Cengiz Erşahin kitaplarından Hayat Değiştiren 1001 Söz kitap alıntıları sizlerle…
Hayat Değiştiren 1001 Söz Kitap Alıntıları
Geçmişi değiştiremezsin ama gelecek daha avucunun içindedir.
Dünya, ‘Vazgeç!’ dediğinde, umut, ‘Bir kez daha dene.’ diye fısıldar.
Mutlu ya da mutsuz olmanız küçük bir şeye bağlıdır: Düşünce biçiminize.
Son ağaç yıkılıp, son nehir kirletilip, son balık da tutulduktan sonra, paranın yenmediğini anlayacaksınız.
Önümde yürüme, takip etmeyebilirim; arkamdan yürüme, önderlik etmeyebilirim; yanımda yürü ve sadece arkadaşım ol.
Dostluklar sevinçleri çoğaltır, kederleri azaltır.
Sadık arkadaşlar cennetten hediyelerdir. Kim bir tane bulursa bir hazine bulmuştur.
İnsanın kitap kadar sadık bir dostu yoktur.
Arkadaşlığın kelimelere ihtiyacı yoktur.
Tek kelime etmeden birbirinden keyif alabilmek, samimi ve gerçek arkadaşlıktır.
Bana programında zaman bulan bir arkadaşa değer veririm ama benim için programına bakmaksızın zaman ayıran arkadaşımı her şeyin üstünde tutarım.
Bir sadık arkadaş, on bin akrabaya bedeldir.
Eğer bir arkadaşınız bir sorun yaşıyorsa, ona yapabileceğiniz bir şey olup olmadığını sormayın. Uygun bir şey düşünün ve onu yapın.
Gerçek bir arkadaş, bütün dünya size sırtınızı dönerken, yanınıza gelendir.
Arkadaş, yanında kendin olabileceğin kişidir.
Düşman isterseniz, arkadaşlarınızı geçmeye çalışın, dost isterseniz, arkadaşlarınızın sizi geçmesine izin verin.
O iyi bir arkadaş, seni önden hançerliyor.
Bir arkadaşın üzüntüsünü herkes paylaşabilir. Başarılarına ise sadece yüce ruhlar sevinir.
Kişi, arkadaşı ile ölçülür.
Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denir.
Bir insan ne kadar çok öğrenirse, o kadar mütevazi olur.
“Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.”
Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölüm.
Sevmediğiniz insanı anlayamazsınız.
Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denir.
Aşk, sürekli birbirine bakmak ile değil, birbiri ile aynı yöne bakmak ile gelişir.
Herhangi bir şeyi sevmenin yolu, onu kaybedebileceğinizin farkına varmaktır.
Bir şeyi çok sevmek, insanı o şeye karşı kör ve sağır yapar.
Sevdiğinin kusurlarını hoş görmeyen, sevmiyor demektir.
Körü körüne bir şeye kapılma. Sevdiğini elde edemezsen, elde ettiğini sevmeye çalış.
Birisini seviyorsanız, gitmelerine izin verin. Geri dönerlerse, her zaman sizindiler ve eğer geri gelmezlerse, hiçbir zaman sizin değillerdi.
Bazen dudakların bitiremediği cümleleri gözler tamamlar.
Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya isteklerimizi azaltmak ya da imkanlarımızı çoğaltmak.
Gerçek mutluluğun kendi içinizde yattığını farkedin. Huzur, mutluluk ve neşeyi dış dünyada aramayı bırakın. Paylaşın. Gülümseyin. Kucaklaşın. Mutluluk, kendinize birkaç damla bulaştırmadan başkalarına dökebileceğiniz bir şey değildir.
Hayattaki en büyük mutluluk, sevildiğimize ikna olmaktır.
Mutluluğu ihtiraslarda değil, kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil, içimizdedir.
Para ile satın alınan mutluluk, daha fazla para karşısında yenilir.
Hepimiz hayatın kısalığından söz ederiz, ama boşa geçen zamanı nasıl kullanacağımızı bilmeyiz.
Hayatına, gelecekte sana acı verebilecek hiçbir şey alma.
Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denir.
İnsan sevmeye başlayınca, yaşamaya da başlar.
En kötüsü için hazırlan, en iyisini bekle ve elde ettiğine razı ol.
İnsanlar hayatın tek amacının mutlu olmak olduğunu düşünmezlerse, mutlu olabilirler.
Eğer bir şey istediğin gibi değilse, değiştir. Değiştiremeyeceğin bir şey ise, tavrını değiştir. Şikayet etme.
Geçmişi değiştiremeyiz. İnsanların davranışlarını değiştiremeyiz. Kaçınılmaz olanı değiştiremeyiz. Değiştirebileceğimiz tek şey tavrımızdır.
Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hayal et, bugün ölecekmiş gibi yaşa.
Yaptığınız her şeyi hayatınızın son günüymüş gibi yapın.
Düşünmek ve söylemek kolaydır, fakat yapmak ve bilhassa muvaffakiyetle neticelendirmek çok güçtür.
Sakın oturduğunuz yerden Allah’ım rızkımı ver! deyip durmayın. Biliyorsunuz ki, gökten ne altın yağar, ne de gümüş.
Bildiklerimiz değil, doğru zannettiklerimiz başımızı belaya sokar.
Cevap vermemek de bir cevaptır.
Nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, varacağınız yerin önemi yoktur.
Ey Tanrım, bana değiştirebileğim şeyleri değiştirmem için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için kuvvet ve ikisi arasındaki farkı görebilmem için akıl ver.
Nereye gitmek istediğini bilmiyorsan, bir yere varamazsın.
Hayallerinizi yitirdiğiniz an, yaşamınız sona ermiş sayılır.
İnsanlardan hiçbir şey beklemeyen mutludur, çünkü o, hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramayacaktır.
Gelecek, hayallerinin peşini bırakmayanlarındır.
Bir insan yeter ki bir şeyi gerçekten istesin, hiçbir şey ulaşılamayacak kadar uzakta değildir.
Yaptığımız şeyler için duyduğumuz pişmanlık zamanla geçer, fakat yapmadığımız şeyler yüzünden duyulan pişmanlığın çaresi yoktur.
Hepimiz hayatın kısalığından söz ederiz, ama boşa geçen zamanımızı nasıl değerlendireceğimizi bilemeyiz.
Ya önderlik et, ya takip et ya da yoldan çekil.
İyi bir başlangıç yolun yarılanmasıdır.
Bilmek yeterli değildir; uygulamalıyız. İstemek yeterli değildir; yapmalıyız.
Düşünmek kolaydır, yapmak zordur ve insanın düşüncelerini hayata geçirmesi dünyanın en zor şeyidir.
Binlerce kilometrelik bir yolculuk ilk adımın atılmasıyla başlar.
Yaşamaya cesaretiniz olsun. Herkes ölebilir.
Hiçbir zaman hata yapmamış olan, hiçbir zaman yeni bir şey denememiştir.
Bütün hayallerimiz gerçek olabilir, eğer peşlerinden gidecek cesaretimiz olursa.
Birisini yürekten sevmek güç verir. Birisi tarafından yürekten sevilmek cesaret verir.
Batan güneş için ağlamayın. Yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.
Ya ümitsizsiniz; ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz; ya da çare sizsiniz.
“Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.”