İçeriğe geç

Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat Kitap Alıntıları – İmam Gazali

İmam Gazali kitaplarından Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat kitap alıntıları sizlerle…

Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat Kitap Alıntıları

İmam Gazali kitaplarından Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat kitap alıntıları sizlerle

Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat Kitap Alıntıları

Ölümün kaçınılmazlığına inanan kimsenin gözünde dünyalık hazlar önemsizleşir.
Mide şişkinliği, zeka keskinliğini giderir.
Cennet hiçbir zaman zorluklarla çevrili olmaktan kurtulamaz. Zorluklarda hiçbir zaman nefse hafif gelmez.
..insan, ibadetini bir hayvanın veya bir insanın görmesini bir tutmadıkça riyâdan kurtulamaz.
Hazreti Ali(kv)’ye:Neden mezarlıklara yakın komşuluğu tercih ettin? diye sorulması üzerine Ben onları komşuların en hayırlıları olarak bulduğumdan dolayıdır. Onlar en samimi ve sadık dostlardır; çünkü onlar hakkımda dedikodu yapmadıkları gibi, bana ahiret hayatını da durmaksızın hatırlatıp dururlar. cevabını verir.
Ebu amr b. Ala diyor ki:Cerir’in yanına oturmak için gittiğimde,katibine bir şiir yazdırıyordu. Bu sırada bir cenaze geçiyordu ve hemen durup dedi ki:’Allah’a yemin ederim ki şu cenaze benim belimi kırdı,beni ihtiyarlattı.’ Sonra da şu şiiri okumaya başladı:
‘Gördük mü cenazeleri, bir korkudur kırar belimizi
Bize dönüp gitti mi sırtını, biz sürdürürüz eğlencemizi
Âdeta kurdu görüp kaçan sürüler gibiyiz
Kurdun uzaklaşmasıyla meramıza döner otlarız.’
Yusuf b.Esbat ölümcül hastalığından ötürü yatarken ziyaretine gelen Huzeyfe onun büyük bir ızdırap içinde kıvrandığını görür. Bunun üzerine kendine der ki: Ey Ebu Muhammed! Şu anlar gerçekten insanın ölüm sancılarıyla kıvranacağı ve sıkıntı çekeceği anlar olsa gerek, değil mi? O da der ki: Ey Ebu Abdullah! Ben nasıl kıvranmayayım, ben nasıl acı duymayayım ki? Doğrusu ben yapmış olduğum amelimi, Allah için samimi ve dürüst olarak işlediğimi bilemiyorum ki? Bunun üzerine Huzeyfe: Eyvah! Yazıklar olsun bize bu salih insan böyle derse bizim halimiz nicedir? Çünkü adam ölüm sancıları ile başbaşayken bile işlediği amellerin Allah için samimi olup olmadığını bilmemekte olduğunu yemin ederek söylüyor. Ya biz ne yapmalıyız ki?
Kinanî’in ölmek üzere olduğu bir sırada, amelin nasıl ve neydi? diye sorulur. O da: Gerçekten şu anda ölmek üzere bulunmasaydım, bunu size bildirmezdim. Doğrusu ben, kalbimin kapısında kırk yıldır bekledim durdum. Ne zaman oradan Allah’dan başkası geçmeye kalkmışsa, geçmesine asla izin vermedim. dedi.
Kardeşim şunu bil ki seni Rabbinden meşgul eden her şey senin için uğursuzluktur.
Dikkat edin! Dünya arkasını dönüp gitmekte, ahiret de yola çıkmış gelmekte!
Allah,kitabında azab ayetlerini de ,rahmet ayetlerini de zikretmiştir ki,mü’min her zaman korku ile umut arasında yaşamını sürdürsün. Kendi elleriyle kendisini tehlikeye atmasın. Allah adına hakkın dışında kimse bir şey istemesin.
Ey insanlar! Kim Muhammed’e tapıyor ve kullukta bulunuyor idiyse, bilsin ki artık Muhammed ölmüştür. Kim Allah’a yapıyor ve kullukta bulunuyorsa, bilsin ki yüce Allah ölmez. O diridir ve O asla ölmeyecektir. Ebedi ve Ezelidir. (Hz. Ebubekir’in peygamberin vefatı sonrası yaptığı konuşma)
Ata b. Yesar diyor ki: Şa’ban ayının yarısı olduğunda, onun gecesinde ölüm mesleğine bir sayfa verilir. Kendisine de:’Bu yıl içerisinde ruhunu kabzedeceğin kimselerin isimleri,işte sana verilen bu sayfadakilerdir.’denilir. Ata bin Yesar devamla diyor ki: Adamın o yıl ölüm defterinde adı vardır,ama o bundan habersizdir ve dolayısıyla gider fidan diker, evlenir,binalar yapar;ancak ölüm gelip kendisini yakalar.
Cennetin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsan, Kur’ân’ı oku, çünkü Allah’ın açıklamasının ötesinde açıklama yoktur.
Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor:
Kim korku ile yaşarsa, yola çok erken çıkar. Kim erken yola çıkarsa, arzuladığı konak yerine ulaşır. Dikkat edin ve aklımızı başınıza alın! Allah’ın eşyası erişilemeyecek pahada ağırdır ve oldukça pahalıdır. Dikkat edin! Allah’ın eşyası cennettir.
Beş şey gelmeden önce, beş şeyin kıymetini iyi bil; yaşlanmadan önce gençliğinin, hastalanmadan önce sağlığının, yoksulluğa düşmeden önce zenginliğinin, meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin ve ölüm kapını çalmadan önce hayatının kıymetini bil.
Hazreti İsa aleyhisselam şöyle diyor: Yarının rızkını kazanmak için şimdiden tasalanmaya düşmeyin. Eğer yarın sizin yaşayacağınız sürenizden ise, onunla birlikte rızkınız da gelecektir. Eğer yarın yaşamayacaksanız, başkasına bırakacağınız şeylerden ötürü kendinizi sıkıntıya sokmayın.
Abdullah bin Salebe diyor ki: Sen gülüp oynuyorsun,ama belki de kefenin, kefen satıcısından çıktı bile!
Gözleriyle görmediği, alışkanlık haline getirmediği şeyi inkar etmek insanın değişmez huyudur.
Zenginliğe kavuşanlar ancak dünya köleliğinden azat olunabilenlerdir.
Birkaç günlük ömür için dünyanın fâni lezzetine mağrur olup âhiretten yüz çevirmek acaba sefihlik, garip bir ahmaklık değil midir?
Ey aziz kişi! Sen bil ki, dünya geçici bir gölgedir. Âhiret, ise ebedidir, sonsuzdur, süresizdir.
İhlas ancak amelle olur.
Öyleyse bil ki, şu gönüle eğer dünya muhabbeti dolmuşsa ve o, isyan tozları ile pas bağlamışsa, âhirette ona hiç bir nesne gözükmez, bütün saadetlerden mahrum kalır. Ve gözü âhiretten hiç bir şey görmeden âma olarak haşrolunur. (Allah saklasın.)
Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: İstediğini sev. Şu gerçektir ki, ondan ayrılacaksın.
Eğer bir ruhta Allah’ı tanıma bilgisi, Allah sevgisi olmazsa, o ruh bilgisiz, zevksiz, şevksiz olur, ama yine de bâkidir. Fakat âmâdır (kördür), şakîdir.
İnsanın saadeti ki, Allahü Teâlâ’nın cemâlini görmektir, eğer basiret gözü açılmazsa insana bu lütuf nasip olmaz.
Sen böylece bil ki, Allah sevgisi insanın kalbinde galip olmazsa ve Allah’ı zikretmesi daim değilse, Allah muhabbeti de o kalbte galip olmaz, çünkü bir kişi bir kişiyi sevse onu çok anar, çok anmaktan da muhabbet, sevgi fazlalaşır.! Bundan ötürüdür ki, Allahü Teâlâ, Hazret-i Dâvud’a şöyle.nida etmiştir: “Ey Dâvud! Senin çaren benim. Senin işin ancak benimle tamamlanır. Bir dem bile benim
zikrimden uzak kalma.”
Belki de Âllahü Teâlâ Hazretleri, kendi sevdiği kulcağızlarını, kimini mihnet ve belâ ile, kimini hastalıkla, kimini kara sevdaya tutarak yüce divanına çağırır ve: Ey kullarım, der! Sizin belâ ve mihnet sandığınız şey, benim sevgimin, lutfumun kemendidir. Ben sevdiğim kullarımı onlarla, kendi yüce hoşnutluğuma ve Cennetime çağırırım.
Sakın kendi nefsinden, kendi beden ülkenden ve sultanlığından gafil olma. Çünkü gafil olursan, kendi Hâlikından, senin rızkını verenden gafil olursun.
Allahü Teâlâ’nın mübarek rızasını nasıl bırakırsın? Seni yoktan yaratana ve rızkını verene karşı gece gündüz isyan üzerine bulunursun, hem de Allahü Teâlâ’nın ve senin düşmanın olan şeytana baş eğersin!.. Bunu neden revâ görürsün?
Sen işte böylece bildin ki, yeryüzünde en şerefli yaratık insandır ve insanda en şerefli yer kalbdir, gönüldür.
Sözün kısası bir kimse dünyayı bilirse dünyayı sevmez. Onun lezzetinin birkaç gün olduğunu bilir. O lezzet de çaresiz olarak ölümle bâtıl olur.
Allah katında takva sahibi olan kimse, nefsine öğütlerde bulunan, ölmeden önce tövbe yapan ve şehvetlerini yenen kimsedir.
Ölümü hatırlayabilmek için, emsal ve akranlarının ölümlerini düşünmekten, onların cenazelerine ibretle bakmaktan daha etkili bir tedavi yolu yoktur.
Dünya sevgisini kalpten atmaya gelince; onun tek bir ilacı vardır, o da ahiret gününe iman etmek.
Gerçekten bugünün işini yarına ertelemek koyu bir cehalettir
İstediğin kişiyi sev, kesinlikle birgün ondan ayrılacaksın.
Kim ölmüşse onun kıyameti kopmuş demektir.
Ölüm gelip çattığı ve göğüs sıkıştığı vakit, artık servet bir fayda vermez.
Bizler, nefsi istek ve duygularımızın esiri olmuş haldeyiz.
Âlimler demişler ki;
Ölüm mahza yokluk değil, sırf fena olmak değildir. O, ancak ruhun bedenden ilişkisinin kesilmesidir. Ölüm bir ayrılıştır. Ruh ile beden arasına giren bir perdedir. Ölüm bir değişmektir. Dünyadan ahirete göçmektir.
İbn-i Mes’ud (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir:
Allah’a kavuşulmadan, mümin için rahat yoktur.
İmam- Ahmed’in rivâyet ettiğine göre: Ölüm meleği Hz. İbrahim (a.s.)’a ruhunu almak için gelmiş. Hz. İbrahim ona:
Yå melek’ül-mevt! Hiç bir dost, dostunun ruhunu alır mı?
Bunun üzerine ölüm meleği Rabbine dönünce Allah ona şöyle demiş: İbrâhim’e söyle: Hiç bir dost, dostuna kavuşmaktan çekinir mi?
Melek gelip bunu deyince, Hz. İbrahim (a.s.): Hemen şimdi ruhumu al demiştir.
Allah korkusundan ağlamak, ateşten kurtulmaktır.
Eğer hayvanlar ölüm haberini sizin bildiğiniz gibi bilselerdi, hiç bir kimse semiz et bulup yiyemezdi!
— Akıllı olan şu kişidir ki, nefsini zelîl kılarak emre uydurur ve ölümünden sonra kalacak işlerde (hazırlıklarda) bulunur.
Bir kişi ölümünü çok anarsa çaresiz onun hazırlığını görmeğe başlar. Kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe bulur. Bir kişi, ölümü unutursa onun çalışması dünya için olur. Âhiretin azığından gaflet içine düşer. Kabrini de Cehennem mağaralarından bir mağara olarak bulur.
Çünkü her bir tel saçta ölüm vardır.
Almamıştır hiçbir kimse dünyadan arzuladığı sonucu,
Koştururken dünyalık ardından kaçırmıştır asıl amacı.
Ebû Derda radıyallahu anh diyor ki:Ölüleri hatırladığın zaman, kendini de onlardan biri olarak görmeye bak.
Hükemâdan biri, bir dostuna şöyle der:Kardeşim! Ölümden, henüz bu dünyada iken sakın. Çünkü öyle bir diyara gideceksin ki, orada ölümü istesen bile, ölüm artık senin eline geçmez.
Herkes ölümü tadacak ve toprağa girecektir. Toprak ise o kimsenin yatağı ve barınağıdır. Kabirde kurtlar ve böcekler de kişinin arkadaşı, Münker ve Nekir melekleri de onun meclis arkadaşlarıdır. Toprağın altı ölenin karargâhı, ikametgahı, kıyamet vaadolunan sözleşme yeri,cennet veya cehennem de varacakları yerler olacaktır. Madem ki ölüm denilen olay bizi böyle bir son ile karşı karşıya getirecektir,o halde akıllı insan, hep ölümü düşünen kimsedir. O,hep ölümden söz eder.
Allah’a kavuşulmadan, mümin için rahat yoktur.
Yeryüzünde en şerefli yaratık insandır ve insanda en şerefli yer kalbdir, gönüldür.
Onlar bu kadar zahmet­ler çektiler. Oysa kefenleri bezci dükkânında bulunmaktay­dı
Yüce Allah (subhanahu ve teala) hesap gününde kuluna şöyle diyecektir:

”Ey kulum! Benden utanmadın mı ki çirkin amelle bana meydan okudun! Kullarımdan utandın da onlara güzel tarafını gösterdin. Acaba ben nezdinde diğer mahlûklarımdan daha değersiz miydim ki Beni hafife aldın, aldırmadın. Oysa Benden başkalarını hesaba katıyordun. Sana nimet etmedim mi? O halde Benim hakkımda seni aldatan nedir? Seni görmediğimi, huzuruma gelmeyeceğini mi sandın? ”

-Allah’tan başka ilâh yoktur!
Lâ ilâhe illallah’la ömrümü tüketeyim,
Lâ ilâhe illallah’la kabre gireyim,
Lâ ilâhe illallah’la yalnız kalayım,
Lâ ilâhe illallah’la Rabbime kavuşayım.
Allah û Teâlâ’dan beklentimiz, bizlere müstehak olduğumuzla muamele etmemesi, bizlere kendisine yakışacak şekilde lütfuyla, cömertliğinin ve rahmetinin enginliğiyle ihsanda bulunmasıdır.
SON
Herkes ne için yaratılmışsa onu yapması için kendisine kolaylık bahşedilir. Eğer sana hayır yolları kolaylaştırılıyorsa müjdeler olsun. Sen cehennem ateşinden uzaklaştırılmışsın demektir.
Allah’ım ben güneşinin hararetine dayanamazken, cehennemin ateşine nasıl dayanacağım! Rahmetinin sesine dayanamazken, azabının sesine nasıl tahammül edeceğim!
Hz Davud as
Tüm yeryüzü benim için secdegah yapıldı, toprağı da temizleyici sayıldı. Şu halde ümmetimden herhangi biri nerede namaza vaktinde yetişirse orada namazını kılsın.
Hz Muhammed SAV
Allah û Teâlâ dostluğunu kulları içinde gizlemiştir. Belki de küçümsediğin biri Allah’ın dostu olabilir. Sakın bir günahı da önemsememeye kalkışma zira Allah gazabını masiyetlerde gizlemiştir. Tatlı bir söz, güzel bir niyet olsun hiçbir taatı da ufak görme zira Allah û Teâlâ rızasını taatında saklamıştır. Ufak gördüğün o taatın Allah’ın rızasını ihtiva ediyordur.
Dünyanın elemleri ve sıkıntıları, ölümü bilen insana çok kolay gelir.
Ka’b (r.a)
Bilakis bir şeyden korunan ondan kaçar, bir şeyi uman da onu elde etmeye çalışır. Seni yalnız ve yalnız Allah’a isyandan alıkoyup O’na taate teşvik eden bir korku kurtarır.
Kıyametin dehşetlerinden en fazla esenliğe çıkacak olanlar dünyada iken kıyamet ahvali üzerine yoğun şekilde düşünecek olanlardır. Allah û Teâlâ kulunu iki korku arasında sıkıştırmaz. Dünyada bu korkunçlukları hissedip ürperenleri ahirette korkulardan emin kılar.
İmanın seni taatlerine sarılmak, yasaklardan da uzak tutmak suretiyle Allah’ın hoşnutluğunu elde etme yolunda gayret göstermeye sürüklemiyorsa sana ne faydası olur.
Riya afetlerinden ve şeytanın tuzaklarından arındırılmış bir İyiliği, bir sevabı kolay kolay elde edemezsin. Uzun uğraşlardan sonra böyle bir sevabı elde etsen bile yarın hasımların ellerini çabuk tutarak bunu senden alırlar.
Ümmetimin müflisi kıyamet günü namaz, zekat, oruç sevaplarıyla gelmesine rağmen, şunlara sövmüş, şuna iftirada bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanına girdiği, şunu dövdüğü için şuna iyiliklerinden, buna hasenelerinden alınıp verilen; alacaklıların haklarını ödemeden iyilikleri tükendiğinde de alacaklıların günahları kendisine yüklenen ve bunun ardından cehenneme atılan kişidir.
Hz Muhammed SAV

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir