İçeriğe geç

Bir Yazarın Notları 3 Kitap Alıntıları – Nuri Pakdil

Nuri Pakdil kitaplarından Bir Yazarın Notları 3 kitap alıntıları sizlerle…

Bir Yazarın Notları 3 Kitap Alıntıları

Çok ağır hükümleri olan bir yasa: yaşamak!
.
.
Öylesine derin bir kuyu ki: içine düşmemem için: tut elimden, Kutsal Kitap!
İNSANI ANCAK KULLUK İNANCI YAKLAŞTIRIR TANRI’YA
Çok ağır hükümleri olan bir yasa: yaşamak!
İnsan inançsız, nedensiz, yarınsız, geçmişsiz, ereksiz olabilir mi?
Yoksulların ayakları hüzün yayar bastığı yerlere.
Gün, o okunarak başlansa; gün, o okunarak tamamlanana; uykuya yüzakıyla tutunabilse insan?
Okumadığın gün karanlıktasın ?
Elimizde sürekli tutmaya, kaçırmamaya çalışıyoruz vicdanımızı. Çünkü tüm hırsızlar, hep ona göz koymuşlardır. Anladık.
Tüm insanlık, ışığı yitirdiği için, pınarı kendi eliyle kuruttuğu için, gerçekten yoğun bir karanlıkta mıydı?
Bir ulusu kimlikli yapan tüm değerler aşınınca, aşındırılınca; yapay zorlamalarla başka yataklarda akmaya başlatılınca; o ulusla, o değerler arasında canlı bağlar bir daha ne zaman, nasıl, kimlerle kurulabilecekti; ya da, bu bağ, gerçekten bir daha kurulabilir miydi?
Bilinçli bir acılıkla oluşuyor artık cümlelerimiz: karanlık gündüzlerde, karanlık haftalarda ve yılda ve çağın putlarla lekeli bu sürecinde, elimizle sürekli tutmaya, kaçırmamaya çalışıyoruz vicdanımızı + çünkü, tüm hırsızlar, hep ona göz koymuşlardır: anladık.
Kaynaktan özsu getiren hiçbir damarı çalışmıyor yabancılaşanın.
Renk renk akik taşlarından yapılma pırıl pırıl bir çeşmeden su içirsene bana.
Bir gün ulaşacağımız yeryüzü yaşasın!
Nereden geliyor bu koku? Çok kirli yeryüzünden?
Tahtadan tabanca yapmayı düşünürdük de, başka şeyler yapılabileceğini niçin düşünemezdik? Büyücüler ellerimizden tutuyorlar, bizi tabanca yapmaya mı zorluyorlardı? Büyücülerin tutsakları mıydık? Tutsaklığımız, ilerde gerçek konumuyla mı çıkacaktı karşımıza? Gerçek tutsak; inandığını, düşündüğünü özgürce söyleyemeyen miydi?
Doğrul: her eylem gibi, bu da, denemeyi gerektiriyor: doğrulmayı dene sürekli + ayakta; eğilmeden puta: eşyaya: ebedi olan salt Tanrı’dır, İNSAN!
son sığınağın vicdanın kalmıştır: isterse, parça parça edilmiş bir durumda olsun bugün: son sığınağın odur yine: ne olursa olsun; vicdanın.
Ciddî yazar, işkenceyi kendi kendine yapar: yazarak.
İnsanın, sürekli, bir şeyi kanıtlaması gerekiyor: Yaşamayı hak edip etmediğini: kendiliğinden olmuyor ki bu da!: direneceksiniz bir amaç için: olmadı mı, yeniden başlayacaksınız direnmeye ve ilk kez direnmeye başlayanların büyük coşkusu, bakirliği sizi itelemeli ilerdeki, çok ilerdeki ışığa doğru ve yüce dağların arkasında bekleyenlere yetiştikten sonra da daha bir hızlanmanız gereğine kesinlikle inanmış olarak.
Kendi bilinçliliğinizi de sürekli bakımda tutmalısınız Bayım, günde beş kez mutlaka gözden geçirerek: çok insan gibi, nankördür bilinç de.
BU KİTABI DA NAMLUYA SÜRÜN!
Kudüs bilinciyle ertesi günü kollamak: ne güzeldir aydınlıkta yürümek!
herkes kimsesiz.
ürkünç olan: güven duyulması gereken yer de, insandan soğumak.
Hadi, sil gözlerinin yaşlarını!
Kimsesizliğin hüznü, göğüse takılan bir gül müydü, yoksa cepte taşınan sapı işlemeli bir bıçak mıydı?
Tüm insanlık, ışığı yitirdiği için, pınarını kendi eliyle kuruttuğu için, gerçekten yoğun bir karanlıkta mıydı?
: uzak bir ağıt gibi geliyor sana!
: Ülkem!
çok insan gibi, nankördür bilinç de.
kuşkusuz: insan önce, kendi içindeki, kendisine ait şeytanı imha etmeli ki, gür ve gürbüz hazzını duyabilsin özgürlüğün: inancın örgensel akımı geçecek o zaman bana, sana, ona, bize, size, onlara.
İnsanın, sürekli, bir şeyi kanıtlaması gerekiyor: Yaşamayı hak edip etmediğini: kendiliğinden olmuyor ki bu da!: direneceksiniz bir amaç için: olmadı mı, yeniden başlayacaksınız direnmeye ve ilk kez direnmeye başlayanların büyük coşkusu, bakirliği sizi itelemeli ilerdeki, çok ilerdeki ışığa doğru ve yüce dağların arkasında bekleyenlere yetiştikten sonra da daha bir hızlanmanız gereğine kesinlikle inanmış olarak.
Herşey güzeldir: ama, bunların da güzeli insandır.
Yalnız başına özgürlük’ü istemenin anlamsızlığı iyice ortaya çıktı. XX. yüzyılın sonlarına doğru. Tek sorun öz sorunu. Öz’ü ne olacak bu özgürlüğün?
KUDÜS!
Ses tutuştu
(Us! Us! Ulusumun da, tüm ulusların da sana gereksinimi var, ey su, ey us!)
(Ter’le ulaşılır aydınlığa insanoğlu! Karanlıklar böyle biter!)
Kutsal’sız insan olur mu; soruyorum herkese, diyorsunuz, mütemadiyen? Hep görülebilen bir mesafe için öngörüyorsunuz insan’ı; soruyorum herkese, diyorsunuz, mütemadiyen; bu, olur mu? İnsanın katli bu değilse, ne, peki, soruyorsunuz, mütemadiyen? Dimdik ayakta, tetiktesiniz; direnişin dar, çetin yollarında!
Ağlayanlar diyorum, ağlayanlar; şiddetle ayağa kalkabilirler bir gün?
Yaşamak da dirençle oluyor
Edim ve yeni edim ve sürekli arınma yunma bir yemin gibi sevgili önünde edilmiş bizi titretmeli tüm haramı eritmeli zinadan el çekmeli mülkiyeti duraksamasız tereddütsüz irdelemeli temiz bir yanı var mı bunun diye yontmalı ve bu parçaları topluma erekli aktarmalı ve yeniden yontmalı ve bu parçaları hemen erekli topluma aktarmalı ve yeniden bir daha evet bir daha bir daha evet yontmalı mülkiyeti ve kazançlarını da yontmalı ve hafiflemeli insan,
İnsan inançsız, nedensiz, yarınsız, geçmişsiz, ereksiz olabilir mi?
Linç edildi ruhumuz putlarla?
yeryüzünün bu karanlığını yık!
Aile; çok özgül, kırağı, gül müydü?
Herşey tükense; tam bir ıssızlık olsa; yine, annemin, babamın o ölümsüz dualarıyla, yeryüzünün en ışıltılı olabilecek bir yerinden, göğe doğru bakıp, gülümsemiyecek miydim?
Anneler çocuklarına güzel şeyler öğrettikçe, gökten özel ışınlar mı yağardı üstümüze; kırmızı, lacivert kuşlar mı uçurulurdu, ovalardan tepelere, tepelerden hiç görmediğimiz ırmaklara doğru?
cümle önce güle değdi
Bilinçli bir acılıkla oluşuyor artık cümlelerimiz: karanlık gecelerde, karanlık gündüzlerde, karanlık haftalarda ve yılda ve çağın putlarla lekeli bu sürecinde, elimizle sürekli tutmaya, kaçırmamaya çalışıyoruz vicdanımızı + çünkü, tüm hırsızlar, hep ona göz koymuşlardır: anladık.
yakarışlar da hep dudak uçlarında!
Merhamet böyle yayılacaktır insanlığa: vura vura karanlığa.
Duvarlar uzaklara çekildi, pencere yakınlara geldi.
Doğrul: her eylem gibi, bu da, denemeyi gerektiriyor: doğrulmayı dene sürekli + ayakta; eğilmeden puta: eşyaya: ebedî olan salt Tanrı’dır, İNSAN!
İnsan, ilk ışığı, ancak vicdanında görebilir.
Gir hücrene: (son sığınağın vicdanın kalmıştır: isterse, parça parça edilmiş bir durumda olsun bu son sığınağın odur yine: ne olursa olsun; vicdanın)
Bir donanmadır İnsan.
Din, kesiksiz, yoğun düşünmektir.
Hiç ummadığınız anlarda içinize bir ferahlık gelir: bir ışıklanır ki gönlünüz; allı yeşilli uçurtmalarınızı bırakınız göklere, haydi!
İçimiz taşa kesti ya!
Çok uzun gidilecek yol? Engebeli de?
Kaynaktan özsu getiren hiçbir damarı çalışmıyor yabancılaşanın?
yoksulların ayakları hüzün yayar bastığı yerlere.
Savaş insan mıydı?
İnsan mı nesneye egemendi, nesne mi insana egemendi?
İnsanlar, bir şeyleri söyleyerek mi alışıyorlardı bir şeylere?
Kudüs’ü düşünme saatiniz gelince hep böyle olursunuz. Katı, kalın, yalın ağırlığı ne kadar da somut duyarsınız! Oh be! Ülkeme, Ortadoğu’ya, tüm yeryüzüne öğretisel bakabiliyorum. dersiniz. Adeta tarihi taşıyor gibi; onurlu ama şimdi suçlu; başınız dimdik bir an sonra yerde; kalakalırsınız öylece. Yasa batmış Kudüs bu! Elinizi uzattınız; zincirleri mi kıracaksınız? Yurtsuz kalan Filistinlilerin direniş ateşinin çıngıları göklere saçılır ve ISSIZ İstanbul gecelerinde toplarsınız bunları. ‘Bağımsızlık! Özgürlük!’ seslerini canevinizde duyarsınız. Kudüs’ü düşünme saatinizde, İstanbul güneye doğru akar, Kudüs de biraz kuzeye çekilir, içinizde gizli gizli konuşurlar, bir evrensel acıyı paylaşırlar, yeniden İstanbul kuzeye çekilir, Kudüs güneye çekilir.
Ya, insan, artık hiç düşünmek istemiyorsa, diye DÜŞÜNDÜ.
Suskunluk derslerinizde bütünlemeye kalmaktan Tanrı korusun?
Kimsesizlikleri sabırla toplamalıyım içimde?
Suskunluğu, tırnaklarımın altında bir tahta kıymığı gibi taşıyorum.
İnsanın sınavlardan geçmesi için yaratılmadı mı dünya? Buradan geliyor yaşamın zorluğu? Ama güzelliği de.
Küfsüz bir öz ara insanoğlu!
Aymazlık örtmemeli insanın öz’ünü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir