İçeriğe geç

Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesi Kitap Alıntıları – Bediüzzaman Said Nursî

Bediüzzaman Said Nursî kitaplarından Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesi kitap alıntıları sizlerle…

Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesi Kitap Alıntıları

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Kur’andan sonra en büyük mu’cizesi, kendi zâtıdır. Yani onda içtima’ etmiş ahlâk-ı âliyedir ki; herbir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar.
Zebur’da Yetmişikinci Bâbında şu âyet var:

Bahrden bahre mâlik ve nehirlerden, Arz’ın makta’ ve müntehasına kadar mâlik ola.. ve kendisine Yemen ve Cezayir Mülûkü hediyeler götüreler.. ve padişahlar ona secde ve inkıyad edeler.. ve her vakit ona salât ve her gün kendisine bereketle dua oluna.. ve envârı Medine’den münevvir ola.. ve zikri ebed-ül âbâd devam ede.. onun ismi, şemsin vücudundan evvel mevcuddur. Onun adı, güneş durdukça münteşir ola

Cenâb-ı Hak, hem Hakîmdir, hem Rahîmdir. Hikmet ve rahmeti ise; umûr-u gaybiyeden çoğunun setrini iktiza ediyor, mübhem kalmasını istiyor. Çünkü şu dünyada insanın hoşuna gitmeyen şeyler daha çoktur; vukuundan evvel onları bilmek elimdir. İşte bu sır içindir ki, ölüm ve ecel mübhem bırakılmış ve insanın başına gelecek musibetler dahi perde-i gaybda kalmış.
 Ey bedbaht, kalbsiz, biçare adam!
¶Hakikate karşı gözünü Yuman biçare insan!
Hattâ meşhur ulema-i Benî-İsrailiyeden Abdullah İbn-i Selâm gibi pek çok zatlar, yalnız o Zat-ı Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın simasını görmekle Şu simada yalan yok, şu yüzde hile olamaz! diyerek imana gelmişler.
Mucizat-ı Ahmediye – 11
İslamiyet’in kanunları, yüksek bir tarzda âlemin ıslahına kâfidir.
İnsanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar Belki divâne olmuşlar ki, bu hakkı görmüyorlar, bu hakikatı işitmiyorlar, anlamıyorlar!
Mekke bir mihrab; Medine bir Minber; o bürhan-ı bahir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, bütün ehl-i imana imam, bütün insanlara Hatib, bütün enbiyaya reis.
İslamiyet ve Şeriat, öyle bir tarzda muhit ve mükemmeldir ve öyle bir surette kâinatı kendiyle beraber tarif eder ki: onun mahiyetine dikkat eden elbette anlar ki; o din, bu güzel kâinatı yapan Zâtın, o kâinatı kendiyle beraber tarif edecek bir beyannamesidir ve bir tarifesidir.
Hem Kur’an’ın içinde öyle bir göz var ki; bütün kâinatı görür, ihata eder ve bir kitabın sahifeleri gibi göz önünde tutar.
Kimin şüphesi varsa, bir defa Kur’an’ı okusun ve dinlesin ne diyor.
Kur’an’ı Hâkim yirmiüç senede değil, belki bin üçyüz senede bütün ins ve cinne karşı bu meydanı okumuştur ve okuyor
Halbuki Kur’an’ı Hâkim, yirmiüç sene mütemadiyen damarlara dokunduracak ve inadı tahrik edecek bir tarzda meydan okudu.
Keşke şu saltanata bedel Muhammed-i Aleyhissalâtü Vesselam’ın hizmetkârı olsaydım! O hizmetkarlık, saltanatın pek fevkindedir!
Fakat mu’cize zuhur ettikçe, iman ziyadeleşir; nûrun alâ nûr olur.
Yâ Rab! Şu Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bereketi hürmetine bize ihsan ettiğin maddi ve manevi rızkımıza bereket ihsan et!
Ey bedbaht, kalbsiz, biçare adam!

Hakikate karşı gözünü Yuman biçare insan!

Ekser insanlara ne olmuş ki sağır olup, kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki; bu hakkı görmüyorlar, bu hakikatı işitmiyorlar, anlamıyorlar?
Kur’an bilmüşahede ve bilbedahe, ebedî ve daimî bir mu’cizedir.
Her vakit i’cazını gösterir.
Sair mu’cizat gibi sönmez, vakti bitmez, ebedîdir.
Fıtratımızın kemâli sensiz olamaz!
Acib senin halindedir ki, bu yerin arka tarafında bir zât var ki; sizi Cennet’e davet ediyor, peygamberdir, onu tanımıyorsunuz!
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Mekke’den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebir namındaki dağa çıktılar.
Sebir dedi:
Yâ Resulallah, benden ininiz!
Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa, Allah beni tazib eder.
Onun için korkarım.
Yâ Rab!
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bereketi hürmetine, bize ihsan ettiğin maddî ve manevî rızkımıza bereket ihsan et!..
Fıtratımızın kemâli sensiz olamaz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir