İçeriğe geç

Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız Kitap Alıntıları – Hasan Ali Toptaş

Hasan Ali Toptaş kitaplarından Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız kitap alıntıları sizlerle…

Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız Kitap Alıntıları

İnsan okuduklarının, yaşadıklarının, düşündüklerinin, hayal ettiklerinin, işittiklerinin, gördüklerinin ve görmediklerinin toplamı olduğuna göre,
insan gördüğü şeylerin toplamı kadar uyanık, görmediği şeylerin sonsuzluğu kadar uykuda oluyor
İnsan, insan yapımı yalnızlıklarla ezelî yalnızlığının toplamıdır; bundan hiçbir zaman kurtuluş yok.
romanlar, hikayeler ve şiirler bana aynı zamanda, bir yalnızlıktan öteki yalnızlığa gönderilen mektuplarmış gibi görünürler.
Gitmek fiilinin altını çift çizgiyle en güzel trenler çizebilir
Bir insanın kendisine zulmedene gülümsemeye mecbur bırakılmasından daha beter bir zulüm olamazdı yeryüzünde.
, bazen seçilmiş akrabalar insana kan bağının oluşturduğu akrabalardan daha yakın oluyor.
Yapıt kendisini algılayanın hayatına seslenir aslında; bir bakıma onun o ânına, geçmişine ve geleceğine seslenir.
edebiyatın merkezi dildir.
Kitap beni alıp götürüyorsa, kendimi ve şimdiyi unutturabiliyorsa iyidir.
Zaman insanın kendisi aslında,
Yargılar iyi bile olsa, her zaman için korkunç.
Böyle oradan oraya koşuşturmak bana göre değil. Ben hareketsizliği ve sessizliği seven biriyim, ancak o vakit yazabiliyorum.
Kimleri önemsediğim konusuna gelince, elbette, herkesi önemserim. Ama hepsiyle haşır neşir olmak istemem.
Zaman, müthiş bir şey kısacası; bütün görüntüleri tutup aslına döndürüyor. Çarpık çurpuk olan şeyleri bir bir düzeltiyor.
Kelimelerin bir çekim gücü var biliyorsunuz, birbirlerine sessizce seslenirler.
Belki, gitme arzusunun bu denli baskın oluşu, ikide bir depreşmesi ve insanı alıp olmadık serüvenlere sürüklemesi de, kendimizden başka hiçbir yere gidemeyeceğimizi bir şekilde biliyor, seziyor oluşumuzdandır.
Ancak kelimelerin arasında huzur duyar, kelimelere dönüşebildikçe varlığımı hisseder, kelimelerin aynasına baktıkça çizgilerimi görürüm.
Kim bilir, belki çocukluğumuzda bazı sesler gövdemizin bir köşesinde birikiyor da, biz çıkaracağımız sesleri daha sonra o seslerin titreşimlerine paralel olarak çıkarıyoruz.
Hasan’ın yalnızlığını, hiçbir yere sığamayışını, kuşları boşluğa çivileyen o sessizliği ve ıssızlığı hücrelerimde taşıyorum
İnsanın olmazsa olmazlarından biridir kaçmayı düşünmek. Daha doğrusu kaçmayı düşünmek, artık hiçbir yere kaçamayacağımız bilgisinin üstüne örttüğümüz komik bir örtüdür. İnsan macerasının bu saatinde, artık hiç kimsenin hiçbir yere kaçamayacağını hepimiz biliyoruz.

Kısacası, insanoğlu kendi çıkış yollarını kendi elleriyle kapatalı çok oldu. Bu yuzden kendine ve doğaya temas etme alışkanlığını da yitiriyor giderek. Bu alışkanlığı yitirdikçe de büsbütün hoşgörüsüz oluyor.

Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum.
Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya.
Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya.
Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
Her yalnızlık büyüktür aslında. Bizim başkalarında gördüğümüz yalnızlıklar yalnızlığın dışarıya sızabilen, küçük bir yanıdır. Başlarken yalnızsın, bitirdiğinde daha da yalnız.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
..herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum

Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de bir dünyaya

Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındayım

İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre,ne bir ülkeye,ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
Fakat benim söylediğim bilmiyorum kelimesi bilmiyorum diye mi okunmalı, bilmiyorum.
Zaman
Zamanla anlaşılan bir kelime. Zaman acıya dönüşen, şakacı, geniş ve genişliği kadar da dar olan bir şey. Hep geleceğe doğru akmaz ama o, aklımızın aktığı yere doğru akar.
Herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor..
.
herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor.
Muzip ve gizemli görünür bana, hoş görünür.
Sevmediğim kelimelerden biri. Yanına hemen terbiyeli, ağırbaşlı, makul gibi kelimeler geliyor.
Kusura bakmayın, bir kazadır oldu işte, kendimi tutamayıp yazmış bulundum!
Yazmak, belki de kalabalık bir tenhalık hali.
Gitmek fiilinin altını çift çizgiyle en güzel trenler çizebilir.
Romanlar kağıda değil zamana yazılır.
Yeryüzündeki gürültülerin büyük bölümü konuşan dertler korosundan yükseliyor gibi görünür bana.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye , ne de dünyaya.
Herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor.
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum.
Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım
Herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya.
İyi şeyler nedir diye sormayın, görmeyince bilemem.
Yazmak, belki de en kalabalık tenhalık hali.
İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
“İçimizdeki kalabalık her daim dışımızdakinden daha büyüktür.”
Öldüğünüzde cennete giderseniz, Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?
Merak etme Hasanım, görevlilere söyledim sana kağıt ve kalem verecekler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir