İçeriğe geç

Deliler Boşandı Kitap Alıntıları – Aziz Nesin

Aziz Nesin kitaplarından Deliler Boşandı kitap alıntıları sizlerle…

Deliler Boşandı Kitap Alıntıları

Çünkü bir delinin bozduğunu kırk akıllı düzeltemez
Hayatımda en büyük özlemlerimden biri nedir, bilir misiniz? Ben de birazcık, ama pek azıcık nazlanayım, numaradan olsun sinirliymiş gibi yapayım, hani o yaratma öncesi numaralara gireyim de karşımdakiler de hatır için, buna yalnız beş dakikacık katlansınlar
Balık kavağa çıkınca inşallah demokrasi de gelir.
Bir delinin bozduğunu kırk akıllı düzeltemez
İyi mallarımız var! , Buyrun bağyaan! , Bir şey mi aradınız? diye yoldan geçenleri kolundan çekip içeri alan tezgâhtarları hiç sevmem.
Geçim çok zorlaştı, eskiden ekmek aslanın ağzındaydı. Şimdi affedersiniz, aslanın ta gerisinde. Sok elini de çıkar bakalım.
.. bir delinin bozduğunu kırk akıllı düzeltemez.
Bir yazar, eserinin karşılığını görmelidir.
“ Dünyada herkes birbirini kandırır, yazar kısmı da kendi kendini kandırır.”
“ Her yeni yönetimin, günün birinde eski yönetim olmak zorunda kalacağı göz önünde tutularak, sanığın eski yönetimi değil, dolambaçlı yoldan yeni yönetimi yerdiği anlaşılmış, suçu belli olmuştur.”
Efendim, biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi? İlerlemez elbet İşte ilerlemiyoruz.
-Allah sonumuzu hayreylesin.
+Ben bu gidişte hayır görmüyorum.
-Bir gün önce iki liraya aldığın mal, ertesi gün ikibuçuk lira oluyor. Bu nasıl iştir? Sen evinde uyurken, onlar uyumuyor, gece sabaha kadar fiyatları yükseltiyorlar.
Şimdi benim için, Bu ne zalim bir yazar dediğinizi duyuyorum. Ben zalim değilim, hayat zalim sevgili okurlarım. Çünkü o maktul Ali beylerden biri sizseniz, biri de benim
Şurdan bir kitap alsanız n’olur sanki Batar mısınız? Yok yok, biz okumuyoruz. Okumayınca da sonumuz kötü. Niye ilerlemediğimiz şimdi anlaşıldı. Bitakımları, tutulan balıkları beceriksizliğimizden satamayıp denize döküyoruz da ondan bitürlü ilerleyemiyoruz diyor. Üniversiteye muhtariyet verilmediği için ilerleyemediğimizi söyleyenler de var. Kimisi de çöpleri sokağa attığımız, yollara tükürdüğümüz için bitürlü ilerleyemediğimiz düşüncesinde. Bana kalırsa ilerlemeyişimizin nedeni ne denize dökülen balıklar, ne üniversite muhtariyeti, ne de yollara tükürmemiz. Okumuyoruz da ondan. İnsan şurdan bir kitap almaz mı yahu?
Efendim, biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi? İlerlemez elbet İşte ilerlemiyoruz.
– Geçim çok zorlaştı, dedi, eskiden ekmek aslanın ağzındaydı. Şimdi affedersiniz, aslanın ta gerisinde. Sok elini de çıkar bakalım.
Vicdan azabı en büyük işkence
Efendim, en iyisi yazar dediğin zengin olacak. Kitaplarını bedavaya dağıtacak. Okuyanlara da ayrıca para verecek yada birer hediye alacak.
Allah akıllılarla beraberdir.
Siz duymazdınız diye kelime yok mu demektir? Daha sizin duymadığınız dünyada ne kadar çok kelime var.
Hiç de umduğum gibi olmadı. Yazılarımı kimlere götürdümse, hepsi de benim değerimi anlamaktan güçsüz insanlardı.
kendi büyüklüğüne yalnız kendisi inanmış her dahi gibi ben de aç kalmıştım.
Bu kadar başarısızlık, bir insanın büyük bir yazar olması için yeter.
Bu ne zalim bir yazar dediğinizi duyuyorum. Ben zalim değilim, hayat zalim sevgili okurlarım.
İnanmazsanız, başınızdan böyle bişey geçmemişse, yoldan geçen herhangi birini kovalamaya başlayın. Orda ne kadar adam varsa, göreceksiniz, hepsi sizin kovaladığınız adamın ardına düşeceklerdir. Sonra isterseniz siz kovalamaktan cayın da geri dönün. Öbür kovalayanlar, ölseler, çatlasalar, kaçan adamı bırakmazlar.
bir adım bile ilerlemiyoruz. Şurdan bir kitap alsanız ne olur sanki Batar mısınız?
Bana kalırsa, ilerlemeyişimizin nedeni ne denize dökülen balıklar, ne üniversite muhtariyeti, ne de yollara tükürmemiz. Okumuyoruz da ondan. İnsan şuradan bir kitap almaz mı yahu?
Var mıyız, yok muyuz, hiç belli değil
‘Seninle fazla samimi olduk!’ diye bağırdım, kafasına tavlayı geçirdim.
Bir kızı övmeye önce namusundan başladılar mı geç onu bir kalem, onda iş yok demektir.
Bakan, maçı durdurup hakeme sordu:

-Ne yapıyorsunuz?

-Futbol maçı efendim.

-Bu maç dediğiniz şey nedir?

-Spordur efendim.

-Spor ne işe yarar?

Hakem iyi bir konu yakaladığından bütün bilgisini göstermek için konuşmaya başladı:

-Efendim, spor bedeni geliştirir. Sağlam bedende sağlam kafa bulunur. Bu yüzden memleket gençliğinin iyi yetişmesi, gelişmesi, canlı, çevik olması için spora çok önem veriyoruz.

Bakan,

-Peki ama, dedi, gördüğümüze göre bu futbol denen sporu, şu çayırdaki yirmiiki delikanlı yapıyor. Bu seyreden altmışbin kişiye ne oluyor? Yoksa insan maçı seyrederken de gelişiyor, kuvvetleniyor mu?

Efendim biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi? İlerlemez elbet. İşte ilerlemiyoruz.
elverişli yazma ortamı ne demek? hayatımda hiç böyle bir ortam görmedim, nasıl olduğunu da bilmem. yazılarımın pekçoğunu cezaevi koğuşlarında, cezaevi hücrelerinde yazdım, acaba buralar elverişli ortam mı sayılır? eğer öyleyse bu ortamları ben hazırlamadım.
bir yazarın en büyük dramı, ölümünden sonra geride bıraktığı konuları, yarım yazıları, kendisinden başka kimsenin yazamayacağıdır.
Bütün bunları bizde çok usta hırsızlar olduğunu anlatmak için söylüyorum. Gerçekten, kirpikten sürme çeken hırsızlarımız vardır. Onun için fırından ramazan pidesi alırken tabancası çalınan polis memuru yine de sevinmelidir. Hiç olmazsa polis memuru tabancası çalındı diye gidip polise şikayet etmiş. Ya hırsızın daha ustasına çatsaydı da, polisi çalıp tabancayı bıraksaydı ne olacaktı? Tabanca kendi kendine gidip, ”Polisimi çaldılar! ” diye şikayet edebilir miydi?
Yaşasın delilik! Yaşasın deliler!
Bakan, maçı durdurup hakeme sordu:

-Ne yapıyorsunuz?

-Futbol maçı efendim.

-Bu maç dediğiniz şey nedir?

-Spordur efendim.

-Spor ne işe yarar?

Hakem iyi bir konu yakaladığından bütün bilgisini göstermek için konuşmaya başladı:

-Efendim, spor bedeni geliştirir. Sağlam bedende sağlam kafa bulunur. Bu yüzden memleket gençliğinin iyi yetişmesi, gelişmesi, canlı, çevik olması için spora çok önem veriyoruz.

Bakan,

-Peki ama, dedi, gördüğümüze göre bu futbol denen sporu, şu çayırdaki yirmiiki delikanlı yapıyor. Bu seyreden altmışbin kişiye ne oluyor? Yoksa insan maçı seyrederken de gelişiyor, kuvvetleniyor mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir