İmam Gazali kitaplarından İhyau Ulumi’ddin Tercümesi kitap alıntıları sizlerle…
İhyau Ulumi’ddin Tercümesi Kitap Alıntıları
Tevbesini hep geleceğe bırakan kişi şu adama benzer: Birisi bir ağacı kökünden sökmeğe karar verir ve ağacın yanına varır ağacın pek güçlü olduğunu, kökünden sökebilmek için büyük uğraş vermek gerektiğini görünce şimdi bırakayım gelecek sene gelir sökerim der. Oysa yerinde kalan ağacın kaldığı sürece daha bir kök salacağını kökünün iyice kuvvetleneceğini, oysa kendisinin ömrü uzadıkça da güçten düşeceğini farkedemez. Şimdi dünyada bu kişiden daha ahmak biri düşünülebilir mi? Çünkü gücü-kuvveti yerinde iken henüz kökü zayıf olan ağacı sökmeğe yanaşmayan ağacın kökü kuvvetlenip kendisi güçten düşeceği bir zamanda ağacı sökmeği tasarlaması bir bunaklık belirtisi değil midir.?
.
Bu hayat sadece üç saniye, geçen bir an, artık onu değiştiremeyiz, geçilen bu an, onu en iyi şekilde değerlendirin ve gelecek an, buluşacağımızdan emin değiliz.
.
Damlanın mutluluğu nehirde ölmektir.
.
Bilge bir adam dedi ki :
İlim çoğalınca gevezelik azalır.
.
Konuşurken yumuşak bir ses tonu benimseyin, çünkü gerçekten de bazen ses tonu konuşmadan daha büyük bir etkiye sahiptir.
.
Olabildiğince uzun yaşa, çünkü gerçekten öleceksin.
Dilediğini sev, bir gün onun ayrılığını tadacaksın. Dilediğini yap, karşılığını ona göre alacaksın.
.
İnsan, kendisine en yakın olan nefsini bilmiyorsa, başkalarını tanıdığını iddia etmesi neye yarar ?
.
Süfyan el-Sevri, Bir günahtan dolayı beş aydır yatsı namazından mahrum bırakıldım dedi.
Bu günah nedir ? diye soruldu.
Ağlayan bir adam gördüm ve bunu gösteriş için yaptığını söyledim dedi.
.
Başkalarına tavsiye vermek kolay bir iştir. Zorluk nasihati kabul etmektir.
.
Kalbinin insanların övgüleriyle zevk almasına ve kınamalarına üzülmesine izin verme.
.
Arzular, kralları köle yapar ve sabır, köleleri kral yapar.
.
Eylemsiz ilim israf, ilimsiz amel ise aptallıktır.
.
Allah’a tam olarak güvenmek, annesini aramasa bile annesinin onun durumunun tamamen farkında olduğunu ve ona baktığını derinden bilen bir çocuk gibi olmaktır.
.
Aziz ve Celil olan Allah’ı, dünyayı sizden alıkoyduğunu, sizi sık sık bela ve belalarla imtihan ettiğini görürseniz, bilin ki siz O’nun katında büyük bir makam sahibisiniz.
Bilin ki, O, Evliyası ve seçkin seçkinleri ile yaptığı gibi sizinle de muhataptır ve sizi gözetlemektedir.
.
Şeytanın en büyük hilelerinden biri, insanları mezhepler konusunda çıkan ihtilaf ve çekişmelerle meşgul ederek dikkatlerini kendilerinden uzaklaştırmaktır.
Nefse bir kalıp düşünülse, şu şekilde olur:
Başı kibir , gözü ucb (kendini beğenmek),ağzı hased , dili yalan ve gıybet, ruhu küfürdür.
“Her kim, haramdan herhangi bir malı kazanırsa, eğer o malı sadakaya verirse, sadakası kabul olunmaz, eğer geride bırakırsa,o mal, onu cehenneme sürükleyen azık olur.”
“İlmi arayıp elde etmek, her müslüman için farzdır.”
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Ädil bir välinin tek bir günü yetmiş veya doksan senelik ibädetten daha hayırlıdır.”
(Taberäni)
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Din kardeşine doyasıya yediren ve kana kana içiren bir kimseyi Cenäb-ı Hak yedi hendek (çukur) kadar ateşten uzaklaştırır. Bu çukurlardan her ikisinin arasındaki mesafe beş yüz seneliktir.”
(Teberäni)
Allah (c.c) korkusunu kalplere yerleştiren ilmin adı “fıkıh” idi. Yoksa boşama, azad etme, alışveriş ve kira gibi konuları bilmek fıkıh değildi.
Resül-i Ekrem (sav) : Lüzumsuz şeyleri terk etmek, kişinin İslamiyetinin güzelliğindendir. buyurmuştur.
Sen kaybettiğinin kaybına razı ol ! Bu öyle bir kayıptır ki cezası içindedir .
İbn es-Semmâk -r.h.a- şunları söylüyor: Allah’ı hatırlatan niceleri vardır ki Allah’ı unutmuştur. Allah ile korkutan niceleri var ki Allah’a karşı pek cüretlidir! Allah’a yaklaştıran niceleri vardır ki Allah’tan uzaktırlar ! Allah’a çağıran niceleri vardır ki Allah’tan kaçmaktadırlar ! Allah’ın kitabını elinde tutan niceleri var ki Allah’ın âyetlerinden sıyrılmışlardır !
“Saädetlerin en üstünü, ALLAH’ın ibadetinde geçen uzun ömürdür.”
Bismillahirrahmanirrahim
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
“Kime hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir.”
(Bakara Suresi, 269.Äyet.)
“Amel ediniz! Zira herkes ne için yaratılmış ise o hususta muvaffak olur.”
“Sabırdan dolayı sevinmeyi beklemek ibadettir”
Bismillahirrahmanirrahim
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
“Sizin yanınızdaki tükenir, ALLAH’ın yanındaki ise, bäkidir. Yemin olsun, sabredenlere ecirlerini hesapsız vereceğiz.”
(Nahl Suresi, 96.Äyet.)
“Zamanınızdan hoşunuza gitmeyen şeyler, muhakkak bozmuş olduğunuz amellerinizden ötürü olmuştur.”
Yine şöyle buyurmuştur: ‘Kim, Kabkabı’nın, Zabzabı’nın ve Laklakı’nın şerrinden korunmuşsa, o kimse bütün şerden korunmuş demektir.Kabkab mide, Zabzab tenâsül uzvu, Laklak ise dil demektir. İşte bu üç şehvet ile insanların ekserisi helâk olmaktadır.
Hz. Peygamberin şöyle dediğini işittim:
Muhakkak ki ademoğlunun yanlışlıklarının çoğu dilindedir.
Mü’min bir kimsenin dili, kalbinin arkasındadır. Konuşmak istediği zaman kalbiyle o şeyi düşünür, sonra diliyle onu geçiştirir; münafığın dili kalbinin önündedir. Bir şeyi kastettiğinde diliyle söyler, kalbiyle düşünmez.
Kulağın çınladığı zaman, Hz. Peygamber’e salât ve selâm getir ve şöyle de:
Beni hayır ile yâd edeni, Allah yâd eylesin
Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur :
Ehli olsun olmasın, sen iyiliğini yap. Şayet ehlini bulunsa ne güzel,isabet ettirdin. Şayet bulamadınsa,sen iyiliğin ehli olursun.
İlim üçtür: Konuşan kitap, yerleşen sünnet, üçüncüsü de bilmem demektir.
Göklerin kapısı namaz kılanlar için açılır.
Allah Teâlâ namaz kılan kulu ile meleklere karşı iftihar eder.
Resûlullah (sav) bir duasında şöyle der:
Yâ Rabbi! Çoban ile güttüklerini ıslah eyle!
Çobandan gaye kalp, güdülenden gaye de âzalardır.
Niyet, günahlarının çokluğuna rağmen sana Kendisi ile münacaat etme izni verdiği için O’ndan minnet yükünü kabullenmek demektir.
Halktan korkuyor da Allah’tan korkmuyor musun?
Halbuki asıl kahrından korkulması gereken Allah’tır.
Tevbe ile bâtınını temizle;
Çünkü mâbudunun nazargâhı iç âlemindir.
Aklı olmayan rahata kavuşmuştur; zira akılsız kişi neticeye önem vermez. Helak olmasının vakti gelinceye kadar rahat eder.
Peygambere en yakın olanlar âlimler ve şehitlerdir. Âlimler ilim ile, şehitler silah ile onun dinini korurlar.
Kendisini âlîm sanan bir câhil nasıl öğrensin?
Allah’ı seven yaşar, dünyaya meyleden şaşar.
Küçük günah, devamlılık yüzünden, büyür. Nitekim mubah birşeyin, devamlılık yüzünden küçük günaha dönüştüğü gibi
Günahlar, iman için, bedenleri kemiren zararlı yemekler gibidir. O yemekler içte birikirler. Sonunda insanın mizacı bozulur. Oysa insan mizacı bozuluncaya kadar bundan haberdar değildir.
Ahmak olan bir insan gururdan korunmaya muktedir değildir.
Mutasavvıfların gururu ne kadar da çoktur!
.
Oysa tasavvufun kenarında bile gezmemişlerdir. Sûfiliğin hiçbir şeyini nefislerine tattırmamışlardır.
Bir topluluk Hasan Basrî (ra.)’nin arkasında yürüdü. Hasan onları böyle yapmaktan menederek şöyle dedi: ‘Bu durum, kulun kalbini sağlam bırakmaz!’
İbn Mes’ud (ra.) şöyle demiştir: Günah bakımından kişiye ‘Allah (cc.)’tan kork’ denildiği zaman böyle diyene ‘Sen kendi nefsine karış ve kendini düzelt!’ diye karşılık vermek yeter de artar bile!
Kalbini tedavi et! Zira Allah Teâla’nın kullarından isteği, kalplerini ıslah etmeleridir.
Muhammed b. Ali b. Hüseyin (ra.) demiştir ki: Müslüman bir kişinin kalbine kibirden bir şey girdi mi, ister az, ister çok olsun, o nisbette aklı azalır.
Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asâlet olmaz