Liane Moriarty kitaplarından Big Little Lies kitap alıntıları sizlerle…
Big Little Lies Kitap Alıntıları
Bu en kötüsü olurdu. Görmezden gelinmek. Yok sayılmak.
Zengin,güzel insanlar hiçbir yerden uzaklaştırılmazlardı.
Şiddet içeren ilişkiler zamanla daha da şiddetlenir.
Elbette hayır sevdiğiniz birinin mutluluğu sizin yalanınızı bağlıyken yalan söylemek çok kolaydı.
Ayrıca güzel olmamam sorun değil.Hepimiz güzel olamayız;hepimizin müziğe yeteneği olmadığı gibi.Bu sorun değil.
Düşündüğümde çirkin olmadığımı biliyorum;gayet kabul edilebilir bir tipim.Sadece bir erkek öyle söylediği için kendimi çirkin hissediyorum.Çok zavallıca.
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı işte bu yüzden güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için.Bir kadının yapabileceği en önemli şey kendini erkeklere güzel göstermek sanki.
Ya öyle olsaydım!Söylemeye çalıştığım bu.Ya aşırı kilolu ve pek de çekici olmayan bir kız olsaydım?Bu neden bu kadar berbat bir şey?Bu kadar tiksindirici?Neden dünyanın sonuymuş gibi görülüyor?
Duyduğu acı fizikseldi,kötü bir grip başlangıcı gibi ihanet gibi.
Bu en kötüsü olurdu,görmezden gelinmek yok sayılmak.
Canının,cildindeki kırışıklıklara,buruşukluklara değil dünyanın gidişatına sıkılmasını istiyordu.
Polis karakollarında kim bilir kaç masum,suçlu gösterilmiştir.
Çocuğun,davranışlarının sorumluluğunu üstlenmesi gerek,davranışlarının bazı sonuçları olduğunu görmeli.
Herkes zengin ve güzel olmak istiyordu ama gerçek zengin ve güzeller herkesten farkları yokmuş gibi davranmaya çalışıyorlardı.Dünya ne tuhaftı.
Asla affetme.Asla unutma.Benim sloganım bu.
İnsanların kalpleri kırıldı ve sonra her şey zıvanadan çıktı. Hep olduğu gibi. Birilerinin kalbi kırılınca çatışma çıkabilir, öyle değil mi?
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı. dedi Jane. İşte bu yüzden. Güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki.
Susi (terapist) dedi ki “ Önlem almalısın dayak yiyen bir kadın için en tehlikeli zamanlar ilişkiyi bitirdikten sonrasıdır”
İnsanın bir masada karşılıklı oturup göz göze olmanın verdiği baskıyla söyleyemediği birçok şeyi yan yana yürürken söyleyebilmesi ilginçti.
Kilerin kapısında durup,“Nerede benim domateslerim?Aman domates,canım domates”diye aptalca şarkılar söylerdi.
“Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı” dedi Jane. “İşte bu yüzden. Güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki.”
Onu terk etmem gerek,diye düşündü.Bazen,başka bir şey düşünürken uçan yumruk gibi aniden ve irkiltici bir şekilde aklına geliyordu.’kocam beni dövüyor..’
Ah evet,para Mutluluk satın alınamaz diyorlar ama pek emin değilim.
Çalışan annelerle özellikle bir sorunum yok.Sadece neden çocuk yapma zahmetine girdiklerini merak ediyorum.
Şişman ve çirkin bir adam yine de komik, sevilen ve başarılı biri olabiliyor. Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.
Ne zaman vücudunun doğal yaşlanma sürecine dair bir kanıt görse, elinden geleni yapmıyormuş gibi hissederek anlamsızca utanıyordu.
Güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey kendini erkeklere güzel göstermek sanki.
Yani çirkin ve şişman bir adam yine de komik, sevilen ve başarılı biri olabiliyor. Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.
“Yani, şişman ve çirkin bir adam yine de komik,sevilen ve başarılı biri olabiliyor” diye devam etti Jane. “Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.”
“Roman okumak, bir zamanlar çok sevilen bir tatil beldesine dönmek gibi gelmişti.”
“Ah evet, para. Mutluluğu satın alamaz diyorlar ama pek emin değilim.”
“Pirriwee Devlet Okulu
…deniz kıyısında yaşayıp öğrendiğimiz yer!
Pirriwe’ ZORBALARA YER YOKTUR!
Biz zorbalık yapmayız.
Bize zorbalık yapılmasını kabul etmeyiz.
Zorbalığı asla sır olarak saklamayız.
Arkadaşlarımıza zorbalık yapıldığını görürsek sesimizi yükseltmekten çekinmeyiz.
Zorbalara HAYIR diyoruz.”
…deniz kıyısında yaşayıp öğrendiğimiz yer!
Pirriwe’ ZORBALARA YER YOKTUR!
Biz zorbalık yapmayız.
Bize zorbalık yapılmasını kabul etmeyiz.
Zorbalığı asla sır olarak saklamayız.
Arkadaşlarımıza zorbalık yapıldığını görürsek sesimizi yükseltmekten çekinmeyiz.
Zorbalara HAYIR diyoruz.”
Asla affetme. Asla unutma.
Benim sloganım bu.
Benim sloganım bu.
Sevdiğiniz birinin mutluluğu sizin yalanınıza bağlıyken yalan söylemek çok kolaydı.
Ya aşırı kilolu ve pek de çekici olmayan bir kız olsaydım? Bu neden bu kadar berbat bir şey? Bu kadar tiksindirici? Neden dünyanın sonuymuş gibi görülüyor?
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı dedi Jane. İşte bu yüzden. Güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki.
Yani şişman ve çirkin bir adam yine de komik, sevilen ve başarılı biri olabiliyor diye devam etti Jane. Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.
Nankör bir evlada sahip olmak yılan dişinden daha fazla acı verir.
İyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme.
Gecenin sessiz, soğuk havasını öfkeli bağırışlar yırtıyordu. Bu sesler, bütün bu öfke kendisine yöneltilmiş gibi
ama bazen yanlış şeyi yapmanın da haklı bir tarafı vardı.
Kötü günlerim olacak ama var oldukları sürece iyi zamanların tadını çıkaramaz mıyım?
Üstümde böyle bir gücü olması beni çok kızdırıyor.
Bu en kötüsü olurdu. Görmezden gelinmek. Yok sayılmak.
Haksızlığa uğramış olmanın verdiği o ürkekçe ağlama isteği ve haklı olma hissi.
Başına memnuniyetle iş açabileceği halde onu yine de severdin.
Para. Mutluluğu satın alamaz diyorlar ama pek emin değilim.
Yarın kendini daha iyi hissedeceksin. Ertesi gün hep daha iyi hissedersin.
İçi aciz bir öfkeyle doluydu.
Asla affetme.
Asla unutma.
Benim sloganım bu.
Asla unutma.
Benim sloganım bu.
Kin tutmanın iyi olmadığını söylüyorlar ama ne bileyim, ben kinimi seviyorum. Ona küçük bir ev hayvanı gibi bakıyorum.
Ah evet, para. Mutluluğu satın alamaz diyorlar ama pek emin değilim.
Sevdiğiniz birinin mutluluğu sizin yalanınıza bağlıyken yalan söylemek çok kolaydı.
Sevdiğiniz birinin mutluluğu sizin yalanınıza bağlıyken yalan söylemek çok kolaydı.
Yani, şişman ve çirkin bir adam yine de komik, sevilen ve başarılı biri olabiliyor diye devam etti Jane. Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.
İyi de sen öyle değilmişsin, değilsin. diye başladı Madeline.
Evet, tamam ama ya öyle olsaydım! diye sözünü kesti Jane. Ya öyle olsaydım! Söylemeye çalıştığım bu. Ya aşırı kilolu ve pek de çekici olmayan bir kız olsaydım? Bu neden bu kadar berbat bir şey? Bu kadar tiksindirici? Neden dünyanın sonuy muş gibi görülüyor?
İyi de sen öyle değilmişsin, değilsin. diye başladı Madeline.
Evet, tamam ama ya öyle olsaydım! diye sözünü kesti Jane. Ya öyle olsaydım! Söylemeye çalıştığım bu. Ya aşırı kilolu ve pek de çekici olmayan bir kız olsaydım? Bu neden bu kadar berbat bir şey? Bu kadar tiksindirici? Neden dünyanın sonuy muş gibi görülüyor?
Bunları Susi’yle paylaşmak utanç vericiydi ama aynı zamanda birine anlatmak, nasıl geliştiğini açıklamak, bütün bu sırları yüksek sesle söylemek müthiş bir rahatlama olmuştu.
Kalbi kırılmıştı. Paramparça olmuştu. Yine de iyileşeceğini biliyordu. Hatta biraz hoşuna bile gidiyordu; bazen hafif bir nezlenin insanın hoşuna gitmesi gibi. Üzüntüsünün içinde tatlı tatlı yuvarlanıyordu.
‘Dedektif Adrian Quinlan: Ölümün sebebini belirlemek için otopsi yapılıyor ama şu aşamada kurbanın sağ kaburgasında kırıklar olduğunu, leğen kemiğinin parçalandığını ve kafatasının alt kısmında, sağ ayağında ve omurgasında çatlaklar olduğunu söyleyebilirim.’
Celeste,gözlerini kesik kesik çalışan sileceklerden ayırmıyordu. Arabanın ön camı,zihnininin sonu gelmeyen döngüleri gibiydi. Bulanık. Net. Bulanık. Net.
Bu kadından hoşlanmıştı. Ona yardım etmek istiyordu.
(Yine de, bu ne demek oluyordu? Kadın dişleri dökük,karga burunlu bir cadaloz olsaydı isteksizliği devam eder miydi ? Ne haksızlık!Ne acımasızlık! Bu kadına,sırf çillerini sevdi diye daha iyi davranacaktı.)
– Normalde okusam, okuduğum gibi geçeceğim üste yazılan satırları. Bügün okuduğum için paylaşmak istedim. Hatırlamak ve hatırlatmak istedim ki Birine yardımı; senin içindeki insanlığınla yaparsın. Karşıdakinin durumuna göre değil.
(Yine de, bu ne demek oluyordu? Kadın dişleri dökük,karga burunlu bir cadaloz olsaydı isteksizliği devam eder miydi ? Ne haksızlık!Ne acımasızlık! Bu kadına,sırf çillerini sevdi diye daha iyi davranacaktı.)
– Normalde okusam, okuduğum gibi geçeceğim üste yazılan satırları. Bügün okuduğum için paylaşmak istedim. Hatırlamak ve hatırlatmak istedim ki Birine yardımı; senin içindeki insanlığınla yaparsın. Karşıdakinin durumuna göre değil.
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı dedi Jane. İşte bu yüzden. Güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki.
Yani çirkin ve şişman bir adam yine de komik, sevilen ve başarılı biri olabiliyor, diye devam etti Jane. Bir kadın içinse sanki en büyük utanç kaynağı.
Etrafı rengarenkti. Zengin, canlı renkler. Evdeki tek renksiz şey kendisiydi.
Bu herkesin başına gelebilir.
Şiddet içeren ilişkiler zamanla daha da şiddetlenir.
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı dedi jane. İşte bu yüzden güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki
İnsanın bir masada karşılıklı oturup göz göze olmanın verdiği baskıyla söyleyemediği birçok şeyi yan yana yürürken söyleyebilmesi ilginçti.
Vurdun bana, vurdun bana
Şimdi bir öpücük kondur yanağıma.
Şimdi bir öpücük kondur yanağıma.
Kırk için on beş yaşındayken ne düşünüyorsa hâlâ aynısını düşünüyordu. Ne de renksiz bir yaş. Hayatın ortasında mahsur kalırsın. Kırk yaşında hiçbir şeyin fazla önemi olmaz. Kırk yaşına geldiğinde gerçek duyguların olmaz, çünkü gösterişsiz kırk yaş seni güvenli kollarını almıştır.
doğru dedi perry. pekâlâ, max’le yarın havaalanına gitmeden önce konuşurum.
ne diyeceksin? dedi celeste.
bilmiyorum.
celeste göğsünde bir sancı hissetti. kalp krizi miydi? öfke miydi? kırık bir kalp miydi? yoksa bu sorumluluğun ağırlığı mıydı?
ona bir kadına böyle davranılmayacağını söyleyecek misin?
ne diyeceksin? dedi celeste.
bilmiyorum.
celeste göğsünde bir sancı hissetti. kalp krizi miydi? öfke miydi? kırık bir kalp miydi? yoksa bu sorumluluğun ağırlığı mıydı?
ona bir kadına böyle davranılmayacağını söyleyecek misin?
Çünkü bir kadının bütün özgüveni görünüşüne bağlı dedi jane. İşte bu yüzden güzellik takıntılı bir toplumda yaşadığımız için. Bir kadının yapabileceği en önemli şey, kendini erkeklere güzel göstermek sanki
“Anılar, hafızasında kapana kısılmış güveler gibi çırpındı.”