İçeriğe geç

Var’olan Annenin Yok’luğu Kitap Alıntıları – Jasmin Lee Cori

Jasmin Lee Cori kitaplarından Var’olan Annenin Yok’luğu kitap alıntıları sizlerle…

Var’olan Annenin Yok’luğu Kitap Alıntıları

Çocuklukta kaygılı tipte bağlanmış çocukların yetiskinlikte bakıcı tipte olduklarını gösteren bazı kanıtlar var. Bu kalıpta kendi ihtiyaçlarınızı inkar eder ve baskalarininkine odaklanırsınız. Bu, çocuklarına yardım edemeyen ama çocuklarından kendi ihtiyaçlarını gidermelerini isteyen annelerin çocuklarında gözlenir.
Güvenli bağlanmış cocuklar ve yetişkinler görülmek ve desteklenmek için başka insanlar aramaya takilmazlar ve diğer ihtiyaçlarını karsilamaya odaklanirlar.
Daha yüksek oksitonin salgılanması annenin daha fazla bağlanma davranışı göstermesine etki eder.
Bağlanmak beyin gelişimimizde, ruh sağlığımızda ve gelecekteki ilişkilerimizde çok büyük bir etkiye sahiptir.
Yetenekli rehberlik kontrol etmek ya da müdahale etmek yerine rahat hissettirir.
Annenin ne yaptığı çok kritik değildir, daha çok enerji dolu varlığı ve sevgisi önemlidir.
Pasif sevgi, elde etmek için çok fazla bir şey yapmadan ilginin gösterildiği bir sevgi türüdür. Bu, sevgiyi veren tarafta daha fazla sezgi ve empati, alan tarafta ise daha fazla kavrayış gerektirir.
Bazı insanlar bir ilişkiyi bitirmekte çok zorlanabilirler. Çünkü onlar eşlerine birçok temel anne/baba ihtiyaçları üzerinden bağlanmışlardır ve gelişim bakımından anneden uzaklaşmaya hazır değildirler.
bilinçaltına itilen şeyler güç toplarlar. İçgüdüsel ihtiyaçlarımızı engelleyemeyiz ve bir çeşit dengeleyici olmadan üzerlerini örtersek periyodik olarak kendi kişisel iç dünyamızdan dışarıya fırlarlar.
yardım gereğinden fazla ya da az olabilir. Eğer fazla yardım ederseniz problemi siz devralır ve diğerinin öğrenme şansını elinden alırsınız, eğer az yardım ederseniz kişi ezilmiş ve yalnız hissedebilir. Çabamızın dozu yardım ettiğimiz kişilerin ihtiyaçlarına göre ayarlanmış olmalıdır.
Dünyadaki mistik inanışlarda hayat ağacı hayatın etrafında döndüğü düşey bir eksendir. Benzer şekilde, anne de ailenin ve çocukların duygusal yaşamının etrafında geliştiği eksendir. Hıristiyanlıktan önceki uzun tarihsel dönemde hayat ağacı sık sık anneyi simgelemiş ve Kutsal Anne/Tanrıça genellikle ağaç olarak resmedilmiştir.
Bu yüzden ağaç annelik için doğal bir semboldür. Meyveleri ve çiçekleri, içindeki ve etrafındaki kuşları ve hayvanlarıyla hem barınak hem besin kaynağı sağlar.
Mutlu bir çocukluk yaşamak için asla geç değildir.
Yaralı anneye şefat duymaya başlamak incinmiş çocuğun içinde duyduğu acıyı engellemez.
Çözümlenmemiş ihtiyaçlar ne kadar erken döneme aitse yetişkin olarak ihtiyaçlarımız diğerleri tarafından karşılanmadığında kendimizi iyi hissedebilmemiz o kadar zordur
Kötü annelik görmüş çocuklar için annenin doldurmuş olması gereken boşluk evren kadar büyüktür. Yetişkin olarak tekrar oraya döndüğümüzde, o boşluğu doldurmanın hiçbir yolu olmadığını doldurulamaz olduğunu – hissederiz.
Çocuğunuz bir yük değil bir keyiftir.
Bi­zim asıl istediğimiz sevginin gözleriyle görülmektir.
Anne yoksa benlik de yok
Eğer kalbinizde bir boşluk varsa,asla yetinmezsiniz
Besleyici, ilgili dokunma sadece benlik algısının değil bu benliğin değerli olduğu algısının gelişmesi için de önemli bir yapı taşıdır. Bu o kadar temel bir ihtiyaçtır ki, dokunma­dan mahrum bırakılmış bebekler genellikle ölürler.
Bir kadın günlüğüne içindeki çok küçük çocuğun bakış açısından şunları yazmıştı:
Her tarafımı kuşatan pembe bir battaniye ile sarılmak isti­yorum. Güvenle sarılmış, güvenle sarmalanmış hissetmek istiyorum. Güvenli. Bu yeni bir his gibi görünüyor. Sıcak, güvenli bir yerde, etrafımda birçok korumayla sarmalanmış olmak .Eğer güvenle sarmalanmış olsaydım, kendi kendimi kucaklatmaya ihtiyacım olmazdı.
Güvenle bağlanmanın birçok yararı vardır. Bunlar:
-Size dünyada tutunacak bir yer sağlar.
-Hayatınızla ilgili daha iyimser bir algı ve insanlarla ilgili daha olumlu bir görüş sağlar.
-Hep sizinle beraber olacak bir güven hissi oluşturmanıza yardımcı olur.
-Size yalnız olmadığınız ve başka birisi tarafından desteklendiğiniz, dinlenecek bir yer sağlar.
-Özsaygıyı ve güveni arttıran güzel duygular sağlar. -Gelecekteki ihtiyaçlarınızla ilgili olarak etrafınızdaki insanlarla iletişim kurmanızı daha mümkün hale getirir.
-Yararlı sinir yollarını kuvvetlendirmek ve beynin gelişimini hızlandırır.
-Kendinizi düzenleme yeteneğinizi geliştirmek.
-Hayatın bozuk yollarındaki tümseklerle baş edebileceğinizi bilmenize yardım edecek önemli araçlar vermek.
Bir anne kendi kızını sevmez?
Duyguları kesmenin bir bedeli vardır. Bakıcı kişinin duygularını fark etmediği ve onlara karşılık vermediği çocuklar daha sonra yetişkin olurlar kendi duygularının farkına varmakta ve bunları sözcüklere dökmekte zorluklar yaşayacaktır. Bunlar aynı zamanda başka insanların hislerini anlamak konusunda da başarılı olmayacaklardır. Tahmin edebileceğiniz gibi, duyguları fark etmemek ve onlar hakkında konuşmamak sonraki zamanlarda samimi ilişkiler kurmalarını da engelleyecektir ve daha kapalı ve uzak insanlar gibi görüneceklerdir. Sadece istemekle duyguları yok olmaz,ama bilinçaltına saklanır.
Güvensizlik kategorilerinin en yaygın olanıdır ve farklı isimlerle anılır – dürtüsel olarak kendine yeten, çekingen ve dışlayıcı.

Anne sürekli bir şekilde reddediyorsa ya da tepki vermiyorsa ya da duygusal olarak ulaşılamazsa çocuk vazgeçer, ilişkilerde ihtiyaç sahibi olmanın abes ya da tehlikeli olduğunu öğrenir ve sonuç olarak ihtiyaçlarını ve bağlanma davranışlarını sonlandırır. Bu tip aslında, tamamen bundan ibarettir.

Daha açık olarak çekingen çocukların anneleri:
-Bebeğin bağlanmak için duyduğu ihtiyaçları ve bağlanmak için yaptığı davranışları reddeder.
-Çocuğun bağımlılık işaretlerinden rahatsızdır ya da düşmanca yaklaşır.
-Sevgisini göstermekten ve yüz yüze iletişimden hoşlanmaz.
-Kucaklaşmak ve fiziksel temastan daha çok kaçınır.
-Duygularının daha az gösterir.

Anne bizim ilk sığınma yerimizdir ve daha sonra bazı ikincil ilişkilerle ya da ev diye tanımladığımız şey neyse onla yer değiştirir (ya da eğer rolü doğru gerçekleştirdiyse kısmen yer değiştirir);bu, toplum, ülke ya da başka bir şey olabilir. Eğer anne tam olarak ulaşılabilir değilse, kendine ya da başka bir yere odaklanmışsa, istikrarsız ya da düzensizse ve çocuk için duygusal anlamda yoksa onu sığınacak yer olarak algılayamayız. Anne kucağı yoktur. Bu yetişkinlikte bir yuva algısı oluşturmakta zorluk çekmek olarak kendi­sini gösterebilir.
Bebekler dünyaya anneleriyle sıkı bir bağ kurmak konusunda bir istek ve potansiyel ile gelirler. Aynı zamanda annenin onarıcı çabalarının çoğuna karşılık vermek için heveslidirler.Tahmin edebileceğiniz gibi bir bebek için bu ilişkide kaçınılmaz olarak ortaya çıkabilecek kesintileri onarabilmek güçlendirici bir şeydir. Tersine, annenin dikkatini çekememek, ilişkide bir kopukluk olduktan sonra ilişkiyi yeniden kuramamak bebeğe kendisini ilişkiler ve ihtiyaçlarını karşılamak konusunda beceriksiz hissettirir ve cesaretini kırar.
Anne geri çekildiğinde ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla yeterince uyumlu olmadığında çocuk diğer yolları denemektense anneyle uyum içinde olmayı bırakır. İlişkinin başında bu kopukluk Winnicott’un yanlış benlik dediği durumu oluşturur.
Hem kültürel,hem de psikolojik düzeyde, annelerimizle ilgili duygularımız genellikle değişken ve karmaşıktır. Anne ve elmalı kurabiye kendi ulusal ortak aklımızda saygı duyulan kuvvetli sembollerdir,fakat diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında aile koruma yasalarımızın zayıflığından anlaşılacağı gibi ulusal politikamızda ihmal edilmişlerdir. Eğer annelik etmek konusunda gerçekten ciddi olsaydık, onlara daha çok eğitim, ekonomik destek ve ev içi yardım sağlardık. Şimdiki durumda anneler bir kaidenin üzerinde altlarında çok küçük bir destekle durmaktadır.
İlk adımlarım,
Uçabileceğini gören yavru bir kuş gibi, mest olmuş halde,
sendeleyerek, gururla durdum.
Arkama baktığımda, gülüşüm yüzümde dondu.
Seni bulamadım.
Anne, neredeydin?

Okulun ilk gününde
tangır-tungur bir otobüste, yabancı bir yere giderken,
çocuklar bağrışıp, büyükler birbirleriyle arkadaşlık ederken,
bütün dünya bana yabancıydı.
Anne, neredeydin?

Eve ilk kez ağlayarak geldiğimde, arkamda çocukların kahkahaları,
sözleri hâlâ kafamda çınlıyor,
Biraz desteğe ihtiyacım vardı,
ama sen sessizdin.

Orada eski fotoğraflardasın,
ama anılarımda yoksun,
kucaklandığımı ya da şımartıldığımı, ya da ikimize ait özel anları hatırlamıyorum.
Kokunu ya da bana dokunuşunun hissettirdiklerini hatırlamıyorum.

Gözlerinin rengini hatırlıyorum ve
derinliklerindeki acıyı,
bir sürü başka şey gibi, genellikle saklanmış,
arkasına geçemediğim bir maskenin arkasındaki acıyı.
Baktın ama beni görmedin.

Sıcaklığın küçük kız kalbime hiç ulaşmadı.
Neden birbirimizi kaybettik anne?
Neredeydin?
Benim yüzümden miydi?

Kimse bir annenin sevgisini istemek­ten kaçamaz.
Neredeyse her çocuk, kötü davranılmış olanlar bile, anne /babalarını sever. Bu çocuk olmanın doğası gere­ğidir. İncinmiş, hayal kırıklığına uğramış, arzu ettikleri sevgiye ulaşma olasılığını ortadan kaldıran yıkıcı bir duruma düşmüş olabilirler, fakat bağlanmak, kaygılı bir şekilde bağlanmak bile olsa, sevmektir. Her yıl sev­giye ulaşmak biraz daha zorlaşabilir, çocuk her yıl ilişki isteğini daha ısrarla inkar edebilir, hatta anne/babalarına küfürler edebilir ve onlara en küçük bir sevgi duy­madığını söyleyebilir; fakat sevgi, bunu açıkça ifade etmeyi ve karşılığını duymayı özleyerek, yakıcı güneş gibi gizli oradadır.
birçok kişi annelerinde neyin eksik olduğuyla ilgili sancılı gerçeği ortaya çıkarmaya cesaret edemez, çün­kü bunun anlamıyla başa çıkmaya hazır değildirler.
Anneleri eleştiriden uzak tutmak isteyenler annelerimizi suçladığımız için, sanki kendi sıkıntılarımızın so­rumluluğunu haksızca annelerimizin üzerine atıyormuşuz gibi, bizi suçlarlar ve bu yetersizliği dile getirenleri eleşti­rirler. Bazılarının bu suçlamayı bir tür dikkat dağıtma yolu olarak kullandığını ve çetin iyileşme sürecinin sorumlulu­ğunu almaktan kaçtığını inkar etmem, ancak, bir terapist olarak, daha sıklıkla gördüğüm şey, annelerini korumayı bırakmaya çalışan insanların büyük suçluluğu ve direnci­dir. Bu, sanki kendi kendimizden bile gizlediğimiz bir şey­dir ve annemizi eleştirmekten korkarız. İçimizdeki anne imajını koruruz, onu huzursuz edebilecek herhangi bir şeyi inkar ederek onunla olan kırılgan ilişkilerimizi koruruz ve kendimizi bilinçaltımızda tuttuğumuz hayal kırıklığından, öfkeden ve acıdan koruruz
Şefkat ve ilgi görmek isteği insan olmanın bir parçasıdır.
Oysa anne çocuğun henüz kendisini anneden ayrı olarak bilmediği yuvayı ve erken dönem birleşik ilişkiyi, Baba ise annenin dışındaki dünyayı ve bu büyük dünya ile aradaki köprüyü temsil eder.
Güvenli bağlanmış çocuklar ve yetişkinler görülmek ve desteklenmek için başka insanlar aramaya takılmazlar ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanırlar.
Anne Sana saygı duyuyorum mesajını bir çocuğu kontrol etmeye ihtiyacı olduğu zamanlarda değil, onun eşsizliğini desteklemek, çocuğun seçimlerini ve kararlarmı kabul ettiğini belirtmek ve onu olduğu kişi olarak değerli bulduğunu anlatmak için verir.
Burada olduğun için mutluyum bir çocuğun duyması gereken önemli bir ilk mesajdır. Bu mesaj bebeğe onun değerli ve istenen birisi olduğunu belirten davranışlar yoluyla verilir.
Şimdiki durumda anneler bir kaidenin üzerinde altlarında çok küçük bir destekle durmaktadır.
Acının sonsuza kadar süreceğini sansak da öyle olmaz. Bunun aksi ancak acı ile var olabiliyorsanız olur. Duygular doğal şekilde yaşandığında değişirler.
Başkalarının bizim yaşadığımız şeyi tam olarak anlaması mümkün değildir, ama en azından çabalamalarını isteriz. Yaşadığımız şeyle ilgilenmelerini isteriz. Baştan savıldığımızda ya da önemsenmediğimizde ya da aslında o anda hissettiğimizden başka bir şey hissettiğimiz sanıldığında kendimizi izole edilmiş ve yalnız hissederiz.
÷Kendine iyi bakmak kalbinizi iyi hissettirecek şeyleri bulmaktır, favori taş, bir şarkı, özel bir yerde oturmak, özel birini aramak.
÷Kendine iyi bakmak zor bir aşamadan geçerken kendinizi en ideal performansınız için zorlamamaktır.
÷Kendine iyi bakmak zor zamanlar geçirmiş olan ve geçiren insana şefkatli davranmaktır. Bu durumda bu kişi sizsiniz. ÷Sizinle benzer süreçten geçen en iyi
arkadaşınıza göstereceğiniz şefkati kendinize gösterebiliyor musunuz?
÷Kendine iyi bakmak iyi zaman geçirmenizi sağlayacak ya da gergin zamanlardan kurtulmanıza yarayacak (sağlıklı) aktiviteler bulmaktır.
÷Kendine iyi bakmak kendinize karşı nazik olmaktır.
÷Kendinize karşı, sevdiğiniz birisine karşı olduğu kadar, empatiyle ve ilgili konuşabiliyor musunuz?
÷Kendi yüzünüze ya da kolunuza şefkatle dokunabiliyor mustnuz?
÷İhtiyacınız olduğunda ara verebiliyor musunuz?
÷Kendine iyi bakmak acılı ve zahmetli olan herhangi bir şeyi yok saymak ve onunla uğraşmamak yerine ihtiyaçlarınıza karşılık vermektir.
÷Duygularınız ve ihtiyaçlarınız önemlidir ve saygıyla ve sevgi dolu bir ilgiyle üzerlerine eğilinmeyi hak ederler.
Bu yaralar üzerinde çalıştıkça kimliğimiz yavaşça değişir. Hayatımız değişmiştir ve şimdi içsel hikayemizin değişme zamanıdır. Görüştüğüm kişilerden birinin bana söylediği gibi, “hala bir yara var, ama hayatımı o yönetmiyor. Benim kim olduğumu o belirlemiyor.”
Acıya ilave olarak, ele geçirilmekten de korkarız. Herhangi bir halimizi bilinçaltına itmişsek, tekrar ortaya çıkarsa yıkıcı olacağından korkarız. Benzer şekilde içimizdeki çocuğun ihtiyaçlarının bizim karşılayabileceğimizden daha fazla olduğundan ve aşacağından ya da ezebileceğinden korkabiliriz.
erken dönem bağlanma sorunları üzerinde çalışmak çok hassas bir iştir ve açıkça her terapist ve her türlü terapi yöntemi bunun için uygun değildir.
Tahmin edebileceğiniz gibi, kendisine ihtiyaç duyulmasına ihtiyaç duyan bağımlı bir terapist iyileştirmekten daha çok tuzağa düşürücü ve yaralayıcı hale gelebilir.
Göz teması, yüz ifadeleri ve yaklaşmak ya da uzaklaşmak hep anne ile bebek, sevgililer ve terapist ile hasta arasındaki hassas dansın parçalarıdır.
insanlar oldukları gibi görüldüklerini hissetmezlerse, gerçekten sevildiklerini (hatta hoşlanıldıklarını bile) hissedemezler.
Birçok kötü annelik görmüş yetişkin annelerinin kendilerini gerçekten tanıdığı ve dolayısıyla kendilerini sevdiği algısına sahip değildir. Bu kişiler annelerinin kendilerini bir çeşit görev icabı (üstünkörü) sevdiklerin i hissetmiş olabilirler, fakat insanlar oldukları gibi görüldüklerini hissetmezlerse, gerçekten sevildiklerini (hatta hoşlanıldıklarını bile) hissedemezler.
Bu kitapta anlatılan tipte bir anneye sahip olan hastalar için bağlanmayla ilişkili meselelere dikkat etmeyen bir terapist, çocuğun ilişki ihtiyaçları hakkında hiçbir fikri olmayan bir anneye benzer.
Terapi, terapistin değil hastanın ihtiyaçlarını karşılamak için vardır ve bu açıdan annenin çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için var olduğu ama tersinin geçerli olmadığı anne-çocuk ilişkisine benzer.
Bu genellikle yıllar alır; duygusal beyni yeniden programlamak için hızlı bir yol yoktur.
Bu anne yaraları üzerinde çalışmak kolay değildir ve yardıma ihtiyacımız olabilir.
Hayır, bunu siz istemediniz ve şansınız olsa seçmezdiniz. Yine de, bu mirasa sahip olduğunuz ve (eğer anne / babaysanız) bunu devam ettirmek istemediğiniz için, içinizde bir yerde o kötü annelik görmüş olan çocukla bağınız olduğu için ve işleri doğru yapmak istediğiniz için bu çalışmayı yapıyorsunuz: iyilik için savaşarak .
Israrlı ve dürüst bir şekilde günlük yazmayı sürdürmek kendi kendimizi sansürleme alışkanlığımızı gidermek konusunda bize yardımcı olacaktır.
eğer içinizdeki yaralı çocuğun tarafını tutmak istiyorsanız, eğer daha önce hissetmiş olsaydınız çok daha iyileştirici olacak olanı hissetmek için kendinize bir alan yaratmak istiyorsanız, eğer hislerinizi (farkında olmadan onların içine sıkışıp kalmak yerine) serbest bırakmak istiyorsanız öfkelenmek için kendinize izin vermelisiniz .
şöyle düşünün: Bunu yaşadım. Çocukluğumdan kalan öfkeli duygular hissediyorum ve ihtiyacım olduğunu düşündüğüm şeyleri alamadığım zaman kendimi hakkı yenmiş hissediyorum .
Sizi hayata getiren, yaralandığınızda dizlerinizdeki yaraları saran kadına, annenize öfkelenmeniz size zor gibi gelebilir.
Günlüğünüzü yazarken, artık acınızla baş başa değilsinizdir. Duygularınızı içinize attığınız zamanlarda çok daha fazla yalnızsınızdır.
Günlüğünüzde iki farklı yanınızın, örneğin acıyı hisseden yanınızla acıyı dinleyen bir başka kişiyi (örneğin, eğer varsa, psikoterapistinizi) ya da acının dışındaki bir bilge kişiyi temsil eden yanınız arasındaki diyalogları yazabilirsiniz .
Acıdan kaçmak her zaman başa döndürür
Günlüğünüz sizin sırdaşınız ve eski yaralarınızı iyileştirebileceğiniz bir yer olduğundan acılarınızı anlatmak için uygun yer olabilir. Siz acınızı paylaşarak yazınızı, o da kabul ederek sizi onurlandırır.
Günlüğünüzde yargılanmaktan ve eleştirilmekten uzaksınızdır.
Araştırıcılar duyguları kağıtlara dökmenin (tıpkı konuşarak aktarmak gibi) yararlı olduğunu, buna karşın duyguları içinde tutmanın daha fazla stres ve hastalık dernek olabileceğini söylüyorlar.
Günlük tutmak asıl acı çalışması sırasında hissettiğimiz şeyler için güvenli bir yerdir.
Duygular doğal şekilde yaşandığında değişirler.
Travmadan Kurtulmak (Healing from Trauma) adlı kitabımda okuyucuların elde ettikleri en önemli yararlardan bir tanesi belirtiler ile travma arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu öğrenmeleri ve kendi kendilerini suçlamaktan vazgeçmeleri olmuştur.
Sizde sevilmeyen bir şey olduğunu ilişkin bir his vardır (genellikle gizli) ve bundan utanırsınız .
Yumuşak bir anne-çocuk ilişkisi gördüğünüzde bu sizi duygusal anlamda tetikler. Tıkanır ve ağlayabilirsiniz ya da eleştirel ve dışlayıcı davranarak acıyı ötelemek isteyebilirsiniz (Sizin sahip olamadığınız şeyi görmek sizi yaralar) .
inkar asla kusursuz değildir ve genellikle anne-çocuk ilişkisinde yanlış bir şeyler olduğuna ilişkin ipuçları olur.
Hastalar anne / babalarını idealize etmekte o kadar ileri giderler ki, adeta sorgulanamaz bir anıt yaratırlar.
Kötü annelik görmüş olanların ortak sıkıntıları . . .

1- Kendi değeriniz ve özsaygınızla ilgili boşluk
2- Yeterince desteklenmediğini hissetmek
3- İhtiyaçları olduğunu kabul etmekte ve onları savunmakta zorlanma
4- Şefkat yoksunu ve duygusal anlamda aç hissetmek
5- Sevgi duymak ve yakın ilişkiler kurmakta zorlanma
6- Yalnızlık ve ait hissetmeme
7- Duygularla ne yapacağını bilmeme
8- Yoğun yoksunluk algısı
9- Mücadele algısı
10- Depresyon
11- Bağımlılık davranışları
12- Güçsüz bırakıldığını hissetmek
13-Güvende hissetmeme
14- Mükemmeliyetçilik ve kendini el eştirme
15- Kendi özgü n sesini bulmakta ve tutkularının peşine düşmekte zorluklar

(Başlıklardan derlenmiştir)

Olduğun halinle görülmek ve kabul edilmek gelişmeyi desteklemenin önemli bir parçasıdır. Bir kadın Bizim asıl istediğimiz sevginin gözleriyle görülmektir. demişti .
Kötü annelik görmüş ve kötü aynalanmış olanlar için bir yerlerde görüldüklerini ve duyulduklarını hissetmek önemlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir