Tami Hoag kitaplarından Soğuk Kalp kitap alıntıları sizlerle…
Soğuk Kalp Kitap Alıntıları
Tami Hoag kitaplarından Soğuk Kalp kitap alıntıları sizlerle
Soğuk Kalp Kitap Alıntıları
Bizi olduğumuz kişi yapan dünya … Dünya bizi daha iyi veya daha kötü biri haline getiriyor.
Hiçbir şeyin iç yüzünü doğru düzgün bilmeden çok zeki olduğumuzu düşünmemiz ne kadar gülünç
Kötülük, zamanın başlangıcından sona ereceği ana kadar hep var olacaktı…
Artık üzerimde hakimiyet kuramayacaksın, dedi. Buna izin vermeyeceğim.
Sanırım gerçek eninde sonunda ortaya çıkıyor, dedi Dana. Tıpkı bir kıymık gibi. Çıkarırken, battığından daha fazla canını yakıyor insanın.
Gecenin karanlığında şarkı söyleyen karatavuk Bu kırık kanatları al ve uçmayı öğren
Nefes aldığımız sürece umut vardır.
Gerçekten insanların kafalarında soru işareti yaratmak için yaşıyorum. Artık bu dünyada yapacağım pek fazla şey kalmadı.
Eğer hayatında ufacık da olsa bir başarıya ulaşma ihtiyacı duyuyorsa, işte o an içinde bulunduğu andı.
O insanları değil, insanlar onu yarı yolda bırakmışlardı.
Çünkü evladını kaybetmenin acısını dindirebilecek hiçbir şey yoktur.
İnsanların köşeye sıkışana kadar ne kadar güçlü olabileceklerini tahmin edemezdiniz.
İnsanlar mantık çerçevesine oturtulmayacak şeyleri bile anlamlandırmak isterler. Sen de, ben de çok iyi biliyoruz ki her şeyin her zaman bir yanıtı olması gerekiyor.
Fakat şunu biliyorum ki bir varış noktası belirlemezsen, hiçbir zaman hiçbir yere varamazsın.
Bir insana sorulabilecek gelmiş geçmiş en aptalca soruydu: Hayatının mahvolması konusunda ne hissediyordu? Tecavüze uğramak ve işkence görmek konusunda ne hissetiriyordu?
Hayatının değişmesini istiyordu. Onu değiştirmek istiyordu. Dünyayı alabildiğince yumruklayıp milyonlarca parçaya ayırmak istiyordu.
Birinin bana sürekli aynı soruyu sormasına tahammül etmek zorunda olsam, rahatsız olurdum.
Hayatımı değiştirmem gerek. Artık olup biten tüm bu kötü olaylara katlanamıyorum.
“Bizi olduğumuz kişi yapan dünya,” dedi adam. “Dünya bizi daha iyi biri veya daha kötü biri haline getiriyor.”
“Hayır,” dedi Dana. “Dünya beni bir kurban yapmayı seçti. Ben dünyanın beni dönüştürdüğü kişi olmayacağım. Başıma gelenleri kabullenip oturmayacağım. Ben kendi tercih ettiğim kişi olacağım. Sen bude öyle. Hayat bizi kırmayı deneyebilir. Ancak bunu kabullenip kırık kalmak zorunda değiliz. Ayrıca birbirimize yardım ediyorsak, bunu hayırsever olduğumuz için yapmıyoruz. Bu insanlık. Bu dostluk.”
“Hayır,” dedi Dana. “Dünya beni bir kurban yapmayı seçti. Ben dünyanın beni dönüştürdüğü kişi olmayacağım. Başıma gelenleri kabullenip oturmayacağım. Ben kendi tercih ettiğim kişi olacağım. Sen bude öyle. Hayat bizi kırmayı deneyebilir. Ancak bunu kabullenip kırık kalmak zorunda değiliz. Ayrıca birbirimize yardım ediyorsak, bunu hayırsever olduğumuz için yapmıyoruz. Bu insanlık. Bu dostluk.”
Hiçbir şeyin iç yüzünü doğru düzgün bilmeden çok zeki olduğumuzu düşünmemiz ne kadar gülünç.
Hayat bizi kırmayı deneyebilir. Ancak bunu kabullenip kırık kalmak zorunda değiliz.
Hepimiz değişiyoruz. Yalnızca nedenleri farklı; hepsi bu. Bazı insanlar istedikleri için değişirler, bazıları ise mecbur kaldıkları için. Bazen bu bir seçimdir, bazen de değildir.
Bu dünyada uygun koşullar altında cinayetle suçlanmayacak insan yoktur.
Annesi olmayanların bu evsiz yurtsuzların şu dünyada çalabilecekleri bir kapı yoktu.
İnsanların ne oldukları alınlarında yazmıyordu.
Çünkü evladını kaybetmenin acısını dindirebilecek hiçbir şey yoktur. Kimsenin durumu kabullenebilir hale getirmek veya yaşanan acıyı azaltmak için söyleyebileceği ya da yapabileceği bir şey yoktur. Hiçbir şey. İnsanlar seni avutmaya ya da olan bitene ilahi açıklamalar getirmeye çalışır ve beceremezler.
ancak iyi saldırı yoktur. Dışarıdan nasıl görünürse görünsün, mağdur için her türlüsü kötüdür.
Fakat şunu biliyorum ki bir varış noktası belirlemezsen, hiçbir zaman hiçbir yere varamazsın.
İhanete uğramış ve reddedilmiş olma hissi, hiçbir zaman iyileşmeyen derin bir yara gibiydi.
Kötülük, zamanın başlangıcından sona ereceği ana kadar hep var olacaktı
Tanıdıkları birini suçlamak, kötülüğün umulmadık bir anda tıpkı bir yılan gibi sokup sonra ortadan kaybolabileceğini düşünmekten daha kolaydı.
Olabildiğince mutlulardı ve hayatın her ikisi için de sakladığı kötülüklerden habersizlerdi.
İnsanlar hayatta kalma hikayelerinden etkilenirler.
Gerçekçi olmayan beklentilere girmek gibi bir hata yapmayın.
Kırklı yaşlarındaki adamlar, bir sabah cinsel sadist olarak uyanıp kadınları öldürmeye başlamazlardı. Bu tür davranışların tohumları önceden ekilir, yıllar boyunca da sulanıp filizlenmesi sağlanırdı.
Sevdiğiniz kişi artık farklı biri olacak ve bu, kabul etmesi en güç durum.
Ben de bir babayım. İki kızım var.Çocuklarının acı çektiğini düşünmenin bir ebeveynin yüreğini nasıl dağladığını biliyorum.
İnsanlar acı çekerken çığlık atarlar.
Yaşama ateşi, içine bir kor gibi düşmüştü, o ateşin savaşmadan sönüp gitmesine izin vermeyecekti.
Nefes aldığımız sürece umut vardır.
insan önce kendini sevmeli, yoksa başkalarına sevgi gösterse neye yarar kendine soğuk olduktan sonra
Hayat, ona duygularını göstermemeyi öğretmişti, çünkü aksi takdirde değer verdiği şeylerin elinden gitmesi riskiyle karşı karşıya kalabileceğini öğrenmişti.
Bizi olduğumuz kişi yapan dünya, dedi adam. Dünya bizi daha iyi veya daha kötü biri haline getiriyor.
Hiçbir şeyin iç yüzünü doğru düzgün bilmeden çok zeki olduğumuzu düşünmemiz ne kadar gülünç,
Senin için hangisi daha zor? diye sordu. Benim iyi bir insan olabileceğime inanmak mı yoksa kendinin iyi davranılmayı hak edecek biri olduğuna inanmamak mı?
Bedava gelen şeyde kusur aranmaz.
Hayır! Hiçbir zaman iyi olmayacağım. Benim yaşadıklarımı hiçbir zaman yaşamamış olan insanların olduğu gibi iyi olmayacağım. Ayrıntıları hatırlayayım ya da hatırlamayayım, yaşamış olduklarım da artık benim bir parçam. Beni değiştirdi. Ancak hayattayım. Ben kazandım. Diğer alternatiften iyidir.
Pek çok cinayet, kurbanı tanıyan kişiler tarafından işlenirdi – bir eş, sevgili, erkek kardeş veya arkadaş. Olaydan sonra kimsenin tehlikenin yaklaştığını öngöremediği ortaya çıkardı. Çünkü kimse tanıdığı biri tarafından öldürüleceğini aklına bile getirmezdi, ancak bu tarz olaylar her gün, her yerde olurdu.
İkisinin bir kahve dükkanının yanında gülerek sohbet ettiklerini gösteren bir video kaydı vardı.
Hiçbir kadın kendisini öldürebileceğini düşündüğü bir adamla isteyerek sohbet etmezdi.
Hiçbir kadın kendisini öldürebileceğini düşündüğü bir adamla isteyerek sohbet etmezdi.
Artık üzerinmde hakimiyet kuramayacaksın, dedi. Buna izin vermeyeceğim.
John’un elini her tuttuğunda, ona her gülümsediğinde ve onu her öptüğünde John bunun gerçek olmayacak kadar güzel olduğunu düşünmüştü. Gerçek olmayacak kadar güzel Ve Casey de öyleydi
Aradan geçen yıllarda büyümüş, bir erkek çocuğuyken bir adam olmuştu. Savaşlarla sınanmış, iki savaştan sağ çıkmıştı. Ancak artık çok yorgundu, bedeni ve beyni o kadar hırpalanmış durumdaydı ki aynı şeylerle tekrar karşı karşıya gelecek olma düşüncesi ağlamak istemesine neden oluyordu.
çalışan kadınlar geceleri o park yerinden geçerken dikkatli olmalısınız. Orada sizi pusuya yatmış bekleyen biri olup olmadığını asla bilemezsiniz. Dünya tehlikeli bir yer.
Dünya onsuz çok daha iyi bir yer olurdu.
Çünkü insanlar düşünmek istediklerini düşünürler ve pek çoğu da kötü şeyler düşünmek ister.
Uygun koşulları mevcut olduğu sürece, herkes her şeyi yapabilirdi. Bunun için insana gereken şey ona mantıklı gelen bir neden, kendisine yöneltilen bir tehdide son verme ihtiyacı veya korkunç bir yanlışın intikamını alma ihtiyacıydı.
Ne kadar erken, o kadar iyi
Dürüst olmak gerekirse, bu evden kurtuluyor olmak John’u biraz da rahatlatıyordu. Bu evde büyürken pek fazla mutlu çocukluk anısı olduğunu söyleyemezdi.
siyasete hiç sabrı yoktu. Bunca zaman siyasetçilerin hep boş vaatlerde bulunup vaatlerini yerine getirmediklerine şahit olmuştu.
Sanırım insanları asla tam olarak tanıyamazsın.
O günün her saniyesinin önemi vardı
Belki o gün olmuş olan hiçbir şeyin aslında bir önemi yoktur.
Buna inanmıyorsun.
Neye inandığımın ne önemi var ki? Önemli olan tek şey hakikatin ne olduğu.
Ve hakikatin ne olduğunu bilmiyoruz.
Buna inanmıyorsun.
Neye inandığımın ne önemi var ki? Önemli olan tek şey hakikatin ne olduğu.
Ve hakikatin ne olduğunu bilmiyoruz.
Önlerinde koca bir ömür duruyordu. Oysa bu varsayım da bir hata vardı: hayatın ne kadar süreceğini kimse garanti edemezdi.
Hepimiz değişiyoruz. Yalnızca nedenleri farklı; hepsi bu. Bazı insanlar istedikleri için değişirler, bazıları ise mecbur kaldıkları için. Bazen bu bir seçimdir, bazen de değildir.
İnsanın ağzının iyi laf yapması, bazen oluşan tuhaf sessizlikleri gidermek açısından iyi oluyor.
Geçmişinle yüzleşmesen, ondan hiçbir zaman kurtulamazsın.
Sana bir kez üstünlük sağladı diye sanki süper güçleri varmış gibi davranma.
Gerçekten insanların kafalarında soru işaretleri yaratmak için yaşıyorum. Artık bu dünyada yapacağım pek fazla şey kalmadı.
Hayatla barışık olmaması ne kadar kötü.
Onu tanıyan kişiler onu neşeli, arkadaş canlısı ve nazik biri olarak tanımlamışlardı. Kimse onun bir cani olduğundan şüphelenmemişti. İnsanların ne oldukları alınlarında yazmıyordu.
Sen de ben de çok iyi biliyoruz ki gerçek hayat kurgudan çok daha tuhaftır. Kurgu, sonuna gelindiğinde mantıklı gelir. Oysa gerçek dünyada, pek çok yazarın romanlarda bile olacağına inanmadığı milyonlarca şey yaşanıyor. Gerçek dünyada İnsan aklına hayaline sığmayacak derecede olanaksız, olasılık dışı, tesadüfi şeyler yaşanabiliyor. Ancak gerçek hayatta yaşanan şeyleri her zaman bir mantık çerçevesine oturtamıyoruz.
Eğer hayatında ufacık da olsa bir başarıya ulaşma ihtiyacı duyuyorsa, İşte o an içinde bulunduğu andı.
Bir geleceği varmış gibi hissetmese de geçmişi yaşamaya devam etmek istemiyordu.
O insanları değil, insanlar onu yarı yolda bırakmışlardı. Olay hep bundan ibaret olmuştu.