İçeriğe geç

İktidar – Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası Kitap Alıntıları – Robert Greene

Robert Greene kitaplarından İktidar – Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası kitap alıntıları sizlerle…

İktidar – Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası Kitap Alıntıları

Yalnızca o kadar enerjiniz ve o kadar zamanınız var. Başkalarının işleri için harcanan her an sizin gücünüzden gider.
Tehlikedeki bir ülkeyi desteklemenin fazileti yıkılmış bir ülkeyi yeniden canlandırmak kadar büyük bir erdem değildir.
Oyunu gerektiği gibi oynamak için diğer insanların sorunlarıyla ilgileniyor, hatta onların yanındaymış gibi görünmelisiniz .Onlara hediyeler verin, anlayışlı bir bakışla dinleyin, hatta ara sıra büyüleyici oynayın, ama içinizden dost krallar ve hain Borgia’larla aranıza mesafe koyun.
Bataklık çulluğuyla midyenin mücadelesinden balıkçı faydalanır. Eski Çin atasözü
“Güçlülerin savaşından zayıflar kar eder.” Hint Masalları
Kendinizi bağımlılık ve yükümlülükten arındırın, bunlar sizi gücü altına almak isteyenlerin kullandığı hilelerdir. Baltasar Gracian 1601-1658.
Başkalarının yardımına koşan insanlar bu süreçte çok az saygı görürler, çünkü yardımları kolayca elde edilebilir, oysa geri duranlar kendilerinden bir şey isteyenlerle kuşatıldıklarını görürler.
Eğer güç ve nüfuz elde etmek istiyorsanız kendinizi rekabet eden güçlerin ortasına koyun. Yardım edeceğiniz vaadiyle bir tarafı ayartın; hep düşmanını atlatmaya çalışan diğer tarafta sizi takip edecektir. Her iki taraf da dikkatinizi çekmek için yarışırken birdenbire büyük nüfuzu ve çekiciliği olan bir kişi haline geleceksiniz.
Arzu virüs gibidir: Eğer birisinin başka insanlar tarafından istendiğini görürsek biz de bu insanı arzu edilir buluruz.
Bir kraliçe ve evli olmaktansa bir dilenci ve bekar olmayı tercih ederim. Kraliçe 1.Elizabeth 1533-1603
Algılanan herhangi bir hakaret şiddet dolu bir intikama yol açacaktır .Onun aşırı tepkilerinin ardında bir mantık yoktur .Bir kişiyle olan ilişkinizin herhangi bir noktasında aşırı duyarlılık ve aşırı etkin bir gurur hissederseniz kaçın.
Asla insanların kendileri hakkında anlattıklarına güvenmeyin, bunlar son derece güvenilmezdir.
Bir yılanın kalbine sahip olan herkes onu gizlemek için nezaket gösterir; açıktan açığa tehtitler savuran biri gerçekte korkaktır.
Bir kişiyi gereksiz yere aşağılamayla bir şey kazanılamaz.
Bütün insanların özgüvensizlikleri vardır ve genellikle bir enayiyi kandırmanın en iyi yolu onun özgüvensizlikleri üzerine oynamaktır.
Eğer insanları geri çevirmek isterseniz bunu kibar ve saygılı şekilde yapmak en iyisidir, istekleri küstah veya telifleri gülünç olsa bile. Onları daha iyi tanıyana dek asla hakaretle geri çevirmeyin; dans ettiğiniz kişi Cengiz han olabilir.
Bir kılıç ustasıyla karşılaştığınızda kılıcınızı çekin. Şair olmayan birine şiir okumayın. Ch’an Budist Klasiklerinden
Avcı kurt için kurduğu tuzağın aynısını tilki için kurmaz.
Sizi savunmak için tasarlanan kaleler gerçekte yardım kaynaklarıyla bağlantınızı keser ve esnekliğinizi zedeler. Girilemez gibi görünürler ama bir kaleye çekildiğinizde herkes sizin nerede olduğunuzu bilir.
Bir kale en emin yer gibi görünebilir. Ama kendinizi böyle herkesten ayırmak sizi koruduğundan daha fazla tehlikeye sokar; değerli bilgilerden haberdar olmanızı engeller, sizi göze çarpan kolay bir hedef haline getirir.… Kalabalıkta düşmanlarınızdan korunursunuz.
Güçlü insan, inisiyatifi kendi tarafında tutmak için etrafındakileri bilinçli olarak huzursuz ederek onların üzerinde bir tür korku uyandırır.
Satranç hayatın yoğunlaşmış özünü içerir: Birincisi, kazanmak için son derece sabırlı ve ileri görüşlü olmalısınız; ikincisi, oyunun kalıplar, yani daha önce oynanan ve tekrar oynanacak olan bütün hareketler dizisi üzerinde yapılandığını bilmelisiniz. Rakibiniz sizin üzerinde oynadığınız kalıpları analiz eder ve onları sizin hareketlerinizi öngörmek için kullanır. Üzerine stratejisini dayayabileceği bir temel oluşturması için tahmin edilebilir bir şey vermemek size büyük bir avantaj kazandırır. Satrançta insanlar sizin ne yaptınız bilmedikleri zaman gerçek hayatta olduğu gibi korkuya kapılırlar, beklerler, emin olamazlar ve şaşırırlar
İnsanlar alışkanlıklarına son derece bağlı, diğerlerinin davranışlarında benzerlikler görmeye doyumsuz ihtiyaç duyan yaratıklardır. Davranışlarımızın önceden tahmin edilebilir oluşu onlara kontrol duygusu verir. Durumu tersine çevirin: Bilerek tahmin edilemez olun.
Artık Güneş Kralları olmayabilir, ama hala güneşin onların çevresine döndüğüne inanan bir çok insan var.
Saray mensubu olmak tehlikeli bir oyundur.
Zeka önemsizmiş gibi gösterilecek en belirgin niteliktir.
Kiminle dans ettiğinizeden asla emin olamazsınız.
“Aşk hiçbir zaman açlıktan ölmez, ama hazımsızlıkdan ölür,“
Ne kadar sık görülür ve duyulursanız değeriniz o kadar düşer. Alışkanlık haline gelirsiniz. (…) İnsanlar sizi bilinçsizce bir kenara itmeden doğru anda kendinizi geri çekmeyi öğrenmelisiniz.
Tek gözlü canavar hedefini her zaman şaşırır.
Kendini üstün hissetme onları zehirleyen şaraptır.
Hareketi samimi ve yürekten yapmadığınız taktirde ateşle oynamayın.
(…) İlk izlenimimizin etkisi uzun sürer.
Korkuyu kontrol edebilirsiniz; sevgiyi asla.
Güneş. Yalnızca yokluğuyla takdir edilebilir.
Ne zaman geri çekileceğini bilmek bir sanattır. Eğer doğru yapılırsa kaybettiğiniz saygıyı ve gücünüzün bir kısmını yeniden kazanırsınız.
İhtiyaç dünyayı yönetir. İnsanlar ihtiyaç duymadıkça ender olarak eylemde bulunur.
Dünyaya teklif ettiğiniz şeyin ender, zor bulunur olmasını sağlayın ve değerini hemen arttırın.
Yalnızca olumlu tanıdıklarınızla bağlantıya girin. Bunu hayatınızın kuralı yapın.
Kendinize herhangi biri gibi davranılmasına izin verdiğinizde artık çok geçtir, yutulmuş ve sindirilmişsinizdir. Bunu önlemek için diğer kişiyi sizin varlığınıza aç bırakmalısınız. İnsanları sizi sonsuza dek kaybedecekleri olasılığıyla tehtit ederek saygılarını zorlayın, varlık ve yokluk kalıbını oluşturun.
Farkında olunması gereken bir çok mutsuzluk bulaştırıcı türü vardır, fakat en sinsi olanlarından bir tanesi müzmin tatminsizlikten yakınandır.
Bu kadar çok kişiye hizmet verirken çok fazla görülür, çok kolay erişilir olmuştu ve daha önce tadını çıkardığı saygıyı kaybetmişti. İnsanlar onun hizmetini öylece kabul ediyorlardı. İstediği güç ve saygıyı elde etmesinin tek yolu tamamen geri çekilmek ve Medealıların onsuz hayatın nasıl olduğunu görmelerini sağlamaktı.
Eylemlerinizle kazanın, asla tartışmayla değil.
İnsanları kullanma tehlikeli bir oyundur.
Gücün Özü inisiyatifi elde tutmak, diğerlerinin sizin hareketlerinize tepki vermelerini sağlamak, rakiplerinizi ve etrafınızdakilerini savunma halinde tutmaktır.
Ne kadar fazla görülür ve hakkınızda çok şey duyulursa o kadar sıradan görünürsünüz.
Yenemediğiniz, ne olursa olsun düşmanınız olarak kalacak insanlar olacaktır. Fakat bilerek ya da bilmeyerek onlar üzerinde ne tür yaralar açarsanız açın nefretlerini kişisel olarak almayın. Yalnızca aranızda bir barış olasılığı bulunmadığını kabul edin, özellikle de siz gücü elinizde tuttuğunuz sürece.
İmparatorluk haremi, imparatorun gözdesi olmak için cariyelerle dolu tehlikeli bir yerdir. Wu’ nun güzelliği ve güçlü karakteri bu savaşı çabuk kazanmasını sağladı, fakat imparatorun da diğer güçlü erkekler gibi kaprisli olduğunu ve yerine kolayca başkasının geçebileceğini bildiği için gözlerini gelecekten ayırmıyordu.
Düşmanlarınızın kendi kendilerini yok etmelerine izin vermek, sizin elinizde acı çekmelerini sağlamaktan daha iyidir. Örneğin, savaşta iyi bir general bir orduya köşeye sıkıştırıldığı sırada saldırırsa askerlerin canlarını dişlerine takarak savaşacaklarını bilir. O halde bazen bir kaçış yolu bırakmak iyidir. Geri çekilirken kendilerini yorarlar ve sonunda geri çekilmek savaş alanında zarar görmekten daha fazla morallerini bozar. Dolayısıyla birini ipin ucuna bağladığınızda -ama ancak iyileşme şansı olmadığından iyice emin olduktan sonra-kendi kendisini asmasına izin verebilirsiniz.
Gereksiz şekilde çok konuşanlar, kurnaz ve manevracı olarak değil, çaresiz ve eğitimsiz olarak görülürler.
Eğer aldatma konusunda yerleşmiş bir ürününüz varsa hiçbir sis bulutu, saptırmaca, sahte samimiyet veya diğer dikkat dağıtıcı hile niyetlerinizi saklamada başarılı olamaz.
Zaman zehirin daha da güçlenmesini sağlar.
Paranoyak ve tetikte olanlar çoğu kez en kolay aldatılırlar.
Bizim ilk içgüdümüz her zaman görünüşe güvenmektir.
Çoğu insan açık kitap gibidir.
Nankörlüğün uzun bir geçmişi vardır.
İnsanlar iyi talihlerini hakkettiklerini düşünmeyi isterler.
Gücün sonunda zayıflayıp yok olması doğal bir seyirdir.
Hiç kimse sizin dürüst ifadenizi tümüyle tarafsız ve kişisel çıkarlardan arınmış olarak görmeyecektir.
Eğer ne yaptığınızı fark etmemişlerse size ne kızarlar, ne de direnirler.
Mükemmel bir saray mensubu baskı veya kuşku götürmez bir kalleşlik yerine ayartma, cazibe, aldatma gibi kurnaz stratejiler kullanarak ve her zaman birkaç hamleyi öncesinden planlayarak istediğini elde ederdi.
Kimi gücünün zirvesindeyken ölümcül bir hatayla elindekini yitirir.

Kimi çok ileri gider veya yeterince ilerleyemez. Fakat kimileri de doğru adım atarak insanüstü bir gayretle gücü kendilerine çeker.

Düşmanınızı tamamen ezin Onu yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da tamamen ezin.
Her zaman iyi olmaya çalışan biri, iyi olmayan çok sayıda insanın arasında bir yıkıntı olmaya mahkumdur.
Eğer güç oyunundan kaçılamıyorsa sanatkar bir oyuncu olmak, inkarcı ve beceriksiz olmaktan daha iyidir.
Siz başkaları hakkında casusluk yaparken onların da sizin hakkınızda casusluk yapmalarına hazır olmalısınız. Bilgi savaşında ki en güçlü silahlardan biri yanlış bilgi vermektir. Winston Churchill’ in dediği gibi: “ Gerçek o kadar değerlidir ki, yalanların koruması ona eşlik etmelidir her zaman”
Utangaç olmayın .Yardım isteyerek onları aldatıyor değilsiniz; vermek ve verirken görülmek onlar için gerçekten bir zevktir. Güçlü insanlar arasındaki farkı ayırt etmeli ve onları neyin harekete geçirdiğini bulmalısınız. Onlar hırsla tüterken yardımseverliklerine hitap etmeyin. Yardımsever ve soylu görünmek istediklerinde hırslarına hitap etmeyin. (Onlar gerçekten yardımseverlik, merhamet ve adaleti tercih ederler, ki bunlar sizden üstün olduklarını hissetmelerinin yollarıdır)
Serveti edinmenin en kısa ve en iyi yolu insanlara sizi desteklemenin onların çıkarına olduğunu açıkça göstermektir. (Jean La Bruyere)
Yardım isteme sanatı vardır Çoğu insan başvurdukları insanların kendilerine yardım ederken kendi çıkarlarını düşünmeyen kişiler oldukları varsayımıyla işe başlarlar .Fark etmedikleri şey, en güçlü kişinin bile kendi ihtiyaçları içine kilitlenmiş olduğu ve onun çıkarlarına hitap etmezseniz sizi yalnızca umutsuz biri ya da daha iyi şekliyle vakit kaybı olarak göreceğidir.
Bir müttefiğinizden yardım istemeniz gerekirse sizin ona nasıl yardımcı olduğunuzu ve iyi işlerinizi hatırlatma zahmetine girişmeyin .Onun yerine ricanızda ona yararı dokunacak bir şeyi ortaya koyun ve aşırı derecede vurgulayın.
“Çoğu insan o kadar özneldir ki, kendilerinden başka hiçbir şey gerçekten ilgilendirmez onları. Herhangi bir yorum yapılır yapılmaz kendi durumlarını düşünürler ve bütün dikkatleri kendilerini şahsen etkileyen olaylarla ilgilidir.” Arthur Schopenhauer
Yardım istediğinizde insanların çıkarlarına hitap edin, merhamet ya da minnettarlıklarına değil
Eski Çin’ de buna “ almadan vermek” denirdi; vermek diğer insanın almayı fark etmesini zorlaştırır .Birinden arsızca bir şey almak tehlikelidir, güçlü biri için bile. Kurban intikam planı yapacaktır. İhtiyacınız olan şeyi açıkça istemek de tehlikelidir, ne kadar kibar isterseniz isteyin. Diğer insan kendisi için bir kazanç görmedikçe sizin ihtiyaç içinde olmanız onu kızdırır. Almadan önce vermeyi öğrenin. Bu genellikle ortamı yumuşatır, gelecekte ricanızdan bir parça almanızı sağlar ya da yalnızca dikkati dağıtır. Ve vermenin birçok şekli vardır: gerçek bir hediye, cömert bir davranış, bir iyilik, “dürüst” bir itiraf ne gerekiyorsa
“ Almak üzere olduğunuzda vermelisiniz” Han-fei-tzu Çinli filozof MÖ3.yy. İmaj: Truva atı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir