İçeriğe geç

Soğuk Kitap Alıntıları – Bedriye Zobu

Bedriye Zobu kitaplarından Soğuk kitap alıntıları sizlerle…

Soğuk Kitap Alıntıları

Dünyanın kirliliğine daha fazla tahammül edemeyen iyi insanlar, bulutlu bir cuma sabahı gittiler.
Mevzu bahis olan hayallerse, gerçekleştirmek gerek.
Mevsim kıştı;genç kızın hayatı, sonbaharda düşen turuncu bir yapraktı. Karlı bir Şubat sabahıydı. Gün hazandı. Hayallere ulaşmanın her yolu mübahtı.
Nitekim ağır bir cümleydi,Ben yanındayım, diyebilmek yürek isterdi.
Kısacası,güzel adamlık bir erkek için lütuftu ama her erkeğe nasip olmazdı.
Şurası Kalbini işaret etti. Mezarların yeridir. Hiç çürümeyen cesetlerin barınak yeridir.
Güçlü bir portrenin altında yatan yenilmiş bir ruhum vardı benim.
İstediğini anında elden eden insanlardan olamadım hiç, olamadık.
Ve benim felsefemde imkansız diye bir şey yoktur.
Vicdanım da artık ayaklarıma dolanmayı kesmişti,sesi çıkmıyordu.
Milyonlarca insan. Milyonlarca insanın içi kocaman bir enkaz. Milyonlarca insanın içinde koskocaman bir yıkım.
”Aşk insanın kalbine gömdükleridir, sevgi ise gömmeye kıyamadıkları ”
güvene muhtaç, güç ismi verilen maskenin ardında yaşamaya mahkum bir adam. kadın, adamdan daha güçlü. ikisi de bunu bilmiyor.
Çığlıkları duyuyor musun? Genç bir kızın ruhunun tiz çığlıkları bunlar. İyi dinle,anlatacak geçmişi; gösterecek geleceği. O kızı kaybetmeyin,bayım. Kirpiğinden ruhuna aksın ilginiz. Çığlıkları bilhassa içiniz duysun,bayım. Titreyecek içiniz.
Yapacak,uygulamaya geçirecek, düşünecek ve en önemlisi,en iyisini yapmak için çabalayacak çok fazla şey vardı.
Hayalleri olan insanları üzmek günah sayılmalıydı.
Ancak lüzumu yoktu,ben zoru severdim.
Özlem,naifti. Dozajı hafifti ama etkisi müthişti.
Gidenler giderdi vesselam,kalanlar bizimdi.
Hüsranı elimize yüzümüze bulaştırarak yaşamış insanlardık. Elbet bunu da bir şekilde atlatırdık.
Üstü kapalı olan bu sözlerimdeki derinlik, okyanuslarda yoktu. Emindim.
Kalabalık hissizdi. Bomboş ve kirliydi. İnsanlar kirliydi. İnsanlar artık herkesi,her şeyi mahvetmişti. İnsanlara emanet edilen bu dünya,şu günlerde can çekişir haldeydi.
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
incinirsin.
sana gitme demeyeceğim,
ama gitme lavinia.
(1957-özdemir asaf)
asaf,tek taraflı sevgisini ne kadar güzel anlatmıştı.lavinia.özdemir asafın üniversite yıllarında platonik olduğu mevhibe beyat a yazdığı şiiridir.mevhibe beyat,hayatı boyunca lavinia şiirinin ona yazdığını hiç bilmemiş,asaf da gidip duygularını aşikar etmemiş .lavinia ölüm çiçeği demektir.
ben senelerce gelmeyecek birinin hayaline yarenlik etim.bir gece bir istasyona götürüp gitmesini istedim. girmedi
ve gelmeyecek gibi.
Camiler patlatasım geliyordu adını kulağıma fısıldayan şeytanı kaçıran ezanlar arasında. ‘Cennete bir daha dönemezsin!’ diye fısıldadı sağ omzumdaki melek bana Beni tertemiz kalmış Havva sanmıştı. Oysa ben günahlar bulanmış Havva’ydım. Benim günahım elmaydı, benim günahım sana olan aşkımdı Benim günahım sendin Ademoğlu
Beni yakan da yaktıran da sendin.
“Birinin kokusunu bilmeden yaşamak, ölmek, bitmek can yakıcı.Bu acıyı anbean yaşarken, en beteri de onun senden haberi olmamasıydı.Hiç sarılmadığın birini özlemek zor azizim, zor.”
En zor olanı da insanın geçmişine karşı açtığı savaşı kaybetmesidir. Bir türlü unutulmayan geçmiş ve yapılan hatalar akla geldiğinde, dikenli bir yolda yürüyormuşsun hissi verir. Acıtıyordur ama yürümek zorundasındır. İlerlemek ve unutmuş gibi yapmak zorundasındır..
boğazda takılı kalan birkaç kelime.. o kelimelerin kendini asma hali
Herkesin bir hikayesi vardır. Gerek yazdığı, gerek yazamadığı. Yazmaya kıyamadığı hayalleridir; yazdıklarıysa umutları.
Canı olan biri, canı yanmış birinin canını bilmeden yakmasının ismi aşk mıydı?
Herkesin bir hikayesi vardır. Gerek kendi hayatı, gerek yazdığı, gerekse yazamadığı. Yazmaya kıyamadığı hayalleridir. Yazdıklarıysa umutları.
Yalnızlık insanın içindedir. Kalp gibi. Seni terk etmez, senden kopmaz, seni bırakmaz. Yalnızlık, hislerin en sadakatlisidir.
Bazen olur, ruhuna iki kelam şiir üflemek istersin. Zaman gelir, istemiş olmakla kalırsın. Ruh bitmiştir. Şiirler tükenmiştir.
Kıskanç insanları sevin. Çünkü onlar sana ne denli bağlı olduklarını bu yolla gösterirler. Sizi kıskananları elinizin tersiyle itmektense sevmeyi deneyin. Her duygunun dışa çıkmayı bekleyen bir davranışı vardır ve sevgininki kıskançlıktır.
Fotoğraf kareleri, bazen hiç görmediğin bir yere seni götürebilir. Özlediğin birini yanına getirebilir veya saatlerce sana gözyaşı döktürebilir. O karedeki en mutsuz can, belki de en mutlusu olan.
Sevmek zor zanaattı ki, bunu ziyadesiyle yaşamış biri olarak, bunun bu denli basitleştirilmesi, saf sevgi besleyenlere büyük hakaretti.
İçimi yasa boğan da buydu: Yıkıp geçerken, habersizce yüreğimde fırtınalar estirirken canı yanmıyordu.
Devamlı bitirdiğim, bitirdiğim yerden tekrar başladığım bir aşkın kurbanıydım ben.Bu his seni olduğun yerde bırakmıyordu, ama hiçbir yere de götürmüyordu.
Fiziksel acı bir şekilde geçer;ama ruhun kanayan yarasına müdahalede bulunamazsın.
Fotoğraf kareleri,bazen hiç görmediğin bir yere seni götürebilir.Özlediğin birini yanına getirebilir veya sana saatlerce gözyaşı döktürebilir.
Aşk, insanın kalbine gömdükleridir. Sevgi ise,gömmeye kıyamadıkları..
Güçlü bir portrenin altında yatan yenilmiş bir ruhum vardı benim
Güçlü portenin altında yatan yenilmiş bir ruhum vardı benim.
Beni tertemiz kalmış Havva sanmıştı. Oysa ben günahlara bulanmış Havva’ydım.Benim günahım elmaydı,benim günahım sana olan aşkımdı
Benim günahım sendin Ademoğlu..
Beni yakan da yaktıran da sendin.
Kimse sormadı, o kötü insanların neden bunları yaptıklarını.Onlar sadece kötüydüler.Kötü insan olmak için doğmuş gibiydiler.
Şeytanın dediği cazipti; meleğin dediğiyse hakiki.
İnsanın geçmişi, yaralı bir kanat olarak kalıyordu. Zaman sarsa da o kanadı, bir kişi, bir yer, bir yaşantı, bir olay, bir söz, bir bakış O yarayı tekrar kanatıyordu. Bunu engelleyemiyordun.
Hayaller ve beklentiler fazla dayanmazdı.
Bir gün beni de anlarsınız elbet.
Ben dışa değil, içe bakarım; diyen zihniyet çökmeye hazır bir kolonun üzerinde yaşam savaşı veriyordu. Dış görünümün mütemadiyen ön planda olduğu bu dünyayı birçoğumuz hak etmiyorduk.
Belki bu satırların arasına sıkışıp kalan insanlar vardır. ( )
Ruhuyla güzel olanlara
Her kitabın bir cümlesi size açılır ve her kitabın bir cümlesinde, bir insanın içi titrer. Bazen tek bir cümle insana tokat gibi çarpar. O tokadın etkisi geçene kadar diğer cümleleri okusanız da hazmedemezsiniz. O cümlelerin altını çizin. Çizin ki bir ruha sahip olsunlar; çizin ki, onlar da yaşasınlar.
.
Bazıları verdiğin değeri anlamaz hepsi bu.
Kaybetmek en çok onların hakkı işte ❞
.
Aşkta kural yoktu.
İlham perileri gündüzleri dışarı çıkmazmış. Çünkü güneş ışınları kanatlarını yakarmış.
Her vazgeçiş, ardında bir şeyleri bırakır.
Her gülüş, fırtına sonrası yorulmuş bedenin ödülü gibidir.
Hapsolmuş hüzünler, umuda umut katarak beklemiş sevenleri.
Aşk, insanın kalbine gömdükleridir. Sevgi ise, gömmeye kıyamadıkları
Kalp yoksunu insanların dart tahtası, kalbi olan bir insanın kalbidir, iğneleriyse karşındakinin düşünceleri.
Korkarsın, hayellerin silindiğine şahit olurken.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir