İçeriğe geç

Sonsuzluğun Kıyısında Kitap Alıntıları – J. A. Redmerski

J. A. Redmerski kitaplarından Sonsuzluğun Kıyısında kitap alıntıları sizlerle…

Sonsuzluğun Kıyısında Kitap Alıntıları

Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz.
Hem ben sevdiklerinin ölümden sonra bile hâlâ yanında olduğunu düşünen insanlardan biri olacağım.
Herkesi bir kenara koy, eğer bir gün seni kaybedersem, bu benim sonum olur.
Ama şunu bilmen gerekir ki; her şey üst üste birikecek ve bir gün yıkılacak.
Senin yanındayken kendimi özgür hissediyorum,” dedi. “Her şeyi yapabilirmiş, her yere gidebilirmişim gibi. Ne istersem olabilirmişim gibi.
Hayat gizemli,hatta çoğunlukla adaletsiz bir şeydi.
Seni bu dünyada ve öbür dünyada gittiğimiz yerde, hep seveceğime söz veriyorum; çünkü içinde sen yoksan, ben hiçbir dünyada var olamam.
Kaybettiklerine rağmen, sahip olduklarıyla gurur duyduğu belliydi.
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır. Gün gelir, acı yok olur gider. Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır. Gün gelir, acı yok olur gider. Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Ama şunu bilmen gerekir ki; her şey üst üste birikecek ve bir gün yıkılacak.
Her ne sebeple olursa olsun,acılarımızda boğulmak ve bizi mutlu eden şeylerden uzak durmak saçmalıktan ibaretti.
Bir insanın içinden taşacak denli büyük acılar nasıl böylesine kısa sürelerde yaşanabilirdi?
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır. Gün gelir, acı yok olur gider. Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Kimin psikiyatriste ihtiyacı vardı ki? Kimin terepistlere, yaşam koçlarına, motivasyon konuşmalarına ihtiyacı vardı? Bütün bunları boş vermeliydik.
Sadece ara sıra gece vakti gözlerinizi gökyüzüne dikerek kendimizi orada kaybolmaya bırakmalıydık.
On yıl sonra kendini nerede görüyorsun? diye sordu bana.
Emin değilim, dedim, gözlerimi arabanın tavanına dikerek.
Ama şundan eminim ki, her ne yaparsam yanımda olmanı istiyorum.
Herkesi bir kenara koy, eğer bir gün seni kaybedersem, bu benim sonum olur.
– ”Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz. ”
– ”Kayıp ruhlar olduğumuzu mu düşünüyorsun? ”
– ”Toplum içinde, belki. Ama beraberken, hayır. Bence tam da olmamız gereken yerdeyiz. ”
Hem ben sevdiklerinin ölümden sonra bile hâlâ yanında olduğunu düşünen insanlardan biri olacağım.
Kayıp ruhlar olduğumuzu mu düşünüyorsun?
Başımı geriye atıp onun arkasındaki yıldızlara bakarak,
Toplum içinde,belki. Ama beraberken, hayır. Bence tam da olmamız gereken yerdeyiz. diye cevap verdim.
Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz
Çünkü onun ağladığını duymak çok canımı yakıyordu.
Çünkü sevdiğim herkes ya beni terk ediyor ya da ölüp gidiyor.
Onu böyle görmeye dayanamıyordum; çünkü o ‘çok iyiyim’ maskesinin ardında ne kadar acı çektiği ortadaydı. Ve ona yardım edememek kendimi çok güçsüz hissetmeme yol açıyordu.
Ama anlayamadığım şey şuydu:Bir insanın içinden taşacak denli büyük acılar nasıl böylesine kısa sürelerde yaşanabilirdi?
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır.
Gün gelir,acı yok olur gider.
Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Ama buradayım işte. Buradayız. Camryn ile ikimiz dünyaya karşı dimdik duruyoruz.
Her ne sebeple olursa olsun, acılarımızda boğulmak ve bizi mutlu eden şeylerden uzak durmak saçmalıktan ibaretti.
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır.
Gün gelir, acı yok olur gider.
Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
“Sanki ne yaparsan yap, bir anıyı en ufak ayrıntılarına kadar yaşamaya çalışsanda, ilk yaşandığı zamanki gibi doğal olmayacakmış gibi.”
Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz.
Çoğu insan, kaderin önemini kavrayamıyor. Bazılarının istedikleri ya da ihtiyaç duydukları her şey parmaklarının ucundayken, bunun kıymetini bilmiyorlar. Bazıları ise gözlerini açık tutamadıkları için ellerine geçen tek fırsatı tepiyorlar.
Geçmişten gelen korkularının geleceğimizi karalamasına izin vermemelisin.
Bugün, hayatımızın geri kalanının ilk günüydü. Lily için, bizim için, üçümüzün savunduğu her şey için özel bir gündü. Evet, hikayemiz bitmişti, ancak yolcuğumuz devam ediyordu; zira öldüğümüz güne dek, hayatı kıyıda yaşamaya devam edecektik.
Bütün kadınlar erkeklerin isim seçmeyi beceremeyecekleri konusunda hemfikir miydi yani?
A: Ne sen şu pırlantalara hayran kızlardan değil misin?

C:Yok canım, öyle bir yüzüğün ne anlamı olacak ki? Fiyatından başka ne özelliği var?

Önünde sonunda gideceğini biliyordum. Tıpkı diğer herkes gibi.
Her ne sebeple olursa olsun, acılarımızda boğulmak ve bizi mutlu eden şeylerden uzak durmak saçmalıktan ibaretti.
Senin yanındayken kendimi özgür hissediyorum, her şeyi yapabilirmiş, her yere gidebilirmişim gibi. Ne istersem olabilirmişim gibi.
Sanırım bazen en güzel anılar en akla gelmeyecek yerlerde yaşanıyordu. Bu da insanın hayatını içinden geldiği gibi sürmesinin, her detayını planlamasından daha güzel olduğunun bir diğer ispatıydı.
Gözlerine baktığım anda konuşmaya ihtiyacımız kalmıyordu.
Sanki ne yaparsan yap, bir anıyı en ufak ayrıntılarına kadar yaşamaya çalışsan da, ilk yaşandığı zamanki gibi doğal olmayacakmış gibi.
Bazıları diyor ki, öbür tarafta hayatının en güzel anılarını yeniden yaşarmışsın. Seninle evlendiğim gün onlardan biri olacak.
Ama ben buradayım, Camryn. Daima burada olacağım. Ellerini avuçlarıma aldım. Ne yaparsan yap, aramızda ne geçerse geçsin, seni asla terk etmeyeceğim. her zaman yanında olacağım. Sana benim dünyam olduğunu söylemiştim, hatırlıyor musun? Bunu unutacak olursan, sana hatırlatmamı istemiştin. Bak, işte şimdi hatırlatıyorum.
Hayat gizemli,hatta çoğunlukla adaletsiz bir şeydi.
Sanırım bazen en güzel anılar en akla gelmeyecek yerlerde yaşanıyordu.
Her ne sebeple olursa olsun,acılarımızda boğulmak ve bizi mutlu eden şeylerden uzak durmak saçmalıktan ibaretti.
Bazen insanın hayatında öyle acı verici bir an geliyordu ki;yaşadığınız şeyden sonra bir daha asla eskisi gibi olamayacağınızı hissediyordunuz. Kapkaranlık bir varlık bilinmez bir yerden içinize sızarak kalbinizdeki tüm mutluluğu alıp götürüyordu. Sizin elinizden gelen tek şey ise onun gidişini izlemek,daha doğrusu hissetmek oluyordu. Ne yaparsanız yapın,asla onu geri getiremeyeceğinizi biliyordunuz.
Tek bir hayatımız vardı. Onu yaşamaya değer kılmak için başka şansımız olmayacaktı.
Gözlerine baktığım anda konuşmaya ihtiyacımız kalmıyordu.
“Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz”
“Kayıp ruhlar olduğumuzu düşünüyorsun?”
“Toplum içinde, belki. Ama beraberken, hayır. Bence tam da olmamız gereken yerdeyiz.“
Her ne sebeple olursa olsun, acılarımız da boğulmak ve bizi mutlu eden şeylerden uzak durmak saçmalıktan ibaretti. İnsan böyle böyle hayatını bitirirdi. Yavaş ve acılı bir intihar gibi.
Bazen insanın hayatında öyle acı verici bir an geliyordu ki; yaşadığınız şeyden sonra bir daha asla eskisi gibi olamayacağınızı hissediyordunuz. Kapkaranlık bir varlık bilinmez bir yerde içinize sızarak kalbinizdeki tüm mutluluğu alıp götürüyordu. Sizin elinizden gelen tek şey ise onun gidişini izlemek, daha doğrusu hissetmek oluyordu. Ne yaparsanız yapın, asla onu geri getiremeyeceğinizi biliyordunuz. Herkes bunu en az bir kez yaşamıştır. Kimsenin buna bağışıklığı olmadığından emindim. Ama anlayamadığım şey şuydu: Bir insanın içinden taşacak denli büyük acılar nasıl böylesine kısa sürelerde yaşanabilirdi?
Hepimizin dünya karşısında zayıf düştüğü anlar vardır. Gün gelir, acı yok olur gider. Acının sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Geçmişten gelen korkularının geleceğimizi karalamasına izin vermemelisin.
Çoğu insan, kaderin önemini kavrayamıyor. Bazılarının istedikleri ya da ihtiyaç duydukları her şey parmaklarının ucundayken, bunun kıymetini bilmiyorlar. Bazıları ise gözlerini açık tutamadıkları için ellerine geçen tek fırsatı tepiyorlar.
Aynı ruh, farklı beden
Hayat gizemli, hatta çoğunlukla adaletsiz bir şeydi. Ama Andrew’la geçirdiğim zaman boyunca şunu öğrenmiştim ki yaşam aynı zamanda harika bir şeye de dönüşebiliyordu. Özellikle de başınıza adaletsiz görünen bir şey geldiğinde, bunun hayatın daha güzel şeylere yer açma yöntemi olduğunu unutmamak gerekiyordu.
Bir daha asla ışığı göremeyeceğimi zannettiğimde, zihnimin en karanlık noktalarına ışık tutuyordu.
Sen ruhumun diğer yarısısın.
“Sanki ne yaparsan yap, bir anıyı en ufak ayrıntılarına kadar yaşamaya çalışsanda, ilk yaşandığı zamanki gibi doğal olmayacakmış gibi.”
Bazen en güzel anılar en akla gelmecek yerlerde yaşanıyordu. Bu da insanın hayatını içinden geldiği gibi sürdürmesinin, her detayını planlamasından daha güzel olduğunun ispatıydı.
“Sanırım biz bir balık havuzunda yüzen iki kayıp ruhtan ibaretiz.”
“Senin yanındayken kendimi özgür hissediyorum,” dedi. “Her şeyi yapabilirmiş, her yere gidebilirmişim gibi. Ne istersem olabilirmişim gibi.”
“Seni çok seviyorum,” dedim.
Şu an neden bunu söyleme ihtiyacı duydum, bilmiyordum, ama sırf onun yanımda olması bile yetmiş olabilirdi.
“On sene sonra kendini nerede görüyorsun? “ diye sordu bana.
“Emin değilim,” dedim, “ Ama şundan eminim ki her ne yaparsam yanımda senin olmanı istiyorum.”
Onsuz olmaya razı olmamın tek yolu onu aklımdan çıkarmaktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir