İçeriğe geç

Bana Bir Yol Çizer misin? Kitap Alıntıları – Rıdvan Aklan

Rıdvan Aklan kitaplarından Bana Bir Yol Çizer misin? kitap alıntıları sizlerle…

Bana Bir Yol Çizer misin? Kitap Alıntıları

Siz erkek ve kadınlar böylesiniz. Olduğun gibi seviyorum dersiniz ancak yine de dönüştürmek istersiniz.
Akıl denen nimet. Kullanamıyorsunuz sevgili dostum.
Dostunu severken ölçülü sev. Belki bir gün düşmanın olabilir.
Düşmanına karşı da ölçülü ol ki bir gün dost olursun, sonra da yaptığına pişman olursun
Kendisi ile dost olmayan, başkalarıyla dost olamaz
Neyse ki cehaletten daha tehlikeli bir silah üretemedi insanoğlu
Biz sevmeyi bilmeyeni ölülerden saydık
Siz insanlar gerçekten çözülmesi en zor muamma olsa gerek.
Her zaman doğruyu söyle, ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın..
-Daha az acı, daha az kötülük, daha az gözyaşı olamaz mıydı?

-İyi ama kime ve neye göre daha az olacaktı? Tanrı her insana dayanabileceği kadar yük yüklediğine göre az veya çoğu kim belirleyebilir? Öyle ya, yaşadığımız bazı durumlar bile kimine normal kimine ise ağır gelmiyor mu?

Osmanlı Devleti döneminde de kasaplar, sürekli hayvan kestikleri ve kanla iç içe oldukları için devlet tarafından altı ayda bir izne çıkarılır ve belli bir süre bahçıvanlık işi ile meşgul olmaları sağlanırmış. Bu yöntemle kasapların ruh hallerinin, merhamet gibi en önemli insani duygularının önüne geçerek bu duyguyu katılaştırmasının önüne geçilirmiş.
Dolayısıyla herkes olayları kendi açısından bakmaya devam eder. Bu durumda şikayet derecesi farklı olsa da halinden memnuniyetsizlik azalmaz ne yazık ki.
Bilmediği bir konuda soru sormaktan çekilmek ya da soru sormaya tenezzül etmemek bir bilmişlik ifadesidir ki, kendisini beğenmişler veya vurdumduymaz lar bu şekilde sorgulamaktan geri dururlar
Sizin diğer insanların hayatlarından ders çıkarma gibi güzel bir yönümüz var, bu yüzden şanslı sayılırsınız
Biliyorsun her doğru heryerde söylenmez ama ben söylemek gibi bir zaaf gösteriyorum
Bazen, bu kadar yücü duygularla donatılmış insanların basitleşmesi karşısında kendilerine verilen nimetleri hak etmediğini düşünmüyor değilim açıkçası. Irkçılık meselesi de bu basitliklerin başında geliyor.
Eskiden düşünce suçu diye bir suç vardı.

En azından kimler düşünüyor görebiliyorduk.

Kimi insanlar ön planda olmayı severler. Başkalarının kendilerine muhtaç olduğunu zannederek makamın büyüklüğünün cazibesiyle de zirvelerde yaşamayı önemli bir şey zannedebilirler. Bu da kişinin başını döndürüp, sorumluluk yükünün hafif ve basit görülmesine sebep olur.
Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Kişi ne kadar güçlenirse o kadar çok ve güçlü hasımları olur. Gücünü kullanmazsa mazlum, yanlış kullanırsa haydut olur.
Öfke tutuşturulmuş bir ateş gibidir. Her kim öfkesine hakim olursa, onu söndürür. Ve kim onu salıverirse ilk yanan kendisi olur.

Hz. Ali

Düşünüp tutmak, kendinize ve başkalarına saygılı davranmak size bahşedilmiş en güzel erdemlerdendir.
Zannı besleyen bir olgu da dedikodudur. Adeta asalak parazitler gibi dedikodudan da beslenir, bazen farkında olan bazen de farkında olmayan kişileri bularak dedikodu toprağına saçılmış zehirli tohumlar gibi etrafa dağılırlar.
Genelde, başkalarının mutluluğunu ve iyiliğini istemeyen ve onların yaşayabilecekleri sorunlardan haz alan sevimsiz kişilerin kullandığı bir argümandır zan. Bu tür insanlar zarar vermek istediklerinde direkt ulaşmak yerine dolaylı, adeta isimsiz veya takma isimle gönderilen postalar gibi ulaşırlar muhataplarına.
Gözünün üstünde neden kaşın var diyebilecek zorbalık gücü olmayanın, bunu dolaylı ve etik olmayan yoldan yapma gücüdür zan.
Toplumlar artık güçlü bireyler yetiştirme adı altında birbirlerinden uzaklaşan, kimseye muhtaç olmamak için çabalayan gururlu, ancak yalnız insanlar istiyorlar. Çünkü yalnızlık daha çok ev, daha çok araç demek. Ve daha çok israf !
Gençlikte ve yaşlılıkta rahat etmek önce gönül ister. Ne zenginlik hırsıyla yaşamalı ne de fakirlik korkusuyla. Ne yan gelip yatmak ne de haddinden fazla çalışıp sağlıktan olmalı, bunları dengede tutarak kazançlı olmalı.
Zaafim yok diyenin en büyük zaafidır, kendisini zaafsız sanması
iyilik yapıp denize attım diyen insanlar, gerçekten o iyiliği denizde bırakmayı becerdikleri sürece kesinlikle o iyilik kendi kendini değerli kılmaya devam edecektir. Ancak gizli yaptığı iyiliği sonradan anlatmaya başlayanlara ‘Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir’ demek gerekir.
bazı insanlar iyilik yaptıklarını zannedip kötülük yaparlar, bazıları da gerçekten iyilik yapıp kötülüğe sebep olurlar. Eğer dikkat edersen hiçbir insanın gerçek anlamda kötü olduğunu ya da kötülük yaptığını kabul ettiğini göremezsin.
Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir.
Unutmayın ki kıyıya ilk ölü balıklar vurur.
Biz sevmeyi bilmeyeni ölülerden saydık
Yitip giden gerçek yaşamlar yerine, kurgusal senaryolara gözyaşı dökmek
Zaafım yok diyenin en büyük zaafıdır, kendisini zaafsız sanması
Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir. Unutmayın ki kıyıya ilk ölü balıklar vurur.
Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir.
Eğer insanlar kötülük yaptıklarını gerçekten kabul edip, vicdanlarında yaralar almış olsalardı, insanların birçoğunun geri kalanlarına hizmet ettiğini görürdün, çünkü insanların tek kaçamayacakları yer vicdanlarıdır.
Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir.
Biliyor musun bilmiyorum, bizler bazen cevabını bildiğimiz soruları cevap değişsin ümidi ile de sorarız.
Toprak uçsuz bucaksızdır ve mayasıdır insanlığın
Değişim, özü bozmadığı sürece zararlı bir şey değildir.
Yitip giden gerçek yaşamlar yerine, kurgusal senaryolara gözyaşı dökmek
Testi kırılmadan testiyi taşıyana tokat atmak, tedbirden ziyade önyargıdır
Zaafım yok diyenin en büyük zaafıdır, kendisini zaafsız sanması
Yakaladıysan bırakma, bıraktıysan ardından koşma
Heybenizdeki azığın tamamını verip başka birini doyururken, kendinizi aç bırakmamalısınız.
Belki de hayat bize canlılığını yitirmek üzereyken verildi. Ve biz onu ayakta tutmaya çalışıyoruz.
Cami avlusuna terk edilmiş çocuk gibiydi sıkıntılarım Yalnız, biçare fakat Allah’a yakın
İlim servetten üstündür.
Kibir, bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür, ne uçulur.
Erdem bir ağaç ise kibir de o ağacın kurdudur.
Korkuyu yenmek için korktuğundan emin olmalıdır kişi.
Karanlıktan korkan ay ışığına perde çekmez.
Bilip de yaşayamamak da aşktır aslında.
Biz sevmeyi bilmeyeni ölülerden saydık
Kendisi ile dost olmayan, başkalarıyla dost olamaz
Düşüncelerini, acılarını, umutlarını verebilirsin emanet olarak ve bir gün gelir kalbini verirsin sevdiğine emanet olarak bir ömür boyu.
Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur.
Güç, bir kıvılcımla başlayan ateşin başıboş bırakıldığında koca bir ormanı yakması gibidir.
Dünyanın en iyi öğretmeni bile kendi yaşamadığı ve hissedemediği bir şeyi anlatamaz.
Yine bekleriz dediğimiz için beklediklerimiz vardır, bir de gerçekten beklediklerimiz
Saygındaki samimiyet duygusu saygı duyulan kişinin saygınlığından ziyade saygı gösterenin samimiyeti ile ölçülür.
Saygındaki samimiyet duygusu saygı duyulan kişinin saygınlığından ziyade saygı gösterenin samimiyeti ile ölçülür.
Sabır süreci yönetmek, tahammül ise pasif bekleyiştir.
Şikayet etmemek için heybende tuttuğun söz, şikayetten daha kötüdür.
Eskiden düşünce suçu diye bir suç vardı. En azından kimler düşünüyor görebiliyorduk.
Düşünceleri kirlenmeye müsait bir yer bulamadığı için de temiz kalabilmeyi başarmış insanlar var.
İyi olan dürüst, dürüst olmayan iyi ile kıyaslanmaz.
Olmayanın peşinde koşulmaz
Yalan öyle bir virüstür ki insanlık ondan kurtulabilmek için yalan makinesi icat etmiştir. Başka hangi duygu bu kadar aşağılamamıştır.
Yaptığınız iyilikler kıyıya vurmaya başladıysa anlamlarını yitirmişlerdir.
Unutmayın ki kıyıya ilk ölü balıklar vurur
Zaaf da sır gibidir aslında, açığa çıktıktan sonra mağduriyete sebep olabileceği için özel kalmalıdır.
Değişmek iyidir ancak ihtiyaç varsa.
Acı da tatlı da, şükran ve isyan da hayatı simgeler, canlılığın devamını sağlar.
Erdem bir ağaç ise kibir de o ağacın kurdudur. nasıl ki bir kurt ağacı içten içe kemirerek çürütürse, kibir de insanın erdemini öylesine içten içe çürütür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir