İçeriğe geç

Gerçekten Yaşıyor musun? Kitap Alıntıları – Aret Vartanyan

Aret Vartanyan kitaplarından Gerçekten Yaşıyor musun? kitap alıntıları sizlerle…

Gerçekten Yaşıyor musun? Kitap Alıntıları

Aşktan vazgeçme.
Severken korkuyoruz, kırılmaktan korkuyoruz, aptal durumuna düşmekten, aldatılmış olmaktan
Senden bir fısıltı geldiğinde, yelkenleri dolduran rüzgâr gibi yüreğimi dolduruyorsun.
Yarası olmayan ruh, yaşamamış bir ruhtur.
Biliyorum herkes gidiyor, her gidiş çok acıtıyor.
İlahi aşk yoktur, aşk başlı başına ilahi olandır.
Karşılıksız kaldığında aşk, aşk olmaz mı sanıyorsun? Ben aşka, olduğu gibi âşığım.
Kadınlar hayatın ritmini daha iyi anlıyor.
Yazdıkça içimdekiler sana ulaşıyor.
Ertelemekten vazgeç. Yapman gerekeni şimdi yap ve kurtul.
Ertelediğin her şey seninle yaşamaya devam eder
Gerçekten Ne istediğimizi Ararken Geçmiş ve
Gelecekte,
“Zaman”da Kayboluyoruz
Her seçimin seni yansıtır, seni yaratır.
“Gerçekten Ne istediğimizi Ararken Geçmiş ve Gelecekte, “Zaman”da Kayboluyoruz”
“Kim olmayı seçersen onu yaşarsın, o yüzden sık sık fikir değiştirme. Hele hele sana söylenenlere göre, önüne konanlara göre sakın değiştirme.”
“Yaşamda kendin olarak ödeyeceğin hiçbir bedel, kopya bir hayatı yaşarken ödeyeceğin bedelden daha ağır olmayacak.”
“Hiçbir şey yapmadan, risk almadan yaşayarak “Ben kaybetmedim ” diyenler asıl kaybedenler olur.”
“Ben de yaşamak istiyorum. Öyle bir yaşamak ki, geçmişe baktığımda pişman olmak istemediğim.”
Yaşamda hiçbir şeyin garantisi yok.
Her şey gelip geçici
Risk almadan, denemeden, yanılmadan yaşamak mı olur?
Eğer yaşamı kitaplarda, öğretilerde, filmlerde, gurularda bulmaya çalışıyorsan gerçekten yaşamıyorsun demektir. Sana hiç kimse senin yaşamını veremez.
Yarası olmayan bir ruh, yaşamamış bir ruhtur.
Cenaze törenine isteyerek katılanlar, unvanlarından, sahip olduklarından önce onlara neler hissettirdiğini yaşıyor, konuşuyor olacaklar.
Kar taneleri, kendileriyle kavga etmiyor. Sadece varoluşunu ve yok oluşunu yaşıyor
Hayalimizdekileri yapabilmek adına yaşamaya başlamamızın önünde en büyük engel başkalarının düşüncelerine verdiğimiz önem.
İnsanları değiştirmeye çalışıyor, her şeyin bizim istediğimiz gibi olmasını istiyoruz. Her insanın da bizim gibi arayışları, korkuları, hayalleri, gelgitleri olduğunu görmezden geliyoruz.
Fırtına, rüzgâr, yağmur Kaçmadım Kanatlarımı sonuna kadar açıp kendimi bıraktım. Direnmem sadece ölümüm olurdu. Akışta kaldım.
Aslında kavga ettiğim “ben”im, kızdığım “ben”im, aradıklarını bulamadığı, yapmak istediklerini yapmadığı için öfke duyduğum “ben”im.
Önümdeki en büyük engel, düşman dışarıda değil, benim içimdeydi.
Yaşamın kendisini güvenlikte yaşamaya feda ettik. Risk almadan, denemeden, yanılmadan yaşamak mı olur?
Bizi yıkıp geçen kaybetmek değil, kazanmaktan vazgeçmek olur.
Ruhunu dinle, zihninin farkında ol, bedenine iyi bak.
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
Kim olduğumuzu, önümüze koyduğumuz doğru ve yanlışların sınırlarıyla tanımlarken sınırsız olanı sınırlıyoruz.
Sohbetin tadını hiç bozmayacağım, her sayfada yeniden buluşur gibi. Bazen de bazı şeyleri tekrar ede­ceğim sana. Onlar en çok sende kalmasını istediklerim. Sonuçta ben de seninle paylaşmak istiyorum: Beni ve ötesini. Ben de sende kendimi bulmak istiyorum.
Sen sadece kapını aç ben yerimi bulurum.
“Başkalarının biçtiği kaftanı giymek için kendinden vazgeçenler arasında olmamaktan daha değerli ne olabilir ki? Bir de üzerine sevebilmeyi ve sevilebilmeyi koyduysan daha ne olsun.”
“Geçmişte ruhunda açılan yaraların bıraktığı izlerle gurur duy. Çünkü bu izler, denediğini ve her şeye rağmen denemeye devam ettiğini gösterir.”
Ya gerçekten yaşa ya da sadece nefes alarak yaşıyormuş gibi yaptığını kabul et.
Sevdiklerini alıp gittiği için Azrail’e kızgın mısın?
Sürekli mutlu olarak yaşayamazsın, fanusun içinde saklanamazsın. Yaşamda kendin olarak ödeyeceğin hiçbir bedel, kopya bir hayatı yaşarken ödeyeceğin bedelden daha ağır olmayacak.
Evi ev yapan duvarlar, içindeki eşyalar değil ki Evi ev yapan içinde seni bekleyenler
Erkek futbol maçına gittiğinde kadın arkadaşlarıyla dışarı çıkabilir. Biri kitap okurken, diğeri film izler sonra yatağa sarmaş dolaş giderler.
Bir insan bir insanın her şeyi olamaz. Her iki tarafın kendi nefes alanı, bireyselliğini yaşadığı alanlar olmazsa havasızlıktan boğulur iki taraf da.
Duygularımı bastırdıkça, onları yok saydıkça kendime ihanet ediyorum. Bütün duyguların temelinde sevgi ve korkunun dansı var. Tüm duygular bu iki duygu arasındaki yelpazade
yerini almaktadır. Sanıyoruz ki, duygularımızı göstermezsek, bastırırsak, içimizde yaşarsak daha güçlü oluruz. Duyguları göstermemeyi marifet sanıyoruz. Benim için gerçek güç duyguları saklamak bastırmak değil. Cesurca içimde doğanı göstermek, ortaya sermek. Duygularımın ritmini yok etmeden, duygularımla var olmak. Onlar benim. Onlar ben im.
Seçimlerimiz, kaderimizi yaratıyor.
Sanıyordum ki, dışarıdaki yaşamın isteklerini karşıladığımda, insanların suyuna gittiğimde beni sevecekler, bana değer verecekler
Kaybetmeyi bilmeyenler, yenilgi tatmayanlar kazanmanın getirdiklerini bilemez. Hiçbir şey yapmadan, risk almadan yaşayarak Ben kaybetmedim diyenler asıl kaybedenler olur. Oysa kazanmak da kaybetmek de geçici
Gittiğinde yaşayacağım acı, hiç gelmemenden daha çok değil oysa.
Karşılıksız kaldığında aşk, aşk olmaz mı sanıyorsun?
Yaşamımızın özü ulaşacağımız yer değil, oraya giderken nasıl yaşadığımız, nasıl var olacağımız
Sadece seçimlerimizi yaşıyoruz, o seçimleri de biz yapıyoruz.
Tanrım, bir gün bütün insanlara istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler.
Tanrım, bir gün bütün insanlara istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler.
Dost, dostunu yargılamadan dinliyor, yargılamadan olduğu gibi seviyor. Gözleriyle iletişim kuruyor, birçok kez kelimelere ihtiyaç duymadan iletişim kuruyor. Kendimi iyi hissetmiyorum dediğinde ilk sorusu Ne oldu? değil, Neredesin? oluyor. https://1000kitap.com/Dilenkkk
Tutunacak dal arıyoruz, adını bağımlılık koyuyoruz.
İki yarımdan bir tam olmaya çalışmak değil, iki tam elmadan birlikte, yan yana iki elma yaratmaktır gerçek ilişki.
Bir insan bir insanın her şeyi olamaz. Her iki tarafın kendi nefes alanı, bireyselliğini yaşadığı alanlar olmazsa havasızlıktan boğulur iki taraf da.
Geçmişe en iyi cevabı geleceğinde yarattıklarınla vereceksin
Ertelediğin her şey seninle yaşamaya devam eder, ayak bağın olur.
Düşüncelerini aklın yaratır, duyguların ise gerçektir.
Seçimlerimiz, kaderimizi yaratıyor.
Zor olan olmak istediğimi: değil, olduğumu: olabilmek
Gerçek bencillik kendinden vazgeçtiğinde başlayacak.
Hayalimizdekileri yapabilmek adına yaşamaya başlamamızın önünde en büyük engel başkalarının düşüncelerine verdiğimiz önem.
Yaşarken nereye gittiğin belirleyecek sonunu Kalıcı olarak geride bırakacakların ise başka yüreklere çizdiğin resimler olacak..
Yaşamımızın özü ulaşacağımız yer değil, oraya giderken nasıl yaşadığımız, nasıl var olacağımız..
Biz ayrılıkların dünyasında kayboldukça, nasıl gerçekten yaşamaya başlayabilir, nasıl gerçekten kendimiz olarak var olabiliriz?
Bugün yaşadığımız yaşamın en fazla yüzde 5’i yaşamın bize getirdikleri, yüzde 95’i ise bizim verdiğimiz yanıt, bizim nasıl karşıladığımız. O yüzden aynı çevrede, aynı koşullarda büyüdüğümüz halde bile aynı sonuçları almıyoruz
Düşüncelerini aklın yaratır, duyguların ise gerçektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir