İçeriğe geç

Bir Kalbin Ölümü – Mürebbiye Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Bir Kalbin Ölümü – Mürebbiye kitap alıntıları sizlerle…

Bir Kalbin Ölümü – Mürebbiye Kitap Alıntıları

Onlar artık beni anlamıyorlar, ben de onları
Kendi dünyası bile ona yabancı olmuştu
Çok zor oluyor insanın her şeyi içine atması ve içinde debelenmesi.
Rahmetli babam hep söylerdi: ‘Zevk-ü sefa bizim gibilere göre değildir, biz sırtımızdaki yükü mezara kadar taşırız ‘
On iki yaşındayken beni okuldan aldılar, sonra da hep para kazanmak zorunda kaldım, kazanmak, kazanmak
“Sadece kendim için ölmüş olacağım, sadece kendim için Çünkü diğerleri için zaten ölüyüm ”
“Bir kalbi temelinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, sertçe müdahale gücüne gerek duymaz.”
“Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce zihinde ve bedende hüküm sürmeye başlar.”
Eğlencenin bizim gibi birisi için hiç önemi yoktur, mezara kadar sırtında çanta taşınır.
Ama bir hastalık çok kısa sürede tanımlanabilir, bir insanın kaderi çok kısa sürede görünür görünmez başlar ve olay olur.
Kader, bir kalbi acıyla sarsmak için her zaman güçlü bir çıkışa ve şiddetle etkileyen bir güce ihtiyaç duymaz; özellikle kaçamak sebeplerle yıkımı ortaya çıkarmak için onun müthiş yaratıcılık arzusunu kamçılar.
ölüm bu ve şu ömrümün kalan birkaç yılında yaşamayacağım, sadece öleceğim, öleceğim Zaten ne zaman yaşadım ki? Kendimi için yaşadım mı hiç?
Bir kez olsun, tek bir defa, benim hatırım için bir şey yapın.
Artık o yabancı biri gibi,benimle yabancı gibi konuşuyor ve hiç benim hayatımı düşünmüyor.
Ne hissettiğimi,ne acılar çektiğimi ve ne düşündüğümü,
bütün bunlar umrunda bile değil ! Geçen her yılla bana yabancılaşıyor Nereye kayboldu o bütün ?
İçinde bir yer kilitliydi, oraya ulaşılamıyordu, girişe duvar örülmüştü.
Ama zaten ben ne zaman, ne zaman yaşadım? Ne zaman kendim için, sadece kendim için yaşadım?
Bedeni yalnızca boşluk ve soğuktan ibaretti.
Ruhu ölmüştü zaten, geriye kalan tek şey bedeninin de ölmesiydi.
Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce kişinin ruhunda ve bedeninde dolaşmaya başlar.
Yapayalnız ölüp gideceğim, yapayalnız
Çünkü diğerleri için çoktan öldüm.
Tanrım, Tanrım hiç bu kadar yalnız olmamıştım.
Ama zaten ben ne zaman, ne zaman yaşadım?..
Bir kalbi temelinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, sertçe müdahale gücüne gerek duymaz; aksine, asıl sudan sebeplerden yıkım üretmek onun zapt edilemez yaratma hevesini kamçılar.
“Sadece kendim için ne zaman yaşadım? Sadece para kazanmak için yaşanmış hayata yaşamak denir mi ?
Ve sadece başkaları için.
Yapayalnız ölüp gideceğim, yapayalnız Çünkü diğerleri için zaten çoktan öldüm Tanrım, Tanrım, hiç bu kadar yalnız olmamıştım.
nasıl bir hastalık teşhis koymakla başlamazsa, bir insanın kaderi de olaylar görülür hale gelir gelmez başlamaz.. kader dışardan ruha dokunmadan önce, her zaman çok öncesinden insanın zihninde ve kanında etki eder. İnsanın kendini tanıması başlı başına mücadeledir ve çoğunlukla sonuçsuz kalır..
kendisiyle geçmiş yaşantısı arasındaki kapıyı, gürültüyle kapatmıştı..
en kendine ait dünyasına bile, yabancılaşmıştı..
acıları dinmek bilmedi..
bedeni değil, kalbi ağrıyordu..
dikkatlice elini ağrıyan yere bastırdı; “burada ağrıyan şey benden başkası değil..” dedi içinden, “sadece bu kadarım ben, ateş gibi yanan şu ten parçasıyım sadece..”
çünkü içimde ki ağrıyı bir tek ben hissediyorum..
çürümeye başlayan kalbinde ona artık hiçbir şey acı vermiyordu..
bir kere olsun dertsiz dünyanın güzelliğini hissetmek istiyorum..
başkalarını çok fazla düşünen bir kimse kendisini unutur..
ve yavaş yavaş kalbi çökmeye başladı..
doktor yaşlı adamın kalbini kontrol ettiğinde kalbi artık onu incitmeyi çoktan bırakmıştı..
yapayalnız ölüp gideceğim, yapayalnız..
çünkü diğerleri için zaten çoktan öldüm..
artık o yabancı biri gibi, benimle yabancı gibi konuşuyor ve hiç benim hayatımı düşünmüyor ne hissettiğimi ne acılar çektiğimi ve ne düşündüğümü, bütün bunlar umrunda bile değil! geçen her yılla bana yabancılaşıyor..
Bu benim, burada sancıyan şey benim.
Zaten ne zaman yaşadım ki ben?.. Kendim için yaşadım mı hiç?..
Neyin canımı bu kadar acıttığını da biliyorum elbet, safra kesesi değil üstelik İçimde büyüyen ölüm bu
Bu yaptıklarınızla başka bir kalbi kırıyorsanız ne olmuş?
Eğlence bizim gibilere göre değil, bizim gibiler yüklerini mezara kadar sırtlarında taşır.
Mutluluk! İnsan burada mutlu olabilir.
Boşa geçen 50 yıl, köle gibi çalıştım, kendime bir gün bile ayırmadım ve şimdi burada yapayalnızım.
Ancak sırf onları mutlu görmek için ellerimi koparmalarına bile razı gelirdim Ama onlar, zenginleştikleri gibi benden utanır oldular
“Doğrusu şu ki kalbinin ölümü yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı.”
Ruhuna giden yol duvarlarla örtülmüştü adeta.
Artık beni kimseler anlamıyor, bende kimseleri anlamıyorum.
Bir daha gelmemek üzere çekip gitmişti her şey.
Artık canı yanmıyordu.Fakat yine de içindeki bir şey küle dönüyor ve çürüyordu.
Ve yavaş yavaş kalbin çöküşü başlamıştı.
Sanki tanımadığı, yabancı bir güç önce sivri, sonra ise küt bir aletle içindeki bir şeyi oyuyor,sanki içinde bir şey yerinden yavaşça sökülüyor ve çıkarılıyordu.Artık içi öyle vahşice parçalanmıyordu
Kalbi durmuştu,
artık yaşlı adama acı çektirmeye son vermişti
Yine yalnızım ”
”Her zaman,hep yalnızım! ”
Ne olduğunu biliyorum, safra kesesi değil bu… Bu içimde büyüyen ölümün ta kendisi…
Silahlar fiziksel olarak zayıf insanları kendinden daha emin hissettirir.
Başkalarını çok fazla düşünen bir kimse, kendisini unutur. –
Sadece kendim,kendim için ne zaman yaşadım?
Yine yalnızım, her zaman yalnızdım.
…kendisiyle geçmiş yaşantısı arasındaki kapıyı gürültüyle kapadı.
“ve doktor yaşlı adamın kalbini kontrol ettiğinde kalbi artık onu incitmeyi çoktan bırakmıştı..”
Bilindiği gibi silahlar fiziksel olarak zayıf insanları kendinden daha emin hissettirir.
Kendi hayatım berbat olsa da onların hayatını kolaylaştırdığım için kendimle gurur duydum
Bu içimde büyüyen ölümün ta kendisi…
Ve kalbinin çöküşü yavaş yavaş başlamıştı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir