İçeriğe geç

Sahâbe Dersleri Kitap Alıntıları – Muhammed Emin Yıldırım

Muhammed Emin Yıldırım kitaplarından Sahâbe Dersleri kitap alıntıları sizlerle…

Sahâbe Dersleri Kitap Alıntıları

İlim çok, ömür ise azdır. İlimden, dininin işlerinde ihtiyacın kadarını al. Seni ilgilendirmeyen diğer şeyleri ise bırak.
Ashabın yolundan yürüyün. Çünkü ileride Allah’ın kitabını okuyup da, tatbik etmeyen kimsler çoğalacaktır.
Gözleri görmeyen Esmâ validemiz, sarılırken oğlunun zırh giydiğini eliyle hissetti. Şehâdet aşığı birinin buna ihtiyacı yoktur dedi ve oğlunun onu çıkarmasını istedi. Abdullah annesinin isteğini yerine getirdi.
Hazreti Âişe annemiz:
Ben hayatımda bir erkeğin sevincinden öyle ağladığını görmedim. Babam, Efendimiz ﷺ ile hicret edeceğini duyunca hıçkırıklarla ağladı.
Özledik hem de çok özledik Ebûbekirce sadâkati
Zülüm ile inleyen bu çağda Ömerî adâleti
Vallahi! Korkuyorum, Allah’ın bize sevabımızı bu dünyada peşin olarak verip ahiretimize bir şey kalmayacağından korkuyorum.

|Abdurrahman b. Avf (ra)

gecesini ihya edemeyenler gündüzlerini inşa edemezler.
En hayırlınız, arkadaşına Gel ölmeden önce oruç tutalım , en kötünüz de arkadaşlarına Gelin, ölmeden önce yiyip içelim ve eğlenelim diyen kişidir
Yol uzun, düşman hileli, dostlar vefasız, yürünebilir mi böyle bir yol?
İsâr bu ağır davanın, en ağır yüküdür. Îsar, yaşamak için yaşamak değil, yaşatmak için yaşamaktır.
Hz. Fâtıma, işin en güzelini bize öğretiyor; riya yok, ihlâs var; düğünde de ALLAH (cc) var, onun sınırları var; bir kerecikten ne çıkar yok; bir kerecikten çok şey çıkar korkusu var.
Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti bu
Ama kalbin adaleti olmazdı..
Hangi ibadetin külfeti yok ki evliliğin olmasın?..
Ya RABBİ! Amellerimle değil rahmetin ile muamele et.
Bugün İslam ümmeti olarak ne çekiyorsak aramızdaki bazılarının şahsi ihtiraslarından çekmiyor muyuz?
Allah’m! kalbimin dağınıklığından sana sığınırım.
Yeminle söylüyorum ki yüz can’ın olsa ve her gün bir tanesi gözümün önünde çıksa ben yine de hak dinimden dönmeyeceğim.
Şehadet! Bana ne zaman uğrayacaksın ey güzel yüzlü müjde!
Ey iman! Sen ne değerli şeymişsin ki, her şey senin yoluna harcanırmış.
Akrabaları ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar o gencin ağzından çıkan cümle şu idi: İsterseniz beni öldürün, ama ben asla dinimden dönmeyeceğim.
Peygamber’e artık sahâbî olunamaz, ancak zamanın sahâbîsi olunabilir, havâri olunmaz ama risâlet davasının havârisi olunur.
O öyle bir âşıktı ki şehâdete; her zaman dualarının başına şehâdeti koymuştu.
Büyüklerde büyüklüğün alameti, hatalarını görünce dönmek; küçüklerde küçüklüğün alameti ise hatalarını savunmak, hatada ısrar etmekti.
Temsiliyetin hakkını ödeyemeyenler, nasıl tebliğ edebilirler ki?
Muhakkak ben onun yani Hatice’nin sevgisi ile rızıklandırıldım. Hadi gelin bu sevgiyi anlayın, nasıl anlayacaksınız?
Ya Resûlullah! Mekke’de evinizde mi kalacaksınız?
Efendimiz (sas) demişti ki: “Akîl bize ev mi bıraktı?
O halde çadırınızı nereye kuralım? Cevap hazır: Hatice’min karşısına?
Adaletin tesisi için kuvvet şarttır. Kuvvet olmazsa, güç olmazsa otorite sağlanmaz, zaafiyet baş gösterebilir. Ancak kuvvetin hemen karşısına rahmet konmazsa, o kuvvet Allah korusun zulme, haksızlığa dönüşebilir. İşte Hz. Ömer (ra) celal sıfatı ile adalet terazisini hayatında kurarken bir kefesine kuvveti, bir diğer kefesine de rahmeti koydu. Böyle olunca da o adaletin timsali, örneği ve rehberi oldu.
Hidayet olmadıktan sonra akıl tek başına ne işe yarar. Akıl gözdür, hidayet ise nur, yani ışıktır. Işık olmayınca göz görür mü? Bugün binlerce insanın aklı olmasına rağmen, akılsızca davranmalarının tek bir izahı vardır, o da Hz. Ömer’in (ra) dediği gibi hidayet mahrumiyetidir.
Celadet, yiğitliktir, kahramanlıktır. Ömerce davranmaktır. Yeri gelince aslan gibi kükremek, yeri gelince masaya yumruk vurabilmek, yeri gelince bakışları ile ödler koparabilmek, yeri gelince zalimin yüzüne hakkı haykırabilmektir.
Hz. Ebubekir hep bir adım öndeyken, miladi 610’da bir Pazartesi gecesi vahye muhatap olan Efendimiz(sas), aynı gün Hz. Hatice’yi kadınlardan, bir gün sonra Hz. Ali’yi çocuklardan, Hz. Zeyd b. Harise’yi kölelerden kazandıktan sonra 20 yıllık dostu Hz. Ebu Bekir’e bu dini arz ettiğinde, Hz. Ebu Bekir hiç tereddüt etmeden, şüphe duymadan iman etmiş ve 20 yıldır bir adım öndeyken bir anda bir adım arkaya geçmiş ve 23 yıl boyunca da Efendimiz’in (sas) hep sağında, ama arkasından yürümüştür. Bu İslam’ın, imanın mucizesidir. Kur’an’ın insan kazanma ve yetiştirme potansiyelinin ne kadar büyük olduğunun göstergesidir.
Nübüvvetin en büyük mucizesi Kur’an, Kur’an’ın en büyük mucizesi sahabe, sahabenin en büyük mucizesi ise Hz. Ebu Bekir (r.a) olmuştur.
Müslim’de geçen bir rivayette Efendimiz (sas) Hz. Hatice’ye olan sevgisinin kaynağını, bizim üzerinde saatlerce tefekkür etmemiz gereken bir ifade ile dile getirir ve şöyle der:
Muhakkak ben Hatice’nin sevgisi ile rızıklandırıldım.
İman işin temelidir. Temelde sağlam ve selim bir iman olacak ki onun üzerine diğerleri inşa edebilesiniz.
Tüm Ensarın evlerinin önü kalabalıktı ama amcasının evinin önünde kimsecikler yoktu. Duygulandı Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve dedi ki : Amcam Hamza’nın ağlayanı bile yok! Bu sözü Ensar duyar da durur mu ? Bu sözü ensarın liderlerinden Sa’d b. Muaz duyarda durur mu ? Hemen hepsi evlerini , kendi acılarını ve taziyelerini terk edip , Hamza’nın evinin önüne geldiler ve orada Hamza için gözyaşı döktüler.
Ne diyordu iman ettiğimiz Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) :Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) : Cennet şu üç kişiye müştaktır ; yani üç kişiyi özlemektedir : Ali , Selman ve Ammar!
Ebü’d-derda : Bir kalpte iki sevda olmuyor. Ben size ticaret haramdır demiyorum ama hem ticaret hem ilim yolunda yürümeyi beraberce götüremiyorum. Bundan dolayı da ilmi tercih ediyorum.
Tevhid bir olanı birlemek , ALLAH’a ait olan alanları başkası ile paylaşmamaktır. Bu hakikati iyice anla ki Abdullah olasın bu hakikati unutma ki Abdullah kalasın.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) : (mus’ab b. umeyr uhudda şehit olduğunda)
Ah Mus’ab ah! Seni Mekke’de ilk gördüğümde üzerinde paha biçilmez elbiseler vardı. Senden daha güzel giyinen yoktu. Şimdi sen , saçların dağılmış ve sadece eski bir hırkanın içinde üzerine bile tam örtmeyecek elbiseler içindesin
Hz Ali (ra): Kendisinin kusurunu gören, başkasının kusurunu göremez. diyor. Öyleyse, peşine düşeceğimiz kusurlar başkalarının değil, kendi kusurlarımız olmalıdır. Nefislerimizdeki zaafiyetleri, bedenlerimizdeki tembellikleri, hayatımızdaki düzensizlikleri gidermeden, başkalarına ayar vermeye çalışmanın bir anlamı olmadığını her daim hatırlamalıyız.
Hidayet olmadıktan sonra akıl tek başına ne işe yarar? Akıl gözdür, hidayet ise nûr, yani ışıktır. Işık olmayınca göz görür mü? Bugün binlerce insanın aklı olmasına rağmen, akılsızca davranmalarının tek bir izahı vardır, o da hidayet mahrumiyetidir.
Mûcize istersen eğer İslâm’dan önce Ömer; İslâm’dan sonra Ömer
Sahâbe nesli, doğru yolda nasıl doğru yürüneceğinin en güzel örnekleridir. Hâl böyle olunca bize düşen, âyette beyan buyurulduğu gibi onlara ihsan üzere tabi olmaktır.
Sahâbe nesli, ideal kulluğun ne olduğunu yaşadıkları hayatla ortaya koydukları için İnsanlığın Aynaları oldular.
Nübüvvetin en büyük mûcizesi Kur’ân, Kur’ân’ın en büyük mûcizesi sahâbe, sahâbenin en büyük mûcizesi ise Hz.Ebû Bekir(ra) olmuştur.
Hz.Osman B.Affân ‘ in Hayatından Mesajlar
●Cennet karşılığında infak sözünü duyduğunda, az ya da çok elini cebine at ki Müslüman bir tüccar olabilesin.
●Yaptığın iş , İslâmi bir hizmet , hayırlı bir eylem , takdir gören bir amel olsa bile israf etme ki Müslüman bir tüccar olabilesin.
●Hududullah’a / Allah ‘ ın sınırlarına ve Hukukullah ‘a /Allah ‘ın hukukuna riayet et ki Müslüman bir tüccar olabilesin.
●Iskatını , hayırlarını ve infakını varislerine bırakmayıp, kendi ellerinle ver ki Müslüman bir tüccar olabilesin.
●Küçük hesapların, biter korkusunun ,korkak adımların sahibi olma ki Müslüman bir tüccar olabilesin.
Sağlığında güzeldin, vefatında da güzelsin Ya Rasûlullah.
İnsanların en cesuru Hz. Ebubekir’dir
Hz.Ebubekir ‘ in Hayatından Mesajlar
■Muhabbeti yüreğinin esası kıl ki imanın tadına varasın.
■Sadakâti aklının esası kıl ki doğruluktan ayrılmayasın.
■Teslimiyeti hayatının esası kıl ki yanlış yollara sapmayasın.
■Celâdeti duygularının esası kıl ki hak adına aslan gibi kükreyesin.
■Evveliyeti hedeflerinin esası kıl ki hayırlarda yarışasın,hayır işlemeye doymayasın.
Allah ‘ım !
Bizleri kutlu nesil olan
Sahâbenin şikayetçi olduklarından eyleme!
Onların bu topraklara ektikleri
İman tohumlarını zayi edenlerden etme !
Toprağın hakkını
Tohumun hakkını,
Sahâbenin hakkını,
Peygamber ‘ in hakkını,
Senin hakkını ödemeye gayret edenlerden eyle !
( âmin, âmin ,âmin )
Allah’ım! Onu dinde fakih kıl ve ona te’vili öğret.
Muhammedî nurla karşılaşınca o nur onun kalbini aydınlatır. Kalbi ve diğer azaları o nurla dopdolu olur.
Ağladı Halep, Humus ve Şam..
Nicedir yol gözleyen Kudüs’ün gözleri yoruldu
Onların sadâları, gök kubbede her daim yankılanan hoş bir sadâ olacak
Ne kadar hasretiz o hoş sadâlara
Özledik hem de çok özledik Ebûbekirce sadâkati
Zulüm ile inleyen bu çağda Ömerî adaleti
Kudüs’ün Fâtihi Selahaddin Eyyubî cephede askerlerini kontrol ederken gecenin bir vakti çadırları dolaşmaktadır. Bir çadıra varır oradan Kur’an sesleri gelmektedir. O çadırın askerleri ya kıyamda, ya secdede ya mushafın başında Allah ile münasebet halindedirler. Selahaddin Eyyubi bu halden mesrur olur ve yanındakilere der ki: “ İşte bu çadırdan zafer kokusu geliyor.” Oradan ayrılır bir başka çadıra varır. Vardığı çadır bugünün insanının çadırlarına/evlerine benzemektedir. Horlama sesleri, kurdun kuşun sesine karışmaktadır. Selahaddin Eyyubi üzülür ve:” İşte buradan da mağlubiyet kokusu gelmektedir.” der
Yıllar sonra iman eden Mes’ud b. Hıraş
“Ey iman sen ne değerli şeymişsin ki, her şey senin yoluna harcanırmış.”
“Allah için bir mücadeleye girişmişsen mert adama yakışan tek başına da kalsa mücadeleye devam etmesidir.”
Esmâ bint Ebî Bekir(r.anha)
Said b. Zeyd gibi teslimiyeti imanın olmazsa olmazı yap ki dünyadan cennete uzanabilesin, hangi şart ve durumda yaşarsan yaşa tek başına ümmet olabilesin.
Bugünün insanının en önemli hastalıklarından biri her işi yapma arzusu ve hiçbir işi yapamama gerçeği, çok şey yapma isteği ve bunun getirdiği dağınıklık
“Allah’ım kalbimin dağınıklığından sana sığınırım.”
-Ey Ebü’d Derdâ! Kalbin dağınıklığı ne demektir?
“Her vadide malım olsun düşüncesidir, her işte parmağım olsun arzusudur.”
“İlim çok, ömür ise azdır. İlimden, dininin işlerinde ihtiyacın kadarını al. Seni ilgilendirmeyen diğer şeyleri ise bırak.”
“Bir müslümanın sıkıntısını giderip, onun ihtiyacını karşılayan kimse 10 sene itikâfta kalmış gibi sevap kazanır.”
“İlim ayağa gitmez, ilmin ayağına gidilir.”
(İbnü’l Cevzî)
İbn Abbas’a sordular: ‘Sen nasıl böyle bir ilim elde ettin? Binlerce sahabî içerisinde sen ne yaptın ki böyle bir ilmin sahibi oldun?’
İbn Abbas:’İki şeyle elde ettim: Biri güçlü bir arzu; diğeri düzenli bir çalışma ’
Hz. Hasan(ra): Ben Resûlullah’dan şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül (sözde ve amelde) doğrudan huzur yalandan kuşku duyar dediğini işittim.
İffetli ve namuslu olmak: el değmemiş, göz değmemiş olmaktır.
Hz. Fâtıma(ra), işin en güzelini bize öğretiyor; riya yok, ihlas var; düğünde de Allah (cc) var, onun sınırları var; bir kerecikten ne çıkar yok; bir kerecikten çok şey çıkar korkusu var.
Ümmü Süleym: Biz Fâtıma’nın düğünü kadar güzel bir düğün görmedik!
Neden? Sade, hoş, riyasız, gösterişsiz, imkânlar ölçüsünde
Hz. Fatıma(ra):Bir kadın için en hayırlı özellik zaruret dışında erkeklere görünmemesi, erkeklerin de onu görmemesidir.
Bu ortamların Mus’ab’ı olmak istiyorsan, söz adamı değil, hâl adamı olmak durumundasın. Yaşantın tebliğ etmiyorsa, sana bakan İslam’ı sende görmüyorsa, imanın tadını senden alamıyorsa, nasıl başkalarını diriltebilirsin ki?
Musab bin Umeyr Bedir’de esir alınan kardeşine şöyle demiştir:
“ Benim kardeşim sen değil, seni bağlayan şu Medinelidir. Bizi kardeş yapan, aynı anadan aynı babadan olmamız değil; aynı Allah’a ve aynı Peygamber’e inanmamızdır.”
Siz dininizi yaşayın, yaşamak en büyük tebliğdir; konuşmaktan daha da tesirlidir. Saatlerce namazı anlatmaktansa, ev halkınız sabah suyun sesini duysunlar; çeşmeden akan suyun sesi, dilden çıkan kelimelerin sesinden daha tesirlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir