İçeriğe geç

Asi ve Mavi Kitap Alıntıları – Şeyma Demir

Şeyma Demir kitaplarından Asi ve Mavi kitap alıntıları sizlerle…

Asi ve Mavi Kitap Alıntıları

Gökyüzü olmak istiyorum.’
Neden mi?
Senin tarafından bu kadar çok görülmeyi, izlenilmeyi merak ediyorum.
Hayatı çok seversen, ahiretin sana küser. Ahireti çok düşünüp dünyayı unutursan da, hayat seni kabullenmez.
Git dedim sana. Sadece git
Yani, pek kalbimi dile dokemedim.
Kalbim; Ben git desem de, gitme azizim, dedi sana.
Ne tez kuruldun vazgeçilmezlik tahtına?
Bazen kendini bir boşlukta gibi hissediyordu. Bunu hissetmemesi gerektiğini biliyordu. Yaratan ve gözeten hep onun yanındaydı. Ama Günnur dünyalık sıkıntılarla boğuşurken unutuyordu bunu.
“Sahte gülücüklerim, acılarımın bekçiler oldu. Kimseler görmesin diye kederimi gömdüm, dişlerime prangalar vurdum ve sakladım boğazıma oturan yumruyu.”
Susma! Suskunluğun yangınların, acıların ve kederin habercisi.
Baktı baba.Kimsenin bakmadığı gibi baktı bana.Girdi ruhumun kuytu yaralarına.Açtı ama kanatmadı,merhem sürdü yaralarıma
Yarınlarım, siz ne hoş geldiniz böyle?
Bana pek hoş gelmezdi yarınlarım, sonra gün aymazdı karanlık gecelerime.
Ama işte umutla parlıyor bugün güneş, bir adam bana gülümsüyor ve gün doğuyor ömrüme.
Susma! Suskunluğun yangınların, acıların ve kederin habercisi
Yalnız olmak; yalnızca, Allah’a mahsustu.
Herkes birbirine ihtiyaç duyuyordu. Kimi birbirine yük oluyorken, kimi de birilerine sığınak oluyordu.
Dibine kadar yaşanmaz bu hayat. Dibine kadar çeker çünkü seni.
Ecel ve hayat kuma gibidir. İkisini bağlayan bir adam varken, ikisini birbirinden koparan yine aynı adamdır. Tuttuğun elinde kalır. Hayatı çok seversen, ahiretin sana küser. Ahireti düşünüp, yaşamayı unutursan da, hayat seni kabullenmez.
Herkes gider.
Yaratan ve gözeten hep onun yanındaydı. Hiçbir kul yalnız değildi.
Saklanmak için, önce bulunmak gerekir.
Bir kere zalim olacağına, bin kere mazlum ol.
Sahte gülücüklerim, acılarımın bekçileri oldu. Kimseler görmesin diye içimdeki kaderi gömdüm, dişlerime prangalar vurdum ve sakladım boğazıma oturan yumruyu.
Öyle dişlerini gösterince keder senden uzak mı duruyor? Peki, istediğini elde edince kalbin huzur mu buluyor?
Susma! Suskunluğun yangınların, acıların ve kederin habercisi.
Günün şükrünü, yarının duasını fısıldadı arşa. Görünmez arş Yaradan’ın kufretiyle doluydu.
“Susma! Suskunluğun yangınların, acıların ve kederin habercisi ”
“Geceme gün, günüme gece ol. Yıldızlar tutalım seninle. Yan yana olduğumuz geceye kayarken tutunduğumuz yıldız, dilek değil duaya tutunalım, onu yaratan ve kaydıran Allah’a.”
Baktı baba. Kimsenin bakmadığı gibi baktı bana. Girdi ruhumun kuytu yaralarına. Açtı ama kanatmadı, merhem sürdü yaralarıma.
Oğuz dayanamayacak, o kıvrılan dudaklarından öpecekti genç kızı. Gülümsemesine engel olamıyordu. Bir alıntı daha yaptı;
Ağrılı geceler de sevdaya dâhil midir ?
Eğer öyleyse, ömrümün sonuna kadar ağrılı geceler olacak yoldaşım
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
Ben temiz bir adam değilim Günnur diye direk konuya girdi Oğuz. Günnur kafasını hafifçe kaldırdı. Bu dünyada kim tam olarak temiz ki ? diye mırıldanmadan edemedi
Dünyayı layıkıyla yaşamazsanız,
Ahiretinizi göremezsiniz
‘Tebessüm sadakadır’ demişti annem. Suratım acıyana kadar gülmüştüm. Sonra ‘Susmak erdemdir’ demişti annem. Bu sefer sustum ve sessiz tebessümler attım herkese. ‘Bir kere zalim olacağına, bin kere mazlum ol’ demişti annem. Ben mazlum oldum, ben sessiz oldum ve ben hep tebessüm ettim.
Bu devirde Mecnun, ancak kendi çıkarları için çöllere düşer, Ferhat ise altın bulmak için dağları delerdi.
Hayatı çok seversen, ahiretin sana küser. Ahireti düşünüp, yaşamayı unutursan da, hayat seni kabullenmez.
Kalan olmaktan usandım artık, gitmekse yok işte benim kitabımda.
Korkuyordu genç kız. Kaybolmatan korkuyordu. Alışmıştı böylesi hissiz bir yaşama. Şimdi ne olacaktı? Yine mi yaşayacaktı tüm o yıkılan duyguları? Yine mi kapısını çalacaktı o tanımadığı, umut denen illet? Ve paramparça oluşuna tanık mı olacaktı?
Ne tez kuruldun vazgeçilmezlik tahtına?
Seni hatırlatmadı ama yaşamayı unutturdu bana .
Saklanmak için,önce bulunmak gerekir.
Öğrendim. dedi.
Neyi diye sordu genç adam.
Gen kız kafasını kaldırıp, gökyüzüne doğru gözlerini kapattı ve fısıldadı; Tebessümün mutluluktan çok keder getirdiğini.
Söylesene, o yüzüne takındığın sahte gülüşler sana ağır gelmiyor mu?
Onlar gibi umutlu olmayı,onlar gibi hayata gülümseyerek bakmayı ne çok isterdi.
Gözlerin hayatın mavisini taşırken,bu keder niye?
Annesi susmanın ve alttan almanın erdem olduğunu söylemişti hep.
Konuşmadan dertleşirdi onlar. O susar,Günnur ağlardı yaşadıklarına. Günnur susar,Erva duyardı çığlıklarını..
Küçük bir kızken babam bir hikâye anlattı..
Şimdi bu hikâyeyi yaşıyorum.
Kabul olunur muyum Allah katında, gözlerim senin gibi bir kadını gördüğü ve kalbim senin gibi bir Nur’u sevdiği için? Sırf senin hatırına kabul edilir miyim cennet kapısına?
Geceme gün, günüme gece ol. Yıldızlar tutalım seninle. Yan yana olduğumuz geceye kayarken tutunduğumuz yıldız, dilek değil duaya tutunalım, onu yaratan ve kaydıran Allah’a.
Ağrılı geceler de sevdaya dahil midir?
Eğer öyleyse, ömrümün sonuna kadar ağrılı geceler olacak yoldaşım.
Ben belki beş para etmem, ama içimi görsen her yanım sen Ne ara doldun bu kadar?
Hataydı. Senden öncesi çöp Elimde olsa siler atardım, ama sonra seni bulamazdım. Geçmişimin kirli kapıları getirdi ben senin temiz ellerine. Ben, ben olmasaydım, sende son bulamazdım.
Gözlerin hayatın mavisini taşırken, bu keder niye?
Git dedim sana. Sadece git
Yani,pek kalbimi dile dökemedim.
Kalbim; “Ben git desem de, gitme azizim,”dedi sana.
Ne tez kuruldun vazgeçilmez tahtına?
Alıştım sana azizim. Bir harama alışmak nasıldır bilir misin Allah katında?
Günahımı yüklen hadi omuzlarına. O kocaman, dünyaları kucaklayan kollarınla.
Şimdi gülüyor musun yine, o duygularını gizleyen dudaklarınla?
Sen gülümse azizim. Gülümse ki, huzur dolsun kederli sokaklarıma.
Bir sesi var, sanırsın güle aşık bülbül
O ses ki işitilmek için yaratılmış
Sen gülümse ki, Güneş nasıl mavilerle doğar görsün herkes
Sen gülümse azizim. Gülümse ki, huzur dolsun kederli sokaklarıma.
kitap kokularıyla çevrili dünyama daldığın vakit, sen bende alışkanlık olmuştun zaten.
iyi oldu gidecek korkusuyla yaşamaktan yoruldum. Onunla yaşamaktan yoruldum.
Geceme gün, günüme gece ol. Yıldızlar tutalım seninle. Yan yana olduğumuz geceye kayarken tutundugumuz yıldız, dilek değil duaya tutunalım, onu yaratan ve kaydıran Allah’a
“Ellerinin dermandan farkı yok”
Susma! Suskunluğun yangınların,acıların ve kaderin habercisi
“Sizinle cennet bile cehennem olur azizim”
Kitap kokularıyla çevrili dünyama daldığın vakit, sen bende alışkanlık olmuştun zaten.
Tebessüm sadakadır.
Umut etmekten vazgeçmeyin. Kötülük hep hüküm sürecek ama siz bir tebessüm fidanı ekerseniz etrafınıza, bu fidan büyür ve koca bir ormana dönüşür. Lütfen gülümsemek bu kadar zor olmasın. Ve lütfen, karanlığın sizi yutmasına izin vermeyin. Çünkü her şeye rağmen güneş yeniden doğacak ve bir gün sizin de kapınızı umut çalacak.
Hayatı çok seversen ahiretin sana küser. Ahireti düşünüp, yaşamayı unutursan da, hayat seni kabullenmez.
Tebessüm sadakadır
Sen gitmedin adam. Sen hep bana geldin. Gidenlerle dolu şu ömrümde, sen gelmelerin simgesiydin.
Sen gülümse ki, güneş nasıl mavilerle doğar görsün herkes
Ögrendim,

Tebessümün mutluluktan çok keder getirdiğini

“Baba
Bu sevmek mi? Sevmek buysa eğer, annemin sabrı ne büyük, nasıl dayanıyor senin yokluğuna? Baba
Gitmek mi zor, kalmak mı? Kalan olmaktan usandım artık, gitmekse yok işte benim kitabımda.
Baba
Bir adama aşık oluyorum galiba. Gözleri sen bakan, elleri sen tutan bir adama. Adam diyorum, senden sonra hayatıma giren ilk adam baba.”
”Baktı baba. Kimsenin bakmadığı gibi baktı bana. Girdi ruhumun kuytu yaralarına. Açtı ama kanatmadı, merhem sürdü yaralarıma.”
”Eğer gelme imkânım olsaydı, eskisi kadar gelmek istemezdim yanına. Ölmek istemiyorum artık. Ecel elbet gelecek, ama ben biraz daha yaşamak istiyorum baba
Ne mi değiştirdi fikrimi? Neden hayalimde çok sitemli soruyorsun bunu bana?
Bir adam uğradı bu aralar sokağıma. Sana anlattığım gibi, elleri sen kokan, gözleri sen bakan bir adam baba.”
Bir sesi var,sanırsın güle aşık bülbül..
O ses ki işitilmek için yaratılmış..
”Sevginle kavuşursun cennetteki, En Sevgiliye.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir