İçeriğe geç

Kırık Taşlar Kitap Alıntıları – Herakleitos

Herakleitos kitaplarından Kırık Taşlar kitap alıntıları sizlerle…

Kırık Taşlar Kitap Alıntıları

Kendimi aradım
Ne dinlemeyi
bilirler
ne konuşmayı
İki kez
giremezsin
aynı ırmağa
Aynı şey içimizde
diriyle ölü
uyanıkla uyur
gençle yaşlı

Biri olur öbürü
öbürü biri

Bir
her şeyden
doğar
Her şey
Bir’den
Dama oynayan
bir çocuktur zaman
Bu dünya düzeni ki
rastgele süprüntülerden bir yığın
Belirli bir düzen
belli bir zaman var
değişmesi için dünya düzeninin
uyarak
yazgılı – zorun’a
Aynı ırmağa
girdiğimizde
girmeyiz
Biziz
değiliz
Ruhları ham olan insanlar için, gözler ve kulaklar kötü tanıktır.”
İki kez
giremezsin
aynı ırmağa
Bütün bunlar olmasaydı
kimse bilmeyecekti
adalet sözünü
Ötekilerse
bilmiyorlar yaptıklarını uyanıkken
uykudayken yaptıklarını
unuttukları gibi
Karakter insanın kaderidir.
Her şey dumana dönüşseydi,
Burun delikler ayırırdı onları.
Gözler, kulaklar, kötü tanıktır insanlara.
Ruhları anlamasa dillerinden
Akılla konuşanlar güvenmeli her şeyde ortal olana.
Bir kent nasıl güvenirse yasalarına,
Daha da büyük bir güvençle
Tüm yasaları çünkü insanoğlunun,
Beslenir bir tek tanrısal yasayla.
İstediğince güçlüdür! Çünkü o,
Her şeye yetip artar.
Hep zengin kalasınız
Ey Ephesoslular!
Belli olsun diye kötülüğünüz
Ne dinlemeyi bilirler, ne konuşmayı
Tanrıya her şey güzel, iyi, haklı.
İnsana kimi haklı, kimi haksız.
İnsan bir ışık yakar kendine geceleyin,
gözünün feri gidince
Yaşarken ölüye dokunur uykuda.
Uyanıkken uyuyana
Ağının ortasında oturan örümcek sineğin takıldığını görür görmez nasıl ona doğru koşarsa, ipliğin kopmasından acı duyarcasına

İnsan ruhu da gövdesinin bir yanı yaralanınca, hızla gider oraya. Sımsıkı ölçüyle bağlandığı gövdenin yaralanmasına dayanamazcasına.

Gösterir yolu,
tüyü bitmemiş çocuk.
Sürçek sarhoşa,
bastığı yeri bilmeyen
nemli ruhuyla.
Su olmak, ruha ölüm.
Suya toprak.
Oysa topraktan gelir su,
Ruh sudan.
Ruh ki bir soluk veriştir kavrayan!
Gövdeden ayrı, sürekli akan
Bilgelik, insana değil Tanrı’ya özgü.
En büyük üstünlük, bilgeliktir doğru düşünmek
Doğru eyleyip, doğru söylemek,
doğasına göre kavrayıp her şeyi.
Bütün insanlara özgüdür kendini bilmek, doğru düşünmek.
Nasıl saklansın insan, hiç batmayandan?
İki kez giremezsin aynı ırmağa
Yepyeni sular akar,
aynı ırmağa girenlerin üstünden.

(O ırmak ki)
dağıtır, toplar, birikir, akar, yaklaşır, uzaklaşır.

Doğa gizlenmeyi sever
Yay’ın ismi: yaşam
İşi: ölüm
Bütündür karşıtlar,
Bütün değil.
Birbirlerini çekip iterek,
Uyumludur uyumsuz.
Bir her şeyden doğar,
Her şey birden.
Güneş söner yaşlanınca ama yeniden tutuşur
Orada burada yortarak bulmazsın ruhun sınırlarını, öylesine derinde
TEOLOJİ Herakleitos’a göre, geleneksel dinin uygulamaları aptalca ve mantığa aykırıdır, zaman zaman gerçeği gösterseler bile. Herakleitos, Olympos dininin insanbiçimciliği ve putataparlığıyla alay ederken Ksenophanes’i izler. Bununla birlikte, tanrısallık ülküsünü tümüyle yadsımaz ve gizem törenlerinin doğru dürüst kutlandıkları zaman, değersiz olmadığını söyler. Bu tür törenlerin olumlu rolü olabilir, çünkü dolaylı olarak, insanların Logos’u kavramasını sağlarlar. Herakleitos, Ksenophanes’le uyuşarak Tanrı’nın bir olduğunu söyler. Ama popüler dine karşı yürüttüğü polemik, mitolojik sonuçlarından çok, ayinleri ve törenlerine karşıdır. Evlere tapınmanın saçmalığı üzerine yorum yapar. Teoloji ve dinle ilgili birkaç Parça, döneminin dinsel canlanmasına pek de sempatiyle bakmadığını göstermektedir.
Herakleitos’a göre gövdedeki nemli, karanlık soluk verişlerin sonucunda uyku ortaya çıkıyor ve ateş düşüyordu. Uykudayken her şeyde ortak olan dünya ateşiyle bağlantımızı yitiririz ve kendi dünyamıza çekiliriz. Ateşle suyun düzenli bir dengede olduğu bir ruhta denge hali sabahleyin parlak solukların eşit ilerlemeleriyle yeniden kazanılır.
Köpekler
tanımadıklarına
havlarlar
Her hayvan
sopayla sürülür
otlağa
haz duymak batakta
Mutlu olur
yemek için
acı burçak
bulan öküzler
Işık gibi
yanıp söner
insan geceleyin
Gözler
daha şaşmaz tanıklardır
kulaklardan
Gözler
kulaklar
kötü tanıktır
insanlara
Ruhları
anlamasa
dillerinden
Çok bilmek
öğretmez akıllı olmayı
Öğretse
Hesiodos’la Pythagoras’a öğretirdi
bir de Ksenophanes’le Hekataios’a
Kimi günleri iyi
kimi günleri kötü
sayıyordu Hesiodos
Bilmiyordu çünkü
her gün
bir
aynı
Hep zengin kalasınız
ey Ephesoslular
belli olsun diye kötülüğünüz
En saygınlarının
bilip
savunduğu
hayaller yalnızca
Yaşamak isterler doğduklarında
yazgılarıyla karşılaşmak
(ya da, daha çok, huzura kavuşmak ölümde)
ve çocuklar bırakırlar arkalarında
yazgılarıyla karşılaşacak
Tanrı:
gün gece
savaş barış
tokluk açlık
Girer türlü biçime
Nasıl anılırsa ateş
tütsülük baharların kokusuyla
Uyanıkların
bir tek
ortak dünyası var
Uyuduğunda
herkes
kendi dünyasına döner
Uyanıkken gördüğümüz her şey: ölüm
Uyurken gördüğümüz: uyku
Çetindir
yüreğin arzusuyla
savaşmak
İstediğini
ruhun pahasına
satın alır
Bir Logos var ruhta
kendini çoğaltan
Dinlediklerimden
biri yok ki
anlamış olsun:
Bilgelik
ayrı düşmektir
her şeyden
Aptal her sözde telaşlanır.
Beklenmeyi, beklemezsen, bulamazsın.
Öylesine bulunmaz
Dama oynayan bir çocuktur, zaman.
Krallık çocuğundur!
Bu dünya düzeni ki,
Rastgele süprüntülerden bir yığın.
Bilge bir insan, karşılığı kötü olmadan iyiyi sağlamaya çalışmamalıdır; çaba olmadan, huzuru aramamalı, hoşnutsuzluk olmadan mutluluğu yaşamayı beklememelidir.
“çetindir yüreğin arzusuyla savaşmak, istediğini ruhun pahasına satın alır.”
Herakleitos günün gece, gecenin gün olduğunu söylemiyordu. Bunlar aynı sürecin iki yüzüydü. Başka bir deyişle, ateşle suyun “ölçüleri”nin salınımıydı ve biri olmadan öbürü olmazdı. Ateşin kendisi, kendi birliği içinde bile; hem doyum, hem açlık, hem savaş, hem barıştır. Ateşi başka biçimlere sokan, değişerek dinlenmeye yönelten, karşıtların “gizli uyum”unda kendini gizleyen “doyum”dur.
Karakter insanın kaderidir.
Eşek samanı altına yeğler.
Uyanıkların
bir tek
ortak dünyası var
Uyuduğunda
herkes
kendi dünyasına döner.
Bu dünya düzeni ki
rastgele süprüntülerden bir yığın.
Uyanıkların
bir tek
ortak dünyası var
Uyuduğunda
herkes
kendi dünyasına döner
Söndürmeli ölçüsüzlüğü
büyük yangınlardan çok
sayrılık hastalığı hoş kılan, iyiliği kötülük, dinlenmeyi yorgunluk
beklenmeyi beklemezsen bulamazsın, öylesine bulunmaz
Karakter insanın kaderidir
Aptallar sağır gibidir dinlerken
Varlığıyla yokluğu bir dedikleri
Aptal her sözde telaşlanır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir