Alper Canıgüz kitaplarından Tatlı Rüyalar kitap alıntıları sizlerle…
Tatlı Rüyalar Kitap Alıntıları
-[ ] Freud hakkında bir anekdot duymuştum. Herhalde bilirsiniz: Üstat puroya çok düşkünmüş ve bir gün birisi ona bu tutkusunun nasıl yorumlanması gerektiğini sormuş. O da yanıt olarak ‘Bazen bir puro sadece bir purodur’ demiş.
-[ ] Evet, bir insanı anlamak ve ona gerçekten de yardımcı olmak çok zor bir şey. Çoğu insanın kafası çelişkilerle, ruhu komplekslerle dolu ve ne istediğini bilmiyor. Ama yine de, onun söylediklerini anlamaya çalışmak söylemedikleri hakkında fikir yürütmekten daha doğru geliyor bana. Samimiyet, en azından onun kendini yalnız hissetmemesini sağlayacaktır. Ve bence hepimizin tek derdi bu Profesör, bu dünyada yalnızız; çok yalnızız.
-[ ] Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
-[ ] Bir insan kendini Napolyon sanıp bundan da mutluluk duyabiliyorsa, onu sözde tedavi edip mutsuz kılmak doğru mu? Sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi?
-[ ] Belki de insan korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor.
-[ ] Ben ilişkilerime karşımdakine tam bir güven duyarak başlamayı tercih ederim. Karşımdaki güvenilmez biri olduğunu gösterene kadar da böyle devam ederim. Her seferinde hayal kırıklığına uğramışsam da ahlâken bunun böyle olması gerektiğine inanıyorum.
Oğlum Şemsi! Bize üç çay getir. Okan abine de eraş pozitif bi serum çek.
İnsanın, gerçeğine katlanamadığı bir hayata dişiyle tırnağıyla sarılması iğrenç değil de nedir?
Bence bugünkü güdük entelektüel ortamın en önemli nedenlerinden biri bağımsız bilim adamı ve düşünür sayısının pek az olması.
Gerçekten terapistler çok para kazanabiliyor mu? Ne diyorsunuz! İşini bilen bir terapist hayatı boyunca kendisini krallar gibi yaşatacak parayı birkaç yılda kazanabilir. Bu işten multimilyarder olan bir arkadaşım var. Geçenlerde bir kongrede karşılaştık. Bana ne dedi biliyor musunuz? Tam on yedi senedir kış görmemiş. Sadece yılın altı ayında, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde Türkiye’de kalıyormuş, sonbahar geldiğinde de güney yarımküreye göç ediyormuş. Çok yetenekli biri olmalı. Sıradan bir psikoterapistin bu kadar zengin olabileceğini sanmam. Evet, çok yeteneklidir, dedi Profesör alayla. Ama psikoterapi alanında değil, pazarlamacılıkta. Genel helâların duvarlarına psikolog olduğunu falan hiç belirtmeden telefon numarasını yazardı. Tabii ne kadar sapık varsa bunu arıyordu. O da telefonda bunlara, güzel bir bağlama çekip çoğunu terapiye gelmeye ikna ediyordu. Daha bunun gibi hedef kitleye doğrudan ulaşmasını sağlayan onlarca dahiyane numarası vardı.
Belki seni affedebilirdim. Ama şu ana kadar on bir kişiyi vurdum ve tek sayılardan hiç hoşlanmam.
Yurdakul oturduğu yerde huzursuzca kıvrandı. Yalnız benim çok işim var abicim. Patron geldiğinde her şeyi hazır etmezsem çok kızar. Haydi canım Muhittin abi kalender adamdır. Ne Muhittin abisi abicim? Muhittin abi iki yıl önce öldü. Şimdi burayı Cevdet Bey işletiyor. Cevdet Bey ve oğulları
Memleketimizin ruh sağlığını sizlerin eline emanet edeceğimizi düşünmek içimi ne kadar rahatlatıyor bilemezsin,
Daha sonraki çalışmaları, belirli karakter özelliklerine sahip kişilerin tuvalette okumak üzere belirli cins materyali tercih ettiğini kesinkes ortaya koydu. Örneğin içedönük kişiler yanlarına çizgi roman ya da gazetelerin magazin eklerini alırken, dışadönük insanlar tuvalette roman okumayı ve bulmaca çözmeyi tercih ediyorlardı.
Ağzı var dili yok! Şişme kadın denince değişmez tercihiniz: Mona Lisa. Üstelik şimdi çok uygun fiyatlarla
Birini tanımanın en iyi yolu onunla oyun oynamaktır. Oyun oynarken beni güvenilir bir insan olduğuna inandırmaya çalışırsan bunu anlarım. Ayrıca oyun insanları birbirine yakınlaştırır.
Neden bütün manyaklar kendinden bu kadar emin konuşurdu acaba?
Sait Faik’in Van Gölü’nü anlattığı harika bir öyküsü vardır, bilir misiniz? Van Gölü’nde geceleri görünmeyen süvarilerin atlarını doludizgin sürdüğünü, peri kızlarının yıkandığını anlatır.
Sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi?
– Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
– Ya deliler haklıysa
– Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
– Ya deliler haklıysa
Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
maalesef sevgi dolu anılar bu vahşi dünyada yaşamı sürdürmeye yetmiyor.
bu kadar sevilmemek için ne yaptım ben?
ayrıca şunu bil ki, inanan bir insanın yapabilecekleri sınır tanımaz.
(…)yüzlerce kalın ciltle dolu kütüphanesinin önünde durdu. işte yirmi beş yılı karşısında duruyordu. kendini boş ve yitik hissetmesinin hiçbir nedeni yoktu.
senin iraden güçlü değil hayatım, sadece tutkuların zayıf.
onun kuzguni saçlarını okşayarak naif yüzünü seyrettiği saatler sıkıcı hayatının en güzel anlarıydı. oysa o sıralarda bu aşk kendisine mutluluktan çok acı veriyordu.
Ve bence hepimizin tek derdi bu Profesör, bu dünyada yalnızız; çok yalnızız.
Sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi? Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz? Ya deliler haklıysa!
Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. İnsanın tüm varoluşsal dertlerine deva olacak bir çare bulmak imkansız.
‘Belki de insan
korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor,’ diyen William
James değil miydi?
korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor,’ diyen William
James değil miydi?
Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz? Ya deliler haklıysa! Delilere özgürlük!
Sadece huzur içinde var olabilmek ne kadar güç, değil mi?
Dünyayı değiştiremezsiniz ama yeni bir dünya yaratabilirsiniz.
Çünkü bence aşk her şeyin üstündedir
Ve bence hepimizin tek derdi bu Profesör, bu dünyada yalnızız; Çok yalnızız.
Neden insanları değiştirmektense, insanları dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
Belki de insan korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor.
HAYATIMI SATIYORUM!
25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor.
İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilir
25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor.
İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilir
neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
rüyalar insanların iç dünyalarını anlamak için bize çok değerli bilgiler verir.
Üstat Freud rüyaları, ‘bilinçaltına giden asaletli yol’ diye tanımlar.
Birer çay söylediler. Ilık bahar rüzgârı yüzlerine vururken uzun bir süre hiçbir şey konuşmadan sadece çaylarını içip Boğaz’ı seyretmeye daldılar. Biriyle böyle uzun uzun karşılıklı sessizce oturup bundan da bir rahatsızlık duymamak dostluğun bir göstergesi olsa gerek diye düşündü Profesör bir ara. Şevket onun aklından geçenleri okumuşçasına gülümsedi. ‘Sadece huzur içinde var olabilmek ne kadar güç, değil mi Profesör?’
Yaşadığınız hayat sadece bir olasılıktır Profesör. Hayal edebileceğiniz tüm hayatlardan sadece biri.
Birisini düşlerinize kattığınız anda o kişi farkında olmasa bile ruhunun derinliklerinde bunu anında hisseder ve sizinle birlikte o düşü görmeye başlar. Yani olup bitenlerde benimkiler kadar sizin düşlerinizin de önemli bir rolü vardı. Hem kim bilir, belki farkında bile olmadan siz de bu dünya yaratmışsınızdır.
Korku bulaşıcı bir hastalıktır.
Bildiğim tek şey bundan sonra hiç karşılaşmayacağız
. dedi, delilik sınırının azıcık gerisine çekilmiş yumuşak bir ses tonuyla.
Belki de adam hayattan kaçtığı o anları yaşamaya değer buluyordur.
Bu kadar sevilmemek için ne yaptım ben?
İşte gerçekliğinden bile emin olamadığı bu anı, öldüğü güne kadar Hüseyin Bey için biricik mutluluk kaynağı olacaktı. En küçük kardeşi öldüğünde onun cenazesine gitmeyerek evde beste yaparken, bir ucubeyle karşılaşacağından korktuğu için aynalardan kaçtığında, sayısız intihar girişimleri sırasında kan bileklerinden oluk oluk akarken, akıl hastanesinde nöbetler geçirirken ve en çok da yüreğini kasvet bürüyen, yatağın kendisini kustuğu o bitip tükenmez gecelerde hep Lütfiye Hanım’ın sevgi dolu, sıcak sesine tutunmaya çalışacaktı.
Ama yine de, onun söylediklerini anlamaya çalışmak, söylemedikleri hakkında fikir yürütmekten daha doğru geliyor bana. Samimiyet, en azından onun kendisini yalnız hissetmemesini sağlayacaktır. Ve bence hepimizin tek derdi bu Profesör, bu dünyada yalnızız; çok yalnızız.
Neden insanları değiştirmektense, insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz? Ya deliler haklıysa! Delilere özgürlük!
uzun süre konu hakkında düşündükten sonra bu davranışın nedeninin kendiyle baş başa kalma korkusundan kaynaklandığını saptadı.
Siz yapan değil, olan bir insana benziyorsunuz. Ve inanın, bu çok önemli bir niteliktir.
Belki de insan korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor.
Eğer şu an beni anımsamak için belleğinizi zorluyorsanız lütfen boşuna zahmet etmeyin. Sizinle ilk kez görüşüyoruz; en azından bu hayatta.
Zeki Müren’in Zeki Müren rolünde olduğu filmlerde canlandırdığı karakterlerin gerçek Zeki Müren’le ilgisi ne kadarsa, bu kitapta sözü edilen kişi ve olayların gerçekle ilgisi o kadardır.
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, düşleriniz ancak ve ancak onlara inanacak kadar güçlüyseniz gerçektir
“Belki de insan korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor ‘ diyen William James değil miydi?”
‘Hayatımı satıyorum! 25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor. İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilirler.’
İnsanın, gerçeğine katlanamadığı bir hayata dişiyle tırnağıyla sarılması iğrenç değil de nedir?
Sadece huzur içinde var olabilmek ne kadar güç, değil mi?