İçeriğe geç

Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı Kitap Alıntıları – John Cruickshank

John Cruickshank kitaplarından Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı kitap alıntıları sizlerle…

Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı Kitap Alıntıları

Camus zamanının hem bir sözcüsü hem de bir belirtisidir. Böylece Camus cağını kendine özgü bir yoldan anlatırken, aynı zamanda cağının düşünce alışkanlıklarını da yansıtır, politik yaşantılarını dramlaştırır ve ahlak tedirginliklerinin ana kaynaklarını ortaya serer.
Çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddeceğim.

Albert Camus

Başkaldırıyorum, o halde varız.
Benim ölüm korkum yaşama hırsımdan geliyor.Görüş duruluğumu son sınırına kadar götürmek ve yaşama özlemimin bütün zenginliği ve ölüm korkumla birlikte sonumu görmek istiyorum.
Batı dünyasının kalbinde umutsuz bir çatışma var
Bilinçli bir şekilde yok olmayı bilir ve bizi saçmanın metalden krallığına hazırlar.
“Evrenin kurbanı olmaktansa suç ortağı olmak daha iyi.”
Diego: Ne kadar güzelsin, korkmasaydım seni ne kadar çok sevecektim!
Victoria: Beni sevmek isteseydin, korku senin için ne kadar önemsiz kalırdı!
“Bu dünya böyle ise katlanılamaz. Onun için bana ay ışığı ya da mutluluk ya da ölümsüzlük gerek, belki de delilik gibi bir şey; ama bu dünyada olmayan bir şey ”
Başka bir insana insanlık dili ile konuşsak bile artık ondan insanca bir tepki göreceğimizden emin değiliz.
“Kendi kişisel payınız olan talihsizlikler ve kuşkular üzerine düşüne düşüne şimdi içinde bulunduğunuz durumu seçtiniz ve yarattınız ”
“Çocuksu mutluluğu yıkanları yıkmak gerekir ya da çocuksu mutluluğu yaratmak için yıkım gereklidir.”
Resmi cevapların insanları doyurmadığı ve birçok kimsenin kendisini yabancı bir dünyada yabancı bir insan gibi gördüğü evreler de vardır.
Hayatın saçmalığına varmak bir son değil, sadece bir başlangıç olabilir.
Camus varlığın anahtarını anahtar olmamakta bulur.
Vücut, keder, dünyanın yaradılışı, eylem, insan soyluluğu o zaman bu aklını kaybetmiş dünyada yeniden yerini bulacak. İnsan yeniden saçmalık şarabını ve umursamazlık ekmeğini elde edecek ve bunlar insanın yüceliğini besleyip büyütecek.
“Düşünce arttıkça tedirginlik de artar.”
“Kendimde en temelli olan şeyin ne olduğunu aradığım zaman, bunun bir mutluluk tatmak isteği olduğunu gördüm Benim yazılarımın kökünde yok edilemeyen bir güneş ışığı vardır.”
Camus, Descartes’ın sözünü başka bir şekilde tekrarlar ve der ki; “Başkaldırıyorum, o halde varım.”
“Değer ve anlam insanda vardır; çünkü bunlara duyduğu özlem durmadan boşa çıkan tek yaratık insandır dünyada.”
“Benim ölüm korkum yaşama hırsımdan geliyor.”
“Hepimiz kendi içimizde kendi hapishanelerimizi, cinayetlerimizi, kendi yıkıcılığımızı taşıyoruz. Ama bunları dünyaya salmak bizim ödevimiz değildir. Bizim ödevimiz onlarla hem kendi içimizde hem de başkalarında savaşmaktır.”
Camus, içinde doğmuş olduğu çağı anlamak için harcanmış bir çabanın sonucu olarak tanımlıyor eserlerini.
Camus’ye ikili bir yönden bakmamız gerekiyor: Biri vicdan sahibi, mert bir adam olarak; öteki de kurnaz, yerici, zeki bir kafası olduğu halde sağduyudan şaşmayan bir aydın olarak
“huzur, sessizce sevmek olabilirdi. ama insan işte! bir bilinci var ve konuşması gerekiyor. sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor.”
Bir yazarın yapıtı çoğunlukla çabalarının ve özlemlerinin hikayesidir.
Salt başkaldırma edebiyatı, hayatı kurulu değil, kurulması gereken bir düzen olarak sunar. Bu, Sartre’ın bunalım dediği insan varlığı yaşantısı ve özgür dediği bireyin sorumluluğudur.
Hepimiz kendi içimizde kendi hapishanelerimizi, cinayetlerimizi, kendi yıkıcılığımızı taşıyoruz. Ama bunları dünyaya salmak bizim ödevimiz değil. Bizim ödevimiz, hem kendi içimizde hem de başkalarında savaşmaktır.
Ölüm karşısında duyduğum tiksinti hayat kıskançlığından geliyor.
Benim ölüm korkum yaşama hırsımdan geliyor.Görüş duruluğumu son sınırına kadar götürmek ve yaşama özlemimin bütün zenginliği ve ölüm korkumla birlikte sonumu görmek istiyorum.
Huzur sessizce sevmek olabilirdi.
Ama insan işte!
Bir bilinci var ve konuşması gerekiyor.
Sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor.
Huzur sessizce sevmek olabilirdi.
Ama insan işte!
Bir bilinci var ve konuşması gerekiyor.
Sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor.
İnsanın hergün yaptığı en iyi şey, intihar etmemeye karar vermesidir.
Dünya bu durumdayken akşam serinliğinde kuşların ötüşünden zevk alınamaz. Artık can çekişilmeyen sabah,hapislik yaşanmayan akşam ve korkunç katliamların yapılmadığı öğle vakti yoktur.
#AlbertCamus
Eğer hayata karşı işlenmiş bir günah varsa, o da öteki dünyadaki umuda bu dünyadaki umutsuzluktan daha çok bağlanmaktır.
Çünkü bu an evet ile hayır arasındaki bir ara gibidir, yaşama umudu ya da umutsuzluğunu daha sonraki anlara bırakıyorum
Benim ölüm korkum yaşama hırsımdan geliyor.
Hepimiz kendi içimizde kendi hapishanelerimizi, cinayetlerimizi, kendi yıkıcılığımızı taşıyoruz. Ama bunları dünyaya salmak bizim ödevimiz değildir. Bizim ödevimiz onlarla hem kendi içimizde hem de başkalarında savaşmaktır.
Çünkü bu an evet ile hayır arasındaki bir ara gibidir, yaşama umudu ya da umutsuzluğunu daha sonraki anlara bırakıyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir