İçeriğe geç

Pervane Kitap Alıntıları – Gülsen Kılıçaslan

Gülsen Kılıçaslan kitaplarından Pervane kitap alıntıları sizlerle…

Pervane Kitap Alıntıları

Çünkü çocuklar, etten, kandan, candan öte sevgiyle büyürdü.
-Cehalet mutluluktur denir.
+ Cehaletin kucağında mutlu olacağıma, bilgeliğin acı zehrini içip gerçeği bulmayı yeğlerim.
Kadın, kendine istediği dünyayı kurabilecek yetkinliktedir. Ama kadın bazen hata yapar ve kendi elleriyle inşa edebileceği hayatı, bir erkeğin mimarlığına bırakır.
Kula kulun soracağı soruları sormak gerekir; nasılsın, halin vaktin yerinde mi, aç mısın ? gibi şeyler sorup yardıma muhtaç olanı bulman gerek. Sen oruçlu musun? Neden namaz kılmıyorsun, örtünmüyorsun? Allah’a inanmıyor musun? gibi şeyleri sormak kulun haddi değildir .
“Pervane olmak zordu belki ama başka kimin sevdiği ışıktı ”
İnsan, bugünü mutlu diye geleceğini güllük gülistanlık görürken, bugünü kötü ise geleceği bedbaht sayma hatasına düşer. Halbuki güneşin en güzel olduğu Şafak vakti, gecenin en karanlık zamanından gelir.
Bir kadının elinden hayallerini almak, kaplanın yanından yavrusunu almak kadar tehlikelidir.
Kendini etrafındakilerden akıllı saymak, en büyük aptallıktır.
Bir yerde bozuk düzen varsa bunun sorumlusu kötüler değildir, kötülüğe seyirci kalanlardır.
İnsan sevmezse ölür.
Ayrılık zorla koparılmak demek değilmiş. Ayrılık; parçalarından ayrışmak, başka bir yönde yol almak demekmiş. Ayrılığın acısı sevgiden değil, içimize çöreklenmiş alışkanlıklarımızdan geliyormuş meğer.
Devlet baba değil de ana olsaydı her şey çok daha düzgün işlerdi. Çünkü analar, babalardan daha merhametlidir çocuklarına karşı.
“Bir kadının elinden hayallerini almak, bir kaplanın yanından yavrusunu almak kadar tehlikelidir.”
-Aldous Huxley
Kendini etrafındakilerden akıllı saymak, en büyük aptallıktır.
Kimi sırlar, gizemler, yalanlar ise bazılarının tesadüf, bazılarınınsa kader dediği bağlamda, kazılmaya gerek duyulmadan, kendiliğinden su yüzüne çıkar. Gerçekler öyle ya da böyle ortaya çıkar, çünkü hiçbir yalan sonsuza dek gömülü kalmaz.
En dipte olmanın en güzel yanı yukarıdan başka gidecek yerinizin olmamasıdır.
Bir kadının eli, sadece ekmek yoğurmamalı aynı zamanda ekmek de tutmalı ki kendine yetebilsin, kimseye el açmadan özgür olabilsin.
Çünkü biliyordu ki en dipte olmanın en güzel yanı yukarıdan başka gidecek yerinizin olmamasıdır.
En dipte olmanın en güzel yanı yukarıdan başka gidecek yerinizin olmamasıdır.
Cehaletin kucağında mutlu olacağıma, bilgeliğin acı zehrini içip gerçeği bulmayı yeğlerim.
Pervane olmak zordu belki ama başka kimin sevdiği ışıktı
Güneşin en güzel olduğu şafak vakti, gecenin en karanlık zamanından sonra gelir.
İnsanız biz, zaaflarımız var. Sevilmeye karşı koyamayız mesela
Gurur, bir kadındaki en asil duruştur. Ama fazla mağrur olursan kibrine yenilirsin.
Bir yerde bozuk bir düzen varsa bunun sorumlusu kötüler değildir, kötülüğe seyirci kalanlardır.
Kendini etrafındakilerden akıllı saymak, en büyük aptallıktır.
Pervane olmak zordu belki ama başka kimin sevdiği ışıktı
Kedini etrafındakilerden akıllı saymek, en büyük aptallıktır.
Biz,biz yapan yaşadıklarımız değil, seçimlerimizdir.
Hayat her şeye rağmen devam ediyor
Ettiği kötülüğe kör gözle bakan insan,bir iyilik kırıntısı atmayıversin garibanın önüne, hemen palazlanır,övünür
Bir yerde bozuk bir düzen varsa bunun sorumlusu kötüler değil, kötülüğe seyirci kalanlardır.
Bunun için de çocukla tüm günü geçirmeye lüzum yok, önemli olan kaliteli zaman geçirmek.
O ışık ,bense pervaneyim
İnsan, bugünü mutlu diye geleceğini güllük gülistanlık görürken, bugünü kötü ise geleceğini bedbaht sayma hatasına düşer. Halbuki güneşin en güzel olduğu şafak vakti, gecenin en karanlık zamanından sonra gelir. Tabii tam tersi durumlar da mevcuttur. Güneşin çok parlak olduğu havalar, fırtınanın kopmasına işaret eder bazen. Ama bugününden mutlu hiçkimse, açık gökyüzüne bakarak zor ve kara günlerin geleceğine ihtimal vermez.
Pervane olmak zordu belki ama başka kimin sevdiği ışıktı
Çünkü çocuklar, etten , kandan , candan öte , sevgiyle büyürdü.
Kadını ezmekle kalmayıp yok sayıyorlar, hatta öyle ki kadınlar da artık kendilerini insandan saymaz olmuşlardı. Bir kız çocuğuna ya da kadına ‘kaç kardeşisiniz?’ Diye sorulduğunda, kendini saymadan erkek kardeşlerinin sayısını söylüyorlar .
Bir kadının eli, sadece ekmek yoğurmamalı aynı zamanda ekmek de tutmalı ki kendine yetebilsin , kimseye el açmadan özgür olabilirsin .
Çünkü biliyordu ki en dipte olmanın en güzel yanı yukarıdan başka gidecek yerinizin olmamasıdır.
Tampon yapılmayan ağır kanamalı bir hasta gibi tükeniyor, tükendikçe karanlık tarafından yutuluyordu .
Dünya da olup biten her şey hem birbirini tamamlar hem de sürekli çatışma halindedir. Aydınlık ve karanlığın bu ezeli ve ebedi mücadelesiyle tüm ilkeler belirlenir. Masumiyet, kirlenmiş benliklerle çatışırken şekil değiştirse de özünden asla bir şey kaybetmez..
En kötüsünden; mutsuzken mutlu taklidi yapmak zorunda kalan kadınlardandır..
Bilmedikleri şey ise hayatlar ve hayallerin komik ironisiydi..
Sağa sola koşuşturup hayatın icin de kaybolmaktansa arada bir dinlenip dostlara danışmak bizleri daha çabuk sonuca götürür..
Hicbir erkek hem gereksiz kararttığı egosunu hem de güç sahibi, etkileyici bir kadını aynı anda taşıyacak güce sahip olamazdı.
Fakirin ekmeğiydi umut ama sefilin umudu bile yoktu 105
Yokuslluk; azla yetinmeyi bilmek, sefalet ise yokluğun kara bataklığında çaresizlikle boğulmaktı. Sefil olmanın ağır yükü günden güne omuzlarına çökerken çaresizliğin en kötü şey olduğunu anlayacaktı. Umudun ise ne büyük nimet olduğunu
Bu ulke de kimse bir duyguyu normal yaşanıyor zaten. Futbol takımı tutarlar , ölesiye. Sanki rakip takımı tutanlar insan değil, maçtan sonra öyle dalıyorlar birbirlerine .
Birinin adını bilmek onu tanıtacak tek bir şey bile içermeyen harf sıralamasından ibaretti .
Çok gururlusun .Gurur, bir kadındaki en asil duruştur.
Kadınların en büyük hatası buydu . Ilişkilerin de , sevip sevilmek ya da eşit şekilde hayati paylaşabilmek yetmiyordu onlara. Illa dramatik bir yönü olmalıydı..
ahlaksızlığın kızı – erkeği olmayacağını bildirdiler
Tesettür her kadına namus ve ahlâk vermiyordu
Başkası için yalnızca boya kokan bu ev, Ayşe için huzur kokuyordu.
Elbet bir gün buluşacağız
Toplumda kadına değerin hak ettiği şekilde verilmesi yerine, büyük bir çabayla o değerin kazanılması gerekiyor. Kadınsanız bir sıfır yenik başlıyorsunuz hayata. Bu negatif ayrımcılık maalesef coğrafya ayırt etmiyor .
niye hep güzel gözüken şeylerin ardında kötülük var? çocukluğun en çok sevileni şeker bile yerken tatlı ama işin aslında dişlerden karaciğere, her organa zararlı bir düşmandı.
Kendini etrafındakilerden akıllı saymak, en büyük aptallıktır.
Gurur, bir kadındaki en asil duruştur. Ama fazla mağrur olursan kibrine yenilirsin.
Birinin adını bilmek onu tanıtacak tek bir şey bile içermeyen harf sıralamasından ibaretti.
Bir yerde bozuk bir düzen varsa bunun sorumlusu kötüler değildir, kötülüğe seyirci kalanlardır.
Oysa ne yaralıya duyulan merhametti aşk ne de çözülmeye çalışılan bir bulmaca
Bir insan hakkındaki fikrimizin çoğu onu gördüğümüz ilk saniyelerde oluşurken, kalan kısmı o insanı tanıdıkça şekillenir.
Ayrılığın acısı sevgiden değil, içimize çöreklenmiş alışkanlıklarımızdan geliyormuş meğer.

Bir yerde bozuk bir düzen varsa bunun sorumlusu kötüler değildir. Kötülüğe seyirci kalanlardır.

Dünyada olup biten her şey hem birbirini tamamlar hem de sürekli çatışma halindedir. Aydınlık ve karanlığın bu ezeli ve ebedi mücadelesiyle tüm ilkeler belirlenir. Masumiyet, kirlenmiş benliklerle çatışırken şekil değiştirse de özünden asla bir şey kaybetmez.
Ettiği kötülüğe kör gözle bakan insan, bir iyilik kırıntısı atmayıversin garibanın önüne, hemen palazlanır, övünür. Unutur, oysa şeytanı bile cenneten kovduran bu kendini beğenmişliktir.
Yoksulluk bayat ekmeğe talim etmekti, sefaletse o bayat ekmeği bulamamaktı. Yoksulluk; azla yetinmeyi bilmek, sefalet ise yokluğun kara bataklığında çaresizlikle boğulmaktı.
Bir yerde bozuk bir düzen varsa bunun sebebi kötüler değildir, kötülüğe seyirci kalanlardır.
Sapıklığa sebep olan kadın değil, sapkınlık dolu pis zihniyetler.
İnsanız biz, zaaflarımız var.. Sevilmeye karşı koyamayız mesela.
umutluydu, çünkü biliyordu ki en dipte olmanın en güzel yanı yukarıdan başka gidecek yerinizin olmamasıdır.
Cehalet mutluluktur, denir.
Cehaletin kucağında mutlu olacağıma, bilgeliğin acı zehrini içip gerçeği bulmayı yeğlerim.
Çocuk olmanın en güzel yanıydı bu belki de. İstediğin yerde, istediğin kadar ağlayabilir ve gülebilirdin. Ne gözyaşlarında güçsüzlük ne de kahkahalarında yersizlik aranırdı. Çocuktur, der geçilirdi. Keşke şimdi de insandır deyip kendi haline bırakılsalardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir