İçeriğe geç

Geber Anne Kitap Alıntıları – Sezgin Kaymaz

Sezgin Kaymaz kitaplarından Geber Anne kitap alıntıları sizlerle…

Geber Anne Kitap Alıntıları

Getiren gitse bile seninle kalan şeydir aşk.
Belki de gerçek aşk bu, Acıyı bile birbirimize yar etmedik. onu da paylaştık..
Her maşuk eninde sonunda aşığına aşık olmak zorundadır. Bu mukadderattır.
Gözlerim yeterli değil, daha yüzlerce göz bulmalıyım ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim.
Zemberek dediğin saatleri kurmaya yaramıyor anne, bizi kurmaya yarıyor, çünkü zaman da yok..
Aşkı tefsir et desek, acizdir beşer,
Aşkı etse etse aşk tefsir eder

Mevlana

Dindarların imanını dindarlar belirliyor Tayfun, ama inançsızların inançsızlığını da dindarlar belirliyo. Bi yolun tersine yürüyebilmek için o yolun düzünü bilmen lazım çünkü.
‘ Sen sen ol, aklını vicdanına, vicdanını aklına hakim kılma. İkisini de dengede tut. Kimsenin sana akıl öğretmesine izin verme. Öğreten annen bile olsa. Kimin aklıyla hareket edersen et, kendi yaptığının hesabını verirsin. ‘
‘ Gözlerim yeterli değil, daha yüzlerce göz bulmalıyım ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim.
Zaman denen şey koskoca 1yalandan ibâret, bunu aklına derince yaz
Şu dünya dediğin üç beş gecedir

Kul Himmet

Titremiştim doğduğum güz akşamı, 1ölüm sandımdı senden doğmamı.
1 de doğdum baktım, âlem hoşça yer, anne, zindanmış senin karnın meğer

Mevlânâ

Halka şeytan şer için yaklaşmada
Öyle şeytansın ki, şeytan kaçmada .

Mevlânâ

Dünyanın direğidir zaman.
Velakin, zaman diye 1şey de yoktur.
Gelip geçen 1şey yok
aşk, aklı dini imanı ahlâkı kanunu kitabı ve her türlü engeli başkalarına bırakmaktır, hayatla da ilgisi yoktur ölümle de ilgisi yoktur, çünkü aşk sadece aşktır
1gün 1şey doğar içine, hep gittiğin yoldan gitmezsin de alâkasız 1yol tutturursun, dünyan değişir
Benim dünyam dün gece değişti
İnsan görmek istemeyince ne kadar kolaydı görmemek
Uyuyoruz ya Evreleri olur bu uykunun tamam mı. Hafif uyku, ağır uyku, derin uyku, çok derin uyku. İşte bu çok derin uykuya rem uykusu denir, rüya da ancak o noktada görülür.
Bi çeşit felç gibidir
Cennette gilman olacağına cehennemde zebâni olacaktı; gılmanlar hoşluğun kölesiydi; onlar hizmetten hizmete koşup kucaktan kucağa gezerken nahoşluğun efendisi zebaniler kaya gibi dikilirdi orada, dokunulmazlardı, korkulurdu çünkü onlardan, bu yüzden de saygı görürlerdi
Oyundu çünkü hayat
Sonsuzluk yolunu bilmiyorsan eşeğin tersine yürü
Yol odur!

Mevlânâ

Özlenmekten bile güzeldi len özlemek, sen kendini öğreniyodun çünkü, o seni ne bilsin, sen seni biliyodun
Peki hangisi daha büyük suç? Bakkaldan sigara çalmak mı, yoksa o sigaraların çalıntı olduğunu bile bile bi de dayaktan geçirerek çocukların elinden alıp savaş ganimeti diye sırıta sırıta içmek mi???
Pazarlık edelim canım seninle,
Iki cihan senin olsun, sen benim,
Hayrını gör imânınla dininie,
İki cihan senin olsun, sen benim

Muhlis Akarsu

Doğruya yanlış demek doğru mudur???
Kırgındı.
Çoktan üstüne yapışmış, hayatı boyunca da yapıştığı gibi kalacak bu şey den kaçmaya çalışıyordu var gücüyle
Diplomasi meselesi: Neyi bilmediğini bilmeyecekler!!!
Belki rüya dediğimiz şey yaşamanın ta kendisi, yaşamak dediğimiz şey de rüyanın ta kendisidir.
Boşuna çekilmez Define bulmak için viran yurtlarda dolaşmaktır acı çekmek; daha güzel bir ev yapmak için bir başka güzel evi yıkmaktır
Çok günah bak, yanarsın bak.

Niyeymiş? Allah’ı insan mı sandınız siz? Evirdiniz çevirdiniz en sonunda kendinize mi benzettiniz? O hiç yakar mı çocuklarını, siz mi o?

Gözlerim yeterli değil,daha yüzlerce göz bulmalıyım ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim.
Sakın ola babama el açmayacaksın,aç kalmanın sefaletini, tok dolaşmanın rezaletine tercih ederim.
Mecburum demek ben benim istemediğim bir şeyi yapmak kendimden vazgeçmek zorundayım demektir.
Belki de gerçek aşk bu,acıyı bile birbirimize yar etmedik onu da paylaştık.
İntikam, sapı ucundan daha keskin bir kılıçtır. diye bağırdı. Kendi ellerini keseceksin.
İyi insanın gözü ayıbı görmez.
Sakın ola babama el açmayacaksın. Aç kalmanın sefaletini, tok dolaşmanın rezaletine tercih ederim.
Kimin aklıyla hareket edersen et, kendi yaptığının hesabını verirsin.
acı çekmek akıl başta olmaktır.
Birgün bişey doğar içine,hep gittiğin yerden gitmezsin de alakasız bir yol tutturursun dünyan değişir.
Yaktığın ateşte eri Tayfun.Korkma!
Mum ağlamadıkça,alev gülmez.
Ağla şimdi gözyaşı insan külü,ağla..
Gözlerim yeterli değil,daha yüzlerce göz bulmalıyım ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim
-Mevlana
Eğer zaman diye bir şey varsa, sakın kaybetmeyin onu
Karanlık olmasaydı, ışık olur muydu? Dostu kim karanlığın? Işık!.. Işığın dostu? Karanlık!.. Biri olmadı mı diğeri olmuyor işte, ama biri ölmedi mi de diğeri doğmuyor Olacak iş değil
Açlığın sefaletini, tokluğun rezaletine tercih ederim.
Halbuki söz, yayından fırlamış bi ok gibi olmalı. Boşa harcanmamalı.
Ne kadar kudretli hissetsek de, insanız neticede, en zayıf kısmımızdan başlıyoruz çürümeye.
Eger o kisi cok lazimsa, ona hayatim boyunca oyun oynayip duruyorum.
Aşk dedi,
Sana ondan dolayıymış gibi gelir ama senden dolayıdır oğlum.
Belki de gerçek aşk bu, Acıyı bile birbirimize yar etmedik. onu da paylaştık..
Kimin aklıyla hareket edersen et, kendi yaptığının hesabını verirsin.
Sen sen ol, aklını vicdanına, vicdanını aklına hakim kılma. İkisini de dengede tut. Kimsenin sana akıl öğretmesine izin verme. Öğreten annen bile olsa. Kimin aklıyla hareket edersen et, kendi yaptığının hesabını verirsin
Her maşuk eninde sonunda aşığına aşık olmak zorundadır. Bu mukadderattır.
Bildiğimizi, gördüğümüzü ve duyduğumuzu sandığımız şeyle bizi sınırlayan şeye hayat diyoruz biz.
Ne kadar kudretli hissetsek de, insanız neticede, en zayıf kısmımızdan başlıyoruz çürümeye.
Bir insan günahına bile sahip çıkmalı ve yaptığı şeyden katiyen pişmanlık duymamalı. Affedilmek uğruna küçülmeye razı gelen, bil ki ilk fırsatta aynı şeyi veya daha beterini yine yapacaktır.
Gözlerindeydi gözlerimiz, uzaktan kumandamız buydu bizim. Öyle bir bakardı ki, biz beş kardeş anlardık ne bakıyor..
İnsan, galiba elde edebildikleriyle idrak edebildiklerinin amansız bir muharebesi içinde.
‘Zaman kaybetmeyin,’ dedi, acımaklı bir sesle. ‘ eger zaman diye bir sey varsa, sakin kaybetmeyin onu bulursanız, bana da getirin biraz zaman ‘
Rüya,görmek değil, gördüğünü sanmaktir, yasamak degil, yaşadığını sanmaktir.
Ömre bedel acılar içinde kendi karanligimizi öpüp oksuyoruz da birbirimizi öpüp okşamak aklımıza gelmiyor
Neymis ‘gunaydın münaydın, iyi günler miyi günler?’ Ben o tür sesler çıkartmak mecburiyetinde miyim? Cikartmasam, senin günün aydınlık olmayacak mi? Günkaranlik desem mesela, karanlık bi günün mü olacak?.
uydurulmus bitakim seslere,ad diye baska bitakım sesler uydurup yapıştırıyorlar. Her şeyin bi adı oluyo ondan sonra. Mesela, sabahları, dudaklarını öne uzatıp, sonra da dişinin arasina bir sey kacmis gibi geri cekince ‘Gunaydin’ diye bi ses cikartiyosun. Bu sese ‘selam’ adını veriyolar? Yani selam ne? Niye vereyim? Birileri koyun meler gibi,  ‘MELİSİN’ diye bi ses çıkarttı diye mi?
Dert denilen şey, hayatın çeldiricilerini kafandan uzak tutan yegane sığınağındır senin. Dert, akla ayıklık verir.
Insan etiyle, insan etiğinin birbirine karıştığı bir korkuyu dile getirdin
‘Sebep gerekmez miydi?’ Dedi sevincle. ‘ sebepsiz sevmek olur mu?’
Ben bunu da cok düşündüm.  Sebep gerekseydi eger, sevmek diye bir sey olur muydu asıl? O nasil sevmek ki, su sebepten sevdik diyelim? bunu yaparsan severim, sunu yaparsan sevmem olur mu böyle sey?
Omrunuzu KEŞKE’lerin peşine takmayın.
Cok düşünmüş ve korku diye bir sey olamayacagina karar vermişti.  Olacak olan oluyordu zaten , öyleyse korkmak neciydi?
Bakin anlatayim Sevap sart, gunah yasak.. degil mi? O zaman, gunah da sart demektir bu. Cunku neyin sevap oldugunun anlasilabilmesi icin, neyin gunah oldugunun anlaşılması gerekir. Gunah olmazsa sevap da olmaz . Ikisi de var olduguna gore, demek ikisi de şart.  Ya da hicbiri. Anladiniz mi? Ya milyar tane sart var , ya da hic yok bu yüzden
Saygi; uzmekten, kirmaktan, sıkıp bunaltmaktan,kaybetmekten ,gozden dusmekten,elden kacirmaktan ve bir daha onun gibisini bulamamaktan korkmak onun icin saygi sizin dediginiz sey degil.
Zamanin olmadigi zaman
Seksin ne oldugunu iyi biliyordu. O da bir savaştı.
Eger o kisi cok lazimsa, ona hayatim boyunca oyun oynayip duruyorum.
Bir insan gunahina bile sahip cikmali ve yaptığı seyden dolayi pismanlik duymamalidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir