Paul Bloom kitaplarından Hazzın Bilimi kitap alıntıları sizlerle…
Hazzın Bilimi Kitap Alıntıları
Müstakbel liderlerin yeteneklerini ve hedeflerini soğukkanlı bir biçimde değerlendirebilseydik ve birilerine hayran olmaya meyil etmeseydik daha iyi bir durumda olurduk.
Bazen terapistler de morali bozuk kişilere mutluymuş gibi rol yapmalarını tavsiye ederler; gülümsemek ruh halinizde olumlu bir etki yapabilir.
Haz ve acı, organizma için sırasıyla yararlı ve zararlı olan süreçlerin öznel birlikteliği şeklinde evrimleşmiş olmalı; bu yüzden de, organizma hazzı aramak ve acıdan kaçınmak için ya da bu amaçla evrimleşmiştir.
Eğer haz evrimleşmişse, basit olmalıdır; belirli uyarıcılara belirli şekillerde tepki vermeye koşullanmış olmalıyız; ne var ki bu sezgisel, amiyane ve yüzeyseldir; yani, aptalcadır.
Bir şeyden aldığımız zevk onu düşünme biçimimizle ilgilidir.
Darwin bir eş ararken, iki taraflı simetriden ya da doğru kalça-bel oranından fazlasını arıyordu. İyi ve özel bir insan istiyordu. Bir insanın gençliğini ve sağlığını, yüzünden ya da bedeninden anlayabilirsiniz; ancak, insanlar zeka ve nezaket gibi nitelikler de ararlar. Zeki ve nazik insanlar, dolayısıyla onların çocukları da hayatta iyi işler gerçekleştirirler. Aynı zamanda, çocuklarla içtenlikle ilgilenecek ve size yardım edip sizi destekleyecek birini ararsınız. İnsanların eş seçimleri üzerine, otuz yedi farklı kültürden insanları inceleyen ve şimdiye dek gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırmada, hem erkekler hem de kadınlar için en önemli etkenin nezaket olması şaşırtıcı değildir.
Biz insanların tümünde aynı DNA adresleri var, ancak bu adreslerin içeriklerinin aynı olması gerekmiyor. İşte, birbirimizden farklı olmamızın nedeni bu..
Kirlardaki zambaklar harika giysilere bürünmüş olsalar da, bizler annemizin karnından ciyak ciyak bağırarak ve çırılçıplak doğarız. Mutlu olmamız için neye ihtiyacımız vardır? Neredeyse yaptığımız her şey bu soruya cevap olarak görülebilir.
İnsan zihni, ruhsal deneyimlere meyilli olmakla beraber, bu meylimizi doyurmak için yeterlikanıt bulunmayan şeylere inanmak zorunda değiliz. Dünya üzerine olan düşüncelerimizde mantığımızı, maneviyatımızı ve ahlakımızı bir araya getirmenin bir yolu şüphesiz olmalıdır. Bu, en derin kişisel kaygılarımıza mantığımızla yaklaşmaya başladığımız noktayı oluşturacaktır. Aynı zamanda inancın da sonu olacaktır.
Geçmişiniz anlarınızda yaşıyor. Geleceğiniz ise beklentilerden ibaret. Gerek hatıralar, gerekse beklentiler, bilincinizde ancak şu andaki düşünceler olarak canlanabilirler..
Açlığın tatmini gibi bir haz bile, öz ve tarih, ahlakî saflik ve ahlakî kirlilik gibi meselelerden etkilenir. Hazların, daima bir derinliği vardır.
Özü sağlama alırken basit ayrıntılar unutulur; içsel niteliklere odaklanırken dışsal olanı gözden kaybeder. Görmek istediğini görür ve görmek istediğini görmez. Bakması gerekene bakar ve bakmaya lüzum olmayanı umursamaz.
Bir kişi ilahi bir varlığın hayatlarımızı önceden belirlediğine inanmadığı sürece, gerçeklik, kurgunun kısıtlamalarına sahip degildir. Hayat bir aile filmi değildir; bazen şirin çocuklar ölür.
Hazlarımız bir öz-bilince sahiptir.İnsanlar tecrübe ettikleri zevk ya da acıları gözlemleyebilir ve bu gözlemlerden yola çıkarak hazdan ya da acıdan kurtulabilirler. Duygular, kendilerinden beslenebilirler. Arkadaşınızla birlikte olmaktan hoşlanabilirsiniz, mutluluğunuzdan bahsetmek ya da onu düşünmek size keyif verebilir; keyfine düşkün biriyseniz, hayatı muhteşem kılmak zevkli bir düşüncedir. Diğer taraftan ki bazılarımız için bu daha tanıdık gelecektir, acınası hissetmek insana kendini zavallı hissettirebilir.
İnsan, acı Meksika sosu seven tek hayvandır.
Evrimsel bir bakışp açısına göre, iffet genetik intihardır. Cinsellik olmadan üreyemezsiniz ve cinsellik, tıpkı yemek gibi, elde etmek için genellikle çabalamak zorunda olduğumuz bir şeydir; ayağınıza kadar gelmez. Bu yüzden, köpeklerde, şempanzelerde, yılanlarda ve diğer pek çok canlıda olduğu gibi, biz de cinselliği arayıp bulma güdüsünü geliştirdik.
Bizler zeki ve müşfik olabiliriz. Örneğim, kendimizi bir fanteziden alıkoyacak, yanlış olduğuna inandığımız zevklerden kendimizi mahrum bırakacak, başkasının açısından olaylara bakacak ve mantıklı bir şekilde kar ve zararı hesaplayacak kadar zeki ve müşfikizdir. Şu hayran olunası penguenler gibi olmayı tercih edebiliriz.
Yabancı insanların yüzünü değerlendiren siz de olsanız, görünüş herşey değildir. Bir araştırma ortaya koydu ki, çekiciliğin temel faktörü sıradanlık, simetri, cinsel çift biçimlilik ya da buna benzer bir şey değildir; çekicilik, bir kişinin gülümseyip gülümsememesiyle ilgilidir. 🙂
Esas olan,değerini geçmişin gücünden alır.
Kurgu, sıkıcı kesitlerin dışarıda bırakıldığı hayattır.
Hayal gücünün hazları, gerçek hayatın hazları üzerinden beslenir.
Belirli olaylar korku, kaygı ve üzüntünün ortaya çıkması sayesinde psikolojik bir arınma sürecini başlatır ve kendimizi daha iyi, daha sakin ve en sonunda arınmış hissederiz; bunun adı katarsis tir. İtici deneyimler yüzünden acı çekeriz; sonra da olumlu hesaplaşma sayesinde rahatlarız.
Gerçek korkularımızla yüzleşmemize yardımcı olacakhayali korkular üretiriz; bu da, direngen zihnin korkunç sorunlarla baş etme yöntemidir.
Başlanıçtaki acıyı çekmeye değebilir, çünkü ardından elde edilen haz bu acıyı bastırır. Kaynar su dolu küvete adım atmanın verdiği acıdan hoşlanmaya başlayabiliriz; çünkü su doğru sıcaklığa geldiğinde, bu acıyı mutluluk izler.
Çoğu insan belli tipte kurgunun arayışındadır çünkü insanlar gerçekliği öğrenmenin acısız bir yolunu ararlar.
İmparatora ait olan şeyler.
Uzaktan, sineklere benzeyen şeyler.
Bir çiçek vazosunu az önce kıran şeyler.
Uzaktan, sineklere benzeyen şeyler.
Bir çiçek vazosunu az önce kıran şeyler.
“hayal kurarken, kafamızın içinde bizim başrol olduğumuz özel filmler üretiriz. bütçe sınırsızdır.
oyuncu seçme özgürlüğü vardır. efektler mükemmeldir. sansür yoktur.”
oyuncu seçme özgürlüğü vardır. efektler mükemmeldir. sansür yoktur.”
Hepimiz iki ayağı üstünde duran maymunlar olarak doğarız, yeryüzüne inmiş melekler olarak değil.
“Doğal manzaranın canlı bir görüntüsü sağlamak için, 50 inçlik HD televizyonları öğretim üyelerinin ve çalışanların penceresiz ofislerine koydular, insanlar bunu sevdiler, ancak stresten kaynaklı kalp atım hızının psikolojik ölçümlerini incelediklerinde, HD TV izlemenin hiçbir kıymetinin olmadığı anlaşıldı; boş duvara bakmaktan farkı yok. Strese faydası olan şey, insanlara gerçek yeşilliğe bakan cam pencereli bir ofis vermek oldu.”
“Eğer siz vanilyayı, ben de çikolatayı seviyorsam,aramızda bir uyuşmazlık vardır ancak hiçbirimiz irrasyonel değilizdir.”
“… hayaller rüyaların tam tersidir; çünkü rüyalarda sizin hiç kontrolünüz yoktur. Bu da, bir kâbus berbat olabilse bile, güzel bir rüyanın, güzel bir hayalden daha zevkli olabileceği anlamına gelir.”
“Hayal kurarken kafamızın içerisinde, bizim başrol oyuncusu olduğumuz, kendimize özel filmler üretiriz. Bütçe sınırsızdır, oyuncu seçme konusunda özgürüzdür, özel efektler mükemmeldir ve sansür yoktur.”
“İnsan zihni gezinir durur.”
“Aşırı mazoşizm ile gündelik mazoşizm arasındaki paralellik şudur; ikisinde de acının yoğunluğu üzerinde kurulacak bir denetime ihtiyacınız vardır. Acılı yiyecekleri seven bir kişi ağzının içinde neler olduğuna dair bir denetime sahip olmalıdır; korku filmi sevenlerin izleyecekleri filmi seçmeleri gerekir ve gözlerini kapatma ya da kafalarını çevirmekte özgürdürler.”
“Korku yazarı Stephen King’in de belirttiği gibi, gerçek korkularımızla yüzleşmemize yardımcı olacak hayali korkular üretiriz; bu da, “direngen zihnin korkunç sorunlarla baş etme yöntemidir.”
“… belirli olaylar korku, kaygı ve üzüntünün ortaya çıkması sayesinde psikolojik bir arınma sürecini başlatır ve kendimizi daha iyi, daha sakin ve en sonunda arınmış hissederiz; bunun adı “katarsis’tir. İtici deneyimler yüzünden açı çekeriz; sonra da olumlu hesaplaşma sayesinde rahatlarız.”
“Çocukların, hayal gücünün etkisi altında kalmaları çok kolaydır. Onları belirli kurgulardan uzak tutmamızın sebebi de budur. Korku filmlerinin, çocukların kâbus görmelerine sebep olabildiklerini anlamanız için, bir araştırmayı gözden geçirmeye gerek duymazsınız.”
“Beş yaşındaki çocuğunuza, ondan nefret ediyormuş gibi davranacağınız ve ona değer vermediğinizi haykıracağınız bir oyun oynamayı teklif etmek kötülüktür. Çocuklar sizin rol yaptığınızı anlarlar; ama hayali deneyimin duygusal etkisini engelleme konusunda yetişkinlerden daha fazla güçlük çekerler. Rol icabı incitme, onu gerçekten incitecektir.”
“Esas sorun sanıyla, yani aklın gerçek olarak bilinen ile hayali olarak bilinen arasındaki farka aldırış etmemesiyle ilgilidir. Şimdiye kadar, silahlı bir çatışma hakkında bir metin okuyan hiç kimse kaza kurşununa kurban gitmedi; ancak yine de, gerçek olmadığını bildiğimiz şeyler için üzülebilir, hatta travma yaşayabiliriz.”
“Bir kurgudan hoşlandığımızda, estetik tepkimiz, genellikle yaratıcının zekâsına, bilgisine ve nükte yeteneğine karşı bir reaksiyondur. Tıpkı spor, müzik ve resim performanslarında olduğu gibi bu bize haz sağlar.”
“Hikâyeler gerçek olayların bir temsili olduklarından, en iyi hikâyeler, aslında hikâye olduğunu unuttuklarımızdır. Pek çok yazar bunu amaçlar.”
“Hayali deneyimlerden hoşlanırız çünkü bir düzeyde onları gerçek olanlardan ayırmayız.”
“Sanatı değerlendirirken insanların duyarlı oldukları şey; “sanatçının sorunları çözmesi, engelleri aşması ve mevcut malzemelerle yetinmesinin yöntemleri” dir.”
“Geleneksel sanat dünyada olan şeylerle ilgilidir; modern sanat ise tamamen temsilin süreciyle ilgilidir. Modern sanatın büyük kısmından zevk alabilmek için özel uzmanlık gerekir.”
“Bir tasarımın altında yatan yeteneği umursamıyorsanız, onu kötü sanat olarak görecek ve belki alay etmenin zevki hariç, ondan hiç haz almayacaksınız.”
“… yani, belirli nesnelerden aldığımız hazzın, onu yaratan ya da kullanan kişinin köklerini içerdiği inancından kaynaklanmasıdır.”
“… sanat sergilenme anlamına gelir, bir izleyici kitle için yaratılır. Bu da sanatı, bir koşuya katılmak, kahve yapmak, saç taramak ve elektronik postalara göz atmak gibi diğer amaçsal etkinliklerden ayırır.”
“Kumda bıraktığımız ayak izleri, çöp kutusuna atılmış buruşuk kâğıtlar, dağınık yataklar; bunların hiçbirisi, genellikle sanat değildir. Ancak bunlar sanat amacıyla oluşturulmuşsa sanattır ve bu tür yaratımlara müzelerde rastlanılabilir.”
“Hazır kek hamurları 1950’li yıllarda piyasaya sürüldüğünde pek rağbet görmemişti. Ardından üreticiler, ev kadınlarına yapacak iş yaratmak için tarifte bir değişikliğe gittiler; artık kadınlar hazır kek hamuruna bir yumurta ekleyecekti. Bu değişiklik, ürünün tutmasına yol açtı. Kişinin kendi çabasını katması yoluyla değerin artmasına, psikolog Michael Norton ve meslektaşları “IKEA etkisi” diyor.”
“Hazır kek hamurları 1950’li yıllarda piyasaya sürüldüğünde pek rağbet görmemişti. Ardından üreticiler, ev kadınlarına yapacak iş yaratmak için tarifte bir değişikliğe gittiler; artık kadınlar hazır kek hamuruna bir yumurta ekleyecekti. Bu değişiklik, ürünün tutmasına yol açtı. Kişinin kendi çabasını katması yoluyla değerin artmasına, psikolog Michael Norton ve meslektaşları “IKEA etkisi” diyor.”
“Hayat sıfır toplamlı olabilmektedir; bir opera şirketini desteklemek için harcanan paralar, çocuklar için yapılan aşı harcamalarının eksilmesi anlamına gelebilir.”
“Bizler, özcüyüzdür; bu yüzden hepimiz, hatta küçük çocuklar bile, sahip olduğumuz şeyleri, o şeylerin saklı doğasına ve geçmişine dayanarak değerlendiririz.”
“Shakespeare’in de dediği gibi, “Aşk gözle değil, ruhla görülür.””
“Evlendiğiniz kişiye karşı romantik ilgi duyarsınız, onun dış özelliklerine karşı değil.”
“Bir kişiye âşık olmamızın ikinci sebebi, odaklandığımız bireyin bizim için değerli olan her şeyi temsil etmesidir. Sanat çalışmaları, tüketici ürünleri ve duygusal nesneler üzerine akıl yürütme biçimimiz budur.”
“George Bernard Shaw’in da dediği gibi; “Aşk, bir kişiyle diğerleri arasındaki farkın ölçüsüzce abartılmasıdır.””
“Bizler yalnızca, yüzlerden ve bedenlerden etkilenmeyiz; hatta kişilik ya da zekâdan da etkilenmeyiz. Bu özelliklerin her birine sahip olan özel insanlardan etkileniriz. Bizler, nihayetinde bireylere âşık oluruz; insanların görünümlerine değil.”
“Bir adam, bir kadına en azından yenilebilecek olan güzel, büyük bir patates alabilecekken, niçin elmas bir yüzük almalıdır?” sorusunu etkileyici bir biçimde dile getirir.
Cevabı şudur: Hediyenin esas özelliği işe yaramaz ve pahalı olmasıdır. Elmas, aşkın simgesi olarak algılanır; ama patates öyle algılanmaz; çünkü insanlar yalnızca değer verdikleri kişiye bir elmas verirler; bu elmas da zenginlik ve bağlılığa işaret eder.”
“Deneyimleri çarpıtarak, özcü olanlar da dâhil, tüm inançlarınız kendine destek toplar. Herhangi bir şey hakkındaki fikrimizin değişmesinin bu kadar zor olmasının nedenlerinden biri de budur.”
“Mesele, duyumun deneyimlerde hiçbir rol oynamaması değildir. Daha ziyade, öze dair inançlarımız da dahil duyumlarımız fikirlerimizin etkisi altındadır.”
“…beklentiler deneyimlerimizi etkiler; eylem sonrasındaki deneyim algımızı değil.”
“Bilgi, deneyimin kendisini değiştirmez; ama deneyime verdiğimiz kıymeti değiştirir ve bu durum, deneyim hakkındaki konuşmalarımızı ve düşüncelerimizi başkalaştırır.”
“Gandhi, ilk kez keçi eti yediğinde, hayvanın ruhunun midesinde feryat ediyormuş gibi hissettiğini iddia etmişti, ve jetaryenlik için mükemmel bir teşvik.”
“Bizim böcekleri yemememizin sebebi, onların pis ya da tiksindirici olmaları değildir; aksine, biz onları yemediğimiz için pis ve tiksindiricidirler.”
“Peki, bireysel tercihleri belirleyen şey nedir? En makul yöntem, kişisel deneyimleri göz önüne almaktır.”
“Mesela, ben peynirden nefret ederim ama kız kardeşim çok sever. Bunun sebebine ilişkin hiçbir açıklamam yok.”
“Sözkonusu olan haz olduğunda, bir şeye karşı olan tepkimizi o şeyin kendi özelliklerine atfetmek çekici gelir.”
“Nazar, dışarı enerji yaydığı düşünülen birisi için bunaltıcı olabilir. Hatta öyle ki bazı ünlüler çalışanlarının kendileriyle göz teması kurmasını yasaklayan sözleşmelere sahiptir.”
“Özel insanlarla temas etme arayışındayızdır. Özel bir insanın dokunduğu sıradan bir nesne değer kazanır ki bu da insanların J. F. Kennedy’nin mezurası gibi bir nesneye tonla para ödemesinin nedenlerinden biridir.”
“Sosyalleşmeyi düşünmek için sosyalleşmeniz gerekir.”
“…insanları çoğunlukla rastgele etmenlere – bazı araştırmalarda gerçekten de yazı-tura atarak -dayanarak gruplara ayırdığınızda, insanların kendi gruplarını desteklemekle kalmayıp aynı zamanda gruplar arasında ciddi farklılıklar bulunduğuna ve kendi gruplarının nesnel anlamda üstün olduğuna inandıklarını keşfetti. Özcü peşin hükümler, var olmadıkları zaman bile içsel ortaklıkları varmış gibi görmemize neden olurlar.”
“Modern çağda, bilimin ileri görüşlü ve açıklayıcı zaferleri içsel bir gerçeklik varsayımının doğru olduğunu kanıtlar.”
“Kao’nun göz önünde tuttuğu şey ruhsal mekanizmadır. Özü sağlama alırken basit ayrıntıları unutur; içsel niteliklere odaklanırken dışsal olanı gözden kaybeder. Görmek istediğini görür ve görmek istemediğini görmez. Bakması gerekene bakar ve bakmaya lüzum olmayanı umursamaz.”
“Örneğin, insanların çoğu kahve içmekten büyük keyif alır; ama bunun nedeni geçmiş zaman içinde kahve severlerinin kahve sevmeyenlerden daha fazla çocuğunun olması değildir. Bunun nedeni kahvenin bir uyarıcı olmasıdır ve bizler uyarılmaktan çoğu zaman keyif alırız.”