Jasper Kent kitaplarından Twelve kitap alıntıları sizlerle…
Twelve Kitap Alıntıları
Söylenen sözlerin anlamının, söyledikleri dillere üstün gelmesi bana her zaman ilginç gelmiştir. Örneğin o gece Fransız askerleriyle ettiğimiz sohbeti hatırlıyordum. Sohbetin Fransızca yapılmış olduğunu biliyordum, ama konuşulanları başka birine anlatmam gerekse, Fransızca, Rusça ve hatta İtalyanca bile gayet güzel anlatabilirdim. Sözcüklerin ayrıntılarından çok söylenenlerin anlamını hatırlıyordum
Yuda diğerlerinden farklıydı. Gülmedi, ama yüzünde bilgiç bir gülümseme gizliydi. Aynen çocuğu olmayan bir yetişkinin, masumiyetinden zevk almasa da saflığıyla eğlendiği bir çocuk fıkrasına gülmesi gibiydi.
‘Eğer hiçbir şey yapmamak iyi bir plansa, bir şeyler yapmak daha iyi bir plan olmalı,’ dedi.
Orduda düşünmek başını ciddi belaya sokabilir.
Sevgi, akıldışıydı,
ama hem doğru hem de güzeldi.
ama hem doğru hem de güzeldi.
Kendimi neredeyse memleket hasreti çekiyor gibi hissediyordum; mekan açısından değilse bile insanlar açısından, dostlarım açısından.
Asla iyileşmeyecek olan yaralar bile unutulabilir. Ama o yaraları nasıl aldığının korkusu asla unutulmaz.
Ben tüm insanlığı sevmekle başa çıkamam.
Yalnızca tanıdığım, bildiğim şeyi severim.
Yalnızca tanıdığım, bildiğim şeyi severim.
Alçakgönüllülük yalan söylemenin farklı bir biçimidir.
Hayaletlerin , vampirlerin ve mucizelerin ötesine bakıp verilmek istenen ahlaki mesajı görmelisin.
Sevilebilecek hainler ve nefret edilebilecek vatanseverler vardır.
İnsanın vicdanı geçmiş zamanda, şimdiki zamanda asla erişmeyi başaramayacağı kadar yüksek sesle bağırır.
“Aziz Petrus’la mı ilgili?” Diye sormuştu. “Kafamı salladım. “Şimdi şöyle,”diye açıklamaya başlamıştı;” gölden karşıya geçmelerindeki anafikir inançla ilgiliydi. Petrus suya adımını attı ve bir miktar yürüdü, ardından inancını kaybetti ve suya düştü. Ama burada anafikir önce Petrus’un suya adım atması için gereken güvenin inançtan geldiği olmalıdır. Suya adımını bir kez attıktan sonra onu orada tutan şey inancı değildi;bunu sağlayan Tanrı’ydı. Tanrı’ya güvenmesini sağlayan şey inancıydı. Petrus zaten bir kez cesaret edip adımını o suya attı mı,inancını kaybetse bile Tanrı’nın yine de orada olup onu suyun üstünde tutması gerekir.”
“Ülkem beş yüz bin işgalciyle karşı karşıya kalmıştı.Ben yalnızca on ikisiyle karşılaşmıştım. İkimizde kazanmıştık. İkimiz de iyileşecektik. Ama 1812 yılının sonbahar ve kışında olan olaylara geri dönüp baktığımda Rusya’dan farklı olarak ben,geçmiş onurlu günleri hatırlayınca,damarlarıma kan yürüdüğünü,yüreğimin göğsümün içinde kabardığını ve dudaklarımın titrediğini hissetmeyecektim. Ah,ben ölen arkadaşlarım için gözyaşı dökecektim. Ama ülkem gibi gurur duymayacaktım”
-“İnanç biraz tuhaf bir şey gerçi” sözüne devam etmişti Maks. “İnanç insanlara asla kesin olarak bilemeyecekleri şeylerden emin olma imkanı tanıyan bir şey. Ve her ne kadar İncil bunu berbat etse de insanlara yaymak için önemli bir fikir”
-“Önemli bir fikir mi?”
-“ Kitleler ve siyasetçiler için . Kendileri ya da başkalarıyla ilgili bilgi edinmekten korkanlar için. Mutluluğu her şeyin başlangıcı ve bitişi olmak olarak görenler için “
-“Önemli bir fikir mi?”
-“ Kitleler ve siyasetçiler için . Kendileri ya da başkalarıyla ilgili bilgi edinmekten korkanlar için. Mutluluğu her şeyin başlangıcı ve bitişi olmak olarak görenler için “
“Cennetin saadeti,her bir Hırıstiyan evladının hayatını onu almaya adadığı nihai bir ödüldür ve buna rağmen ölümden ne kadar korkuyoruz? Ölümden o kadar çok korkuyoruz ki yaratıkların en acizinden bile korkuyoruz; ölülerin ta kendisinden.”
Çoğu insan farklı birçok şeyden özgürleşmek ister ama hepsi (ki bunu pek azı başarır) kendinden özgürleşmek ister.
Aptal değildi, yalnızca işe yarar bir eğitimden ve daha da kötüsü, çok daha kötüsü, eğitim görme arzusundan yoksundu..
Kat kat hileyle hokkabazlık yapmak çok zordur. Yapman gereken en basit şey, o kandırmacaya kendini de inandırmaktır, o zaman hiç kimse senden şüphelenmez.
alevler içindeki şehrin üzerinden birbirlerine bakıyor, her biri ötekini suçluyordu, ama hiçbiri harekete geçmeye yanaşmıyordu.
Farklı kavgaları, farklı zamanlarda yapmak en iyisi.
Bu eski bir hiledir. Bir ağacı saklamak için en iyi yer ormandır. Bir yalanı saklamak için en iyi yer de doğrular ormanıdır.
Ama oyuncunun maskesi bir kez düşünce, tekrar takılsa bile inandırıcı olamıyor.
Orduda düşünmek başını ciddi belaya sokabilir.
Benim için herkes,feda edilmeye kendimden daha uygundur.
Amansız hastalıklar amansız devalar gerektirir
Bir ağacı saklamak için en iyi yer ormandır. Bir yalanı saklamak için en iyi yer de doğrular ormanıdır.
Özgürlük bütün insanların aradığı şey değil mi?
Kendimi biraz üzgün hissediyordum.
Canlılığını neredeyse tamamen yitirmişti. Gülümsemiyor, şaka yapmıyor, hatta nefret bile etmiyordu.
İyilik kesinlikle kötü dürtülere karşı direnmekten kaynaklanıyordu, onların yokluğundan değil, öyle değil mi?
Ona karşı ne hissettiğimi ben biliyordum. O bilmiyordu.
Onu kandırdım, çünkü onun da beni kandırdığını biliyordum.
Sonsuza kadarı bir kenara bırak, bir yıllığına benim olmanı düşünmek bile boş bir hayal kurmak olurdu zaten.
Beni sonsuza dek sevebilir miydin sence?
Oyuncunun maskesi bir kez düşünce, tekrar takılsa bile inandırıcı olamıyor.
Kalbimin, göğsümden çıkmak için yalvararak attığını duyuyordum.
Ölümden o kadar çok korkuyoruz ki yaratıkların en acizinden bile korkuyoruz; ölülerin ta kendisinden.
Fiziksel görüntülerine baksanız insan sanırdınız.
Bir ağacı saklamak için en iyi yer ormandır. Bir yalanı saklamak için en iyi yer de doğrular ormanıdır.
Hâlâ varlığımı hatırlıyor olmasına dahi sevinmiştim.
İtiraf insan ruhu için yararlıdır.
İnanç, asla bilemeyeceğimiz şeylerden emin olmamızı sağlar.
Açıkçası, zafer olmadan oyun hiçbir şeydir.
Burada ölen her insan, diğer birçok insan gibi ölmüştü: bir başkasının ellerinde.
Nefret duyguların en güçlüsüdür.
İçindeki bazı şeylerin doğru olması, tamamının doğru olduğu anlamına gelmez.
Ve ben o bir damla merhameti bile gösterememiş, bugün tek bir hayat kurtaramamıştım
İnsanın vicdanı geçmiş zamanda, şimdiki zamanda asla erişmeyi başaramayacağı kadar yüksek sesle bağırır.
Ölmek için iyi bir şekil ya da iyi bir neden yoktur. Ölmek, ölen kişi adına o an için nahoştur ve ölümüne sebep olan kişinin de genellikle çıkarlarına uygundur ama ölüm anının detayları, üzerinde düşünülmeye değer değildir.
Kişisel güvenlik, insanın düşmanlarının kendisine saldırmayacağı umuduyla edinilmez. Bunu garantiye alarak, o düşmanları yok ederek edinilir.
Farklı kavgaları, farklı zamanlarda yapmak en iyisi.
Yanına gittim ve omzunu öptüm. İtiraflar insan ruhu için yararlıdır.
Ve kuşlar bir daha asla o kasabaya geri dönmediler.
Cehennem, gelgit kadar yavaş, ancak onun kararlılığıyla ilerler.
Benim için herkes, feda edilmeye kendimden daha uygundur.
Ölmek için iyi bir şekil ya da iyi bir neden yoktur.
Ben tüm insanlığı sevmekle başa çıkamam. Yalnızca tanıdığım, bildiğim şeyi severim.
Bir ağacı saklamak için en iyi yer ormandır. Bir yalanı saklamak için en iyi yer de doğrular ormanıdır.
Amansız hastalıklar, amansız devalar gerektirir.
Alçakgönüllülük yalan söylemenin farklı bir biçimidir.
Nefret duyguların en güçlüsüdür. Liderler onu ordularının saldırganlığını kışkırtmak için; erkekler kendilerini, onun yokluğunda düşünemeyecekleri şeyleri yapmaya zorlamak için kullanırlar.
İtiraf insan ruhu için yararlıdır.
aynı şekilde bilginin de yalnız saklanması değil yenilenmesi gerektiğini anlamaktan acizdi.
Yapman gereken en basit şey, o kandırmacaya kendini de inandırmaktır, o zaman hiç kimse senden şüphelenmez.
Uzun yıllar sonunda söylenebilecek olası her şeyi söylemiş, bütün gün dışarıda oturup bir daha geri gelmeyebilir diye birbirlerini bırakmaya korkarak öylece önlerinden geçip giden dünyayı izleyen üç yaşlı adam gibiydik.
Benimkiler gibi asla iyileşmeyecek olan yaralar bile unutulabilir. Ama o yaraları nasıl aldığının korkusu asla unutulmaz.
Bu eski bir hiledir. Bir ağacı saklamak için en iyi yer ormandır. Bir yalanı saklamak için en iyi yer de doğrular ormanıdır.
Bu, iki yüzü de keskin bir kılıç gibi,
Ve düşünmek,’ diye devam etti Vadim, ‘ bana söylediklerine göre sen bu eylemi çok sık gerçekleştiriyormuşsun.
Bir rüyanın kabus olup olmaması, içerik meselesi değil, ruh hali meseledir.