Andre Comte-Sponville kitaplarından Mutluluğun En Güzel Tarihi kitap alıntıları sizlerle…
Mutluluğun En Güzel Tarihi Kitap Alıntıları
Mutluluk, onun peşinde koşmamış olanların payına düşen ödüldür.
Mutlak bilgeliğe hiçbir zaman ulaşamayacak olması, insanın kendini deliliğe hapsetmesini gerektirmez.
Her şeyin asla öğrenilmeyeceği bahanesiyle öğrenmeyi toptan reddetmek de buna benzer !
Her şeyin asla öğrenilmeyeceği bahanesiyle öğrenmeyi toptan reddetmek de buna benzer !
Mutluluğa kavuşmak şartıyla yaşamak, yaşamayı unutmak demektir.
İnsanın mutluluğunu dışarıdan , dış şeylerden beklemesi , mutluluğun binlerce kazaya kurban gitmesi korkusu içinde yaşamak demektir, ve talihin gözü kör olduğundan bu kazalar mutlaka gelir bir gün başımıza.
İyi ama nedir söz konusu olan ?
Nedir mutluluğu yaratan?
Bir nesne mi, bir yer mi, bir zaman mı,?.
Başarı mı, aşk mı, sağlık mı, haz mı, yoksa güzellik mi?
Nedir mutluluğu yaratan?
Bir nesne mi, bir yer mi, bir zaman mı,?.
Başarı mı, aşk mı, sağlık mı, haz mı, yoksa güzellik mi?
Varlığımız adeta mutlulukla doldurulması gereken boş bir sandık, bembeyaz bir sayfa.
Mutluluğun yolu ne sahip olmaktan geçer , ne de var olmaktan .Onun kaynağı eylemdir:İnsan sadece yaptığı şeyden gerçek anlamda haz duyar.Biricik insani mutluluk iştedir, eylemdedir.
Mutluluğu umut ediyorsak, mutlu değiliz demektir.
“Hep daha fazlası”, mutluluğu arayan bir insanın benimseyebileceği bir ilke olamaz.
Mutluluk ne var olmakta, ne sahip olmakta.
O, harekette, zevkte ve sevgide
O, harekette, zevkte ve sevgide
Cennet uzak bir gökyüzünden çok, insanın yüreğinde değil midir?
Üç aşağı beş yukarı mutlu olmak, başlı başına bir mutluluktur.
Yaşamayı bazı koşullarla, sadece sevinç verdiğinde seviyorsanız, hayatı değil, mutluluğu seviyorsunuz demektir.
Değil mi ki hayat sonsuz değildir, mutlu olmanın biricik yolu, onun sonlu olduğunu kabul etmektir.
İnsanoğlunun sefaleti. Mutluymuşuz gibi davranıyoruz, öyle olmadığımızı ve ölüp gideceğimizi unutmak için.
Öyle ki erdemli davranmanın tek yolu, kesinlikle hiçbir karşılık beklememektir. Bu açıdan bakıldığında ahlak, umuda uzaktır. Herhangi bir çıkar güderek iyi bir eylemde bulunuyorsanız, eyleminiz ahlaki açıdan iyi değil çıkarcıdır, dolayısıyla bencilcedir.
İnsanın mutluluğunu dışarıdan , dış şeylerden (mesleğinde başarılı olma, toplum içine yer edinme, gönül ilişkisi) beklemesi, mutluluğun binlerce kazaya kurban gitmesi korkusu içinde yaşamak demektir, ve talihin gözü kör olduğundan bu kazalar mutlaka gelir bir gün başımıza.
İnsan dünyaya tesadüfen gelmedi, evrimin bir ürünü olsa bile.
Tatminsizlik bizim için esastır; bütün hayatımızın özetidir bu.
Umut en büyük işkencedir, çünkü insan sadece elinde olmayanı umut edebilir. Umutsuzluk ise sonsuz mutluluk demektir, çünkü sadece hiçbir şeyden umudu olmayan kişi var olandan doyasıya sevinç duyabilir.
En iyi şekilde zevk almak için,en akıllıca şekilde yaşamak gerekir.
Umut en büyük işkencedir, çünkü insan sadece elinde olmayanı umut edebilir. Umutsuzluk ise sonsuz mutluluk demektir, çünkü sadece hiçbir şeyden umudu olmayan kişi var olandan doyasıya sevinç duyabilir.
Ölümüm ve ben, asla bir araya gelmeyeceğiz. Neden korkayım ki ondan? Hayatta olduğum sürece, tanım gereği ölüm yoktur; ve ölüm var olduğunda, bu kez ben yokum
Mutluluk, onun peşinde koşmamış olanların payına düşen ödüldür.
Mutluluk, korkunun olmamasını gerektirdiği gibi ve tam da bu nedenle, umudun olmamasını da gerektirir. Tabii bunun anlamı mutluluğun melankoli ya da depresyonla kardeş olduğu değil, bir tür dingin umutsuzluk ya da umut yokluğuyla yan yana durduğudur. Sadece herhangi bir umut beslemeyen kişi mutluluğu dolu dolu yaşayabilir, sadece mutluluğu dolu dolu yaşayan kişinin artık umut besleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Mutlu olmak arzu ettiğiniz şeye sahip olmak olduğuna göre asla mutlu değilsinizdir. Arzu, eksiklik demek olduğuna göre, sadece sahip olmadıklarımız arzuluyorsak, tanım gereği arzuladığımız hiçbir zaman bizim olamaz. Bu, arzuların asla tatmin edilemeyeceği anlamına gelmez, ama bir arzu giderildiği anda arzu olmaktan çıkar (giderildiğine göre artık bir eksiklik yoktur, arzu da eksiklik olduğuna göre artık arzu da kalmamış demektir). Dolayısıyla şimdiki zamanda arzulamakta olduğunuz şeye değil, en fazla geçmişte arzulamış olduğunuza erişebilirsiniz. Ne var ki mutlu olmak bir zamanlar arzulanmış olana değil, o an arzulanmakta olana sahip olmaktır. Demek ki asla mutlu olamazsınız. Kısacası arzuyu eksiklik olarak kabul ettiğimiz sürece ister istemez mutluluk hep ıskalanacaktır. Onu asla yaşayamaz, sadece umut edebiliriz.
Onların daha az tutkularının olmasının nedeni düşüncelerinin de daha az olmasıdır. Acı çekmeye alıştıkça, acı çektiklerine inanma alışkanlığını kaybettiler.
İnsan sadece sahip olmadığı şeyi umut eder. Mutluluğu umut ediyorsak, mutlu değiliz demektir. Öte yandan, doyasıya mutlu olanın da umut edecek bir şeyi kalmaz, işte buna da bilgelik denir. Demek ki mutlulukla umutsuzluk el ele gidebilir.
Hobbes’un yazdığı gibi, insanın arzu nesnesi bir tek kez, bir tek an zevk duymak değil, gelecekteki arzusuna giden yolu sağlama almak olduğu anda, her arzu bir gelecek arzusu, dolayısıyla iktidar arzusudur.
Felsefe, her derde deva bir sigorta değildir.
Yunanlar matematiği icat ettiler; ama bu disiplin hakkında kafa yormaya, matematiksel bir gerçekliğin ne olduğunu kendilerine sormaya başladıkları anda, artık matematikçi değil, filozoftular.
Epikurosçulara göre mutluluk erdemi; Stoacılara göre erdem mutluluğu yaratır.
Üç aşağı beş yukarı mutlu olmak, başlı başına bir mutluluktur.
Mutluluk, onun peşinde koşmamış olanların payına düşen ödüldür.