İçeriğe geç

Sözün Düşüşü Kitap Alıntıları – Jacques Ellul

Jacques Ellul kitaplarından Sözün Düşüşü kitap alıntıları sizlerle…

Sözün Düşüşü Kitap Alıntıları

“İnsanlığı kurtarma isteği duyan herkes günümüzde, öncelikle sözü kurtarmalıdır.”
Görme, bana öncelikle gerçekliği, bilincimde hazır duran bir şey olarak gösterir; şimdi o beni, bu gerçekliğe göre kendi varlığım olmaya iter. Yeni imajlar yarata rak bu imajlar evrenini değiştirirken, görmenin bana ulaştırdığı bütün enformasyonu kullanırım. Ben, baktığım şeyden ayrı olmayan bir özneyimdir. Dahası, gördüğüm şey, eylemim beni gördüğüm şeye bağlarken, benim bir parçama dönüşür. İmajlar hem eylemde bulunmama imkan verirler hem de eylemi min şartıdırlar; onlar daiına buyurucudur.
Günümüzde imajlar, duyu tecrübemizin, düşünce sürecimizin, duygularımızın ve ideolojimizin günlük besinidir.
Görülebilir olan şey hakikati örterek gizler.
Tanrım, sen benim ışığımsın.
Yaşayamayan kişi hakikatten yoksundur ve kurguda ikamet eder. Ona acı veren şeyi tam olarak bilemez; fakat hiçbir gerçekliği bulunmadığı zaman umutsuzluğa düşerek gizli bir panik ve bilinçdışı bir hiçlikle yaşar.
Sükut dışında hiçbir şey insana, hakikatin sözünü yeniden işitmesine imkan vermez.
Bütün yaratış konuşur; fakat biz bu sözü dinlemek yerine, bu yaratılmışın sırrını görmek isteriz.
Konuşulan düşüncenin kusursuzluğu,
muadilini dinleyicideki düşüncenin kusursuzluğunda bulur.
Hayatlarımızın büyük bölümünü yalnızca seyirciler olarak yaşıyoruz.
Harf ölüdür.
İnsani dil, hem hakikatin hem de hatanın taşıyıcısıdır.
Dilimde henüz söz yokken bile Rabbim, sen onu bütünüyle bilirsin
Görebildiğimiz her şey, O’nun Tecellisi’nin
– doğası gereği görünmez – ihtişamıdır.
Yalnızca arzu konuşur. Doyum (tatmin) sükuttur.
Eğer herhangi biri (Tanrı’dan gelen) sözün
dinleyicisi ise, o kendi doğal yüzünü aynada seyreden insan gibidir
Hakikat ‘kıyamet gününe’ kadar hakikattir.
Söz unutulsa bile, hayat üzerinde izini bırakır.
Dil, gerçeklik yerine Hakikat’e atıfta bulunduğunda kendisidir.
Kişinin varlığının en iç çekirdeği, dilin arabuluculuğunun uzlaştırıcılığı ve elçiliği sayesinde diğer kişinin en derin iç varlığına ulaşır.
Dilin kutsanmış belirsizliği, bütün zenginliğinin kaynağıdır.
Mahalli kültürü insafsızca çiğneyen yabancı imajların bombardımanı altındayız. Daha da kötüsü, yalnız başınıza televizyon ekranında gördüğünüz şey, burada gerçekliktir. Merminin hedefini vurduğunu gördüğünüzde neşelenebilir ya da farklı olabilirsiniz; ancak bize göre, acı ve ölüm ‘taklit edilemez.’
İnsanlığı kurtarma isteği duyan herkes günümüzde öncelikle sözü kurtarmalıdır.
Ben, kendinden yola çıkılarak evrenin ve uzayın
düzenlendiği kalkış noktasıyım: vizyonum beni ve başka her unsuru, her birini ait olduğu noktaya yerleştirerek konumlandırır. Bakarken, düzeni keşfederim. Bakışım, bana çevremdeki her şeyin
adım adım ilerleyen keşfini sağlayan art ardalık vasıtasıyla bu düzeni oluşturan şeyin bizzat kendisidir.
“İnsan, konuştuğu sözün arkasına bütün bir hayatın anlamını yerleştirmediği sürece bir ifadeyi diğerinden nasıl daha fazla ciddiye alabiliriz ? Eğer bir kişi sözünün arkasında değilse, sözü yalnızca bir gürültüdür.”
Ben, kendinden yola çıkılarak evrenin ve uzayın
düzenlendiği kalkış noktasıyım: vizyonum beni ve başka her unsuru, her birini ait olduğu noktaya yerleştirerek konumlandırır. Bakarken, düzeni keşfederim. Bakışım, bana çevremdeki her şeyin
adım adım ilerleyen keşfini sağlayan art ardalık vasıtasıyla bu düzeni oluşturan şeyin bizzat kendisidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir