İçeriğe geç

Kalbin Sesi Kitap Alıntıları – Mustafa Kutlu

Mustafa Kutlu kitaplarından Kalbin Sesi kitap alıntıları sizlerle…

Kalbin Sesi Kitap Alıntıları

Çare öncelikle zihniyet değişimi dir.
Müslüman zihninde din işi-dünya işi ayrı olamaz.
Haddizatında İslâm’a dolayısıyla insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük, onun, siyasi ile iktisadi maksatlar uğruna suiistimal edilmesidir. Böylelikle o, din olmaktan çıkar.
Üstat Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç diyor. Hayır! Ümit ve korku arasındayız ama ümitvar olmalıyız.
İbadet ile itaat arasındaki fark niyet ile belirlenir.
Aramak vazifedir . İnanmak ve sevmek şart .
Artık dua yerine psikoterapi , okuma yerine televizyon , hafıza yerine bilgisayar var .
Amentü’ye inananlar Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için yaşar
Alet işler el övünür, talih işler kul övünür.
Söz bitmez. Her zaman söylenecek yeni bir söz vardır.
İnkılap önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde, sonra bedende gerçekleşecek. Er geç alınteri-göz nuru-el emeğine, Veysel baba’nın sadık yari Kara Toprağa döneceğiz. Aslımıza..
Kalbin cilası bir kere çizilmeye görsün.
Ne yapmak lazım?
Tevbe etmek, imanı tazelemek, toprağa (tarıma) dönmek lazım.
Bu mümkün mü? Elbette.
Yeter ki siz zihnen-fikren-kalben hicret edin.
Kalbin sesi ni dinleyerek yola çıkın, bu temiz niyet ve samimiyet çağdaş hurafelerle dolu aklınızı da yola getirecektir.
Hangi yol?
Bunu hepimiz biliyoruz.
Zihnen, fikren, kalben bir hicret e niyet edin. Çağdaş küresel medeniyetin ölçüp-biçip, defalarca ölçüp-biçip teknolojinin imkanları ile ölçüp-biçip burnumuza, aklımıza, bedenimize dayadığı hükümleri, imkanları terkedin.
Alete değil, ayete inanın.
Şunu unutmayalım: Sabahın seherinde öten bülbül de bizi ağlatabilir, usulüne uygun okunan ezan sesi de.
Güzellik dediğimiz şey Cenab-ı Hakk’ın bize gösterdiğidir
Hayfa!
Dişlerimizin arasındaki ceset kendi cesedimiz.
Uyan ey yareli şir-i jeyan bu hab-ı gafletten.
Bize düşen şudur: Sun’i ve sanal dünyadan uzaklaşıp, toprağa doğru yola çıkmak. Kalbin sesi ile toprağın türküsü sanayi-endüstri-görüntü ve kibrin getirdiği refah ile zenginliğin boş olduğunu ihtar ediyor.
Bütün dünya bir kuyruklu yıldızın parıldayan büyülü kuyruğuna tutunmuş gidiyor.
Onun adı : Teknoloji.
Gerçek bir kuş, ürkek bir dağ keçisi, sarı bir çiğdem gibi konuşuverdim: Allah’ın suyu bu, neden sürahi ile önümüze koymuyorlar? Hayret su şişeye girmiş, hem de parayla satılıyor.
Gönlüm yaralandı ve bu şaşkınlık bende yıllarca sürdü. Suda mülkiyeti kabul edemiyordum.
Hakkı tanımak aynı zamanda Allah’ı tanımaktır. Onun için hakikatı örtmek ve nankörlük manasına da gelen küfür yani Allah’ı inkar etmek insanın kendisine ve başkalarına karşı işlediği en büyük zulümdür.
Amentü’ye inananlar Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için yaşar.
İnsanın ruh cephesini din terbiye eder. Bu terbiyeyi alan fert toplum içinde edep ve adap kaidelerine uyar. İş hayatı dahil günün her anında Cenab-ı Hakk’ın huzurundadır. Çünkü onun kuludur.
Bana sorarsanız duvardan ses gelecek ama kimse konuşmayacak.
Ne gam! Ben türkülerimi söylemeye devam edeceğim.
Hedef kan emici kapitalizm’ in pençesinden kurtulmaktır. Kurtulalım, imanımızı gereği olan hayatı yaşayalım. Hem biz, hem bütün dünya.
Dünya artık tek tip insanlarla dolmuştur. Takım elbise-kravat; otomobil internet ve cep telefonu .
Oruç ruhu nefis ile bedene esir olmaktan kurtararak ona hürriyet veren bir ibadettir.
Namaz en muhteşem hürmet göstergesidir. Rüku, secde, dua, huşu onun içindedir.
Hürmet benliğimizden taşarak aleme yayılınca merhameti doğurur. Merhametin yok edildiği yerde zulüm vardır.
İbadet ile itaat arasındaki fark niyet ile belirlenir.
Kalbin sesi imanın göstergesidir. Vicdan dahi bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah’ın kalbimizde yankılanan sedasıdır.
İşittik ve iman ettik diyen ruhlar tam bir teslimiyetle şöyle derler: Allah’tan başkasına baş eğmem. Bu can, bu vicdan ve bu hürriyet bende O’nun emanetidir. O’nun yoluna her şeyi feda ederim. Bu uğurda acılara katlanır, haksızlığa karşı çıkarım. Ölürsem böyle bir imanla ölürüm. Allah’tan geldim yine O’na giderim. Ben O’nun bir kuluyum. Kendime kalırsam bir hiç, O’na bağlanmakla her şeyim .
İman Rahman ve Rahim olan Cenab-ı Hakk’ın insanoğluna bir lütfudur. Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize ziynet yapmıştır. Bu Allah’tan bir lütuf ve nimettir (Hucurat 7-8). İnsan bu lütuf sayesinde var olur (kul olur). Kur’an’ı Kerim’de Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet ve kulluk etsinler diye yarattım (Zariyat 56) buyuruluyor.
İslam düşüncesinde otoritenin (hükm/hakimiyet, sulta) sahibi ve kaynağı Yüce Allah’tır. Mutlak ve gerçek otorite o dur. Hükm ü fermanı mutlaktır; hem hükmeder (sınırları çizer, kapıları açar/izin ve ruhsat verir), hem hüküm verir, hem hikmet sahibidir.
Dünyaya söyleyecek sözümüz var elbet.
Haddizatında İslam’a dolayısıyla insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük, onun siyasi ile iktisadi maksatlar uğruna suistimal edilmesidir. Böylelikle o, din olmaktan çıkar.
Ama kendisi hep tekrar ederdi: Önce refik, sonra tarik.
Ben içine düştüğümüz çıkmazın (kapitalizmin kanunları) ne menem bir bela olduğunu bilelim diye malumu ilam da olsa tekrar be tekrar vurguluyorum. Çünkü kiminle dansettiğimizi ya bilmiyoruz, yahut kulak asmıyoruz, elimizle dilimizle düzeltemediğimiz bu güce bari zihnimiz ve kalbimizle buğzedelim .
Üretim ihtiyaca göre olmaktan çıkıp kırbaçlanan tüketimin talepleri doğrultusunda yapılıyordu
Adına kapitalizm diyoruz. İnsanı ve tabiatı sömürerek habire şişen, güçlenen, rakip tanımayan bu zalim sistem teknolojiyi, teknoloji bu sistemi besliyor
Bu dünya görüşünün içerisi maddi ilişkiler ağı ile dolduruldu, insanoğlu sadece bu dünyaya yöneldi cenneti bu dünyada inşa etmek istedi.
Üstat Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç! diyor. Hayır! Ümit ve korku arasındayız ama ümitvar olmalıyız
Ancak nefsin istekleri bitmez. Ona bir vadi dolusu altın versen doymaz, öteki vadiyi ister. Bu sebeple en büyük cihat nefse hakim olma, onu haddi aşmaktan menetme yolunda yapılır.
Alet işler el övünür, talih işler kul övünür .
Bu sözün zahirinde alete övgü var gibi. Ama değil. Dipteki mana: El de, alet de, kul da talih in yani kader in eseridir. Kibirlenmenin lüzumu yok.
Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.
İnancımızı yaşamak, Ahlak Nizamını kurmak istiyoruz. Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz dedikten sonra sefere kim mani olabilir?
Hedefimiz mutluluk ve huzur değil, Allah rızasıdır.
Aramak vazifedir. Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır denilmiş. İnanmak ve sevmek şart. İman Cenab-ı Hakk’ın insanoğluna bir lütfudur: Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize ziynet yapmıştır Bu Allah’tan bir lütuf ve nimettir. (Hucurat, 7-8)
Yine de gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: Ne yapmalı?

Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.

Hayatın manası Amentü’ye inananlar için ne müphemdir, ne de muğlak.
Ufacık bebelerin cesetleri sahile vuruyor. Bazı fotoğraflar ‘yılın fotoğrafı’ seçiliyor, o kadar.
Sermayesini kazanç için sürekli biriktiren ve artıran, bunu bir ‘güç temerküzü’ kılan bu yolda hiçbir ahlaki hudut tanımayan kişi kapitalisttir.
Kendini bilmek Hududullah’a tabi olmanın özüdür.
Kalbin sesi imanın göstergesidir. Vicdan dahi bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’ın kalbimizde yankılanan sedasıdır.
Eğer bir toplumda takva sahibi müminler zuhur etmemişse o toplumun İslami bir nizama kavuşması muhaldir.
Kur’an’ın ilkeleri din işi, dünya işi diye bir ayrım gözetmez. Kul hayatının her anında kul olmalıdır.
İslamda imtiyazlı bir sınıfın olmadığı doğrudur ama seçkinler her zaman vardır, ilim ve maneviyat (takva) seçkinliğin, havas olmanın ölçüsüdür.
Haddizatında İslam’a dolayısıyla insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük, onun, siyasi ile iktisadi maksatlar uğruna suistimal edilmesidir. Böylelikle o, din olmaktan çıkar.
Artık dua yerine psikoterapi, okuma yerine televizyon, hafıza yerine bilgisayar var.
Önce refik, sonra tarik denilmiş.
İnsanı ve tabiatı sömürerek habire şişen, güçlenen, rakip tanımayan bu sistem teknolojiyi, teknoloji bu sistemi besliyor.
Üç hakimin hükmünde hata aranmaz
Kalbin, kaderin, ölümün.
Takva, meslek-makam -servet -bilgi vb. gibi özelliklerin ötesinde bir seçkinlik ölçüsü asalet timsalidir.
Allah’tan başkasına baş eğmem. Bu can, bu vicdan ve bu hürriyet bende O’nun emanetidir. O’nun yoluna her şeyi feda ederim. Bu uğurda acılara katlanır, haksızlığa karşı çıkarım. Ölürsem böyle bir imanla ölürüm. Allah’tan geldim yine O’na giderim. Ben O’nun bir kuluyum. Kendime kalırsam bir hiç, O’na bağlanmakla her şeyim.
En büyük cihat nefse hakim olma, onu haddi aşmaktan menetme yolunda yapılır.
Hayatın manası Amentü’ye inananlar için ne müphemdir, ne de muğlak.
Yine de gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: Ne yapmalı?
Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
Aramak vazifedir. Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır. denilmiş. İnanmak ve sevmek şart. İman Cenab-ı Hakk’ın insanoğluna bir lütfudur: Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize ziynet yapmıştır Bu Allah’tan bir lütuf ve nimettir. (Hucurat, 7-8)
İlahi bir lütuf olan imanın, vicdanın, şuurun, duygu ve sevgilerimizin, düşünce kuvvetimizin kaynağı-merkezi kalptir.

Arayışta esas olan samimiyettir. Kendini belli eder sanattan, nümayişçi ahlaktan ve kendine güvenen ibadetten uzak durmalı. Hakikatin-hayrın-güzelliğin ardına düşüp; gayret bizden, tevfik Allah’tan demeliyiz.

İnancımızı yaşamak Ahlak Nizamı nı kurmak istiyoruz. Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz dedikten sonra sefere kim mani olabilir? Hedefimiz mutluluk ve huzur değil, Allah rızasıdır.

Her muhalif duruş ütopik, akıl dışı, romantik, tatbiki nakabil denilerek saf dışı ediliyor. Biliyoruz. Ancak Amentü’ye inananlar başkaldırabilir. Onlar İsyan Ahlakı nın öncüleridir.
Elinizdeki kitap onlara sesleniyor.
Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.

Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.
Kendini bilen Rabbini bilir.
İbadet Allah ın razı olduğu şeyi yapmak, ubudiyet (kulluk) ise Allah ın yaptığına razı olmaktır.
Ele geçirdiğiniz konforun içinde kölelerin kanı var.
Hayatın mânası nedir?
Şunu unutmayın: Bizim, cennetimiz öte dünyada. Bu hayatımız zillet içinde geçsin demek değildir. Müslüman her halükarda izzetini, iffetini, ehlini, onurunu koruyacak, Hak’tan gayrısının önünde eğilmeyecek.
İnkılap önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde, sonra bedende gerçekleşecek. Er-geç alınteri-göz nuru-el emeğine, Veysel Baba’nın sadık yari Kara Toprağa döneceğiz. Aslımıza.
Kainatın âhenginde gizlenen hikmeti keşfedenler Yusuf’un kuyusundan çıkıp, Mısır’a sultan olanlardır.
“Allah bes, baki heves.”
“Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!”
İyi üstad, dışımızda yaşananı içimizde hayat yapabilen muallimdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir