İçeriğe geç

Karanlık Dükkan Kitap Alıntıları – Georges Perec

Georges Perec kitaplarından Karanlık Dükkan kitap alıntıları sizlerle…

Karanlık Dükkan Kitap Alıntıları

Vaktiyle belli bir yükseklikten (mesela yüksek bir kemerin üzerin­den) atlamayı öğrenmiştim. Bu sefer, çok daha yüksekteymişim hissine kapılıyorum, neredeyse Eyfel Kulesi’nin birinci katı hiza­sında. Aşağıdaki bahçenin otlarını ve ince şeritler gibi kumdan yolları gayet net seçiyorum, eğer atlarsam kendimi öldüreceğime de eminim. Ama sonuçta, bu kadar yüksekten atlamaya mecbur olmadığımı, çok daha alçak bir kemerden atlamam gerektiğini, hatta aslında atlamam da gerekmediğini, altından geçip gidebile­ceğimi öğreniyorum.
Hâlâ genç olduğuna emin olsan da, daha şimdiden can dostlarından ikisi ölmüş, üçüncüsü de ölmek üzere olduğuna göre, artık o kadar da geç olmamalısın
Herkes rüya görür.Ama sadece bazıları hatırlar rüyalarını,hatırlayanların çok azı onları anlatır,kağıda dökenlerse daha da azdır.İhanet edeceğini bile bile insan niye rüyalarını yazmaya kalkar ki?
( )
Gerçeğin hiç de
Gerçek olmadığını
Düşündüğüme göre
Nasıl inanayım
Rüyaların rüya olduğuna
Bizi neyin beklediğini biliyorum. Umudum yok. Bir an önce bitsin.
Ya da, bir mucize Günün birinde. hayatta kalmayı öğrenmek?
Anında fikrini değiştirecekti madem niye bana teklif ediyor ki?
Bir süre sonra hepsi birbirine karışıyor, muğlaklaşıyor:

Babanın yolu mu yoksa annenin yolu mu?

Uyanıyorum. Ya da rüyamda uyandığımı görüyorum.
Nasıl oldu da şu ana kadar hiç kimse fark etmedi?
Pek çok tanıdığıma rastlıyorum, ama ya beni görmüyorlar, ya da iş işten geçtikten sonra
Annemi düşünüyorum.
Pencereli bir defter; ama gün yüzü görmemiş.
Peki, bu hendeği nasıl geçeceğiz? Üzerinden atlamak zor: Daha gerilip hamle yapmadan suya düşeceğimiz kesin.
Biri cebimdeki mektubu çalmış.
Bunun rüya olmadığını öğrenmek beni mutlu ediyor.
Aynı sahne, ama dekor farklı.
Bir an geliyor, biraz iç daralmasıyla, görüntüyü hızlandırmaya (kendimi merdivenlerde daha hızlı koşarken gönneye) çalışıyorum, ama beceremiyorum.
Bir yolla bir nehrin kesiştiği yerde bir taş köprü.
İşaret levhası yerin adını belirtiyor:

(SEN)

Parantez içinde

Karanlık bir odadayım. Önümde, loş bir odaya açılan bir kapı.
Kır saçlı uzun elbiseli bir kadın gidip geliyor.
Her halükarda, odamdan başka bir yerde uyumak istemediğimi söylüyorum ona.
Telefonu kapıyorum; hiçbir şey olmuyor.
İlk oyun aslında prova değil miydi? Her neyse, ikinci oyun oynanmıyor.
İpin ucunu kaybettim. Yanlış zamanda saçma sapan şeyler söylediğimi hissediyorum.
sonra, artık herkesin bildiği aynı yol.
Hepsi ondan ölmüyordu. ama hepsi bu illete yakalanmıştı !
Bir sahnem var, ama kiminle.
(sabah saatlerinde bir an, bir rüya gördü­ğümü hatırlıyorum, ama bu rüyadan sa­dece iki kelime çıkıyor yüzeye: Sperm, tiyatro ).
Bir yolla bir nehrin kesiştiği yerde bir taş köprü.
İşaret levhası yerin adını belirtiyor:
(SEN)
Parantez içinde.
Hala genç olduğuna emin olsan da, daha şimdiden can dostların­dan ikisi ölmüş, üçüncüsü de ölmek üzere olduğuna göre, artık o kadar da genç olmamalısın
Herkes rüya görür. Ama sadece bazıları hatırlar rüyalarını. Hatırlayanların çok azı onları anlatır, kağıda dökenlerse daha da azdır. İhanet edeceğini bile bile ( ve bunu yaparken mutlaka kendinize de ihanet edersiniz) insan niye rüyalarını yazmaya kalkar ki? 
Gerçeğin hiç de
Gerçek olmadığını
Düşündüğüme göre
Nasıl inanayım
Rüyaların rüya olduğuna
orjinal baskılarını ısmarlama hakkını bana veren 1 kart da olacak içinde: En son çıkan kitaplardan haberdar olacağım
Uyanıyorum. Ya da rüyamda uyandığımı görüyorum
pek uzak değilmişiz gibi 1hisse kapılıyorum
#8212; İstediğin zaman beni görebilirsin, ama sana ihtiyacım olmadığını bil
Annemi düşünüyorum
boyumun 1.65 buçuk olduğunu belirterek beni annesiyle tanıştırıyor. Düzeltiyorum. 1.70 diyorum, sonra 1.68 . Umutsuzca kısa boylu olduğum hissine kapılıyorum
Evimde büyük 1oda keşfettigimi sanıyorum, meğer bana ait değilmiş, hatta sokakmış orası
Hakikaten perişan görünüyor. Niçin gitmesi gerektiğini tartışıyoruz. Kovulmuş değil ama ayrılmak zorunda. Sürekli hirgur, çekişme, ayrılanlar, kalanlar
Bu sadece ortamlarına has 1durum değil, genel olarak hayatın kendisiyle ilgili
Zira, tamam ölmek istiyor, ama kimin tarafından, nezaman öldürüleceğini bilmemek istemiyor

Çok iç daraltıcı: Herşey, herkes tehditkâr hale geliyor

İnsan bazen oyun oynayarak kendini kurtarabiliyor
gerçeğin hiç de gerçek olmadığını düşündüğüme göre nasıl inanayım rüyaların rüya olduğuna
Bizi neyin beklediğini bilmiyorum. Umudum yok. Bir an önce bitsin. Ya da, bir mucize Günün birinde, hayatta kalmayı öğrenmek?
Neyin neresinde olduğumu, nerede bulunduğumu bilemez haldeyim artık.
Bunca zamana rağmen, belki de hala tam olarak kaynamamış bıngıldaklara dikkat!
Ülkeye yankee emperyalizminin uşağı, aşağılık bir zorba hükmediyor.
-Geleceğine öylesine emindim ki, bekleme ihtiyacı bile duymadım.
Geçtiğim yerlerin hepsi bana yabancı. Yakın bir tehlike yok, ama bu kaçışın hiçbir şeyi çözmeyeceğini en başından beri biliyorum.
Bir sahnem var, ama kiminle.
sonra, artık herkesin bildiği aynı yol.
(…)
Gerçeğin hiç de
Gerçek olmadığını
Düşündüğüme göre
Nasıl inanayım
Rüyaların rüya olduğuna
”Gerçeğin hiç de
Gerçek olmadığını
Düşündüğüme göre
Nasıl inanayım
Rüyaların rüya olduğuna ”
rüya görüyorum
o da yanımda
yanılsama
rüyadayım diye geçiriyorum içimden
ama sanki eli elime fazla güçlü dokunuyor
uyanıyorum
sahiden de yanımda
delicesine bir mutluluk
( )
rüya görüyorum
o da yanımda
yanılsama
rüyadayım diye geçiriyorum içimden
ama sanki eli elime fazla güçlü dokunuyor
uyanıyorum
sahiden de yanımda
delicesine bir mutluluk.
(uyandığımda uzun bir yabancılık hissi)
Üç karakterin yer aldığı bir sahne. Ayı (yoksa şeytan mı?) rolünü oynuyorum, karşımdaysa ya Faust ve Margarete, ya da Don Juan ve Faustine var. Giymem gereken postu getirirlerken, metnime dair pek bir endişe duymuyorum. Zaten esas olarak homurtulardan ibaret.
düşsel sözün esrarından hareketle bireyler arasında bir iletişim zemininin rüya içinde keşfi söz konusudur. Zira -düşsel yorumların muğlaklığını ya da çokanlamlılığını tercüme etmek için yazarın başvurduğu grafik yöntemlerden bahsederken değinmiştik- her görüntü çokdeğerliliği içinde veriliyor (halbuki romantik dönemde, yaşanan rüya söze dökülen anlatıya dönüştürülürken, anlatılan hikayenin okuru için tek bir anlam seçilirdi, bu da rüyanın mesajını dayatılan bir monoloğa dönüştürürdü)
Sekansların kopukluğu, ister öbekler halinde ister çizgisel olsun bir araya gelip
bütünleşme mantığına ağır basar, bu da kah toplumsal kah zihinsel bir determinizm üzerinden sürekli tehdit altında olan ve sürekli yeniden ele geçirilmesi gereken bir -bilinçdışı biçimde- özgürlük arayışıdır.
Rüya gören insan kapalı gözkapaklarının altında bir anlığına var olup hiçbir iz, duygusal bir iz dahi bırakmadan yerini yine uçup gidecek yeni bir görüntüye bırakmak
üzere yok oluveren görüntüyü bir daha düşünmez.
Bu silinip gitmiş bölümün kıssadan hissesi daha eski rüyalarda yatıyor galiba: İnsan (bazen) oyun oynayarak kendini kurtarabiliyor
Beni kurtaran, işkencecinin lakaytlığı, yapıp yapmama konusundaki serbestliği;
tamamen onun keyfine tabiyim (aynen rüyaya tabi olduğum gibi: Bunun sadece bir rüya olduğunu biliyorum, ama kaçamıyorum rüyadan).
Bu rüyalardan -fazlasıyla görülmüş, fazlasıyla işlenmiş, fazlasıyla yazılmış bu rüyalardan- daha fazla ne bekleyebilirdim ki, onları uyanıkken, gözlerim açık katetmem gereken kral yolu nun* kapılarına adak olarak bırakılacak metinler demeti haline getirmekten başka?

* Freud Düşlerin Yorumu (1900) kitabında. Pers Kral Yolu diye de bilinen Efes’ten Persepolis’e uzanan antik ticari anayola atıfla, Rüyalar ‘Kral yolu’dur, çünkü bilinçdışı ‘düşünce’ ile bilinçli düşünce arasındaki kayıp halkayı rüyalarda buluruz. Bu buluş. ‘akıllı uslu’ düşüncelerimizden, hezeyanlarımıza, oradan duygularımıza uzanan geniş bir yelpazede ruhsallığımızı anlamlandırabilme olanağını sunar bize der.

Gördüğüm rüyaları kayda geçirdiğimi sanıyordum; kısa süre sonra fark ettim ki, meğer sırf yazmak için rüya görür olmuşum artık.
Hepsi ondan ölmüyordu. ama hepsi bu illete yakalanmıştı!
İpin ucunu kaybettim. Yanlış zamanda saçma sapan şeyler söy­lediğimi hissediyorum. Neyse ki, yazar çok gevşek bir metin yaz­mış. Metin değil, adeta yaygara.
Gördüğüm rüyaları kayda geçirdiğimi sanıyor­dum; kısa süre sonra fark ettim ki, meğer sırf yaz­mak için rüya görür olmuşum artık.
gerçeğin hiç de
gerçek olmadığını
düşündüğüme göre
nasıl inanayım
rüyaların rüya olduğuna
Jacques Roubaud ve Keşiş Saigyo
Bir an geliyor, kitap bölümünde tek
başıma kalıyorum.
Kıymetli eşyalar dan kasıt, sahiplerinin güvenliğini sağlayacak ve hayatta kalma ihtimalini artırabilecek her tür nesne, en temel ihtiyaç maddeleri ya da değişim değeri olan şeyler.
Taş Köprü

Bir yolla bir nehrin kesiştiği yerde bir taş köprü.

İşaret levhası yerin adını belirtiyor:

(SEN)

Parantez içinde.

İnsan ( bazen ) oyun oynayarak kendini kurtarabiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir