İçeriğe geç

Tılsımlar Kitap Alıntıları – Bediüzzaman Said Nursî

Bediüzzaman Said Nursî kitaplarından Tılsımlar kitap alıntıları sizlerle…

Tılsımlar Kitap Alıntıları

 Ezel Ebed Sultanı’nın emriyle, bir sinek bir Nemrûd’u yere serer. Bir karınca bir Firavun’un sarayını harâb eder, yere atar.
Cenâb-ı Hakk’dan nisbet kesilse, toprağın zerrâtı adedince ilâhlar kabûl edilmesi lâzım gelir. Bu ise bin def‘a muhâl içinde muhâl bir hurâfedir
Bak şu kâinât bostanına, şu zeminin bağına, şu semânın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne. 
esbâb sırf zâhirîdir,
Sebebler, Sultân-ı Ezelî’nin me’murlarıdır.
Ey gāfil esbâbperest! Esbâb, bir perdedir
İkincisi: Tevhîd-i hakîkîdir ki, her şey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rubûbiyeti ve nakş-ı hikmeti görmekle, doğrudan doğruya her şeyden onun nûruna karşı bir pencere açar. Onun birliğine ve her şey onun 
dest-i kudretinden çıktığına ve ulûhiyetinde ve rubûbiyetinde ve mülkünde hiçbir vecih ile hiçbir şerîki ve muîni olmadığına, şuhûda yakın bir yakîn ile tasdîk edip îmân getirmektir. Ve bir nevi‘ huzûr-u dâimî elde etmektir.
Tevhîd iki çeşittir. Biri: 
Tevhîd-i âmî ve zâhirîdir. Yani Cenâb-ı Hakk birdir. Şerîki, nazîri yoktur.Bu kâinât onundur
seyre ve tenezzühe ve ziyafete da‘vet etti
Her cemâl ve kemâl sâhibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca
Hazîne-i rahmetin en kıymetdar pırlantası ve kapıcısı Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm olduğu gibi,en birinci anahtarı da بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ’dir. Ve en kolay bir anahtarı da salavâttır.
salavâtın ma‘nâsı rahmettir. 
Zât-ı Akdes’e ve o Şems-i Ezel ve Ebed’e, biz çendân nihâyetsiz uzağız, yanaşamayız. Fakat onun ziyâ-yı rahmeti onu bize yakın ediyor. İşte ey insan! Bu rahmeti bulan, ebedî tükenmez bir hazîne-i nûr buluyor. O hazineyi bulmanın çaresi, rahmetin en parlak bir misâli ve mümessili ve o rahmetin en belîğ bir lisânı ve dellâlı olan ve ‘Rahmeten li’l-Âlemîn’ ünvanıyla Kur’ân’da tesmiye edilen Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sünnetidir ve tebeiyetidir.
Ey hadsiz acz ve nihâyetsiz fakr içinde yuvar­lanan bîçâre insan! 
bu kâinâtın perdesi arkasında bir 
Kadîr-i Mutlak’ın ilmiyle bu muâvenet oluyor.
. Ve bu fânî insanı ebede nâmzed eden ve ezelî ve ebedî bir zâta muhâtab ve dost yapan bilbedâhe rahmettir.
Ey insan!” dediğim vakit, nefsimi murad ediyorum. 
Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah nâmına başla, Allah nâmına işle. Vesselâm.
Bir padişahın kıymetdar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sâhibini tanımamak ne derece belâhet ise; öyle de, zâhirî mün‘imleri medih ve onlara muhabbet edip Mün‘im-i Hakîkî’yi unutmak ondan bin derece daha belâhettir.
Bismillâh’ zikirdir
Madem her şey ma‘nen “Bismillâh” der. Allah nâmına Allah’ın ni‘metlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi ‘Bismillâh’ demeliyiz. Allah nâmına vermeliyiz. Allah nâmına almalıyız. Öyle ise, Allah nâmına vermeyen gāfil insanlardan almamalıyız.
En güvendiğin salâbet ve harâret dahi emir tahtında hareket ediyorlar
Allah nâmına, Rahmân nâmına!” derler, her şey onlara musahhar olur. 
 her şey Cenâb-ı Hakk’ın nâmına hareket eder
Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır.
Allahım, Efendimiz Muhammed’e ve âl ve Ashabına rahmet et.
Bir şeye sebep olan, (bizzat onu) yapan gibidir.
Ey nefsim! Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki: Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir Şems-i Sermed isterim. Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim.
Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır.
Sen ey riyakâr nefsim! Dine hizmet ettim diye gururlanma.

اِنَّ اللّٰهَ لَيُؤَيِّدُ هٰذَا الدّٖينَ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ

Muhakkak ki Allah, bu dini fâcir adamla da teyid ve takviye eder. (Buhari, Cihad, 182)

Madem eşya var ve san’atlıdır. Elbette bir ustaları var.
Ey abdim! İhtiyarınla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyle ise mes’uliyet sana aittir!
Beşer zulmeder, kader adalet eder.
Evet Kur’anın dediği gibi, insan seyyiatından tamamen mes’uldür. Çünki seyyiatı isteyen odur. Seyyiat tahribat nev’inden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müdhiş bir cezaya kesb-i istihkak eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi.
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.

Lokman Sûresi, 31:28.

Ey nefsim ve ey arkadaşım!
Aklınızı başınıza toplayınız.
Çünki anlaşılmaz bir kitab, muallimsiz olsa; manasız bir kâğıttan ibaret kalır.

Tılsımlar

İnsan, İsm-i Rahman’ı tamamıyla gösterir bir suretttedir
Ey insan, eğer insan isen Bismillahirrahmanirrahim de, O şefaatçiyi bul!
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.

Lokman Sûresi, 31:28.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir