İçeriğe geç

Serva Kitap Alıntıları – Ramazan Ok

Ramazan Ok kitaplarından Serva kitap alıntıları sizlerle…

Serva Kitap Alıntıları

Ben seni iki mavinin arasında sevdim,
Denizin hemen üstünde, gökyüzünün biraz altında.
Misafirim olup gönlümü sana verdiğim doğrudur. İstesem de alamam artık onu senden.
Sahi, bir insan, misafirine verdiği birşeyi alır mı hiç?
Yıkılan hayaller geri kurulur mu?
Adın tüm şiirlerde kutsanırdı.
Tüm harfler senin etrafında tavaf edilirdi.
Bir bir okunurdu şiirlerin üstüne Serva.
Ben şiirleri değil gözlerini iyi okumasını bildiğimi sanırdım.
.
Sana baka baka ölürdüm bilemezdin.
.
Ben yüregimi ikram ederdim her adımda sana.
.
Oysa sen benim hava durumumsun,
Gülerken güneş, ağlarken yagmurumsun
Bana dolu dolu ne zaman yağarsın bilemem.
.
Senle gökyüzü şiir olurdu, kuşlarsa kalem.
.
Ve
Şimdilik iki kadını yazıyorum,
Birisi yoksul,
Digeri aşık.
Mürekkepim de yeter bana silgim de.
Seni böyle yaşamak ne güzeldi
Tarih kokan bir aşkın avlusunda.
.
Ben seni iki mavinin arasında sevdim. Denizin hemen üstünde, gökyüzünün biraz altında.
Kadınlar diyorum, erkeklerin yüreğine yazılan en güzel şiirdir fakat çoğu erkek, şiir yazmayı da bilmez.
O kadar güzel bağdaş kurmuştu ki yalnızlığım, şimdi onu kaldırabilene aşk olsun.
Sırtımı yaslayacak küçücük bir yastık.
Oysa yüreğimin yaslanacağı bir yastığım bile yok.
Bana iyi bakamadın bari kendine iyi bak.
Benle kalamadın hoşça kal!
umutlarımın kesildiği anda, hayat bana durmadan yara
bandı uzatıp duruyor.
sonra sen aklıma geliyorsun,
bir nebze de olsa kanamam duruyor.
Aşk diyorum bu kadar güçlü bir şey ki insanı yakar, yandığını kimseler bilmeden insanı yıkar, yıllardır gönlünde diktiği tuğla parçalarını beraberinde götürerek.
O kadar güzel bağdaş kurmuştu ki yalnızlığım, şimdi onu kaldırabilene aşk olsun.
Sana bakarken kelime haznem daha da gelişirdi.
Her şeye bin anlam yüklerdim, sen kendi bildiğin anlamınla
kalırdın.
Kimi gecelerde yalnızlığımla birlikte acile kaldırılırdı tüm mutluluklar.
Kibrit niyetine kalbimizi birbirimize tutuştururduk
Sen yanardın bana, ben yanardım sevdamıza.
Aklımın bir köşesinde oturmuş,
Mumları seven bir kadın biliyorum.
Ve sonrasında ben;
İçimdeki aşk cehenneminden,
Bir dize şiir tutuşturup
Mumları yakıyorum.
‘Yara’ bende durmadan birikirken ‘para’ bir türlü birikmiyordu.

Ne soğuk şiirler içtim,
Sıcacık yüreklerde.
Ne sımsıkı sarıldım yazdığım sözlere,
Yıldızsız gecelerde.
Ne çok karaladım,
Binlerce insanın içindeki kadınları.
Kiminde kalem fazla mürekkep yedi.
Kiminde silgiler fazla tükendi.
Ve
Şimdilik iki kadını yazıyorum, Birisi yoksul, Diğeri aşık.
Mürekkebim de yeter bana silgim de.

Hayat,O çok olmasını istediğin şeyi düşünmeyi bıraktığın an avuçlarına bırakır..
Serva bana bunu öğretti
‘Belki başka bir şehrin yüreğime bakan mahallesinde karşılaşırmıyız?’
İki tür kalem kullanmalısın resimlerde
Tükenmez kalemle mutluluğu ,
Kurşun kalemle yalnızlığı çizmelisin.
Ne güzel bir şeydir okumak
Hiçbir kaleme gerek duymadan..
Yıkılan hayaller geri kurulur mu..?’
İkiden bir çıkarken
İkimizden bir şey çıkmadı
Belki de sen Tanrı tarafından bahşedilmiş en güzel çiçeksin.
Nisanda yağan yağmurum,
Mayısta yüreğime konan yaralı bir kelebeksin Serva.
Aşk da böyle bir şeydi işte. Bir salıncağıa benzerdi. İpler gevşek bırakıldı mı bir anda kendinizi yerde bulurdunuz. Kazananı var mıdır bu oyunun bilmiyorum ama kaybedeni mutlaka olacaktır.
Ahmet Kaya’ nın dediği gibi
Maviye çalardi gözleri.
Ve dünyadaki tüm renkleri karıştırma kalksam
Bulamazdım gözlerinin renklerini
Öylece bakakaldım bir ara Ninda’nın gözlerine.
Aşkı boyamaya kalkıştım bu sefer renklendiremedim,
Boya kullanarak aşki renklendiremezsin, diyen Şaire ne de çok haklıymış.
.
Ikimiz Akrep ve Yelkovan gibiydik ve ben günün her vaktinde peşinden koşardım, tam yakaladım derken bir dakika biter bitmez benden kurtulurdun. Bir vakit gelsin yelkovanın akrep üstünde durduğu anda tüm saatlerin pili bitsin ve öylece seveyim. Belki bir ömür orada beraber kala kala.
Büyüyünce ne olmak istersin, sorusu karşısında hemşire olmak istediğini söyledi. Neden, diye sorarken; insanlar ölmesin, onlar yaşasın, mutlu olsunlar diye. Onların hayatını kurtaracağım ben.
Hiçbir insan kendine yalnızlığı hiç yoktan sebepsiz hapishane olarak seçemez. Arkadaş seçmek tıpkı sınavda sorulan testere benzer. Belki şimdi tanıdığın hicbir arkadaşın yok, zamanla yeni arkadaşlar seçeceksin. Ve hangisinin senin için uygun olup olmadığına karar vereceksin.
Uyanırdım sensiz kaçıncı kahvaltılara
Sürerdim yokluğunu taze ekmeklerin üstüne
Doyardım ama kalkmak bilmezdim sofradan.
Benimkisi açgözlülük olurdu, her seferinde seni fazlasıyla severdim, Serva
Ben ellerimi yıkayana kadar siparişler çoktan verilmişti garsona. Üstelik benim neyi sevip sevmediğimi bana sormazlarken. Nereden bilecekler ki Serva gibi birisini sevdiğimi ve her dakika onunla kafayı yediğimi.
Benim senin için en büyük dileğim, tüm benliğinle önce aklıma gelmendir ve sonrada hiç beklemediğim anda aklımdan çıkıp karşıma geçmendir.
Umutlarımın kesildiği anda, hayat bana durmadan yara bandı uzatıp duruyor.
İkiden bir çıkarken, ikimizden bir şey çıkmadı.
yani kimisi bir gölde boğulurdu kimisi de bir gönülde.
Oysa herkes gibi mutluluklar da giderdi arkasına bakmadan
Küçücük harflerle büyük bir aşkı kağıtlara dökmek ne tuhaf.
Tüm organlarım, dokularıma adını yazardım.
Yüreğim okurdu her seferinde adını, bilmezdin Serva.
Gereği düşünülürdü kaçıncı defa göç mahkemelerinde.
Şiirlerimin bana verdiği yetkiye dayanarak aklımda kalırdın.
Ne olur şimdi dönüp gelsen yanınma, binlerce sözcüğü öksüz bırakmasan defterimde, sokak duvarlarında,aklımın bir köşesinde.
“Bir gelsen diyorum baksam gözlerine, bir valiz cümle toplarım şairlere. “
Fakat ben, gök mavisini deniz mavisine anlatsam oksijensizlikten ölür, denizi göğe anlatsam aşk bir damla suda boğulur.
Yüreğim tavla oyununa benzerdi. Gelen gidene hep açık kapılar bıraktım.
Bu arada matematiğim iyi derdim kendi kendime.
Gidişini hiç hesap etmeden sevdayı bulmaya çalıştım.
Sen aklımdan çıkınca unutmayı bilirdim de
Kalbimden çıkınca ne kaldığını bilemezdim.

Çünkü sen hiç oradan çıkmayı bilemedin
Ya da ben çıkarmayı bilemedim.

Zaten aşklar buruşuk kalmış, etrafta ütü gibi adam kalmadı belki de.
Ve ben her geçen gün Hatay’ı öğreniyordum, aşktaki hatayı bir türlü öğrenemezken.
Bağışla beni Serva, ben sana deli gibi bağlanmışken benden akıl bekleme.
Özlemden alacaklısın, bir gün seni görürsem borcunu alırsın.
şunu da derdim ikimize:
İkiden bir çıkarken
ikimizden bir şey çıkmayacağını
Herkese saygılı, bir sana sevgili
Kendine iyi bakma; bana bak, gözlerime bak. Sen gelmedin bari uykum gelsin.
Sensizken gül üşürdü.
Senleyken melekler gülüşürdü.
Fakat şimdi ne senleyim ne de sensizim.
Kaç kez saat sensizliği sessizlik geçe bekledim seni en kuytu yerlerde.
Kâğıttan yaptığım pek çok gemilerim neredeyse karaya oturdu.
Takvimdeki aralıklar en fazla bir ayı bulur, ya kalbimdeki aralıklar ne zaman bin bir sevinçle dolar, kimde dolar
Umutlarımın kesildiği anda, hayat bana durmadan yara bandı uzatıp duruyor.
Sonra sen aklıma geliyorsun,
bir nebze de olsa kanamam duruyor.
Ben yüreğimi trafiğe kapatmayı bilirdim
Her taraftan yâr yağdığını görünce.
Herkes yolda kalırdı sen solda kalırdın böylelikle Serva.
Ben aşka gelirdim sen başka gelirdin Serva.
Zaman biraz daha ilerlediğinde yıldızlar artık resmi görevine başlıyordu; kimisi kayıyor birbirlerinin yüreğine, kimisi ilerliyor, kimisi de düşüyordu meteor çukurlarına.
Umutlarımın kesildiği anda, hayat bana durmadan yara bandı uzatıp duruyor.
Sonra sen aklıma geliyorsun,
bir nebze de olsa kanamam duruyor.
Sana bakarken kelime haznem daha da gelişirdi.
Her şeye bin anlam yüklerdim, sen kendi bildiğin anlamınla kalırdın.
Kimin nerede kimde doğduğu önemli değildi ve farklı farklı dillerden konuşmalar, onları birlik ve beraberliğe götürüyordu.
Ve aşk insana sevilmeyi değil savaşmayı öğretiyordu.
Gittikçe daha iyi öğreniyordum sevgi saflarında savaşmayı.
Sen benim gönlümde yetişen papatyamdın.
Herkes çayına hasretti, bense gülüşüne hasret kalırdım en halsiz zamanlarımda.
Hayattaki en büyük hatam şiirlerdeki imla hataları olmuştur. Seni seviyorum, cümlesi nasıl yazılırdı yüreğine.
Yazmak için yaşamak. Yaşamak içinse zaman gerekir.
“İkiden bir çıkarken
İkimizden bir şey çıkmadı.” bunu da bil.
İnsanlar öldü, diyorlar her gün alt yazıda. Şimdi ‘İnsanlık öldü’ diye yazılsın tüm gazete manşetlerinde.
Modası geçmiş yüreğime bir beden dar gelen şiirlerim var benim.
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir