İçeriğe geç

Sissoylu – Son İmparatorluk Kitap Alıntıları – Brandon Sanderson

Brandon Sanderson kitaplarından Sissoylu – Son İmparatorluk kitap alıntıları sizlerle…

Sissoylu – Son İmparatorluk Kitap Alıntıları

Bu dünyayı kinin­den ya da düşmanlığından değil de, sadece onun doğal dürtüsü bu olduğu için yok edecek.
İnanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir, diye düşünüyorum ben.
Eğer başarısızlığın ardından da ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki?
Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.
ihanetin bu kadar çok acıtmasının sebebi de bu; acı, hüsran, öfke ben onu yine de seviyordum. Hâlâ seviyorum..
Dolapların arkasında dolaplar, planların ötesinde planlar.
Her zaman bir sır daha vardı.
Güç sahibi olanlara itaat etmek için tek sebep, bir gün onların sahip olduğu şeyi ellerinden alabilmeyi öğrenmektir.
Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.
Doğru inanç iyi bir pelerin gibidir diye düşünüyorum ben. Eğer üstünüze iyi uyuyorsa, sizi sıcak tutar ve korur. Ancak tam oturmayanı boğucu olabilir.
“Sadece hayatın onlara verdikleriyle ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan insanlardı.
Bu da sadece bir diğer ihanet, diye düşündü rahatsız bir şekilde. Neden hâlâ beni bu kadar rahatsız ediyor? Herkes diğer herkese ihanet eder. Hayat böyle işte
“Miraç’tan önce Astalsi olarak bilinen bir insan topluluğu vardı. Onlar her kişinin sınırlı miktarda kötü şans ile doğmuş olduğunu iddia ederlerdi. Ve böylece ne zaman talihsiz bir olay olsa, kendilerini kutsanmış olarak düşünürlerdi çünkü ondan sonra hayatları sadece daha da iyiye gidebilirdi.”
inanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir, diye düşünüyorum ben. eğer başarısızlığın ardından da ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki?
Kim olsa sana ihanet eder, kim olsa.
Evet, çiçeği saklıyorum, dedi Kelsier. Neden olduğundan emin değilim. Ama sadece o sana ihanet etti diye birisini sevmeyi bırakır mısın? Ben sanmıyorum. İhanetin bu kadar acıtmasının sebebi de bu; acı, hüsran, öfke ben onu yine de seviyordum. Hala seviyorum.
İkilemi görüyor musun? diye sordu Ham.
Ben bir salak görüyorum, diye mırıldandı Breeze.
İnsanoğlunun devletlerinin barış ve işbirliğinin değerini görmek için bu kadar korkunç bir tehlikeye ihtiyaç duymuş olmamalarını dilerdim.
“Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.”
Senin tam olarak ne yapacak olduğunu bilen bir düşmandan kaçamazdın.
Eğer insanlar bu sözleri okurlarsa, bilsinler ki güç ağır bir yük. Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulasınlar.
İnsanlar bizi sevmez yavrum, birilerinin onların duygularıyla oynayabilecek olması, onlara bazı şeyleri ‘mistik’ bir şekilde yaptırabilecek olması fikri onları rahatsız ediyor. Onların farkında olmadıkları ve senin ise farkında olmak zorunda olduğun şey, başkalarını manipüle etmenin bütün insanların yaptığı bir şey olduğu. Dahası, manipülasyon sosyal etkileşimlerimizin çekirdeğini oluşturur
Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.
Yeni tatlar da yeni fikiler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir
Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.
Her şey çok yanlış gidiyordu.
İnanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir, diye düşünüyorum ben. Eğer başarısızlığın ardından da ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki?
Doğru inanç iyi bir pelerin gibidir, diye düşünüyorum ben. Eğer üstünüze iyi uyuyorsa, sizi sıcak tutar ve korur. Ancak tam oturmayanı boğucu olabilir.
Kim olsa sana ihanet eder, kim olsa.
Ben unutulmak istiyorum. Bilinmezlik. Evet, o iyi olurdu.
İnanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir,diye düşünüyorum ben. Eğer başarısızlığın ardından ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki ?
Bu dinlere insanların üstünde böylesine güç veren şey neydi
Bu herhangi tek bir şey değildi , diye düşünüyorum ben. dedi Sazed
Bazıları dürüst inançları sayesinde güçlüydü başkaları vaat ettikleri umut yüzünden.Diğerleri ise zorlayıcıydı.
Ne kadar da huzurlu görünüyorlar.Ama sadece birkaç gün önce ,bu insanların pek çoğu durup kadınlar ve çocukların kafaları kesilirken rahat rahat izlediler
Ben senin ne kadar uğraşırsan uğraş,öldürmeyi asla başaramadığın şeyin. Ben umudum.
Bazen Vin kendisinin de kül, rüzgar ya da sisin kendisi gibi olduğunu hayal ederdi. Düşünceleri olmayan bir şey; sadece var olmayı başarabilen, düşünmeksizin ,umursamaksızın ya da acı çekmeksizin.
Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakamıyorsun, dedi Kelsier
Eğer yapabilseydin her şey kesinlikle daha kolay olurdu.
En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenlerdir
Eğer insanlar bu sözleri okursa, bilsinler ki güç ağır bir yük. Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.
Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım. Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım.
“Sen geri geldin. Daha önce hiç kimse geri gelmemişti.”
“ sanırım hepsi bu kadar. Eğlenceli bir işti, değil mi? Beni hatırladınız zaman, lütfen bunu hatırlayın. Gülümsemeyi hatırlayın. ”
“Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakmıyorsun,” dedi Kelsier. “Eğer yapabilseydin her şeyi kesinlikle daha kolay olurdu.”
Onlara göre, kötü bir hayat sadece gelecekteki şansın bir işaretiydi.
Ona güvenmeni isteyen adam en çok korkman gereken adamdır.
Güç sahibi olanlara itaat etmek için tek sebep, bir gün onların sahip olduğu şeyi ellerinden alabilmeyi öğrenmektir.
“Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaslanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.”
Vin Şans’ını Laird üzerinde kullandı. Karasız bir şekilde uzandı, ne yaptığından ya da neden yapabiliyor olduğundan bile aslında emin değildi. Ancak dokunuşu içgüdüseldi, yılların incelikli pratiğiyle eğitilmişti. Kendisinin yapabildiği şeyi başka insanların da yapamadığını on yaşına gelmeden önce fark etmemişti. Laird’in duygularına bastırarak onları köreltti. Laird daha az şüpheci, daha az korkar bir hale geldi. Uysallaştı. Endişeleri eriyip gitti ve Vin gözlerine sakin bir kontrol hissinin yerleşmeye başlamış olduğunu görebiliyordu.
Sislere çıkmaya cüret eden adamlar ruhlarını kaybeder
sıradan bir adam olacağım.Önemsiz bir adam.Kulağa hoş geliyor,hatta ılık bir güneş ve rüzgarsız bir gökyüzünden bile daha cazip.
Parmaklarım titriyor.Soğuk yüzünden değil.
Yaşamaya değer gördüğü bir şeyler var mıydı?Olması gerekirdi.Hayat gerçekten de göründüğü kadar hazin olamazdı.Ancak öyle olmalıydı çünkü başka hiçbir şey yoktu.
Vin nefretin ya da isyanın gözlerinden belli olmasına izin vermedi.Sadece yere bakarak Camon’a görmeyi bekliyor olduğu şeyi gösterdi.Güçlü olmanın başka yolları da vardı.
Ve acımasızlık da tüm duyguların içinde en pratik olanıydı.
Yalnız başınaysan,kimse sana ihanet edemez.
Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.
Yalnız başınaysan kimse sana ihanet edemez.
“Ve Vin yalnızlığı severdi. Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.”
“Akıllı bir adam en sert darbesini en sonunda, rakibi en zayıf haline gelmişken vurur.”
Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakamıyorsun, dedi Kelsier.
Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor gelir.
Her zaman bir sır vardır.
Ben kendimi prensip sahibi bir adam olarak kabul ediyorum.Ama hangi adam etmez ki?Caniler bile,fark ettim ki,davranışlarını bir şekilde ahlaki olarak kabul ediyor.
kemikleri ağrıyor,sırtı şikayet ediyor,kasları da tükenmiş olarak kalkmaya değip değmeyeceğine karar vermeye çalışıyordu.Her gün,neredeyse vazgeçiyordu.Her gün,birazcık daha zor oluyordu.
Gerek yok dedi yaşlı adam. Lordlarin yemeklerini son denediğim zaman 3 gün boyunca midem ağırmıştı. Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hâle gelir.
“Eh, güven de zaten böyle bir şey, değil mi? Bir tür bilinçli kendini kandırma?”
“Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.”
“Gitme,” diye fısıldadı. “Beni sen de terk etme.”
“Bizim hayata devam etmemiz gerek.”
“Skaalar için hayat o kadar ümitsizdi ki beklenen yenilgilerle kendilerini avutacak kadar düşmüşlerdi.”
“Ne zaman pes edeceğini bil.”
“Onlar sana inanıyordu,” dedi Mennis sessizce. “ Başarısız olamayacaklarını düşündüler.”
“Bunun zor olacağını biliyordun, dedi kendi kendisine. Kendi sırtına aldığın yükün farkındaydın.”
“Bazen keşke bu kadar lanet bir realist olmasaydım diyorum.”
“Bu acımasız gibi görünüyordu. Ama hayat da öyle işte. Acımasız.”
“Keşke sana her şeyi anlatmam mümkün olsaydı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir