İçeriğe geç

Ruhsal Zeka Kitap Alıntıları – Muhammed Bozdağ

Muhammed Bozdağ kitaplarından Ruhsal Zeka kitap alıntıları sizlerle…

Ruhsal Zeka Kitap Alıntıları

Eğer içimizdeki çekirdek inanç, ‘gerçek’ inanca donuşebilseydi, Yaratıcımızı hatırlamanın kalbimize yaşatacağı duygu patlaması, göğüs kafesimizi çatlatırdı.
Başaranlar, önce inandılar, sonra yaptılar; başaramayanlar ise, önce yapıp sonra inanmayı tercih ediyor.
Başarma ihtimaliniz başarabileceğinize inancınız kadardır.
Akıl,doğanın maddesel yüzeyinde çalışır.Mantık,bilmediğinizi gösteremez.Sınırsızlık,sınırlı kavramlarla açıklanamaz.Ruhsal zeka ,sizin sınırlı gücünüze değil, sizinle olan sınırsız güce dayanmanızın yoludur.
.
“Ben seviyorum” demekle sevgi duygusu güçlenmez. Daha yoğun sevmenin yolu, daha çok [türden] varlığı sevmektir. Sevginin kapsamı büyüdükçe yoğunluğu da artar. ( .) Bu, sevgi fakirliği değil, sevgi enginliğidir; kâinatla sevişirseniz, kâinat cennet olup sizi kendine davet edecektir.
.
.
Maddenin pozitif yükü negatif yükünü çeker; aynı yüklerse birbirlerini iterler. OYSA ruhsal pozitif enerji, ruhsal negatif enerjiyi iter. Bir kalpte sevginin yanında şefkatin, özverinin yeri vardır; ama bunlarla birlikte nefretin, kıskançlığın yeri yoktur. RUHSAL OLARAK BENZEŞMEYENLER ya birbirlerinden uzaklaşırlar, ya da dönüşerek birbirlerini kopyalarlar.
.
.
Bilgi ve düşünce, imanın ilimle bilinme düzeyini; kanaat ve inanç şahit olma düzeyini; iman ve yüksek eminlik içselleştirme düzeyini ifade eder.

Bir iman durumu, doğrudan saldırılarla yok edilemez. O akıl, düşünce, mantık kabul etmez. O candır, o özdür. O her yerde, o şah damarınızda, o genetiğinizde Her hücrenizi mekan tutmuş bir olguya saldıramazsınız.

Öylesine derine girer ki onun farkına varmazsınız. Sınırları kendi sınırlarınızı öylesine kuşatır ki, onu tanımlayamazsınız. Otomatikleşmiştir, görünüşe göre kendiliğindendir. Sorgulanması gülünçtür. Derin bilinciniz üzerinden, ne yapılacaksa yapar. (Sf.28)

.
İnsan ruhu, evrensel imanların bir parçasıdır. Ruh, inanç kalıplarından yaratılmıştır. İnancınızı şiddetlendirerek ruhunuzun derin iman noktalarına ilerlersiniz.

İman, düşünceden yola çıkarak derinleşir. İman her an meyve veren bir ağaç, düşünce ise kök salmaya çalışan bir çekirdektir. Yenilginin veya zaferin tohumunu bir tek düşünceyle üretebilirsiniz.
.

.
İnanç üç farklı düzeyde olabilir: Bilgi düzeyi, şahit olma düzeyi, içselleştirme düzeyi. Ateşin yakıcılığını başkasından öğrenmek bilgi düzeyi; ateşin yanında, yananların dehşetini hissetmek şahit olma düzeyi; yanıp tutuşmak da içselleştirme düzeyidir. İman, inancın en şiddetli düzeyidir. (Sf.26)

İnancınız iman düzeyine vardığında kimse sizi durduramaz, tereddüde düşüremez. Yolunuzu bir duvar kesse bile üzerine yürürsünüz. Bütün gücünüzle emin olduğunuz yolda ilerlersiniz. Hedeflerimize ilişkin inançlarımızı şiddetlendirirsek, neler olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? (Sf.27)
.

Geleceğimizin manevi kapıları; sevgi, iyilik ve duayla açılırken; nazar, zulüm ve bedduayla kapanır.
Güneşle ilişkisi kopan Ay karanlık; Yaratıcıyla bağı kopan insan yokluktur
İnsan en çok ne yapıyorsa odur.
Hz. Ali’nin(ra) sözünü hatırlıyorum: insanlarla öyle iyi geçininiz ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.
Kaderin ajandasında geleceğinizle ilgili randevu ayarlanmasini istiyorsanız,istemekte acele edin..!
Yetenekleriniz ,sizinle yapılmış ilahi birer sözleşmedir.;
Sözleşmelerine sadakatlerini bozanların sözleşmeleri feshedilir.
Kendi duygularını yönetebilen,
Başkalarının duygularınıda yönetebilir.
Resme, inanılmaz derinlik ve farklılık katan ressamın ruhudur.
Yükseliyorsanız veya çöküyorsaniz,.
Arkada gizlenen gerekçeyi arayın.
Herkes niyetlerinin oluşturduğu dünyada yaşar ve niyetlerinin sonucunu üretir.
Şimdi değiştirdiğiniz bir inanç, sonsuza dek geleceğinizi değiştirmek üzere ruhunuzla birleşmiştir.
Sizinle ,yaratılmışlar dünyasında meydan okumanın formülünü paylaşıyorum;
Hiç birsey yokken iman vardı..
Kadın bedeni yokken kadın ruhu ,..
Erkek bedeni yokken erkek ruhu vardı.
Hastalık gelişmeden önce hastalık inancı gelişti.. Hiçbir komutan ,yenileceği endişesine kapılmadan önce yenilmemiştir.
İnsan ,evreni kuşatan ilahi iradeyi tanır da,hareketlerini onunla uyumlu yönlendirirse,
evren emrine girecektir.
Sizi kimse dinlemiyorsa,
Bildiğinizi kendinize anlatın..
Hayalleriniz boşa gitmiyor ;
Ruhunuzu dinleyin meleklerin dostluğu,..
Bilgilerinizi korumayı başarmaniza yetecektir.
Yıllar önce, Erzincan’da kazma kürekle araba yolu açan köylüler, karşılarına çıkan büyük bir taşı parçalayamazlar. Dinamit de bulamazlar. Nazarı kuvvetli bir köylüyü amaçlarını söylemeden olay yerine getirirler. Taşın büyüklüğünden hayretle etkilenen adamın nazarı, taşı çatlatır. Böylece taşı kolayca parçalar ve yolu açarlar.
Parolanız şudur: Tek geçmem gereken, dünkü benim.
İnsan en çok ne yapıyorsa odur.
Varlığına sevinmediğiniz şeyin yokluğuna üzülmeye hakkınız yoktur.
Peygamberimizden rivayet edilen hadislerde şöyle deniyor: Şu üç dua vardır ki, hiç şüphe yok karşılık bulur: Mazlumun duası, misafirin duası, babanın çocuklarına duası. Kafirde olsa mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onun Allah’a ulaşmasına engel olacak hiçbir perde yoktur. Çok günahkar da olsa, zulme uğrayan kimsenin duasına karşılık verilir.
Küçümsemeyin, kibirlenmeyin, şerefinizi başkasının övgüsüne bağlamayın.
İyi niyet saflık değildir; içtenliktir, dürüstlüktür, olduğu gibi görünmektir.
Asıl gülen son gülendir; asıl başarı, başarıyla biten başarıdır. Başarılı bir hayat intihar ile bitmişse, başarısız bitmiştir.
Yüz metreyi hedefleyen sporcu maraton koşamaz.
Plansızca yürürsünüz ve evleneceğiniz aday, ummadığınız noktada size görünür. Kiralamak için aradığınız ev, öylesine durduğunuz bir köşe başında dikkatinizi çeker. Hayatınızı değiştirecek olan fikir, gözlerinizin önünde beliren bir manzaranın çağrışımından doğar. Böyle destekler istiyorsanız, bir yandan çok çalışmalısınız, diğer yandan da kalbiniz inanç, ümit, güven ve tevekkülle dolu olmalıdır.
Şüpheli dua da, çaba da güçsüzdür.
Başarırsanız, zihinsel zekaya göre Ben yaptım! dersiniz; duygusal zekaya göre Dostlarımızla yaptık! dersiniz. Ruhsal zeka ise size, Allah istediğimizi onayladı ve yarattı. dedirtir.
Eğer yaptığınız hemen yıkılıyorsa, ürettiğiniz çabucak çürüyorsa, aksiliklerden kurtulamıyorsanız, ruhsal zekanıza göz atma zamanınız geçiyor demektir.
Hz. Ali’nin(ra) sözünü hatırlıyorum: insanlarla öyle iyi geçininiz ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.
Biz çoğu zaman,sonuca ulaşmak üzereyken vazgeçen, geriye dönen insanlarız.
Hz. Ali’nin(ra) sözünü hatırlıyorum: insanlarla öyle iyi geçininiz ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.
Hz. Ali’nin(ra) sözünü hatırlıyorum: insanlarla öyle iyi geçininiz ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.
Yıldırım Bayezit’in dediği gibi, yenileceğinden korkan daima yenilir.
Niyetli eylem köklü ağaç gibidir; çabanızla birlikte beslenir.
Size yönelen dua ve sevgi türünden enerji destekleri kaderden iyi bir rol almanıza vesile olacak.
Kimi vicdanlar taşlar gibi kupkuru, kimi vicdanlar kaynak suları gibi dupdurudur.
Heyecan doğadadır. Gece vakti yıldızları seyretmekte, seher vakti kuşların şarkısını dinlemekte, şehirlerde dolaşmakta, farklı kültürlerin arasında gezinmektedir. Heyecan, sürekli yenilenmeyi ve farklılaşmayı başaran hayatı kuşatır.
Heyecan; çocukların masum oyunlarında, eşlerin günahsız kaynaşmalarında saklıdır.
Bizi sürekli çalışmaya ve yeri ve göğü tefekkür ederek yaşamaya davet ediyor Yüce Yaradan. Dört mevsime yayılan bin bir ilahî geçişini izleyebilmemizi istiyor.
Yıldırım Bayezit’in dediği gibi, yenileceğinden korkan daima yenilir.
İnsana sunulan en kapsayıcı zekâ, ruhsal zekâdır.(SQ);sonra duygusal zekâ(EQ) ve ardından zihinsel zekâdır.(IQ)
Gözleriniz Güneş’in tebessümle doğuşunu izlemeyi özlesin. Âlemin doğuş tamtamlarıyla karşıladığı sabah ışığı geldiğinde sizi perdenin ardındaki yatağınızda ölü gibi uyuyor hâlde bulmasın. İlahî zikrin neşesiyle tebessüm eden doğaya somurtmayın. Yıldızların altında yürüme ve gökleri gözleme şerefi sadece dağların sakinlerine sunulmamıştır.
Biz gerçeği arayan inançlı insanlar hayatımızı çürüyerek bitiremeyeceğimizi biliyoruz.
En güçlü ruhanî enerji, imana dönüşmüş düşünce üzerinde yeşerir.
Şükür, başkasına sunduğumuz bir hediye değil, kendimize sunduğumuz bir onurdur. Şükürsüzlükler; problemlerin büyümesine, acıların artmasına neden olur.
☆ Kötülüklerin kanser gibi yayıldığı bu çağda iyiliklere inananların oyalanmaya hakkı yoktur.
Zararlı hormonların ve zehirli maddelerin biriktiği uyuşmuş vücutla coşkulu işler yapılmaz
Tembellikle heyecan yoktur. Üşenmek ilr coşku bir arada bulunamaz. Ya tembelliğin rahatlığında karamsar, ya da çalışmanın yoruculuğunda coşku yaşarsınız. Üçüncü bir alternatif yok.
Sevgili insan, dört duvar arasına kapatılmak için yaratılmadı.
Yaşama gerekçenizi geliştirirseniz, hayatınızı renklendirecek yeni işler keşfedersiniz..
Azîz Allah’a zulmü atfeden de yaradılışını çirkin gören de kalbine mutluluk kapısını kapatır.
Mantığınız sizi kendi ışığınızla sınırlar, inancınızsa sizi Yaradan’ın ışığıyla buluşturur.
Keskinleşmiş bir inanç otomatikleşmiş bir yetenek gibidir.
Sonsuzluğa daha fazla iyilik biriktirmeye çalışanlar ölümü unutmayanlardır.
İnsan Rabb’ine hakkıyla şükretmeyince hayatındaki nimetlerin bilincinde olamıyor. Ne büyük nimetlerle kuşatıldığını idrak edemeyince de şükrün sevincini yaşayamıyor. Böylece mutluluk kapasitesini heba ediyor.
Duygu, bir kişinin hayatına kişilik hayat sığdırabilir.
Ay sevenindir, Güneş ve dağlar onlara hayran kalanındır. kalbini kullanan, yağmurla bir sevgili gibi eğlenmekte hürdür.
Duygusuz insan taşlara, kötü duygulu insan akrebe, iyi duygulu insan da cıvıltılı kuşlara benzer. Yüreği güzel duygularla dopdolu insan, dünyanın en sevilesi insanıdır.
En unutulmaz hatıralar, en duygulu hatıralardır.
Cok içten bir insan olmak, eğer niyetler olumluysa âdeta nur gibi, melek gibi bir insan olmak demektir. Çok içten bir insanın manevi enerjisi hariçten hissedilebilir. Bedenini bir tür enerji, canlılık ya da saygınlık saçan bir kuşak sarmış gibidir.
Samimi niyet ölüm döşeğindeki insanın niyetidir. Batan bir gemiden yavrusunu kurtarmaya çalışan annenin gayretidir. Tabutundan dünyaya bakıp da affedilmesi için yalvaran yüreğin içine girdiği durumdur. Bir çocuğun akşam işten dönen babasını koşarak karşılamasındaki sevinçtir. Dedenin ve ninenin kendisine hizmet eden torununa dualar etmesidir. Derin bir acısını dindirdiğiniz bir muhtacın gözlerinde gördüğünüz duygudur.
Temiz kalp, benliğin kendisini kirletmesi korkusuyla temiz olduğunu dahi söylemekten sakınan kalptir.
Başa gelince en çekilmez ıstırabı bile göğüslüyoruz.
Bir işi başarabilen en az bir kişi varsa, o işi başaramamak evrensel bir gerçek olamaz.
Doğru hedefe yanlış yöntemlerle gidemezsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir