Rudyard Kipling kitaplarından Cengel Kitabı kitap alıntıları sizlerle…
Cengel Kitabı Kitap Alıntıları
(Bütün Hayvanlar Bir Arada)
Kampın çocuklarıyız biz,
Hepsi rütbesine göre hizmet eden;
Boyunduruk ve üvendire,
Eyer ve koşum, semer ve yük çocukları.
Ovadaki saflarımıza bakın,
Benzer kıvrılmış bir kemende
Uzaklarda ilerler, kıvrılır ve salınırız,
Hepsini savaşa götürürüz!
Yanımızda yürüyen adamlar,
Tozlu, sessiz ve mahmur,
Anlatamazlar neden bizim veya onların
Her gün yürüdüğümüzü ve acı çektiğimizi.
Kampın çocuklarıyız biz,
Hepsi rütbesine göre hizmet eden;
Boyunduruk ve üvendire,
Eyer ve koşum, semer ve yük çocukları!
(Levazım Birliği Develeri)
Yok bizim devece bir marşımız
Yardım etsin bize diye bağıra bağıra söyleyeceğimiz,
Ama her boyun bir saç trombonudur bize
(Rtt-ta-ta-ta! bir saç trambonu!)
Ve işte bizim yürüyüş şarkımız:
Yapamam! Yapmam! Yapmamalıyım! Yapmayacağım!
Sıra boyunca iletin bu mesajı!
Birinin yükü sırtından kaydı,
Keşke benim yüküm olsaydı!
Birinin yükü yolda döküldü,
Bağırın bir mola ve şamata için!
Urrr! Yarrh! Grr! Arrh!
Birileri duyuyor şu anda!
(Dağ Topçu Birliği Katırları)
Ben ve ahbaplarım tırmanırken bir tepeye,
Yol yuvarlanan taşlar arasında kaybolur;
Ama biz yine de ilerleriz;
Çünkü dostlarım; biz kıvrılır ve tırmanır,
Her yerden ortaya çıkarız,
Bir dağın zirvesinde olmak zevktir bize,
Bunun için bir ya da iki bacak yeter de artar bile!
Kendi yolumuzu bulmamıza izin veren her çavuşa iyi şanslar o zaman;
Bir yükü düzgün yükleyemeyen sürücülere kötü şans:
Çünkü dostlarım; biz kıvrılır ve tırmanır,
Her yerden ortaya çıkarız,
Bir dağın zirvesinde olmak zevktir bize,
Bunun için bir ya da iki bacak yeter de artar bile!
(Süvari Atları)
Omzumdaki nişan adına, en iyi marşı
Mızraklı, Zırhlı ve Ağır Süvari birlikleri çalar
Ve benim için Ahırlardan veya Sudan daha tatlıdır,
Süvarilerin Bonnie Dundee eşliğinde etkin yürüyüşü!
O zaman bizi besleyin, terbiye edin, eğitin ve tımar edin
Ve bize iyi biniciler ile geniş bir meydan verin,
Ve bize taburlar halinde sürün ve işte o zaman görün
Savaş atlarının Bonnie Dundee ile ilerleyişini!
(Top Öküzleri)
Koşum takımlarına bağlı kahramanlar,
Bir top mermisinden kaçarlar,
Ve barut hakkında bildikleri tek şey, hepsinin canını sıkar;
Sonra biz harekete geçeriz ve topları tekrar çekeriz,
Yol açın; yol açın yirmi boyunduruğa
Kırk librelik top taşıyor!
(Topçu Takımının Filleri)
İskender’e Herkül’ün gücünü verdik,
Alınlarımızdaki bilgeliği, dizlerimizdeki kurnazlığı;
Boyunlarımız hizmet için eğildi ve bir daha hiç kurtulmadı,
Yol acın; yol açın üç metrelik topçu takımına
Kırk Librelik top taşıyor.
Hurra!
Hayvanlar ikişer ikişer ilerledi,
Fil ve birlik katırı,
Ve hepsi Nuh’un Gemisi’ne bindiler
Yağmurdan kurtulmak için!
Ama Tweedle-dum’un yöntemi, Tweedle-dee’in yöntemi ile
aynı değildir.
Kıvırabilirsin,
Ama Pilly Winky’nın yöntemi, Winkie Pop’un yöntemi ile aynı değildir.
Hep hatırlayacağım ne olduğumu, iplerden ve zincirlerden usandığımı,
Hatırlayacağım eski gücümü ve ormandaki tüm maceralarımı,
Bir paket şeker kamışı uğruna sırtımı bir insana satmayacağım:
Kendi türümle ve inlerindeki Ağaç Halklarıyla birlikte yaşayacağım.
Gün ağarana, sabah olana kadar-
Rüzgarın lekesiz öpücüğü, suyun temiz okşamasıyla yaşayacağım;
Unutacağım bileğimdeki halkayı, koparacağım bağlandığım kazığı.
Yeniden ziyaret edeceğim kayıp sevdiklerimi ve
sahipsiz oyun arkadaşlarımı!
Anne, ah! Kaldır başını!
Kırmızı Göz, Buruşuk Derili’ye seslendi.
Ne diyor bu küçük Kırımız Göz, dinle:
Nag, gel buraya ve ölümle dans et!
Göz göze ve baş başa,
(Mesafeyi koru, Nag.)
Bu ancak birimiz öldüğünde sona erecek;
(Ne zaman istersen, Nag.)
Dönüşe karşı dönüş ve kaçışa karşı kaçış-
(Koş ve saklan, Nag.)
Hah! Başlıklı ölüm ıskaladı!
(Vay başına gelenler, Nag.)
Sabah vakti dostlarımla buluştum (ve ah, ama ben yaşlıyım!
Yazın kabaran dip dalgalarının kükrediği resif kayalarında;
Hep bir ağızdan bağırıp dalgaların şarkısını bastırdıklarını duydum,
Lukannon sahilleri-iki milyon ses gücünde.
Tuzlu lagünlerinin yanındaki güzel yerlerin şarkısı,
Üfleyip, püfleyen sürülerin, kum tepelerini dağıtan şarkısı,
Denizi alevlendiren gece yarısı danslarının şarkısı-
Lukannon sahilleri-avcılar gelmeden önce!
Sabah vakti dostlarımla buluştum (Onlarla bir daha buluşmayacağım!)
Kalabalıklar halinde gelip gittiler, bütün sahili siyaha bürüyerek.
Ve seslerin ulaşabileceği kadar uzakta, köpüklü denizlerin üzerinden
Gelen kalabalıkları selamladık ve onlarla sahile kadar şarkı söyledik.
Lukannon sahilleri-kış buğdayları çok uzamış-
Sabah vakti dostlarımla buluştum; bozulmuş, dağılmış bir çete.
İnsanlar suda bizi silahla vuruyor, karada ise sopalarla dövüyorlar,
İnsanlar bizi aptal koyunlar gibi, Tuz Evi’ne sürüyor, uysallaştırıyorlar.
Ve biz yine de Lukannon şarkısını söylüyoruz
Fok avcıları gelmeden önce.
Aşağı yuvarlan, güneye doğru aşağı yuvarlan;
Ah, Gooverooska martıları,
gidin!
Ve derin denizin sahiplerine kederimizin hikayesini anlatın;
Daha önceleri buralar, köpek balıkları yumurtalarını sahillere atacak
kadar boştu,
Lukannon’un sahilleri bundan sonra oğullarını tanıyamayacak!
Daha önceleri buralar, köpek balıkları yumurtalarını sahillere atacak
kadar boştu,
Lukannon’un sahilleri bundan sonra oğullarını tanıyamayacak!
Ah, Gooverooska martıları,
gidin!
Fok avcıları gelmeden önce.
Tuz Evi’ne sürüyor, uysallaştırıyorlar.
Kalabalıklar halinde gelip gittiler, bütün sahili siyaha bürüyerek.
Ve seslerin ulaşabileceği kadar uzakta, köpüklü denizlerin üzerinden
Gelen kalabalıkları selamladık ve onlarla sahile kadar şarkı söyledik.
Lukannon sahilleri-kış buğdayları çok uzamış-
Üfleyip, püfleyen sürülerin, kum tepelerini dağıtan şarkısı,
Denizi alevlendiren gece yarısı danslarının şarkısı-
Lukannon sahilleri-avcılar gelmeden önce!
Yazın kabaran dip dalgalarının kükrediği resif kayalarında;
Hep bir ağızdan bağırıp dalgaların şarkısını bastırdıklarını duydum,
Lukannon sahilleri-iki milyon ses gücünde
Yeşil yeşil parlayan o sular siyaha büründü şimdi.
Ay, dalgaların üzerinden bizi bulmak için aşağı bakıyor.
Hışırdayan gölgeler arasında bizi bulmak için.
Kabaran dalgaların buluştuğu yerde, yastığın yumuşak olsun.
Ah, yorgun, minik kolların kolayca kıvrılsın!
Ne fırtına seni uyandıracak, ne de köpek balığı seni avlayacak,
Yavaşça sallanan denizin kollarında uyu şimdi.
(Fok Ninnisi)
Mowgli’nin şarkısı. Ben Mowgli, şarkı söylüyorum.
Bırakın orman dinlesin benim neler yaptığımı.
Shere Khan öldüreceğini söyledi, öldüreceğini!
Alacakaranlıkta geçitte Mowgli’yi, Kurbağa’yı öldüreceğini söyledi!
Yedi ve içti. Bol bol iç Shere Khan.
Çünkü bir daha ne zaman içeceksin?
Uyu ve öldürmeyi hayal et.
Otlakta yalnız bekliyorum. Gri kardeş, yanıma gel!
Yanıma gel, Yalnız Kurt, çünkü burada büyük bir av var.
Büyük mandaları, o mavi tenli ve kızgın gözleri olan boğa sürüsünü
getirin.
Onları emir verdiğim gibi güdün.
Hala uyuyor musun Shere Khan?
Uyan, ah! Uyan!
Waingunga’nın suları nereye gitti Shere Khan?
O, ikki değil ki çukur kazsın, Tavus kuşu Mao değil ki uçsun.
O yarasa Mang da değil, dallarda asılsın kalsın.
Birlikte çatırdayan küçük bambular, söyleyin bana nereye kaçtı?
Aha!
İşte orada. Uuuuu! İşte orada.
Roma’nın ayakları altında Topal Olan yatıyor!
Kalk, Shere Khan, kalk ve öldür! İşte sana et; boğaların boyunlarını kır.
Şişş! O uyuyor. Onu uyandırmayacağız, çünkü onun gücü çok büyük.
Çaylaklar onu görme için aşağı indi.
Siyah karıncalar ne olduğunu öğrenmek için yukarı çıktı.
Onun onuruna büyük bir toplantı düzenleniyor.
Ama ne fayda! Beni saracak bir elbisem yok. Çaylaklar göreceklek çıplak olduğumu.
Tüm bu insanlarla karşılaşmaktan utanıyorum.
Bana postunu ödünç ver, Shere Khan,
Bana parlak çizgili postunu
ödünç ver ve böylece ben de Konsey Kayalığı’na gidebileyim.
Benim için beden biçilen boğa adına bir söz verdim-küçük bir söz,
Sözümü tutmak için tek eksik olan senin postun.
Bıçakla, insanların kullandığı bıçakla, avcının bıçağıyla, hediyem için
öne doğru eğileceğim.
Waingunga suları, Shere Khan beni sevdiği için bana postunu verir.
Çek, Gri Kardeş! Çek Akela! Ağırmış Shere Khan’ın postu.
İnsan sürüsü kızgın. Taş atıyorlar ve bir çocuk gibi konuşuyorlar.
Ağzım kanıyor. Bırakın da kaçayım.
Gece boyunca, sıcak gece boyunca, benimle birlikte hızla koşun kardeşlerim,
Köy ışıklarını geride bırakıp, alçalan aya doğru gidelim.
Waingunga’nın suları, İnsan Sürüsü beni kovdu.
Onlara hiç zarar vermedim, ama benden korktular. Niçin?
Kurt Sürüsü, siz de beni kovdunuz.
Orman bana kapalı ve köy kapıları da kapalı. Niçin?
Mang’ın tıpkı hayvanlar ve kuşlar arasında uçması gibi,
Ben de köy ve orman arasında uçuyorum. Niçin?
Shere Khan’ın postunda dans ediyorum, ama içim parçalanıyor.
Ağzım köyden atılan taşlarla yaralandı ve kesildi, ama kalbim çok huzurlu, çünkü ormana geri döndüm. Niçin?
Bu iki şey, tıpkı yılanların baharda kavga etmesi gibi içimde sürekli mücadele ediyor.
Gözlerimden yaşlar akıyor, oysa ben yaşlar akarken gülüyorum. Niçin?
Benim içimde iki Mowgli var, ama Shere Khan’ın postu ayaklarımın
altında,
Tüm orman Shere khan’ı öldürdüğümü biliyor.
Bakın, işte iyi bakın ey Kurtlar!
İşte! Anlamadığım şeylerden dolayı içim parçalanıyor.
İşte! Anlamadığım şeylerden dolayı içim parçalanıyor.
altında,
Tüm orman Shere khan’ı öldürdüğümü biliyor.
Ben de köy ve orman arasında uçuyorum. Niçin?
Orman bana kapalı ve köy kapıları da kapalı. Niçin?
Onlara hiç zarar vermedim, ama benden korktular. Niçin?
Köy ışıklarını geride bırakıp, alçalan aya doğru gidelim.
Ağzım kanıyor. Bırakın da kaçayım.
Çek, Gri Kardeş! Çek Akela! Ağırmış Shere Khan’ın postu.
öne doğru eğileceğim.
Tüm bu insanlarla karşılaşmaktan utanıyorum.
Onun onuruna büyük bir toplantı düzenleniyor.
Çaylaklar onu görme için aşağı indi.
Kalk, Shere Khan, kalk ve öldür! İşte sana et; boğaların boyunlarını kır.
Aha!
İşte orada. Uuuuu! İşte orada.
O yarasa Mang da değil, dallarda asılsın kalsın.
Uyan, ah! Uyan!
Çünkü bir daha ne zaman içeceksin?
Uyu ve öldürmeyi hayal et.
Alacakaranlıkta geçitte Mowgli’yi, Kurbağa’yı öldüreceğini söyledi!
Bırakın orman dinlesin benim neler yaptığımı.