İçeriğe geç

Mavi Tüy Kitap Alıntıları – Richard Bach

Richard Bach kitaplarından Mavi Tüy kitap alıntıları sizlerle…

Mavi Tüy Kitap Alıntıları

Bu dünyadaki görevinin bitip bitmediğini anlaman için işte bir kriter : Yaşıyorsan bitmemiştir.
Böyle inandıklarından öyleydi onlar için.
Vicdanın, kendi bencilliğinin dürüstlük ölçüsüdür.
Eğer mutluluğun başkalarının ne yaptığına bağlıysa, sanırım senin de sorunun var.
Bu dünyanın ne olduğunu, nasıl çalıştığını öğrendi­ğin anda otomatik olarak mucizeler gösterirsin, daha doğrusu mucize dedikleri şeyleri. Gerçekte hiçbir şey mucizevi değildir. Sihirbazın bil­diğini öğrenirsen, o artık sihir değildir. Bakışlarını gökyüzünden çevir­di. Sen de herkes gibisin. Bu şeyi zaten biliyorsun; yalnızca henüz bil­diğinin farkında değilsin.
Onun kim olduğunu ve ne anlatmaya çalıştığını bir türlü
çözemiyordum; ben de uğraşmayı bıraktım. Sanırım beni mutlu kılan buydu.
Mutlu olduklarında bile kalabalıktan sıkılıyorum. Çünkü ürktükleri anda birisini ya çarmıha gerecekler ya da tapacaklar. Kusura bakmayın ama bu çok fazla.
Sana hiçbir katkısı olmayacak nitelikte bir sorun yoktur.
Sana kazandıracaklarına gereksinmen olduğu için sorunları ararsın.
Eğer özgürlüğü ve mutluluğu çok istiyorsan, senin dışında bir yerde olmadığını gör­müyor musun? Sende olduğunu söyle, sende olsun! Seninmiş gibi davran senin olsun!
‘Kendisinden kaçılamayacak kadar büyük bir sorun yoktur.’ ”
Zamanımızın tüm hareketi maddi olandan ruhsal olana. Ne kadar ağır olsa da çok büyük bir hareket. Dünyanın seni yalnız bırakacağına inanmıyorum.
Bir Mesih’in canı istediği gibi kontağı kapatıp istifa edebileceğini bilmiyordum.
Bir ruhun yaşamını daha yaşayamam, halihazırda on bini bana yaşam için haykırırken. Bütün bunların meydana gelmesine izin verdiğim için özür dilerim.
Her birimizin içinde bizi
hem sağlığa hem hastalığa,
hem zenginliğe hem yoksulluğa,
hem özgürlüğe hem köleliğe
yöneltecek güç eşit olarak
vardır. Bunları denetleyen
biziz, başka hiçbir şey değil.
İşte sana yeryüzündeki görevinin tamamlanıp tamamlanmadığını anlaman için bir test:
Eğer yaşıyorsan, tamamlanmamış demektir.
Tırtılın dünyanın sonu dediğine usta kelebek der.
İyi yada kötü yoktur, bizi mutlu edenler veya mutsuz edenler vardır sadece.
Yaşıyorsan, bitmemiştir.
Ayrılıklar seni umutsuzluğa düşürmesin.
Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir.
Ve bir daha buluşmak dakikalar ya da ömürler sonra, dost olanlar için kaçınılmazdır.
Deccal bencil olun, kendiniz için yaşayın ve sizden başkasının canı cehenneme der.
En basit sorular en derin olanlardır.
Nerede doğdun? Evin nerede?
Nereye gidiyorsun? Ne yapıyorsun?
İşte sana yeryüzündeki görevinin
tamamlanıp tamamlanmadığını anlamak için bir test: Eğer yaşıyorsan, tamamlanmamış demektir.
Evreni güzel ve
adil ve
kusursuz hayal et
demişti kitap bir kere bana.

Sonra bir şeyden emin ol:
Olan onu senden
biraz daha iyi hayal etmiştir.

Senin gerçek ailen
birbirine bağlayan
kan bağı değil, birbirlerinin
yaşamlarına duydukları
saygı ve mutluluktur.
Dostların seni tanıştığın ilk dakikada tanışlarının bin yılda tanıyacaklarından daha iyi tanırlar.
En iyi öğrettiğin şey en çok öğrenmen gereken şeydir.
Öğretmek başkalarına senin kadar iyi bildiklerini hatırlamaktır.
Tanrı sizin yüzünüze konuşsa ve ‘YAŞADIĞINIZ SÜRECE YERYÜZÜNDE MUTLU OLMANIZI EMREDİYORUM’ deseydi, o zaman ne yapardınız?
Ayrılıklar seni umutsuzluğa
düşürmesin.
Bir daha buluşmak için
bir elvada gereklidir.
Ve bir daha buluşmak dakikalar ya da
ömürler sonra, dost olanlar
için kaçınılmazdır.
Elbette sahtekârım. Bu dünyada hepimiz sahtekârız, hepimiz olmadığımız şeymişiz gibi davranıyoruz.
Biz yaşam olan bütünün sadece çok küçük bir noktasıyız ve o tek noktada sahtedir.
Ama ben kendim kalıcı değilken kalıcı dostlar bulamam herhalde.
Sınırlılıklarının üzerinde bu kadar çok durursan onlardan kurtulamazsın.
Evreni güzel ve
adil ve
kusursuz hayal et

demişti kitap bir kere bana

Sonra bir şeyden emin ol:
Olan onu senden
biraz daha iyi hayal etmiştir.

Mutsuz olmayı seçtikleri için mutsuzdurlar, Richard ve bu da normaldir.
Olmakta olanın mümkün olmadığını bilmiyorlardı ki.
Öğrenmek
zaten bildiğini
fark etmektir.
Yapmak onu bildiğini göstermektir.
Gerçeği nerede bulursam tekrar ederim, sen hiç merak etme.
Ve usta onlara dedi ki: Her birimizin içinde sağlığa ve hastalığa, zenginliklere ve yoksulluğa, özgürlüğe ve köleliğe rızamız yatar. Bunları kontrol eden sadece bizleriz, başka biri değil.
İnsan yalnızlığa alışır,ama bunu bir günlüğüne bile bozarsanız yeniden alışmak gerekir ve bunun için her şeye en baştan başlamalısınız.
Ve kalabalıklar eğer ürkmüşlerse ya birini çarmıha gererler ya da ona taparlar.
“Unutma, bir ustanın ustalığı kalabalıkların sayısıyla ölçülmez.”
“Ayrılıklar seni umutsuzluğa
düşürmesin.
Bir daha buluşmak için
bir elveda gereklidir.
Ve bir daha buluşmak dakikalar ya da
ömürler sonra, dost olanlar
için kaçınılmazdır.”
“Bir susam tanesi kadar hayal gücün varsa, her şeyi yapabilirsin”
Bilgisizliğin derecesi, adaletsizliğe ve trajediye olan inancının derinliğidir.
Tırtılın dünyanın sonu dediğine, Usta kelebek der.
Sana hiçbir dilek verilmemiştir ki, onu gerçekleştirecek olan güç de birlikte verilmemiş olsun. Ancak, bunu elde etmek için çalışman gerekebilir.
Bir süre hayalperest olmayı denersen, hayal ürünü kişilerin kimi zaman beden ve yürekleri olan insanlardan daha gerçek olduklarını anlarsın.
Ayrılıklar seni umutsuzluğa düşürmesin. Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir.
Bir susam tanesi kadar hayal gücün varsa, her şeyi yapabilirsin
Bilgisizliğin belirtisi adaletsizlik ve trajediye olan inancının derinliğidir. Tırtılın dünyanın sonu dediğine usta kelebek der.
Ölmek sıcak bir günde derin bir göle dalmak gibidir.
Bu rüya değil, değil, mi? Seni gördüğümü unutmayacağım, ha? Hayır. Bu bir rüyadır. Aklı başında bir dünyalı için, ki bir süre öyle kalacaksın, başka bir zaman-mekandır ve bir rüyadır. Ama ha­ tırlayacaksın ve o da düşünüşünü ve yaşamını değiştirecektir. Seni bir daha görecek miyim? Geri dönecek misin? Sanmıyorum. Zamanların ve mekanların ötesine geçmek istiyo­rum aslında geçtim de. Ama aramızda bu bağ var, seninle benim ve ailemizden olan diğerleri arasında. Bir sorunla karşılaşınca onu kafana yerleştir ve yat uyu, eğer istiyorsan burada uçağın yanında buluşup konuşuruz.
Sen de herkes gibisin. Bunları bi­liyorsun ama henüz bildiğinin farkında değilsin.
Elbette işi bırakabilirsin! Yapmak konusunda fikrini değiştirmişsen her işten ayrılabilirsin. İstersen soluk almaktan bile vazgeçe­bilirsin.
Yaşıyorsan, bitmemiştir.
Tırtılın dünyanın, sonu dediğine, Usta kelebek der.
Ölmek, sıcak bir günde derin bir göle dalmak gibidir. Önce ani soğuk değişikliğin şoku olur, bir an için acı duyulur ve sonra kabullenmek de gerçekliğin içinde yüzmektir. Ama bu birçok kere insanın başına geldiğinde, o şok etkisi de azalır.
Eğer mutluluğun başkalarının ne yaptığına bağlıysa, sanırım senin de sorunun var.
Hepimizde acemi, amatör bir yan vardır, yoksa asla birer usta olamazdık.
Biz oyun oynayan, eğlenen yaratıklarız. Bizler evrenin su samur­ larıyız.

😀

beni sözcüklerle kağıda dökmezsen, seni rahat bırakmam
doğruyu nerede bulursam kullanırım.
.
tüm köklerini yitiren in­ san artık kayıptır.
Hangi yaşam süresinde olursa olsun, tek yükümlülüğün kendine karşı dürüst olmaktır.
Dostların daha ilk tanıştığınız dakikada seni çok iyi anlarlar;
diğer tanıştığın kimselerin seni anlamaları bin yılı alır ..
billuri bir ırmağın dibinde bir köy dolusu yaratık yaşardı.
12. Irmağın akıntısı hepsinin üzerinden sessizce geçerdi?
gencinin yaşlısının, zengininin yoksulunun, iyisinin, kötüsünün üzerinden kendi yoluna giderdi, yalnızca kendi billurluğunu bilirdi.
13. Her yaratık kendisine göre bir yöntemle ırmak dibindeki dallara ve kayalara sıkıca tutun­ muştu, çünkü yaşama biçimleriydi tutunmak ve doğumdan beri bildikleri tek şey akıntaya karşı durmaktı.
14. Fakat bir yaratık sonunda şöyle dedi, Tutunmaktan yorul­ dum. Gözlerimle göremememe rağmen, akıntının nereye gittiğinin farkında olduğuna güveniyorum. Şimdi kendimi bırakacağım ve beni gittiği yere götürmesine izin vereceğim, tutunarak, sıkıntıdan öleceğim.’
Öteki yaratıklar gülerek şöyle dediler, ’Ahmak! Kendini bırak­ tığın anda, o taptığın akıntı seni kayaların üzerine vurup parçalar, böylece sıkıntıdan daha çabuk ölürsün!’ 16. Ama bu yaratık onlara aldırmadı ve derin bir soluk alarak kendini bıraktı. Daha o anda akıntı onu yuvarlayıp şiddetle kayaların üzerine vurdu.
17. Ancak zaman içinde yaratık tutunmayı yine reddedince, akıntı onu dipten havalandırdı, bu kez yara bere almamıştı.
18. Irmağın daha aşağılarında yaşayan ‘tutunmayan yaratığın yabancı ol­ duğu başka yaratıklar bağırış­ tılar, ‘Mucizeye bakın! Bu yaratık bize benzemesine rağmen uçuyor!
Hepimizi kurtarmaya gelen Mesih’e bakın!
Akıntıyla sürüklenen yaratık şöyle dedi, ‘Ben sizden daha fazla Mesih değilim. Irmak bizi özgürce havalandırmaya dünden razı, yeter ki biz bunu göze alalım. Gerçek görevimiz bu yolculuk, bu serüven.
20. Ama onlar kayalara tutunmaya devam ederek daha fazla ‘Kurtarıcı!’ diye bağırmayı sürdürdüler. Tekrar baktıklarında gitmişti; onlar da bir Kurtarıcı üzerine efsaneler uydurarak bir başlarına kaldılar.
Benimkisi özgür bir yaşamdır, ama bazı kereler yalnızlığın ağır bastığı da olur.
İşte sana yeryüzündeki görevini tamamlanıp tamamlandığını anlaman için bir test: Eğer yaşıyorsan, tamamlanmamış demektir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir