İçeriğe geç

Mødet Kitap Alıntıları – Anna Todd

Anna Todd kitaplarından Mødet kitap alıntıları sizlerle…

Mødet Kitap Alıntıları

Birkaç dakika sonra yastığın aradan kalktığını, Hardin’in kolunun belime dolandığını ve beni göğsüne çektiğini hissettim. Kolunu itmedim ama herhangi bir yorum da yapmadım. Hissettiklerim çok hoşuma gidiyordu.
Ben de seni özledim, diye fısıldadı yüzünü saçlarıma yaklaştırarak. Beni göremediğini bilerek gülümsedim. Dudaklarını başımın arkasında hissedince kalp atışlarım hızlandı.
Asıl sorun, Hardin’den uzak duramamamdı. O ateş, ben de pervaneydim ve beni yakmakta hiç tereddüt etmiyordu.
Bana sarılması harika bir duyguydu. Ertesi gün bana ne berbat şeyler söylerse söylesin, bu anı benden alamazdı. Burası yeni favori yerimdi; başım göğsünde, kolu sırtımda
Kahkahaları odada yankılanıyordu ve hayatım boyunca duyduğum en güzel sesti. Onun böyle güldüğünü daha önce hiç duymamıştım ve bir şey bana başkasının da duymadığını söylüyordu. Kusurlarına -sayısız kusuruna- rağmen onu böyle bir anda gördüğüm için kendimi şanslı hissediyordum.
Doğru. Yemin ederim. Kötü biri olduğumu düşündüğünü biliyorum ama sen bana Duraksadı. Boş ver.
Neden her seferinde duruyor?
Cümleni tamamla, Hardin. Yoksa hemen gidiyorum, dedim. Ciddiydim.
Bana bakarken gözlerinin alev almış gibi görüntüsü, her kelimesinde bir şey -yalan ya da gerçek- varmış gibi dudaklarının yavaşça aralanışı, cevabını beklememe neden oldu. Sen beni iyi olmaya teşvik ediyorsun senin için Senin için iyi biri olmak istiyorum, Tess.
Hardin’e karşı duygularım çok karmaşıktı. Bir an ondan nefret ediyor, bir an sonra öpmek istiyordum. Bana asla hayal etmediğim şeyler hissettiriyordu ve konu sadece cinsellik de değildi. Beni güldürüyor, ağlatıyor, çığlık attırıyor, bağırtıyordu ama en önemlisi, bana yaşadığımı hissettiriyordu.
Nazik mi? Erkek arkadaşından söz ederken aklına gelen ilk kelime bu mu? Nazik olduğunu söylemen, sıkıcı olduğunu söylememek için ‘nazik’ bir tercih..”
Seni izlemeyi, sana zevk vermeyi seviyorum..
Sana ne kadar zevk verdiğimi göster bana..
Beni güldürüyor, ağlatıyor, çığlık attırıyor, bağırtıyordu ama en önemlisi, bana yaşadığımı hissettiriyordu..
Sesinde şaşkınlık ve başka bir şey daha vardı. Şehvet mi?
Onun müstehcen sözlerine giderek daha çok alışıyordum fakat bu sözleri böylesine rahatlıkla söyleyebildiğini görmek hâlâ şaşırtıcıydı. Beni en çok şaşırtan şey, böyle sözleri onun ağzından duyduğumda tenimin karıncalanmasıydı..
Kızdığımda ilk dürtüm intikam almak, karşımdaki kişinin canını olabildiğince yakmak oluyor..
Beni arzuladığını söylediğinde bunu sadece cinsel anlamda kastetmişti..
Sözleri beni yaramazlaştırıyordu..
Lütfen, sadece öp beni. Sana ihtiyacım var..
Şu anda oynadığımız küçük oyundan zevk aldığımı inkâr edemezdim. Bana bakmasını, beni arzulamasını istediğimin farkındaydım..
İnsanların seksi neden bu kadar önemsediğini artık biliyordum..
Hardin bir uyuşturucu gibiydi; ondan bir parça aldığım her seferinde daha fazlasını istiyordum..
“Artık beni öpmesini bekliyordum.
“Öp beni,” diye yalvardım.”
“Böyle seviyorsun, değil mi? Hızlı ve sert?”
Gülüşünü özledim.
Sana kızgın değilim;sana inandığım için kendime kızgınım.
Artık beni zihnim yönetmiyordu; bütün vücudum tensel zevklerin etkisi altındaydı..
“Bütün kötülükler, masumiyetle başlar.”
Bazen insanları tanıdığını sanırsın ama aslında tanımazsın.
Sana kızgın değilim; sana inandığım için kendime kızgınım.
Daha fazla zamanımı haketmiyorsun. Seninle konuşmamı veya senin mahvedeceğin bir yemeği hazırlamak için onca zahmete giren bu ınsanları bile hak etmiyorsun! Yaptığın şey bu: her şeyi mahvetmek! Ve o şeylerden biri olmaktan bıktım artık.
Koltuğa otururken Landon’ın kalp kırıklığıyla ilgili söylediklerini düşündüm; birine aşık değilsen kalbini asla kıramayacağını söylemişti. Hardin’se sürekli kalbimi kırıyordu; hatta kırılacak bir şey kalmadığını düşündüğümde bile.
Ve ben onu seviyordum. Hardin’i seviyordum.
Benim tipim değilsin, benimde senin tipin olmadığı gibi.
Ama işte bu yüzden birbirimize iyi geliyoruz;
Birbirimizden çok farklı ama aynı zamanda da aynıyız.
Bir defasında senin en kötü tarafını ortaya çıkardığımı söylemiştin. Eh, sen de benim en iyi tarafımı ortaya çıkarıyorsun. Bunu senin de hissettiğini biliyorum, Tessa.
Ve evet, kimseyle çıkmazdım seninle tanışana kadar. Bunu istememe, daha iyi olmayı istememe neden oldun. Sana lâyık olduğumu düşünmeni istiyorum; benim seni istediğim gibi, senin de beni istemeni istiyorum. Seninle kavga etmek, birimiz yanıldığını itiraf edene kadar bağırıp çağırmak istiyorum. Seni güldürmek, klasik romanlarla ilgili gevezeliklerni dinlemek istiyorum. Sadece Sana ihtiyacım var. Bazen zalim olabildiğimi biliyorum şey, tamam, her zaman. Ama tek nedeni nasıl davranacağımı bilememem.
“Sadece kavga ediyor olmamız, birlikte olmamamız gerektiği anlamına gelmez. Herkes kavga eder.”
Gülüşünü özledim.
“ yüzündeki ifade kalbi kırılmış gibiydi. Ve aşık değilse insanın kalbi kırılmaz.”
Neden ondan uzak duramıyorum?
Olmanı istediğim kişi değilsin; beni incitip durmaktan başka bir şey yapmıyorsun.
“Benim tipim değilsin, benim de senin tipin olmadığım gibi. Ana işte bu yüzdən birbirimize iyi geliyoruz, birbirimizden çok farklı ama aynı zamanda da aynıyız. Bir defasında senin en kötü tarafını ortaya çıkardığımı söylemişdin. Eh, sen de benim en iyi tarafımı ortaya çıkarıyorsun.
“Konuşmak ister misin?”
Aslında istiyordum; içimdeki her şeyi dökmek istiyordum.
Kalbim gerçekden acıyordu.
“Hiç başlamamış olan bir şeyi bitiremezsin”
Hardin bir uyuşturucu gibiydi; ondan bir parça aldığım her seferinde daha fazlasını istiyordum.
Her gün yanımda olmanı özleyeceğim.
İnsanların adınızı sormadan hangi okula gittiğinizi sordukları bir çağda yaşıyoruz.
Bir kadının hayal gücü çok hızlıdır; bir anda hayranlıktan aşka, aşktan evlilik bağına sıçrayabilir.
Ruhlarımız her neden yapılmışsa, ikimizinki de aynıydı.
Üniversite hayatı şimdiye kadar ne hayal ettiğim ne de beklediğim gibi çıkmıştı
Olacakları bilseydim herhangi bir şeyi farklı yapar mıydım? Emin değilim..
Ve aşık değilsr insanın kalbi kırılmaz
Yanıldın; nezaketimi zaaf sandın ve çok yanıldın
Ve işte o zaman o kalbime girmişti.
Hardin bir uyuşturucu gibiydi; ondan bir parça aldığım her seferinde daha fazlasını istiyordum
Beni güldürüyor, ağlatıyor, çığlık attırıyor, bağırtıyordu ama en önemlisi, bana yaşadığımı hissettiriyordu.
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir