Muzaffer Uyguner kitaplarından Cahit Sıtkı Tarancı kitap alıntıları sizlerle…
Cahit Sıtkı Tarancı Kitap Alıntıları
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun
Perişan, berbat eden gönülleri
Aşk söyletir en yanık türküleri
Ay buluta girdiği gecelerde
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki
ateşlerde yandığının resmidir.
ateşlerde yandığının resmidir.”
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
-Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Bu aksam vakti deniz
O bütün hasretimiz
Sanki gelmiş de dile
Nedametin sesiyle
Çarparak kayalara
Yetmez mi,diyor deniz
Karada çektiğiniz?
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor.
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Anahtar Tanrıda kaldı
İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden
insanlar var
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Cahit Sıtkı Tarancı
Bir kere misafire çıkmış adın İstesende gideceksin istemesen de!
– pervam yok verdiğin elemden;
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden!
ben de öyle.
çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
kılığıma kıyafetime
çorapsız da basıyorum artık yere.
eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime.
çok sıcak ya da soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi birkaç gün gene.
olur biter
geçer gider.
ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
olup bitmeyen,
geçip gitmeyen.
zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama
çok da takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.”
Sağa sola sallanıp, bakın, çırpınıyorum;
Fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır, ben miyim;
İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
İnan yokluğuma ben de bir ölüyüm
O yalan dünyanızda yaşamıyorum
Hani yağdın yağacaksın ama yüreğin böyle hep bulutlar, bulutlar
Hani yağdın yağacaksın ama yüreğin böyle hep bulutlar, bulutlar
Sen bende hüküm sürmektesin.
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Uykumu kaçırdığına,
Değirmene akan su!
Sesin öyle güzel ki,
Duymak isterdim
Öldükten sonra bile.
bir nisan akşamıdır,
Rüzgarların en
ferahlatıcısı senden esiyor. ‘
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Pervâm yok verdiğin elemden.
Her mihnet kabulüm yeter ki
Gün eksilmesin pemceremden.
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana .
Cahit Sıtkı Tarancı
Ben de koydum başımı kendi dizlerime, doya doya ağladım
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
Ben de koydum başımı kendi dizlerime, doya doya ağladım.
Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.