Ataol Behramoğlu kitaplarından Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar kitap alıntıları sizlerle…
Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar Kitap Alıntıları
Ataol Behramoğlu kitaplarından Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar kitap alıntıları sizlerle
Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar Kitap Alıntıları
Bir kız sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda
bir pencereden göründüğü kadar
bir pencere kadar dünya
bir kartpostal gibi geçtiğimiz dünya..
Hangi akla hizmet eder
Gecenin bir kesiminde insan
İçinde beyaz bir kalabalık
Ve aşk zaten gürültüdür
Cebinde Sartre’dan bir roman
Sağına soluna bakmadan
Belki de cennete gidiyor
Biraz umutsuzum, biraz yorgun işte
En çok gözlerimi seviyorum
türkçe şarkılar söyleyerek
içimde ince bir hüzün
kendi kendime yeterek
bu denli kötü olunamaz diye düşünüyorum.
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
İnsanlar ölüyorlar,
Gepgenç.. sımsıcak..
Ölüyorlar,
Sanki ölmüyorlarmış gibi..
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini.
Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor,
Toprak ananın kalbi.
Şöyle yanı başıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan
1960
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.”
Acılarla dolu bu dünyaya.”
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak.”
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.”
Çocuğum uzat ellerini.”
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın.”
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Olduklarını sananlar
Topluca, ortadan
Kaldırıldılar
Böylece yeniden hazırlanıyorum bir çoşkuya, yeniden sokaklara fırlamaya
Kendimi atmak bir uçurumdan balıklama
Büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm filmlerden mi ne
Bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya
Anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla
Bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o yollar geliyor aklıma
Bulutlara yazılır geçer
Yüzüm nedir ki
Akar suya çizilir geçer
Ömür nedir ki
Kurulur bozulur geçer
Sevda nedir ki
Dokunursun süzülür geçer
Şiir nedir ki
Sezilir geçer
İnsan nedir ki
Bir şeylere sevinir üzülür geçer.
Senin de canın acıyorsa
Sözcüklerin doyumsuz uğultusunda
Ölüm gele de bilir gelmeye de
Ama hazırım o sonsuz arınmaya
En dorukta ya da en dipte
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! Nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin..
Sana son kez dokunduğunda
Artık
Senin
Olmayacağını bilmek;
Artık
Olmayacağımız.
Çünkü
Çıkış yok buradan.
Kara gece gibi akıyordu ırmak
Dibinde uçurumun kıvrılarak
Ona bir tepeden bakıyordum
Ruhum onunla birlikte akarak
Göğsü kabarıyor alçalıyordu
Soğuk ayla aydınlanarak
Nasıl da kendiyle doluydu sadece
Nasıl da pervasız, çıplak
Şarkısı evrenin elemli şarkısıydı
Özgürlüğe özlemli ve tutsak
Gece ırmağı kardeşi ruhumun
Akıyordu sınırlarına çarparak
Uykusuz
Aç
Susuz
Öylece
Durabilirim
Açımı duyurabilmek için
Sevgisiz
Anısız
Kaskatı olabilirim
Ve durup dört yol ağzında
Durdurup gelip geçenleri
Kendi halinde
Yaşayıp gidenleri
Tutup yakalarından
Haykırabilirim
Nefesim
Bitene dek
Bütün gücümle
Haykırabilirim
Bütün dünyaya.
Ve bir yurdu yoktur şiirin
İnsan sadece ve ancak kendisidir
Sonuçta kendimi seçiyorum
Gurbeti daha da çoğaltmak için
Cebimde taslak halinde bir intiharla
“Kanayan yaram benim”
Ama yoktu koklayacak kimse
Toprağa düşen”
Bir karış toprağın
Var mıydı yaşarken?
Onlara bir şiir adamam gerek
İnekler, yayılmış yatarlar çayırlarda
İnekler, sonsuzca otlayıp düşünerek
Ve kara gözlü oğullarımız
Gençliklerini tadamadan daha
Güneşe doyasıya bakamadan
Demir parmaklıklar arkasına kapatılan
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin..
Yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla
Yürüyeceğiz çoğala çoğala
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Duyduğum sevgiden
Boğulurcasına
Kalbimi
Çatlatırcasına
Yutarak
Bütün aşkları
Yaşayarak
Ve çağdaş ve sarsak,
Kalbimi
Avutamaz
Hiçbir şey
Ne yağmur
Ne şiirler
Yayılan kalbim
Ve gözyaşlarım
Ve her şeye
Yetişme duygusu..
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.
Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına..
Söz etmenin sırası
Hakkı hayatın
Santim santim
Yaşanarak verilir
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
bir pencere kadar dünya
bir kartpostal gibi geçtiğimiz dünya
kalbim.
kör bir çocuk gibi düşe kalka.
Uzanıp karanlığa baktılar..
Yeniden bir kahır sevgilere
Söylenmemiş şiirler dudaklarımdan
Savruluyor susuk gecelere
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi
İçinde ilk aşkımı yaşadığım küçük şehir..
Yalnızlık
Ve hüzün tiryakisi.
Bir yanım
Gemi azıya almaya hazır
Bir hayat çılgını.
Yeni şiirler tasarlıyorum.
Nasıl da pervasız, çıplak
Ama artık gitmek geliyor içimden
Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden
Dönüşü olmayan yerlere.
Kalın tel örgüler iki sıra..
Kopuk dizeler, kırık dökük sözler kaldı..
Eserim başkaların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden
Kendi ölümümü biri ölünce düşündüm..
Ömrümü etkileyecek kararları.
Fakat hiçbir şey kurutamayacak
Çorak topraklarda yeşerttiğim aşkı
Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi
Hırçın ve ele geçmezce atılgan
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi
Ve karışık bir dua
Boğulmuş anılar
Seni getiremez bana..
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, büyün evrene karışırcasına..
Ölüm kadar ölümsüz
Yaşıyor içimde gülen çocuk
Ellerimi saçlarında gezdirince düşündüm
Bu denli kötü olunamaz diye düşünüyorum