Özgün Ozan Karadağ kitaplarından Derdin Ne Kadar Büyükse Tanrı’ya O Kadar Yakınsındır kitap alıntıları sizlerle…
Derdin Ne Kadar Büyükse Tanrı’ya O Kadar Yakınsındır Kitap Alıntıları
Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır.
Edebiyat da çok iyi bir şey Varenka çok iyi bir şey; bunu onlarda geçen üçüncü günümde anladım. Derin bir şey! İnsanların kalplerini güçlendiren, eğiten bir şey ve onların elindeki kitapta da bu konuda birçok şey yazılmış. Çok güzel yazılmış. Edebiyat bir tablo, yani bir tür tablo ve ayna; ifade tutkusu, ince bir eleştiri, edebe yönelik bir eğitim ve bir belge.
Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalakalacağız
Hedefe her varışta bir huzursuzluk duyulur.
İnsan hedefe doğru ilerlemeyi sever, ona ulaşmayı değil
İnsan hedefe doğru ilerlemeyi sever, ona ulaşmayı değil
Gösterişin, torpilin, kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda; bir bakışın, bir duruşun, bir hayatın sadeliğine inanıyorum.
Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar o kadar parlaktır.
Derdin ne kadar büyükse Tanrı’ya o kadar yakınsındır.
Derdin ne kadar büyükse Tanrı’ya o kadar yakınsındır.
Merhametinizle ezin onu! Nasıl sarsıldığını göreceksiniz.
Mesele duvarlar değil, hatıralar, geçmişe ait hatıralar içimi sıkıyor Hem de işin tuhafı, bunlar daha çok tatlı hatıralar olduğu halde üzülüyordum. O zamanlar fena gözüken, insanı kızdıran olaylar bile hatıra olunca bütün kötülüğünü kaybediyor, hayalde cazibe kazanıyor.
Düşün; her şey üstüne üstüne geliyorsa eğer, belki de sen ters gidiyorsundur.
Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil, o kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.
Şimdi neden hiçbir iş yapmıyorsun?
– Yapıyorum.
– Ne yapıyorsun?
– İş yapıyorum.
– Ne işi yapıyorsun?
Delikanlı bir süre düşündükten sonra ciddi bir sesle:
– Düşünüyorum.
– Yapıyorum.
– Ne yapıyorsun?
– İş yapıyorum.
– Ne işi yapıyorsun?
Delikanlı bir süre düşündükten sonra ciddi bir sesle:
– Düşünüyorum.
Önce biraz ağladılar ama alıştılar aşağılık insanoğlu her şeye alışır!
Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, size kendinizle övünme hakkını da vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorunda değil midir?
Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkanlarınızı zorlayacaksınız.
İnsan gariptir.. Sadece dertlerini düşünmeyi sever, sevinçlerini hiç düşünmez.
Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalakalacağız.
Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an kırılıyorsun.
Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
İnsan, özgürlüğü uğrunda neyini vermez ki? Boğazına ip geçirilmiş hangi milyoner, bir soluk hava için milyonlarını harcamaz
İnsanlar kendileri mutsuz olmadıkça başkalarının mutsuzluğunu anlayamazlar..
Dertler saraylara bile yerleşir, kimse kaçamaz ondan
İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur
İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur.
Kederi sevinç izler, hayatın kuralıdır bu.
Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun.
Herkes gibi olmayın, tek başına kalmak pahasına bile olsa başkalarından ayrılın.
Yüzünüz kızarıyor; bu, tertemiz bir kalbiniz olduğunu gösteriyor..
İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.
Dertler saraylara bile yerleşir, kimse kaçamaz ondan.
Sevgi her zaman karşılık görür, kin de
Önce biraz ağladılar ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!
Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkânlarınızı zorlayacaksınız.
Edebiyat çok iyi bir şeymiş Varenka. Bunu evvelsi gün onların aralarındayken öğrendim. Derin ve öğretici! İnsanın kalbine güç veriyor. Okudukları kitapta buna dair başka fikirler de vardı. Edebiyat bir resme, daha doğrusu hem resme hem aynaya benziyor. İhtiraslar, ifade, çok ince tenkit, faydalı dersler ve vesikalar
Şimdi neyim ben? Bir sıfır. Peki, yarın ne olabilirim? Yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! Tümüyle mahvolup gitmeden önce, içimdeki insanı bulabilirim.
– Ayakkabı yapmayı denedim. Ama sadece bir çift yapabildim.
– Alan oldu mu?
– Oldu. Tanrı’dan korkmayan, anasını babasını saymayan birini Tanrı, benim elimle cezalandırdı. Ayakkabıları o satın aldı.
– Alan oldu mu?
– Oldu. Tanrı’dan korkmayan, anasını babasını saymayan birini Tanrı, benim elimle cezalandırdı. Ayakkabıları o satın aldı.
Öldüğümde beni sakın Volkow mezarlığında Edebiyatçılar Bölümüne defnetmeyin. Hayatımda yeterince çektiğim düşmanlarımın arasında yatmak istemiyorum.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasında uçurumdur.
Hedefe her varışta bir huzursuzluk duyulur.İnsan hedefe doğru ilerlemeyi sever, ona ulaşmayı değil
Gösterişin, torpilin, kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda; bir bakışın, bir duruşun, bir hayatın sadeliğine inanıyorum.
Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar o kadar parlaktır.Derdin ne kadar büyükse Tanrı’ya o kadar yakınsındır.
Bir güneş oldun mu herkes seni görür.
Ne gari değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
Insan yaşamının ikinci yarısının, tümüyle ilk yarıda edinilen alışkanlıklardan ibaret olduğu demek ki doğruymuş.
Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya istediklerinizi azaltacaksınız ya da imkanlarınızı zorlayacaksınız.
Nefrete sevgiden fazla güvenirim. Çünkü nefretin sahtesi olmaz!
Sana vakit ayırmayan, seni düşünmeyen, anlamak istemeyen insanlarla yön değil, yol vermelisin.
Paranın en bayağı, en iğrenç yanı; insanı yetenekli bile gösterebilmesidir. Dünya batana kadar da bu böyle devam edecektir.
Ya ben? Ben, hem acı çekiyor hem yaşamıyorum. Denklemin bilinmeyeni benim. Her şeyin başını sonunu kaybedip sonunda adını bile yitiren bir hayaletim
Bütün aklı kıt kimseler gibi kendini olağanüstü zeki sanıyordu.
“Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”
Ben, vicdanın ikinci bir kanun koyucu olduğuna inanıyorum.Bizim yakalayamadıklarımızı o kaçırmaz.
İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.
Merhametinizle ezin onu! Nasıl sarıldığını göreceksiniz.
İnsan gariptir sadece dertlerini düşünmeyi sever ,sevinçlerini hiç düşünmez.
Düşün her şey üstüne geliyorsa belki de sen ters gidiyorsundur.
Her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla gerçek bir hastalık
Bu devir , sıradan insanların en parlak zamanı ; duygusuzluğun ,bilgisizliğin ,tembelliğin , yeteneksizliğin ve ayrıca hazıra konmak isteyen kuşağın devridir.
Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalıktır
Akrabalar arasındaki sevgi matah değildir.Hak edilmemiştir çünkü.Sevgiyi hak etmek gerekir.
Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar o kadar parlaktır. Derdin ne kadar büyükse Tanrı’ya o kadar yakınsındır.
Dar kafalılar daha mutludurlar. Dar kafalı olan sıradan bir insan, kendisini çok önemli ve ayrıca sıra dışı bir insan zanneder.
İnsan gariptir Sadece dertlerini düşünmeyi sever, sevinçlerini hiç düşünmez. Gerektiği gibi düşünseydi her ikisinde de kendine düşen bir pay olduğunu görürdü.
Bana en çok acı veren manzara,küçük kız çocuğunun tabuta yaslanmış mahzun ve düşünceli haliydi.Çocukların hüzünlü bakışlarını hiç sevmem Verenka, insanın yüreğini sızlatır.
Sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil, o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.
Bir insanın ilk çocukluk yıllarından itibaren baba evinde sahip olduğu anılardan daha değerli hiçbir şeyi yoktur.
Sevgi her zaman karşılık görür, kin de
Hayatta hep mutlu olursam hayalini kuracak neyim kalır?
Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkânlarınızı zorlayacaksınız.
İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir.
Düşün! Her şey üstüne üstüne geliyorsa belkide sen ters gidiyorsundur.
Sevgi her zaman karşılık görür, kin de
Gösterişin,torpilin,kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda; bir bakışın, bir duruşun, bir hayatın sadeliğine inanıyorum.
Nefrete sevgiden fazla güvenirim. Çünkü nefretin sahtesi olmaz!