İçeriğe geç

Ayaşlı ile Kiracıları Kitap Alıntıları – Memduh Şevket Esendal

Memduh Şevket Esendal kitaplarından Ayaşlı ile Kiracıları kitap alıntıları sizlerle…

Ayaşlı ile Kiracıları Kitap Alıntıları

İstediğimiz gibi insanlar yaratmak da elimizde değil ki.
Bu memleket boş değil, elbet Bir gün beni anlayacak biri çıkar diyor.
Şahitler var. Sözleri birbirine pek uymasa da gene şahittir.
El terbiyesi, töresi, din terbiyesine karışmış.
Adalet yapmak, hakkı etmek istemesi gibi karışık, dolaşık bir iş ancak böyle insanların ellerinde olursa iyi ve manalı olabilir.
Onun için iş; bir fikrin, düşüncenin ispatı değil, münakaşa edilmesidir.
Ayaşlının yaradılışının en göze çarpan yeri, parayı kazanırken başka, yerken başka adam olmasıdır.
Bu memleket boş değil, elbet bir gün beni anlayacak biri çıkacaktır.
Bilmem böyle bir kırgınlığım var. Her yer bana boş ve hüzünlü geliyor. Yeryüzü bana eskimiş görünüyor, her yeri toz kaplamış.
Ben, her şeyi severim ama, eğer birini seversem!
Niçin her şey doğarken adama güzel görünüyor da ölürken çirkin?
Hani öküzü döverler ağlamazda, tutup okşarlar, garipser, ağlar
Ben yorgunum, yorgun. Anladın mı? Gönlüm bomboş!
Gönül vermek yahut vermemek benim elimde mi? Senin elinde oldu mu?
Bilmem, belki o çekiştirdiğimiz adamlar da bizim gibi oturup ortalığın ahlâksızlığından şikâyet ederler!
Hani öküzü döverler ağlamaz da, tutup okşarlar, garipser, ağlar. Benim okşamam da ona öyle geldi. İnsanın her zamanı bir olur mu?
Bu çocuk sizin elinizde ziyan olur, dedim.
Gelin olmak, süslenmek kadınları avutur. Bunlar geçince İffet Hanım için evlenmenin bir tek iyiliği kalmış, o da geçinmek!
Uzun yol yürümüş gibi yorgunum. Aşk acaba bu mudur? Çiçekler bana güzel görünüyor. Aklıma şiir parçaları, beyitler, mısralar geliyor. Çocukluktan ezberimde kalmış bir şarkıdan yahut türküden bir mısra, saçma bir şey ama bence yanık, dokunaklı, anlatılmamış, anlatılamaz duyguların bir ifadesi..
Hayatın en fena zamanları insanın kendini beğenmediği zamanlardır.
Ne oldum dememeli,ne olacağım demeli!
Bu karılığın, kocalığın bir eğlencesi yok.
Hani öküzü döverler ağlamaz da,tutup okşarlar,garipser,ağlar.
Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever; onun sevgisinin de niçini yoktur. İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz.
Senin sesine âşık olmuş!
– Ben türkü bilmem, şarkı söylemem, benim sesimi nerede duymuş?
– Konuşma sesine be!
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor!
Bizim rahmetli söyledi, Bu millet adam olmaz
Ben yalnız Fahri’yi severim, o da beni sever.
Severim.Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur.
İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz.
Hani öküzü döverler ağlamaz da tutup okşarlar, garipser ağlar.
İstediğimiz gibi insanlar yaratmak da elimizde değil ki
Benim yaşayışım gün geçtikçe tatsızlaşıyor. Ne ben kimseyi seviyorum, ne kimse beni arıyor.
Hani öküzü döverler ağlamaz da, tutup okşarlar, garipser, ağlar..
Oturduk, biz namuslu insanlar, zamanın kötülüğünden, ahlak düşkünlüğünden, yana yana şikâyetler ettik, Faika’ya, ablasına acıdık, Ayaşlıya, Fuat’a kızdık Böyle konuşmak da bir ihtiyaç mı? Bilmem, belki o çekiştirdiğimiz adamlar da bizim gibi oturup ortalığın ahlaksızlığından şikâyet ederler!
Hani öküzü döverler ağlamaz da, tutup okşarlar, garipser, ağlar.
“Niçin her şey doğarken adama güzel görünüyor da ölürken çirkin?”
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor!
Yanlış var, bugün eğlenmek mesele değil evlenmek bir hadisedir.
Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur. İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz.
“Bu gönül ağrısı başka türlü uyumaz! ”
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor!
“Sevmek, sevilmek de boş! İnsan korkunç bir yalnızlık içindedir.”
“Oturduk. Biz namuslu insanlar, zamanın kötülüğünden, ahlak düşkünlüğünden, yana yana şikayet ettik.”
“Kimse yarın ne olacağını bilmez, ama bu zavallılar büsbütün karanlığa saplanmış, gidiyorlar.”
-Adam sen de! Öylesinin sevmesinden ne olacak. Daha çocuk desen çocuk ! Sizden genç. Genç adamın sevgisine inan olur mu?

Ya, demek gençlerin sevgisine inanılmaz ha?

– Gel rica ederim,  densizlik etme!

  Doğrusu da gitmek istemiyordum. Bilmem böyle bir kırgınlığım var.  Her yer boş ve hüzünlü geliyor.  Yeryüzü bana eskimiş görünüyor,  her yeri toz kaplamış.  Bundan evvel özenip yazmaya başladığım bir eserin müsveddeleri de masanın üstünde tozlanıyor.  Sevmek, sevilmek de boş! İnsan korkunç bir yalnızlık içindedir. Kimsenin ne düşündüğünü bilemezsiniz! Bu yalnızlığı ben her zaman duymam.

Bu memleket boş değil, elbet bir gün beni anlayacak biri çıkar.
Oturduk, biz namuslu insanlar, zamanın kötülüğünden, ahlak düşkünlüğünden, yana yana şikayet ettik.
İnsan ölünce ne kadar çirkin oluyor niçin herşey doğarken güzel görünüyorda ölürken çirkin?
”Sevmek, sevilmek de boş! İnsan korkunç bir yalnızlık içindedir. ”
Sevmiyorum. Sevmediğim için de hiçbir şeyi sevmiyorum.
Sevmek, sevilmek de boş! İnsan korkunç bir yalnızlık içindedir. Kimsenin ne düşündüğünü bilemezsiniz! Bu yalnızlığı ben her zaman duymam.
Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur. Kalanı yalan. Kalanını biz uyduruyoruz.
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor!
Hayatın en fena zamanları insanın kendini beğenmediği zamanlardır.
“ Ben, her şeyi severim ama eğer birini seversem. “
“ Yazılacak, okunacak şeylerim var, hepsi duruyor. “
“ Hayatın en fena zamanları insanın kendini beğenmediği zamanlardır. “
“ hiçbiri beni dinlemezler, kendi bildiklerini bana dinletmeye kalkarlar. “
“ İstediğimiz gibi insanlar yaratmak da elimizde değil ki “
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor !
Kimse yarın ne olacağını bilmez, ama bu zavallılar büsbütün karanlığa saplanmış gidiyorlar.
İnsan ölünce ne kadar çirkin oluyor! Niçin her şey doğarken adama güzel görünüyor da ölürken çirkin?
Hayatın en fena zamanları insanın kendini beğenmediği zamanlardır.
Hayatın en fena zamanları insanın kendini beğenmediği zamanlardır .
Ne olduğun gerçeğiyle yüzleş çünkü seni değiştirecek olan şey odur.
Ayaşlının yaradılışının en göze çarpan yeri, parayı kazanırken başka, yerken başka adam olmasıdır. Parayı kazanırken Ayaşlı, sert, haydut, aldatıcı, acımaz bir adamdır
İnsan ölünce ne kadar çirkin oluyor! Niçin her şey doğarken adama güzel görünüyor da ölürken çirkin?
Ben yalnız Fahri’yi severim,o da beni sever.Severim.Niçin?Bunun niçini yok.O da beni sever,onun sevgisinin de niçini yoktur.Işte sevgi bu.Kalanı yalan.Kalanını biz uydururuz.
İnsan sevmek ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor!
Keşke şu keşkeler olmasaydı
Ben, her şeyi severim eğer birini seversem.
Kır ortasında, yapayalnız bekleyen istasyonları ben çok severim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir