Emrah Gökçe kitaplarından Berceste Beyitler 2 kitap alıntıları sizlerle…
Berceste Beyitler 2 Kitap Alıntıları
Gafil olma akıbet yer yer seni
Laedri
Seni yer yer gezdiren,dolaştıran kismetindir .Gafil olma!Bir gün yer seni de yiyecek kabre gireceksin
Vâ’iz u nâsih ana ölüm yeter
| Süleymân Çelebi
Eğer bir kimse akıllı ve talihli biri ise, ona nasihat verici olarak ölüm kâfidir.
Her kişinin yalımın alçak eder gurbet gibi
Değme bir kimse göre gelmez refâhiyyet gibi
Nâleler güyâ derây-ı rıhlet-i râhat gibi
Dâr-ı dünyâ cây-ı firkat menzil-i mihnet gibi
Devleti bir âlet-i hengâme-i zahmet gibi
Sağlığın bünyâdı yok âyinede süret gibi
Matla’ı şâh-ı cihânın maşrık-ı hikmet gibi
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
| Taşlıcalı Yahyâ – Muhibbi
Hz. Yakup gibi hastalıkla imtihan edilip, ikaz edilirsin. Hastalık aynı gurbet gibi insanın itibarını düşürüverir. En güçlü kimseler dahi huzurlu bir gönüle benzer saadet bulamaz. Hastanın inleyişleri yola çıkan (dünyadan ahirete giden) rahat kafilesinin hiç durmadan ses çıkaran çanı gibidir. Dünya evi ayrılık ve sıkıntılar yurdu gibidir. Bu dünyada elde edilen makam mevki (bırakınız ferahlık vermeyi) sanki bir işkence aleti gibidir. Sağlığın aynada görülebilecek bir temeli, binasi yok. O da gelip geçici. Cihan padişahı olan Kanuni Sultân Süleyman’ın söze girişi hikmet güneşinin doğuşu gibidir. Halk arasında devlet kadar itibar edilen herhangi bir şey yoktur. Oysa sağlıkla alınıp verilen bir nefesten daha güzel bir devlet yoktur.
Hezârân ârzudan bir peşimân olduğum kaldı
| Şeyh Gâlib
Alışveriş yaptığımız bir pazara benzeyen dünyadan elde ettiğimiz kâr ve zarar şudur: Olmasını arzu ettiğimiz binlerce şeyden geriye sadece duyduğumuz pişmanlık kaldı.
Şemsin küsuf ile halel ermez ziyâsına
| Lâedri
Nasıl güneş tutulduğunda onun ışığına zarar gelmezse, aynı şekilde kâmil insanın değeri de geçip gidecek olan bazı aksaklıklarla düşmez.
Şeb-i târikin encâmı tulu’-i mihr-i enverdir
| Lâedri
Mihnet dikeninin zuhura gelmesi, ortaya çıkması, taze gül goncasının müjdecisidir. Karanlık gecenin sonunda çok parlak ve aydınlık olan güneşin doğuşu vardır.
Gaflet çekmiş altlarına kır atı
Güler oynar sanki geçmiş sırâtı
Fisk u fesâd ile devrâna bir bak
| Alvarlı Muhammed Lutfi
Şeytanlar sanki kurtuluş beratını insanların ellerine vermiş.
Gaflet insanların altlarına kır atı çekmiş gibi duruyor.
İnsanlar, sanki sırat köprüsünü geçmiş gibi gülüp oynuyor.
Fenalık, ahlâksızlık, bozukluk ile dönüp duran şu devrana bir bak.
Tâ be-hâni mer Huda-râ der-nihân
| Hz. Mevlânâ
Dert, Allah’ı gizli gizli anmanı sağladığı için, dünya mülkünden daha iyidir.
Eylemem terk-i hakikat sâye vü hülyâ için
| Fenni
Yalan dünya için doğruluktan asla vazgeçmem. Bir gölgelik elde edeyim ya da şu hayalim gerçekleşsin diye hakikati terk etmem.
Halk eder esbâbını bir lahzada ihsân eder
| Lâedri
Allah Teâlâ tecelli edince her bir iş kolaylaşır. O işin olması için gerekli olan bütün sebepleri yaratır ve bir anda kuluna ihsan eder.
Hakk’a lâyık işlemek yeğdir işi
Süleymân Çelebi
Bilemem hâlimiz neye varacak
Keçecizade İzzet Molla
Olmak ne müşkil âzâd elinden
Veysel Öksüz
Cismime ağyâr elinden gül dokunsa hâr olur
Fenni
Tâ ne-gerded gâlib u ber-to emir
| Hz. Mevlânâ
İhtiyaçtan fazlasına meyletme ki sana galebe etmesin, sana bey olmasın.
Câhil hemişe şâd olayım der elem çeker
| Lâedri
Akıllı kimse bu cihanda ne gam çeker ne de mutlu olur. Cahil ise her zaman mutlu olmayı ister; fakat elem çeker.
Dâden-i tigi be-dest-i râh-zen
| Hz. Mevlânâ
Mayası kötü olan kimseye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer.
Zîrâ kimine ağla demişler kimine gül
Bâkî
Giy ol tacı, emin ol her beladan
Lâedrî
Açar elbet kerem bâbın kapatdıkca kapatmaz ya
Benim Hakk’a münâcâtım değil bir rızk için hâşâ
Hudâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya
Âgâhî
Bu dünyadır gehî mâtem, gehî sûr
Bâkî
Urûc it âlem-i bâlâya bir bir mâsivâdan geç
Taşlıcalı Yahyâ
Şem’i yakmaz mı ol âteş kim yakar pervâneyi
Şeyhülislâm Yahyâ
Meğer yârin yazmasına saralar
Ercişli Emrah
Zulm çib’ved âb dâden hâr-râ
(Adalet nedir? Ağaçlara su vermek
Zulüm nedir? Dikeni sulamak)
Gam yemekden özge bu derdin devâsın bilmedim
Ahmed Paşa
Kimi oturup zevk ile dünyâyı yemekde
İnsanlardan kimisi dünyada bir şeyler elde etmek maksadiyla hareket ediyor.
Kimisi de dünyayı zevk ile yemekle meşgul.
Etme tahkir âdemi âdemde âlem gizlidir
Fennî
İstemem dunya seni hübânin al da tasa cal
Yâr ile külhân kenärı ravza-i Cennet bana
Bağ u bústânın sana sahrâni al da taşa çal
(Ey felek! Derdi olmayan insani al da taşa çal.
Ey dünya! Seni istemiyorum. Güzellerini al da taşa çal.
Yar ile beraber olduktan sonra külhan kenarı bile banaCennet bahçesi gibidir.
Ey dunya! Bağın, bostanın senin olsun.
Çölünü al da taşa çal.
Pervane gibi candan geçip kor ateş oldun.
Dertle doldun, gamla soldun, deli oldun.
Eğer aşk derdini sorarsan, bil ki asla dermanı yok.
Abesdir dür ümidin eylemek bahr-i musavverde
(Sakın sonradan görmüş makam veya servet sahibi insanlardan himmet, yardım bekleme.
Onlardan yardım beklemek denizin resminden
inci beklemek kadar abestir.)
Geçtim yine dün eski hazân bahçelerinden
Yahya Kemâl Beyatlı
Urûc et âlem-i balâya bir bir mâ-sivâdan geç
(Hakkin cemaline ulaşmayı kendin için gaye edin.
Gün gibi açık olan heva ve hevesten geç.
Yüce aleme doğru çık.
Seni Allah’tan uzaklaştıran ne varsa
onlardan bir bir vazgeç.
Evet, bizler, hakiki gündemi elinden alınmış ve başkalarının dayattığı bir gündemle hayatı, varlığı ve mânâyı sorgulamaya dahi imkân bulamamıs bir nesiliz.
kerkes gibi matlûbumuz
Bir bölük ankalarız
Kâf-ı kanaat bekleriz
Fuzûli
Maksadımız, akbaba gibi bir leşe benzeyen bu dünyaya talip olmak değildir.
Kaf dağinda oturan ve kanaati kendine şiar edinmiş
bir bölük anka kuşu gibiviz. Kanaatin Kaf dağını bekliyoruz.
Meğer pâyına düşmüş sâyesi de olmuş üftâde
| Peşteli Hisâli
Sevgilinin boyuna, endamına gönül vermiş olan bir ben varım zannederdim. Meğer sevgilinin gölgesi de onun ayağına düşmüş. O da ona âşıkmış.
Bu beş gün dünyede mihmân değil mi
Cihâna aşk ile uryân gelenler
Gidende hem yine uryân değil mi
| Hatâyi
Derviş, reis, sultan da olsan, bu beş günlük dünyada misafir değil misin? Bu dünyaya hiçbir varlığa sahip olmadan çıplak bir şekilde gelen insanlar, ahirete yine yanlarına hiçbir şey almadan çıplak bir şekilde gitmeyecekler mi?
Dünyayı sanma cevr ü sitemdir harâb eden
| Koca Râgıb Paşa
Ey Râgıb! Sakın dünyayı mahveden şeyin eziyet ve zulüm olduğunu zannetme. Dünyayı asıl mahveden şey, insanların karakterine sinmiş olan ikiyüzlülük ve dalkavukluk hastalığıdır.
Tâ her biriyle bir kez olaydım fedâ sana
| Fuzuli
Keşke gönlü kırılmış bana bin tane can nasip olsaydı da her biriyle ayrı ayrı sana feda olsaydım.
Cismime ağyâr elinden gül dokunsa hâr olur
| Fenni
Sevgilinin bizzat kendisi bana eliyle taş atsa, o benim için gül mesabesindedir. Düşmanların elinden bana gül bile dokunsa, o gül benim için diken gibi olur.
Hak’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş
| Niyâzi-i Mısri
Niyazi’nin sözünü işit. Herhangi bir nesne Hakk’ın yüzünü, tecellisini örtemez, engelleyemez. Çünkü Hak’tan daha âşikâr hiçbir şey yok. Hak, sadece gönül gözüyle bakıp idrak edemeyenler için gizlidir.
Allah sanki beni türlü türlü dertleri çekmem için yaratmış.
Sen kirpiklerin ucunda düşmek üzere duran gözyaşı gibisin.
Kendine gel!
Bâd-ı âh ile reh-i yâri yine pâk eyleriz
| Avnî [Fâtih Sultân Mehmed]
Gerçi, sevgilinin aşkı uğruna çektiğimiz acılardan dolayı zayıflarız ve vefa yolunda cismimizi toprak hâline getirerek yola seriliriz. Daha sonra ahımızın rüzgârı ile sevgilinin yolunu cismimizin toprağından temizler, pâk eyleriz.
Ber-neyâyed zi-koştegân âvâz
| Sa’dî-i Şîrâzî
Aşıklar, maşukun yolunda ölenlerdir. Ölülerden ses gelmez ki.
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için
| https://1000kitap.com/yazar/Mehmet-Akif-Ersoy
Ey insanlar! Şunu hakkıyla bilin ki Kurân-ı Kerim ne sadece mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için inmiştir.
Teni kim eylemez kurbân çeker renc
| Zerefşân
Kim nefsani arzulannı terk ederse bu dünyada bir hazine bulmuş gibi olur, eyvallah. Kim de maddî varlığı olan tenini Hakk’a kurban etmezse sıkıntı çeker.
Mürtefi’ yerdir anınçün rüzgâr eksik değil
| İkbâlî (2. Mustafa)
Sevgilinin zülfünün havası başımızdan hiç eksik olmaz. Bunda şaşılacak bir şey yok. Orası yüksek bir yer ve yükseklerde rüzgâr eksik olmaz.
Lisân ile doyurur âb u nâna yer kalmaz
| Nâbî
Devrimizdeki zengin insanların ihsanda bulunma, yardım etme anlayışı çok gariptir.
Konuştukları şeylerle, kullandıkları cümlelerle karnınızı doyururlar, yemeğe suya yer kalmaz.
Ez-harîsî hîç kes sultân ne-şod
| Hz. Mevlânâ
Kanaatten hiç kimse ölmemiş, hırsla da hiç kimse padişah olmamıştır.
Bir ân-ı gam-ı aşkı tebâh etmeğe değmez
| Keçecizâde İzzet Molla
Bu dünyada neşeyle geçirdiğimiz bütün günler bir araya gelse, aşkın gamıyla geçen bir ânı bile harap etmeye, yıkmaya değmez.
Nazar ağyâra kıldıkda gözü bakdırma oy gitsin
| Hakîkî
Bir gönül âşık olmadıktan sonra ne işe yarar ki? Onu bir köşeye koy gitsin.
Bakışını sevgilinin dışında herhangi bir şeye yönelttiğinde o gözün bakmasına müsaade etme. Onu oy gitsin.
Gönülden taşra bir yâr olduğun âşık hayal etmez
| Fuzuli
Gönül sevgilinin hayali ile avunur, sevgiliyle vuslata meyletmez. Çünkü bir âşık, sevgilinin kendi gönlünün dışında bir yerde olduğunu hayal bile etmez.
| Lâedrî
Aslı ağaç olmasına rağmen tabut insana dehşet verir, onu korkutur. Özü her ne kadar taş olsa da yakut insana zinet verir, onu süsler.
Halk câmi’de el üzre götürür pâbuşun
| Nâbî
Bu dünyada ezilen, hor ve hakir görülen gönlü kırık insanlar Hakk’ın kapısında aziz olurlar. Ne ilginçtir ki akşama kadar ayak altında ezilen pabuç, camide el üstünde taşınır.
Geçer ol evc-i istiğnâda pervâz etdiğin demler
| Lâedrî
Ey bir doğan kuşu gibi gönlümü alıp götüren sevgili! Tenezzül etmeyip nazlı davrandığın, âşığına hiç yüz vermediğin, zirvelerde uçtuğun zamanlar bir gün geçip gidecek. Elbette bir gün sen de ümit eline konacak, merhametli bir elde olmak isteyeceksin.
Derdine mihnetine gâyet yok
Bir çürük diş gibidir bence bu cân
Çıkmadan sâhibine râhat yok
| Ferid Kam
Elem, sıkıntı yurdu olan bu alçak dünyanın derdinin mihnetinin bir sonu yok. Bence bu can, bir çürük dişe benziyor. Çıkmadan sahibine rahat yok.
Billâh bu gam-hâne bir âh etmeğe değmez
| Keçecizâde İzzet Molla
Bu dünya bir insanın kara bahtı için sitem etmesine değmez. Gam, elem yurdu olan bu dünya billahi bir kez ah etmeye bile değmez.
Çerâğ-ı bezm-i nâ-dâna yanar pervânedir dünyâ
| Haşmet
Dünya, gönül ehli insanların ciğerini geceyi süsleyen bir mum gibi yakar. Dünya, cahillerin meclisinin ışığı olmak için yanıp duran pervaneye benzer. Cahillerin meclisini aydınlatabilmek için yanar, uğraşır durur.
Ki aşk bende garîb oldu hüsn sende garîb
| Necâtî Bey
Ey sevgili! Sana olan sevgimin kemâle ermesi ne güzel. GüzeIIiğin sende zirveye ulaşması ne güzel. Ancak ne kadar acı ki bu kadar güzelliğe rağmen aşk bende güzellik de sende garip kaldı.
Dur da bir müddet kulak ver nâIe-i hâmuşuna
| https://1000kitap.com/yazar/Mehmet-Akif-Ersoy
Sadece, kabristanın dehşet verici olan fizikî görüntüsüne bakma. Bir müddet dur da onların sessizce ağlayıp inlemelerine kulak ver.
Gâfil olma âkıbet yer yer seni
| Lâedrî
Seni yer yer gezdiren, dolaştıran kısmetindir. Gafil olma! Bir gün yer seni de yiyecek ve kabre gireceksin.
Bülbül hamuş havz tehî gülsitân harâb
| Keçecizâde İzzet Molla
Biz, âlemin öyle bir bahar mevsimine geldik ki [şaşırdık kaldık]. Bülbül susmuş, havuz boş, gülbahçesi harap bir vaziyette.
Avni küyun terkin etmez başına sultân olup
Avnî [Fâtih Sultân Mehmed]
Ey sevgili! Bu cihan mülkünün tacını, tahtını, saltanatını verseler bile Avnî senin mahallini terk edip de başına sultan olup gitmez.
Ve ger hâhî selâmet der-kenâr est
| Sa’dî-i Şîrâzî
Denizde sayısız faydalar, nimetler vardır; fakat eğer selâmet bulmak istiyorsan kenarda, sahilde durmalısın.
Gitdi cânım geldi cânân yerine
| Fu’âdî
Maddî varlığımı temsil eden cismim gitti yerine bir can geldi. Canımdan da vazgeçince yerine bir canan geldi.
Kamulardan ayrılıp varıp sinde yatdın tut
| Yunus Emre
Ey insan! Nihayetinde bir gün öleceksin. Ölüm vardır bilirsin. Henüz yaşıyorken kendini dünyadaki her şeyden ayrılıp kabire girmiş olarak hayal et.
Hây u huy-ı ehI-i dünyâ bitmeden dünyâ biter
| Lâedrî
İnsanların bitip tükenmek bilmeyen arzularının ipliği haşir eteğine bağlıdır. Öldükten sonra yeniden dirileceği gün gelene kadar insanların istekleri bir türlü bitmez. Dünya ehli insanların hay huyları, boş çabaları bitmeden bu dünya bitiverir.
Makâlim hasb-i hâlimdir hikâyet anlama cânâ
Garaz arz-ı muhabbetdir şikâyet anlama cânâ
| Kabûlî
Seyret çeh-i Ken’ân’ı ne devlet var içinde
| Şeyh Gâlib
Her zorluğun içinde elbette bir izzet, bir kolaylık vardır. Kenan ilinde kuyuya atılan Hz. Yusuf daha sonra oradan çıkarak Mısır’a aziz oldu.
Ahiret ahvâlini endîşe kıl
| Süleymân Çelebi
Ahirette başına gelecek şeyleri düşünerek hayırlı işler yapmayı ve ibadet etmeyi kendine meslek haline getir.
Her belâ bir cilvedir Hak’dan bil anı hurrem ol
| Nigâhî
Gönül levhasını çalışıp çabalayarak tertemiz bir hâle getir. Gerçek mânâda bir insan ol. Başına gelen her belâ Hakk’ın bir cilvesidir. Sen onun Hak’tan geldiğini bil ve mutlu ol.