeleme denir. İnancımıza göre pirin cinsel organına Ke­lam-ı Ala, sıvıya bade denir. Badeyi içene Mübarek olsun derim ve mürid odadan çıkar.
Ahmet C. ile aramızda duygusal bağ oluştu. Benimle görüşmesi ve ilişkinin devam edebilmesi için hocası Uğur Korunmaz ile tanışmam ve bu şahsa tabi olmam gerektiğini söyledi. Kendisini Uğur Korunmaz’dan talep etmem gerektiğini söyledi. Hocanın cinsel organını emme­mi, (hoca) boşaldığında hiç kaçırmadan yutmamı söyle­di. Böylece hoca seni badelemiş olacak ve ona tabi olmuş olacaksın, dedi. Bugün Ahmet’le buluştuk. Dergahta cin­sel ilişkiye girdik.
Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler memleke­tin içinde vasıtai idlal ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuş­tur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir.
Şeriatta haram olan tarikatta helaldir. Hocama tamamen teslim oldum. Bırak hapsi cehenneme bile girerim.
Dul kadınların başkaları ile cinsel ilişkiye girdikleri zaman zina, ancak kendisiyle ilişkiye girerlerse sevap olacağını, hatta zikir hükmüne geçeceğini söyledi. Cinsel organın nur çeşmesi olduğunu, herkesin bu çeşmeden içmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır. Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır. Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi taktirde, Cumhuriyet’in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir mürit-ulus olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir.
Nakşibendiliğin Halidi koluna bağlı Kırklari Tari­katı’nın piri olduğunu, erkek ve kadın müritleriyle oral, va­jinal ve anal yolla cinsel ilişki yaşadığını kabul etti. Korun­maz’a göre tarikatlarında mertebe elde etmek ve yükselmek isteyenler, kendisiyle oral seks yapmalıydı. Eyleme badelenmek adını vermişti.

Ayrıca zikirde kendisinden geçen erkek ve kadın müritler­le ilişkiye giriyordu. Bu da tabi olmak demekti.
Gençliğinde kaldığı tarikat yurtlarında öğrendiği namaz surelerinden başkaca bir dini bilgisi olmayan Korunmaz, toplumun en muhafazakar kesiminde sosyal, dini ve ahla­ki değer yargılarını alt üst edecek bir seks tarikatı kurmuştu. Tarikat beş yıl engele takılmadan ve büyüyerek varlığını sürdürmüştü.

FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı ge­tirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ’den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşiben­dilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı.
Bugün itibariyle Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civa­rında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor. Cübbeli Ahmet, bu rakamın en az 8 milyon oldu­ğunu iddia ediyor. lstanbul’da 445 tekke faaliyet gösteriyor.
Cübbeli Ahmet, 23 Haziran 2019’da yapılan tekrar seçimde AKP’nin adayı Binali Yıldırım’a atılmayan oyların haram olduğu yö­nünde fetva verdi.
Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır. Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır. Türkiye; yurttaşların kerameti ve kendinde menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır.
Kanuni denetim mekanizması kurulmazsa, dinin kutsallarının ticaretini yapandan, din adına şantaj üretene kadar birçok kişi veya grubun oluşması kaçınılmazdır.
Malî kontrol, asayişi bozan unsurlara karşı önlem ve toplum değerlerini koruma hususlarını içeren denetimlerin mümkün hale getirilmesi, merdivenaltı tabir edilebilecek oluşumlara kapı aralamasana da mani olacaktır .
Dinsel ve toplumsal birer gerçeklik olan tarikat ve cemaatleri yasaklamak, çağımızda inanç ve ibadet özgürlüğüne aykırılık yatıracağı gibi; laik devleti, sanıldığı üzere, dinsel kuşatmaya karşı korumuyor da
Bütününe yakını camilererde örgütlenmiş tarikat ve cemaatlerin, başta Sağlık ve İçisleri bakanlıkları olmak üzere yargı ve TSK kadrolarını paylaştıkları iddia ediliyor.
Görünürde, faaliyetlériyasaklanmis olan tarikat ve cemaatlerin kavuştuğu meşrutiyet bugün itibariyle merdivenaltı oluşumların ve sahte şeyhlerin dil yatağına dönüşmüştür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir