İçeriğe geç

Geçimsizler Kitap Alıntıları – Erol Göka

Erol Göka kitaplarından Geçimsizler kitap alıntıları sizlerle…

Geçimsizler Kitap Alıntıları

Dünyayı değiştirebilecek yetenekte alim olabilirsiniz, ,
aklınız gezegenler, cesaretiniz kıtalar fethedebilir,
lakin ne kendi ne de başkasının kişiliğini bir milim yerinden oynatamazsınız.
Polyannacı diye bilinen,kendilerince sürekli iyimser ve mutlu gözükmeye çalışan kimselerin aslında inkar mekanizmasını sıkça kullanan, dolayısıyla kişilik olgunlaşmasının ilk aşamalarındaki kimseler olduklarını
Sürekli başımıza geleni inkardan gelirsek,hayat rotamız bozulur,mücadele azmimizi yitirebiliriz.
Kaygiya yol açan durumu düzeltmek için çabalamak, örneğin sınav kaygısını daha çok çalışarak gidermeye çalışmak aktif , kaygı verici durum yokmuş gibi davranmayı tercih etmek ise kaçınmacı başa çıkma stratejisidir.
Oysa savunma mekanizmalarımızı biz farkedemeyiz,olsa olsa psikolojik zihinliliği yüksek yakınlarımızın dikkatini çeker bu tür davranışlarımız.
..ruhsal aygıtımız da bilinçli çabamızın karışamadığı bir işleyişiye sahiptir.
Kim olduğumuz,hayattaki amaç ve ideallerimiz,onlara ulaşma azim ve kararlılığımız konusunda sebat edemiyorsak,hayatın getirdiği olağan güçlükler nedeniyle değil de durup dururken kimliğimizi ve ideallerimizi sorgulamaya başlayıveriyorsak ya da zaten bunlar bizim boyunuzu aşan sorunlarsa kişilik aşamalarının çok erken evresinde takılı kalmışız demektir.
Kendimizi esasen , başkalarının bizi gördüğü gibi görür ve değerlendiriniz.
Ama insan dediğimiz varlık ilk bakışta kendini ele vermeyen
Lakin geçimli bir evlat olmanız , geçimli bir eş olmanızla ilgili hiçbir garanti sağlamaz. Evlatlık ve eşlik o kadar farklı rol tanımları gerektirir ki,bir rolü diğerinde de aynen uygulamaya kalkarsanız,bırakın geçimsizliği ,alenen komik olursunuz.
Bir ilişki geçim sözleşmemize uygun biçimde ilerlemiyorsa,kişiliğimizin kırmızı çizgilerini zorluyorsa,beklentilerimizi karşılamıyorsa,biz de o ilişki için geçimsiz olmaya başlarız.
Ayrıca geçimliler diye bir insan kategorisi yok. Varsa bile fenafillah mertebesinde diye kabul edebileceğimiz bu kimselerin ihmal edilebilecek düzeyde az sayıda olduğunu sanıyoruz.
Ama okuyucuyu yakınlarına Kişilik Bozukluğu tanısı koyabilecek psikoloji profesyoneli haline getirmeye çalışmak gibi bir hedefimiz yok.
Hepimiz,günün birinde,bir ilişkimizde ,geçimsiz olabiliriz.
Zor kişilikleri,tüm insan ilişkilerindeki sorunların kaynağı olarak ilan etmek, trafik sorunlarının yegâne kaynağının ,trafik canavarları olduğunu iddia etmekle aynıdır. Oysa hepimiz ,günün birinde trafik canavarı olabiliriz ve trafik sorunlarının trafik canavarindan başka ,yol , araç,basit dikkatsizlikler, alkol,yanlış trafik işaretleri vs. gibi bir çok kaynağı vardır.
Çalışma hayatıyla ilgili bir çalışmada, yöneticilerin zamanlarının %25’inin anlaşmazlıkları uyuşmazlıkları çözmek için harcadığı bulunmuş .
Eleştiri veya kabul görmeme durumunda kolayca incinir .
İnsanın toplumsal ilişkilerden uzak durmasiyla karakterizedir.
Ailesinin bir parçası olmadığı gibi ne yakın ilişkilere girmeyi sever ne de bundan zevk alır.
Başka insanların davranışlarının yersiz biçimde kasten kendisini aşağılamak gibi kötü anlamları olduğunu yorumlamaya eğilimlidir.
A Kümesi
Tuhaf ve ekzantrik davranışlarla kendini gösteren kişilik bozuklukları (Paranoid,şizoid,şizotipal)
B Kümesi
Dramatik , duygusal ve değişken belirtilerle kendini gösteren kişilik bozuklukları
(Histrionik,narsistik,antisosyal ve borderline)
C Kümesi
Anksiyete ve korku ile kendini gösteren kişilik bozuklukları
(Avoidant,obsesif-kompulsif, pasif-agresif)
Bir insanın kişiliği hakkında fikir edinebilmek için özellikle dört alanda titiz bir inceleme gerekir.
Bağlılık ile bağımlılığının farkını kavramak kolaydır
Demek ki kişilik bozukluğu bir kişilik türü değil, kişiliğin hastalanmasıyla kendini belli eden bir ruhsal rahatsızlık.
Kesin ve güvenilir olun. Sizi denetim altına almaya çalıştığında kişiliğinizi hissettirin. Hoşgörü göstermesi konusunda ona yardımcı olun. Gevşemenin hazzını keşfetmesini sağlayın. Olay soğumadan onunla tartışmayın. Sizi anlamsız rekabetlere sürüklenmesine izin vermeyin. Onunla olan anlaşmazlıklarınızı dramatize etmeyin.
Hiçbir şey yapmadan oturmada zorluk çekmek
Daha uysal,daha az rekabetçi ve daha az saldırgan olarak tanımlanıyorlardı. B tipleri de stres yaşıyor ancak zorlamalar ve tehditler karşısında daha az paniğe kapılıyorlardı.
Sürekli zamanla yarışan,çok çalışan ,başarı yönelimli insanlarda görülüyordu. Bu kişiler, hızlı çalıştıkları gibi hızlı konuşuyorlardı ,aynı anda birden fazla iş yapmaya çalışıyorlardı. Sabırsız ve öfkeliydiler. Beklemeye tahammülleri olmadığından konuşanın sözünü kesmeye eğilimliydiler. Konuşmanın gidişatını sürekli denetlemeye çalışıyorlardı. Aşırı düzeyde rekabetçiydiler.
Kişilikler arasındaki farkı belirleyen şey, onların beyin kabuklarındaki uyarılma düzeyindeki farklılıklardı.
İçleri sevgi ve iyilik duygularıyla doludur.
Nesneler dünyasını çok değişik biçimde algïladıklarından, kendilerini de sanat ve müzik gibi kolay anlaşılmayan yollardan dışa vurmayı yeğlerler.
Dış dünyadan daha çok ,kendini anlamaya çalışır.
İçe dönükler ise yalnız kalmayı severler ,duygulu,kötümser ve eleştiricidirler.
Aidiyet duygusu gencin yaşadığı,neye değer vereceğini bilememe kaygısını da giderir.
Kimlik; kişinin kim olduğu hakkında kendi kendine sorduğu sorunun cevabıdır.
Bir insanın kendisi ve çevresi hakkında bilinçli bir farkında olma durumudur. EGONUN TEMEL İŞLEVİ, UYUM SAĞLAMAKTIR.
Bir insanın kişiliği hakkında fikir edinebilmek için özellikle dört alanda titiz bir inceleme gerekir.
Öncelikle o insanın dürtülerini ,tutkuyla istediklerini, içinden gelen zorlanmaları nasıl kontrol ettiğine bakılmalı. Daha sonra , sırada duygular geliyor.
Sosyal insanlar,cana yakınlar,kolay arkadaş ediniyorlar.
Mizacımız,uzun süreli hissediş halimiz.,bir başka deyişle, kişiliğimizin duygusal ifadesi.
Mükemmel belki mümkün değildir, belki de mükemmel kusursuz ile eş anlamlı değildir. Belki de bazı şeyler bizim kusur sandığımız taraflarıyla mükemmeldir.
Öfke denetiminde sorun yaşayan her insanın bilmesi gereken gerçeği, size bir kez daha hatırlatalım: Gücünüzü dünyayla sınamayın, o sizi her zaman yener. Dünyayı kontrol edemezsiniz. Her ortamın ve koşulun patronu olamazsınız. İnsan, sizin denetleyemeyeceğiniz kadar engin bir denizdir. Başkalarını kontrol etmekten vazgeçin.
Dünyayı değiştirebilecek yetenekte alim olabilirsiniz, aklınız gezegenler, cesaretiniz kıtalar fethedebilir, lakin ne kendi ne de başkasının kişiliğini bir milim yerinden oynatamazsınız.
Şüpheciler, insanları kendi beklentilerine uydurmakta ve sonunda haklı çıkmakta pek beceriklidirler.
Eğer otomatik düşünceleri doğru saotayabilir, uygun müdahaleler yapabilirsek, pek zor olmakla birlikte kendimizi ve karşımızdakini belli ölçülerde değiştirmemiz imkan dahilinde girebilir
İnsan çok zor, onu yl tanımak daha da zor, bir insan ilişkisi hepsinden zor
Hepimiz günün birinde, bir ilişkimize geçimsiz olabiliriz.
Geçimsizler, yalnızca kişilik bozukluğu olan kimseyle değil ki!
Dünyayı değiştirebilecek yetenekte alim olabilirsiniz, aklınız gezegenler, cesaretiniz kıtalar fethedebilir, lakin ne kendi ne de başkasının kişiliğini bir milim yerinden oynatamazsınız.
Kendimizde bulunmasını istemediğimiz duygularımızı, isteklerimizi,tutumlarımızı sanki onlar başka birisininmiş gibi diğer insanlara yükleyiveririz. Hangimiz özelliklerine imrenip kıskandığımız bir insanı, rekabetçilikle , yarışmayı çok önemsemekle suçlamamışızdır ?
Ne söylendiği değil, nasıl söylendiği, söylenirken ne yapıldığıdır önemli olan.
Nasıl bir anahtarın dişlisindeki küçücük bir fark, kilidin açılmasına engel oluyorsa, kişiliklerimiz arasındaki uyumsuzluklar da geçimsizliklere neden oluyor.
Kısacası İnsan çok zor, onu tanımak daha da zor, geçimli bir insan ilişkisi hepsinden zor. diyeceğiz.
Bu zorluklar karşısında kitabımız elbette hayat yolunuzu pırıl pırıl hale getiremez ama belki karanlıkta el yordamıyla yürürken size küçük bir el feneri olabilir, diye umuyoruz.
Bazen bir ilişkimizde görünüşte her şey fevkalade uygun gibidir ama insan dediğimiz varlık ilk bakışta kendini ele vermeyen derinlikli psikolojik özelliklere de sahip olduğundan bir türlü karşımızdakiyle frekanslarımız tutmaz, ortak bir ritimde hareket edemeyiz.
İnsan, bir yandan bir ilişkiyi biçimler ama bir yandan da her ilişkiye göre biçimlenir.
Kişiliğimiz, bedenimizi kaplayan derimiz gibi bize yapışık, kendimizi korumak için geliştirmiş olduğumuz zırhımız. Kişiliğimizi değiştirmek ne kadar zorsa kişiliğin hastalanmış halini tedavi edebilmek ondan çok daha zordur.
Belli bir olaya, duruma verdiğimiz farklı tepkiler hem kişiliğimizden kaynaklanıyor hem de kişiliğimizi oluşturarak başka insanların kişiliklerinden ayırt edinmemizi sağlıyor. Bu yüzden bir kimsenin herhangi bir belirlenmiş durumda ne yapacağını belirleyen şeye onun kişiliği diyebiliriz.
Mizacınız, uzun süreli duygusal hissediş halimiz, bir başka deyişle kişiliğimizin duygusal ifadesi.
Onlara göre karakterin bir doğum ile getirilen kalıtsal, bir de sonradan edinilmiş öğrenilen yanı var. Kalıtsal olduğunu düşündükleri davranış özelliklerine huy demeyi geliyorlar. Türkçedeki Huy canın altındadır. , Can çıkar huy çıkmaz. , Huylu huyundan vazgeçmez. , İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur. sözlerini hatırlatıyorlar.
Görmezden gelmek bazen en büyük hakarete eşdeğerdi.
Dünyayı değiştirebilecek derecede alim olabilirsiniz, aklımız gezegenler, cesaretiniz kıtalar fethedebilir, lakin ne kendi kişiliğinizi ne de başkasının kişiliğini bir milim yerinden oynatamazsınız!
İnsanları görmezden gelmeyin; görmezden gelmek bazen en büyük hakarete eşdeğerdir.
İnsan, sizin denetleyemeyeceğiniz kadar engin bir denizdir.
Başkalarını kontrol etmekten vazgeçin!
Gücünüzü dünya ile sınamayın o, sizi her zaman yener.
Dünyayı kontrol edemezsiniz!
Sorunlarda kendi sorumluluğunuzu arayın! İnsan ilişkisi tahterevalli gibidir, iki kişiliktir;sorun varsa katkı payı da iki kişiye aittir. Paul Valery’nin Söylediğin her şey seni anlatıyor. Özellikle başka birinden söz ettiğinde. cümlesi, hepimizin kulaklarına küpe olmalıdır.
Erikson’un ‘kimlik özdeşimlerin bittiği yerde başlar’ demesi, bu nedenledir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir