İçeriğe geç

Cemal Süreya "Şairin Hayatı Şiire Dahil" Kitap Alıntıları – Feyza Perinçek

Feyza Perinçek kitaplarından Cemal Süreya "Şairin Hayatı Şiire Dahil" kitap alıntıları sizlerle…

Cemal Süreya "Şairin Hayatı Şiire Dahil" Kitap Alıntıları

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.

Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Bir kağıda sensizlik yazdım .Yine de çok hoşuma gidiyor çünkü sensizlik kelimesi bile senle başlıyor
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.
Köklerimiz kendi çiçeklerinden ürküyor
Ah şimdi bunlar rokoko
Yalnızım bir de uzaktayım
Hani ölmek işten değil
Matmazel Ay da olmasa
Benim arkadaşlıklarım ölmek için hep küçük darbeler bekledi.
Acıların adını ağustos koymalılar.
-Adresiniz? Eskişehir adresiniz?
-Yok
-O halde niye Eskişehir’i istiyorsunuz?
-Bir adresim olsun diye!
Anlamıyorum, yoksa burs mu veriyorlar birbirlerini sevmeyenlere?
Yarı yolda birakan insanlarin , yolunu bulamayişlarini izlemek istiyorum.
Gülüşüne yağmur damlası çarparsa şiir olur, bunu bir ben bilirim birde gökyüzü .
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Gömmeden önce biraz gezdirin beni
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Hayatımı başka hiçbir hayatla değiştirmek istemediğime göre, demek ki mutsuz değilim.
Birleşince de biter. Tıpkı şiir gibi.
Kişi aynı anda bir kişiyi sevebilir ve ona bağlıdır.
Her ilişkinin ayrı bir uygarlığı vardır.
Bugün ölsem, tamamlanmamış bir şiir olarak kalır. Ama zaten hiç tamamlanamaz nitelikte bir şiirdir de. Diyelim ki bir yolcunun gelişigüzel notları.
Şiir hayatın alev halidir
Şiir hayatın köpüğüdür.
Şiirin kurulu düzene karşı olduğu inancındayımdır.
Şiir bir karşı çıkma sanatıdır.
Güneşten yırtılan caz, kavaldan akan gökyüzü.
Bende bu eşeklik sende bu katırlık oldukça,bizim aşkımız ömür boyu sürer.
𝖦𝗈̈𝗀𝗌𝗎̈𝗇𝖾 𝖻𝖺𝗌𝗍ı𝗋ı𝗄𝖾𝗇 𝗄ı𝗋𝖺𝗋 𝗌𝖾𝗏𝖽𝗂𝗀𝗂 𝗌̧𝖾𝗒𝗂
𝖳𝖺𝖻𝖺𝗇𝖼𝖺𝗆𝗅𝖺 𝗏𝗎𝗋𝗎𝗋𝗎𝗆
𝖲𝗂𝗅𝗀𝗂𝗆𝗅𝖾 𝗌𝗂𝗅𝖾𝗋𝗂𝗆
𝖤𝗒 𝗆𝖾𝗏𝗌𝗂𝗆 𝗇𝖾𝗅𝖾𝗋𝗅𝖾 𝗈̈𝖽𝖾𝖽𝗂𝗄 𝗌𝖾𝗇𝗂!
𝖨̇𝗌𝗍𝖾𝗋𝗌𝖾𝗇 𝗀𝖺𝗋𝗌𝗈𝗇 𝗀𝗂𝗋𝖾𝗅𝗂𝗆 𝗂𝗅𝗄 𝗒𝖺𝗓ı𝗇 𝗀𝖺𝗓𝗂𝗇𝗈𝗌𝗎𝗇𝖺
𝖲𝖾𝗇, 𝗀𝗎̈𝗇𝖾𝗌̧𝗂𝗇 𝗁𝖾𝗋 𝖺𝗇𝗅ı𝗄 𝖽𝖾𝗋𝗀𝗂𝗌𝗂!
𝖣𝗈𝗋𝗎𝗄𝗅𝖺𝗋𝖺 𝗍ı𝗋𝗆𝖺𝗇ı𝗒𝗈𝗋 𝗉𝖺𝗍𝗂𝗄𝖺
𝖣𝗈𝗒𝗎𝗆𝗌𝗎𝗓 𝖻𝗂𝗋 𝗌𝖺𝗋𝗆𝖺𝗌̧ı𝗄 𝗀𝗂𝖻𝗂
𝖨̇𝗍𝖾 𝗄𝖺𝗄𝖺 𝗒𝗎̈𝗋𝗎̈𝗒𝗈𝗋𝗎𝗆 𝗄𝖺𝗅𝖺𝖻𝖺𝗅ı𝗄𝗍𝖺
𝖲𝖾𝗌𝗂𝗆 𝗍𝖺𝗇ı𝗇𝗆𝖺𝗓 𝖻𝗂𝗋 𝖼̧𝗈𝖼𝗎𝗄 𝗌𝖾𝗌𝗂..
Sana rastladığımda susuzdum, yalnızdım
Bir çırpıda içtim gözlerini
Sana rastlamak mutluluktu; sana sahip olmak başka bir şey, başka bir ad bulmak gerek: ine taşınması gibi bir şey insanın.
Biz ki hep geleceğin, sınırsız sınırlarından çarpıyoruz.
Saatler uzun,günler
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı
Belki de kimse ilişmesin diye şiire
Bir bekâret kemeri takıp öyle gitti.
Kocaman bir gül yer alıyor arkamızda
Zulma karşı
Her şairin ilk yapıtı,bir kumaşın ilk metresi gibidir. Şair bütünüyle o ilk yapıtta, ilk dizelerde saklıdır. Gerisi boş laf!
Lacivert kanatlı bir kuştur gece.
Genç kuşakla yeni bir anlatım dönemine girdik.yeni şairler şiirin araçlarını yalnız kullanmıyorlar,o araçlarla oynuyorlar da.
İkinci yeni bir güvercin curnatasıdır. Ben en alçaktan uçuyorum. Avcılardan değil, arkadaşlarımdan korktugum için..
Sen ki gözlerinle görmüştün 57’de
Babanın parçalanmış beynini
Kâğıt bir paketle koydular mezara
İstersen belki elleyebilirdin de
Ama ağlamak haramdı sana.
Ayıcılar geçti, affedilmemiş insanlar geçti
Şehirler taş yürekliydi şarkısı-beyaz
İnsanların büyük rüyaları vardı
İnsanlar bir ölümle öldüler ki
Sevgiler arasında şaşırıp
Bir unuttular ki deme gitsin
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
İstasyonda tren oluyor biraz
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene’
Ben bazen istasyonu bulamayan bir adamım ..
Yürüyen bir adam muhakkak ki daha güzel mektuplar yazar.
Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu.
Masmavi defterime kızıl satırlar doldu.’
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yanlız işitme duygusu kalır ortada.’
Gülümsemeyle hüzün yan yana gider benim şiirimde
Çık gel uzaklardan.
Belki bakarsın bir şiir oluruz.
Yalnız aşkı vardır, aşkı olanın ve kaybetmek daha güç bulamamaktan… Sen yüzüne sürgün olduğum kadın, kardeşim olan gözlerini unutamadım. Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını, dostum olan ellerini unutamadım.” Cemal Süreya
Neden durgunsun sorusuna cevap aramaktan; Ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum.
Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen.
Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.
Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun
‘Zaman lazım sadece, unutacaksın!
Nasıl unuttuysan çocukluğunu,
kırılan oyuncaklarını.
Kırılan kalbini de öyle unutacaksın ‘
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.
ve kalbim, çok koştuğum için çarpsa sadece…
Trenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?
Geldiğimi?
Elif’sin sen,anısın ve geleceksin,gerçeksin ve düş.Şiirin takma adı,devrimin ağaç altı,alnımın yazısı.Evet sende ıhlamur kokusu,bende tarçın kokusu.
Yapıtlarını deniz kıyısında birbirine karıştıran iki eski uygarlık gibiyiz.
4 Haziran 1977
Ölüyorum Tanrım
Bu da oldu işte
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum Tanrım.
Ama,ayrıca,aldığın şu hayat
Fena değildir.
Üstü kalsın
Büyük bir bakanlıkta,yıllardır yükselme yollarının neler olduğunu düşünür,bu arada yaptığım gözlemleri birleştirmeye çalışır dururum.Sonunda,bilginin,yeteneğin,hatta dürüstlüğün bir bürokratın yükselmesinde çoğu kez temel öğe olmadığı kanısına vardım.
Mutlulukta ve mutsuzlukta,gecede ve gündüzde,karada ve denizde,hayatta ve ölümde beraberiz.
31 Aralık 1975
Bir kadın geçmişini siliyor tüm zorluklara inat
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Ağladığımda gözyaşlarımı silen ellerin için sevseydim keşke seni…
Sen de gittin ya!
“Keşke” gidişini izlememek için sevseydim seni…
Sen; şimdi
Ya da belki az sonra
Belki de bilmediğim bir zamanda -aşımsız- gidenlerdensin..
Ben Gittiğini sanan kalanlardan..
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Bir yerlerde güneş doğuyor şimdi sessiz soğuk..
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Üzerine yansımadığın her şey siyah görünüyor bana
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Gün batıyordu turuncu
Deniz de vardı mavi
Senle ben turuncu-mavi
Dünyanın en uyumlu iki rengi
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni!…
Nefes almak mıdır yaşamak
Yaşamak için mi nefes alırım…
Ben senin için alıyorum nefesleri
Hep bir umut
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni!

Keşke yalnız…
Keşke yalnız sevebilseydim seni…
Sebebe gerek kalmasaydı sen giderken?
Cemal Süreya

Ben sana rastladığım günlerde,hangi günlerdi onlar
Tuhaf şey bir günde değişiyor kişi
Senden öncesi öyle uzak ki anıları bile yok sanki
Geldin masaya oturdun ve hayatımı böldün bir milad gibi
Senin en sevdiğim yanlarından biri de,sokakta yaşlı ve anlaşmış bir çift gördüğün zaman duygulanmandır.Ne güzel duygudur o.Ben de öyleyim.
23 Temmuz 1972
Yalnız seninle güçlüyüm.Sen olmasan bir anlamım olmaz.Sev beni.
Yükseköğrenim yıllarında Başkent sokaklarında ceplerimi ellerimle doldurarak yürürken ilerde bir karım olacağını,çocuklarım olacağını düşünürdüm.Yüzsüz,bedensiz bir şeydi bu kadın; bir gölge gibi düşlerimin arasından sıyrılır,geçer giderdi zaman zaman.Sensin o kadın.
23 Temmuz Pazar,Beykoz
İyi insanlardık.Ay sonlarında cebimizde para kalmıyordu.Sana mavi,ak çizgili bir süveter aldıydık.Sen bana lacivert bir pantolon diktiydin.Kıyamıyorum şimdi onu giymeye,eskimesinden korkuyorum.
11-12 Temmuz 1972
Sana rastlamak mutluluktu;sana sahip olmak başka bir şey,başka bir ad bulmak gerek; içine taşınması gibi bir şey insanın.
Her şeyimi sana borçluyum.Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım.Sen onardın beni.Tuttun elimden kaldırdın.Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni,kutsadım.
Nazım Hikmet,şehirlerin şairidir.Ovadan seslenir insanlara,büyük düzlüklerden.Ovadan akan büyük ve bereketli bir ırmak gibidir.
Önce sevdiğiniz terk eder sizi, ardından uykunuz. Sonra ne sevdiğiniz geri gelir ne de uykunuz.

♥♥

Cemal Süreya’nın şiiri insan şiiridir.Sanatına Rönesans ressamları gibi insanla başlamıştır.
Sezai Karakoç

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir