İçeriğe geç

Kur’an’da Kadın ve Hz.Muhammed’in Hanımları Kitap Alıntıları – Arif Tekin

Arif Tekin kitaplarından Kur’an’da Kadın ve Hz.Muhammed’in Hanımları kitap alıntıları sizlerle…

Kur’an’da Kadın ve Hz.Muhammed’in Hanımları Kitap Alıntıları

Ayşe ile ilgili Hz Muhammed’in şu rüyasını anlatmakta sanırım yarar vardır.
Kendisi “ Rüyamda Cebrail bana Ayşe ile evleneceksin dedi. Ben de acaba bu rüya Allah’tan mıdır diye denedim meğer Allah’tanmış” diyor.
İmam Gazali İhyaü’l Ukum adlı eserinde şöyle bir hadisten söz ediyor;
Hz Muhammed kendi torunları için “ Hasan bana, Hüseyin de babası Ali’ye benziyor” demiş. Yani Hz Muhammed, Hasan’ın da kendisi gibi cinsellikle güçlü, Hüseyinin ise o kadar güçlü olmadığını ifade etmek istemiş diyor İmam Gazali.
Safvan bin Selim’den naklen Hz Muhammed’in “ Cebrail bana bir yemek kabıyla geldi, Ben içindeki Küfeyt denilen yemekten yedim, ondan sonra cinsellikle 40 erkeğin gücüne ulaştım” dediğini aktarıyor.
Hz Muhammed’in hizmetçilerimden Selma anlatıyor:

“Peygamber bir tek gecede 9 hanımıyla cinsel ilişkide bulundu ve her defasında boy abdesti aldı.”

Şu hadisi, Hz. Muhammed’e 10 yıllık yaverlik, hizmetçilik yapan Enes bin Malik anlatıyor.

“Gece veya gündüz herhangi bir saatte Hz Muhammed tüm hanımlarını dolaşırdı bir saat içince bunların tümüyle ilişkide bulunurdu” diyor. Bu arada Enes’e “Peki Hz Muhammed bunu yapabilir miydi, bu güce sahip miydi?” Şeklinde sorulunca o, “ biz kendi aramızda, Hz Muhammed 30 kadını da tatmin edebilir, bu güce sahiptir diye konuşuruz” yanıtını veriyor.

“Eğer Allahtan başka herhangi birine secde etmek olsaydı, ben , kadın kocasına secde etsin derdim”
“Aklınız eksiktir, çünkü şahitlikle iki kadın bir erkeğin yerine geçer. Dininiz eksiktir; çünkü bazı özel durumlarda siz kadınlar namaz kılmaz, oruç tutamazsınız, işte noksanlığınız budur.”
Hz Muhammed kadınlara hitaben şunları söylüyor: Ey kadınlar! Sadaka verin, Allah’tan günahlarınızın bağışlanmasını dileyin. Çünkü bana cehennem gösterildi, oradaki cezalıların çoğu kadınlardı.” Bunun üzerine orada bulunan kadınlardan biri ona, “ Neden cehennemin kadrosunu biz kadınlar oluşturuyoruz nedir suçumuz ? deyince Muhammed, “çünkü çoğu kez hem ağzınızdan kötü söz çıkar; hem de sizler kocalarınıza karşı çok nankörsünüz. Bir de siz, hem dinen, hem de ahlaken eksik yaratılmışsınız. Sizin gibi hem aklı, hem de dini eksik olanların, kalkıp da akıl sahibi olan erkeklerin aklını çelebilsin, böyle birini görmedim, böyle bir örnek yok” diyor.
İmam Malik’in kitabı üzerine 10 ciltlik şerh yazan. “ Ebu-l Velit b. Eyup el-Baci, el-Münteka adlı yapıtında, ilgili hadis şerhinde şunları yazıyor: Hz Ömer, başını kapatan bir cariyeyi gördü mü, hem zorla onun başını açardı, hem de o cariyeyi döverdi.”
Örtünmenin kadınlarda zorunlu bir giyim kuşam biçimi olarak Kuranda yer almasının bir diğer önemli nedeni de şu:
Muhammed zamanında cariyeler vardı ve onlar, herhangi bir mal gibi insanlar tarafından alınıp satılırdı; hatta gece hayatı için kullanılırdı. Bu cariyeler çarşıda, pazarda, hür kadınlardan ayırt edilsin diye Kuran hür olan bütün kadınlara başörtüsü kullanma zorunluğunu getirdi. Eğer böyle bir işaret olmasaydı, olaki erkek cariye olduğunu bilmediği bir hür kadına teklif sunardı ve bunun sonucu olarak onunla hür kadının sahibi arasında kavga çıkardı. Zaten bu gerekle Azhap suresinin 59. ayetinde çok açık bir ifadeyle dile getirilmiştir.

“ Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına, müminlerin kadınlarına örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınıp incitilmemesi için bu, en uygun olanıdır.”

Muhammed’in kız çocuğunun idrarı, erkek çocuğunkinden daha fazla necistir sözüne benzer inançlar, Tevrat’ta da vardır. Tevrat’a göre, bir kadın doğum yaptığı zaman eğer onun çocuğu erkekse o kadın 7 güne kadar murdar sayılır ve onun loğusa süresi otuz üç gün olarak devam eder. Doğurduğu çocuk eğer kız ise, o zaman da o kadın iki hafta murdar sayılır ve loğusalık süresi de 66 gün devam eder. Kız çocuğundan ötürü pislik süresi erkek çoğunkinden iki kat fazladır.
Hz Muhammed’in torunlarından Hz.Ali’nin oğlu Hasan, Hz Muhammed onu kucağına alıyor. Bu arada çocuk Hz. Muhammed’in elbisesine işiyor; orada bulunan bir kadın ona “çıkar elbiseni yıkayayım” deyince, Hz Muhammed; “Hayır, bu elbisenin yıkanmasına gerek yoktur, çünkü sütte olan bir çocuk, şayet bir elbise üzerine işerse, o çocuk erkekse, o elbiseye sadece su dökülür ve bu şekilde artık temizlenmiş sayılır; şayet o çocuk kız ise o zaman nesne ovmak suretiyle iyi bir şekilde yıkanmalı” biçiminde yanıt vererek, erkek kadın arasındaki farkı idrarda gözetmek suretiyle inanılması güç bir açıklama yapıyor.
Habeşistan kralı, Hz. Muhammed’e Şirin ve Marya adlarında iki
cariye hediye ediyor. Onları getiren erkek, yolda Şirin’le
cinsi ilişkide bulununca, Muhammed o cariyeyi Hasan adında
bir Müslüman şaire hibe ediyor.
Enteresandır ki bu şair, daha sonra Ayşe’nin “İfk” olayında Muhammed’in aleyhinde propaganda yapıyor ve Muhammed onu bundan dolayı(Ayşe’ye iftira etmiş diye) 80 değnekle cezalandırıyor. Diğer cariye Marya da “Me’bur” adındaki şahısla zina yapıyor ve Muhammed’in İbrahim adındaki çocuğu ondan oluyor.
Cariyelerin dramıyla ilgili bir başka örnek Halife Ömer’den: Bir
adam, Ömer’in halifeliği zamanında zinayla itham ettiği cariyesini makat üzeri ateşe oturtmak suretiyle cezalandırıyor.
Bunu duyan Ömer, Peygamber, ‘Bir erkeğe bir cariye yüzünden
kısas olmaz’ dediği için, ben bu adama kısas
uygulayamam” açıklamasını yapıyor.
Hz.Muhammed, “Beni Kureyza” baskınında ele geçirilen kadınlardan ihtiyaç fazlası olanları Şam ve Necd bölgelerine gönderipsattırmış, onlardan elde edilen parayla da savaş için at ve silah satın almıştır
Ebu Sait, konuyla ilgili başka bir savaşa ait izlenimlerini şöyle anlatıyor:
“Ben de Muhammed’le beraber Beni Mustalık Harbi’ne katılmıştım. Bu savaşta ele geçirdiğimiz karşı taraf kadınlarıyla sevişirken» hamile kalmasınlar diye spermimizi dışarı akıtırdık. Spermin dışarı akıtılmasının dinen caiz olup olmadığını Muhammed’den sorduk. Kendisi ‘Evet olur, yaptığınız bu işte, dinen hiçbir sakınca yoktur* yanıtını verdi.*
Ebu Sait el-Hudri şu olayı anlatıyor:
“Hz. Muhammed, Huneyn savaşında bir grup arkadaşını, Evtas
bölgesine gönderdi. Onlar Evtaslıları yenince, kadınlarını bize
getirdiler. Bizim o esnada kadınlara karşı iştahımız çok kabarmıştı. Hz. Muhammed en son onları arkadaşlara dağıtınca, kimi Müslümanlar -müşriklerin hanımlarıdır bize nasıl olur diye bunlarla ilişkiye girmekten kaçınınca, konuyla ilgili Nisa Suresi,
24. ayeti indi. Ayetin özü şu: Evli bir kadınla evlenmek haramdır;
ancak savaş esiri bir kadınsa bunu alabilirsiniz.’ Bu ayet inince,
artık itirazlar bitiyor ve bu aşamadan sonra bu tür kadınlar
Müslümanlar tarafından cariye bir ödül olarak kullanılmaya
devam ediliyor.”
Bakara Suresi 230. ayette özet olarak şöyle deniliyor:
“Eğer bir erkek eşini üçüncü defa boşarsa, artık ondan sonra o
kadın bir başka erkekle evlenmedikçe eski kocasının bir daha
onu alması kendisinehelal olmaz (haramdır. Kur an a aykırıdır).
Şayet kadının evlendiği ikinci erkek-kendi rızasıyla- önceki
koca gibi o hanımı boşarsa ve bu durumda o eski eşler huzur
içindehayatlarım sürdürebileceklerine inanırlarsa, o zaman
bunların yeniden evlenmelerinde bir beis (sakınca) yoktur.”
Şimdi de bu ayeti teyit eden somut bir örnek verelim.
Ayşe anlatıyor: Rifaa Kurezi’nin hanımı olan “Temime”, Hz.
Muhammed’e başvurarak eşinin kendisini üç sefer boşadığını,
bunun üzerine kendisinin bu defada Abdurrahman bin Zübeyr Kure-zi ile evlendiğini, fakat ikinci eşini-her nedense beğenmediğini dile getiriyor. Buna karşı Hz. Muhammed ona şu
yanıtı veriyor: “Sen herhalde tekrar ilk eşine varmak
istiyorsun. Halbuki ikinci eşin seninle fiilen cinsel ilişkide
bulunmadığı sürece ve kendi rızasıyla seni boşamayınca,
senin önceki kocanla yeniden evlenmen söz konusu
olamaz/dinen yasaktır.”
Hz. Muhammed’in bu konudaki açıklaması henüz bitmiş değil;
bir koşul daha öne sürüyor: Şayet boşanan kadının ilk eşi, o
kadının ikinci eşiyle anlaşarak -formalite icabı- bir evlilik
gerçekleştirirse ve ikinci erkek o kadına dokunmadan onu bir
daha boşayıp bu arada eski kocası onu almaya kalkışırsa, ona helal değildir diyor ve bu konuda çok ağır bir ifade kullanıyor. İfade şu:
“Böylesine bir evlilikte hile yapana da, yaptırana da lanet
olsun.”
Burada onun demek istediği, eski eşlerin bir daha
birbirleriyle evlenebilmeleri için, ikinci bir erkeğin o hanımla dini
bir nikâhla evlenip cinsel ilişkide bulunması gerektiğidir. Bu aynı
zamanda az önceki ayetin de gereğidir zaten.
Nasıl olur da Muhammed Peygamber, kendi kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm’ü, kendi yaşındaki Osman’a verir? Yine nasıl olur da 54 yaşında olan bir dede/yani Muhammed Peygamber (haydi diyelim biz kabul ettik ki, Ayşe 18 yaşında olsun), torunu yaşındaki Ebubekir kızı Ayşe ile evlenir?
Türkiye’nin gerçeğinden bir örnek vereyim; açlık diz boyu, enflasyon zirvede, dünyayı sarsan ve bu arada Türkiye’yi değil ki teğet geçen; belki tam da ortasından vuran ekonomik kriz nedeniyle memleketin çok yaşlı olan zenginleri, “Ey ahali, siz 10-15 yaşlarındaki güzel ve gencecik kızlarınızı bize verin, böylece hem biz onlardan yararlanmış olalım, hem de onlar ekonomik sıkıntıdan kurtulmuş olsunlar” diye bir çağnda bulunsalar, acaba bu anlayış doğru olur mu?
İslami kaynaklarda Hz. Muhammed’in 60; Safıye’nin ise 17 yaşında oldukları konusunda bir ihtilaf söz konusu değildir.
Ebu Süfyan Bedir harbine, Uhud harbine katılır, burada savaşı yönetir. Peki daha sonra Hz. Muhammed’den ne keramet gördü de Müslüman oldu diye sorulmaz mı? Ortada bir satranç var; ama kaybeden Muhammed. Çünkü zaman içinde Muaviye İslam’ın başına geçince, Hz. Muhammed’in torunlarına ve İslam’a kan kusturur.
Ancak burada şu kısa cümleyi söylemekle yetiniyorum: İnanmıyorlar diye insanlan öldürmek suretiyle onların suçsuz olan hanımlarını ele geçirip cariye olarak kullanmaktan gelen barışa herhalde kimse barış diyemez.
Osman daha önce Muhammed’in kızı olan Rukiye ile evliydi; kadın o günlerde yeni ölmüştü. Bu sefer de onun yerine kardeşi Ümmü Gülsüm’le evlenmiş oluyordu.
Ayşe bir ifadesinde, “Anne ve babamı gördüm göreli hep Müslümandı” diyor. Bundan, onlar Müslüman olmadan önce Ayşe’nin henüz dünyaya gelmediği ortaya çıkıyor.
Cariye, herhangi bir emtia gibi alınıp satılırdı, bir gelir kaynağıydı.
“Şayet bir erkek hanımını yatağa/cinsel ilişkiye davet eder de hanım gitmemezlik ederse ve böylece o erkek dargın bir biçimde yatağına girerse, bu durumda melekler o kadına sabaha kadar lanet yağdırırlar.”

(Diyanet Tercemesi. Tecrid-ı Sarih. No: 1337; Buharı-Müslını Hadisleri, age. No:9l2; Buharı. Nikâh, 8.S; Bcd’ü’l Halk, 7; Ebu Davud, Nikâh. No.2114; Müslim. Nikâh. No; 1436; İ. Canan, age 10/67; ibnı Mace. Nikâh. No:l8.W)

İslami kaynaklarda Hz. Muhammed’in 60; Safıye’nin ise 17 yaşında oldukları konusunda bir ihtilaf söz konusu değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir