İçeriğe geç

Biz Aslında Neyiz Kitap Alıntıları – Hüseyin Tunç

Hüseyin Tunç kitaplarından Biz Aslında Neyiz kitap alıntıları sizlerle…

Biz Aslında Neyiz Kitap Alıntıları

Başarı ve başarısızlık hiçbir şekilde kesin bir tanıma sahip değildir. Sadece kendi ölçülerimize, çevremize ve beklentilere göre oluşturduğumuz yargılardır.
İnsanlık onurunu gözetmekten ve onurlu bir hayat yaşamaktan başka insanı mutlu edecek bir hayat tarzı yoktur.
Geçmişte yaşananlar musluktan akan su gibidir. Yaşanmış ve bitmiştir.
İnsanı eğitmeyen ve daha iyi insan yapmayı hedeflemeyen her eğitim sahtedir.
Bizim rızık mücadelesi dediğimiz, var olanı akılsızca ve tükenmez bir hırsla mülkiyetimize geçirme mücadelesinden ibarettir.
Hayatın temel esasları nelerdir? Diye sorulsa, çok önemli kavramlardan oluşan cevaplar verir, ulvi şeylerden bahsederiz. Peki, gündelik hayatımız ve yaşam tarzımız bu esaslara göre midir? Hayır. Gündelik hayatı biz yaşayamayız.
Heva ve hevesini yönetemeyen kişi zamanla onların esiri olabilir ve utanmaz, arlanmaz bir noktaya doğru gidebilir. Sınırsız istekler ve boş arzular kötülüklerin de ortaya çıkmasına fırsat verebilecek şekilde açılan geniş kapılardır.
Madem adımıza insan denilmiş,biz doğruyu ve güzeli bulmak ve uygulamakla mükellefiz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur,
Ne senin anladığın kadar,kaldırımları
Necip Fazıl Kısakürek
İnsanı onurlu ve huzurlu yapan zihniyetindeki asalet ve bu asalete uygun yaşantısıdır.
Ben kimim,nasıl bir kişiyim, amacım ne,ne yapmalıyım,nasıl yapmalıyım?Sormayız,sorsak bile üzerinde fazla durmayız.
Biz özeliz ama özelliklerimizle uyumlu bir hayat yaşamak cesaretine sahip değiliz.
Durdurun dünyayı,çünkü dönmesini istediğimiz dünya bu değil.
En gelişmiş teknolojileri icad eden insan,daha merhametli bir kalbe sahip olmayı neden başaramıyor?
Dostoyevski Suç ve Ceza romanında merhamet konusunda şöyle der:Merhamet gerçek bir acıma duygusu mu,yoksa insanın başkalarının başına gelen felaketlerin kendi başına gelmemiş olmasından dolayı duyduğu gizli bir sevinç midir?
Emerson’un bir zamanlar söylediği gibi;
Ne olduğun kulağımda öylesine çınlıyor ki ,ne dediğini duyamıyorum.
Daha vâkur ve daha ciddi fikirlere ,yapıcı üsluplara sahip yeni bireylerden oluşmuş bir toplum hem kendine hem de insanlığa umut olacaktır.
Dünyevi gözler fal taşı gibi açılmışken, gönül gözü sımsıkı kapanmıştır.
Kendini yığın haline getiren bir millet pâyidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.
Bugün insanoğlu maddi hırs yanında, beğenilme duygusu, sahip olma isteği, gösteriş, kendi kendini aşma gibi görünmeyen çok sayıda arzunun tutsağı haline gelmiştir.
Düşman henüz tanışma fırsatı bulamadığın dosttur.
Ateş satan su sattığını, zehir alan bal aldığını, insanlığını kaybeden çağdaş medeniyet seviyesini yakaladığını zannediyor..!
Her ne yaşarsak yaşayalım, netice ne olursa olsun; duygularımız, düşüncelerimiz ve karekterimiz bize aittir.
Yabancının attığı taş incitmez, dostun attığı gül yaralar.
İnsanlık tarihinde, nesli tükenen hayvanlar gibi, insana ait bazı duyguların ve değerlerin de nesli yok olup gitmiştir.
Başkasının attığı taş incitmez, dostun attığı gül yaralar.
En acı duygu ise herhalde ölümdür. Ömür boyu kaçtığımız ölüm, sürekli gözümüzün önünde olduğu halde gözümüzden kaçırdığımız..
Kim bilir, aradığımız hakiki mutluluk belki de düşüncelerimiz de ve kendi yaptıklarımızdan memnuniyetimizdedir.
Hakkın olmayanı istememek onurdur. Hakkın olmadan verilen kabul etmemek asalettir. Hal edenin hak ettiğini takdir edebilmek hakkaniyet, hak ettiğini verebilmek adalettir.
Her şey hakkınca olursa güzeldir.
En acı duygu ise herhalde ölümdür. Ömür boyu kaçtığımız ölüm, sürekli gözümüzün önünde olduğu halde gözümüzden kaçırdığımız..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir