İçeriğe geç

Apokalips / Amonyak Kitap Alıntıları – Lale Müldür

Lale Müldür kitaplarından Apokalips / Amonyak kitap alıntıları sizlerle…

Apokalips / Amonyak Kitap Alıntıları

Önde gitmemiz şarttı yoksa gidemezdik. Bütün çabamız ondan ”
Önce tadını aldığımız şaraplarla savaşmak zorundaydık.
“Ekmek alıp eve gitmediğimiz günlerdi.” Ömer
Hayyam’ıyız zamanın
Ne yazık ölüyoruz! başka âlemlerde
Sen kendin olunca Zen Zen oluyor, Sen sen olunca, şeyleri oldukları gibi görüyorum
Ve çevrenle bir oluyorum.”
Beni anla n’olur
Acımasız femme fatale’im benim
Ben seni hiç üzemem
Papatya çayı yapmak isterim sana
Sonra portakal çayı
Ama ben seni hiç üzemem
Deliririm yalnızca
Sessizce tek başıma deliririm
Dün gece sen uyurken
Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
İşte bu yüzden sırf bu yüzden
Yeni bir isim verdim sana
Meryem Ana’nın lekesiz kalbi
Fatıma’da görünüyor
Herşeyi unutturacak bir mucize mi beklediğimiz?
Rüyamda seni gördüm
sen değildin,sana benzemiyordu ama
sendin
çünkü dünyada görülmeyen başka bir bakışla bakıyordum
Sen Ferrari’li beyefendi olacaksın
Ben karanlık bir evde münzevi
ta ki iyileşene kadar
ta ki iyileşene kadar
Bir küresel ısınma sorusu: kaç kişidir kişi?
2 kişi 2 kişi, % 10’u biz… % 90 biz değil, mikroplar ve bakteriler başka başka yapıların birliği vücudumuz
gençsin
sen gözlerimin içine doğru bakıyorsun
ben bunları söylerken
sahte mi doğru mu diye tartıyorsun
her an her an hep böyle
Existansiyalistsin işte
ya da Şüpheci
fakirlikti biliyorum beni sarsan sende
ah fakirlik o hiç göstermediğin
duruyorsunuz orada bir kedibenzer gibi
sıçramak üzere belki bir şeylere
ya da hiçbir şeye
“Wittgenstein der ki aslan
konuşsaydı hiçbir şey anlatamazdı.
Yağmur da onun gibi sanki.”
Ve unut dünyayı
Unut boktan şiir hegemonyasını
Kim yaşamını kurtarmaya çalıştıysa kaybedecek.
Kim
kaybettiyse bulacak onu yeniden
Kim yaşamını kurtarmaya çalıştıysa kaybedecek. Kim kaybettiyse bulacak onu yeniden.
hep zor şeyler düşüyor payıma
müphem bir aşk
hep zor şeyler düşüyor payıma
yakınmayalım
ıssızlık ta baştan beri vardı
Beden nerede parçalandıysa kanatlar oradadır..

Parçalar neredeyse kanatlar oradadır

Doğuya bakan yüzünle bak bana
Ve kalbimin porselen gibi olduğunu
Hiç unutma.
İçimdeki katili sen susturabilirsin ancak
Sesim sesine eşit
Biliyorum beni çok sevmiyorsun
Benimle biraz oynuyorsun
Farelerle oynayan bir kedisin sen
Ama aşk çok uzaktadır bundan
ben aşkı mineraller, bitkiler
ve melekler olarak düşüneceğim
sen kozmik bir metin
benimle uyu, kanatlarımız birbirine değsin
dokunma bana, kalbimin irislerini anla
Seni hatırlamamak mı daha üzücü
Hatırlamak mı?

Kime yönelsem diyorum ki
Acaba o bu mu?

Ben seni hiç üzemem
Papatya çayı yapmak isterim sana
Sonra portakal çayı
Füme lapsang souchong çayı
Ama ben seni hiç üzemem
Deliririm yalnızca
Sessizce tek başıma deliririm
Beni Lape’ye koyarlar
Koyu Türk çayı içerim orada
Yalnızca
Oraya acıdığım yere
dokunduğun zaman
bana iyi geliyorsun
ama her zaman değil
seni beklemektense
oraya taze bir yaprak
koyarım daha iyi
ben organsız bir bedenim
beni acıtamazsın
gece 10’a doğru aradın. birkaç gün
sonra dolunay olacağını, rakı içeceğini
ve denize deniz kızları için
biraz rakı dökeceğini söyledin.
kıskandırmanın daha zarif bir
yöntemi olamazdı ama beni daha
fazla kıskandırma olur mu?
dayanamam ben buna.
taş kesilir boynuzlarım.
içimdeki kuş ölür
bazen ama bir insanla bir şey olur
kısa süren bir şey
iki geyiğin sıçrayıp havada öpüşmesi gibi
bazı insanlarla
yıllarca görüşsen de
bir şey olmaz.
gizem bir geyik başı gibi
uzanıyor aramızda. boynuzlarında
senin karmaşan ve sana ait
bilmediğim ve bilmek istemediğim
onca şey. buna benzer çözemediğim
birçok şey ormanda sarı yapraklar
birer ikişer düşmeye başladığı
zaman saçlarının arasından.
sarı bir yaprak fosili boynunun
tam kenarında.
Bir isim taşımak anı defteri taşır gibi.
Ego kırılacak
Beden kırılacak
Kalp kırılacak
Her şey kuş ışığı gibi kırılacaktır ki
Yeni bir başlangıç olsun.
Kedim patisiyle kalbinin üzerine dokundu
Yeşil bir sinüs dalgasıyla, flaş gibi atan
Pembe bir yürek gönderdi bana,
Bir alacakaranlık kuşağında.
Bir anarşistin uyuyan yüreğine
Yumuşacık bir pati girdi.
Sen de dokun bana öyle
Bir serçe kalbimi dinlermiş gibi
bir yüreğin içinden
küçük bir yürek sökülüp atılmış gibi
sokağa atılmış çocuklar gibi bir
yürek öylesine ıssız yapayalnız
kaldırım taşlarına bırakılmış
sulusepken bir kar yağıyor sonra üstüne
yatay beyaz taşlarla
dikey saydam eğrilerin
kesiştiği yerde bir yürek.
Ölüm iç yaşamın kayboluşudur
Ölmeyen tek şey yaşamdır
Hayat boşunalıktır saçma kelimeler ve ziller arasında
Ben senin sisinde kayboluyordum
Ne şanslısın demeyeceğim ama
Ne şanslısın yanımda
Sen ki savaştın bunca şeye karşı
Şimdi savaşacak bir şey kaldı mı?
Bu bir erkekler dünyası sevgilim
O yüzden kadınlar şimdi atakta
Bu dünyayı aşağılık buluyorsan
Kendine uzak bakışlı bir herif ara!
Hayatımda geçen onca yüzler galerisinde
Bir tek sen bir şeyler vadediyorsun gibi
İçimdeki katili sen susturabilirsin ancak
Sesim sesine eşit
Aklın benimkinden yüksek
Bu bir kadın için güzel birşey
Biliyor musun yıllarca ötekilerle
idare etmek zorunda kaldım ben.
Hava bugün biraz turkuaz
Biraz orgazm sonrası
Atlıyorum, sekiyorum geçen yaşlarımın üzerinden
Hiç kimsenin biriyim ben, hiç
kimsesizin teki.
ONA KÖTÜ BİR ŞEY OLSUN İSTEDİM.
BANA AŞIK OLSUN İSTEDİM.
Garip kökler bıraktın içimde .
Doğru! Dünyada oturmak tuhaf.
kumrular sakindir bir tek.
ben kumru değilim .
sen de .
bunun için birbirimize yaklaşamayız.
tehlikelidir onun adı
bunun için aşkı hiç kimse
insanın kendi arkadaşları bile
istemez.
bazan bir şey görünür gibi oluyor
bazan bir şey görünmüyor
Türk ,aşk!
sensiz geçirilen kırk sekiz saat, tıpkı
alkalik çözeltide olduğu gibi ,
mutluluğun kristalini yaratır.
Yalan, senin en çok bakışını
sevdim.
Gönlümde ne aşk var, ne yanış,
ne ışık. Hepsi de zamanımdakilere
bir gösterişten ibaret.
Mutluluklar ve uçurumlar bitişik
geliyor sana
Ego kırılacak
Beden kırılacak
Kalp kırılacak
Herşey kış ışığı gibi kırılacaktır ki
Yeni başlangıçlar olsun
Şey her şey bu kadardı diye uzaklaşan kadınlar
Hiçbir şey söylemeden uzaklaşan erkekler
İnsan insanın kurdudur. T.Hobbes
Can senin hep mutlu olmanı dilerim
Ne kadar zor olduğunu bilerek bunun
Ben bunu bir beyin kanamasından
sonra öğrendim
Can sen fırtına gibi girdin hayatıma
Fırtına gibi çıkma
Her şey tam sen gelecekmişsin gibi
Her şey tam sen gelmeyecekmişsin gibi
Ey tuvalette doğan
kaotik ülkem benim
Ey şizofrenlerin ülkesi
Türkiye, Turkiyem benim
Düşman sınırların üstünde
rakseden yitik ülkem
21 yaşındaydım ve sana verebilecek hiçbir öğüdüm yoktu
Ve hiçbir hayvan kalmaz geriye
ANNE’ YE ait olan
Erguvan saçların
Gökyüzüne savrulurken
Hırçın manolyam
Hadi gel bana

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir