İçeriğe geç

Şiir Resitali Kitap Alıntıları – İsmet Özel

İsmet Özel kitaplarından Şiir Resitali kitap alıntıları sizlerle…

Şiir Resitali Kitap Alıntıları

Sen ve yağmur
Başa dönemezsiniz.
Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
Dönüş yolunu yokederek gelebilirdiniz
İnişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine
Yağmur yalnız yağarken yağmurdur
Sen yalnız senken sensin
Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
Bize ait olan ne kadar uzakta!
Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
Kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir
Körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor?
Sağırım, nasıl oluyor da uğultum beni uzaktan çağırmaktadır?
Gözümün feri saydım onu, gücüm bundadır
dizimin dermanıdır o
buradan gelir cesaretim
Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek
Acılardır paylaşan çocukları
Cesur ve onurlu diyecekler
Halbuki suskun ve kederliyim
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
Gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
Beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz
Çünkü ben ayaklanmanın domurmuş hâliyim
Yürüsem rahmet boşanacak
Ve sana bir karşılık vereceğim.
Beynimde hep manalı bir uçurum
Benim hayranlığımdan inlerdi şehir
Ben atlara ve uzaklara hayrandım
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğin kitabın
başından başlayabilirim
Küfre yaklaştıkça inancım artıyor.
Çapulcular kim idiyse tarih onlara kaldı
Var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
Sor, gücün sormaya yetiyorsa, var mıymış Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
Var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
savaş bitmiş ben nöbette unutulmuşum.
Var mıymış, gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi.
Kalbime döneceğim ama hangi yolla?
Sen ve yağmur.
Başa dönemezsiniz.
Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz
inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine.
Yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
burada kalamazsın ve başa dönemezsin
gitmek zorundasın
kovalanan bir Yahudi gibi
ama Yahudiler gibi kendinle kalamıyorsun
her şey çok yetersiz senin için
her şey sana çok fazla
ayıklarsan ayık durabiliyorsun
aranı açıyorsun kendinle
eşyayı araladıkça
uyanmanın bedeli serapları fedadır
uykuyu tadayım dersen
kâbusa dalmak pahasına.
Niye indim buraya ben?
Boşuna mıydı yol boyunca benliğime
musallat olan belâ?
Bir çevrim tamamlandı mı şimdi?
Yine mi döndüm başa?
Olmaz diyor yanımdan ayrılmayan vaşak
kimse başa dönmemiştir, dönemez
hele sen geçtiğin o ormanlar
rüyalarındaki canavarlardan sonra
çok uzaksın o ilk
fırlatıldığın zamana.
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
Yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
kuş öldü
küçücük bir yorgunluktu ölmeden önce
öldü, kim isitir artik onun ellerini
sularin aynasinda üşüyen ellerini
sularin saygisiyla üşüyen ellerini.
Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bir isim, hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
Üstümde yıldızlı gök demişti Königsberg’li
içerimde ahlâk yasası .
Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa?
İster gözünü oğuştur, istersen tetiği çek
idam mangasındasın içinde yasa varsa.
Girmem, girmedim mangalara
Yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilkönce damarlarımızda duyduğumuz çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!
Bereketli kuşlar serpeceğim ayaklarıma genzimi yakarak
Bir cinayet türküsü söyleyeceğim ben de
Hem de kara bir gerdek olarak yaşıyoruzdur kendimizi
Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Savaş bitmiş, ben nöbette unutulmuşum.
sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar, çılgınlık sayfaları
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak.
Sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız yaprakla yağmurun aşkı mesela
savaş bitmiş ben nöbette unutulmuşum
sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemeyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek
acılardır paylaşan çocukları
gün geldi paylaşıldı acılar
çocuklar paylaşıldı
Körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor?
Sağırım, nasıl oluyor da oldum uzaktan
beni çağırmaktadır?
gözlerim nemli değil
gözlerim namlu.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar, çılgınlık sayfaları
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız yaprakla yağmurun aşkı meselâ
Kalbime döneceğim, ama hangi yolla ?
Yürüyorum
Azarlanıyorum fışkıran başaklarla
İki bomba gibi taşıyorum koltuğumda bir çift somunu
Hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından
Gözlerim nemli değil
Gözlerim namlu.
Yürürüm Çünkü ölümdür yürünülmeyen
Yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri
Ölümler
Ölümlere ulanmakta ustadır
Hayatsa Bir başkadır hayata karşı.
Dilce susup
Bedence konuşulan bir çağda
Biliyorum kolay anlaşılmayacak.
Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
Sor gücün sormaya yetiyorsa
var mıymış
Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Ben ki gövdemi bütünüyle ne yapmalıyım
Tahta bir bavul
Gibi duruyorum insanın kıyısında
Nasıl birer suç çağrışımıyız dünyada
Binlerce,
Binlerce çocuk
Koşarak dokumuş benim kumaşımı
Doğrusu gerçekten bizmişiz başkaları
sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
Var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir